*

  • unutma, nisyan.
    "ey unutuş! kapat artık pencereni,
    çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
    çıkmaz artık sular altından o dünya.
    bir duman yükselir gibidir kederden
    macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
    amansız geçenle yayıl dört yanıma
    ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni." (olvido / ahmet muhip dıranas)
  • octavio paz'ın bir şiiri, ülkü tamer çevirisi ile:

    unutuş

    yum gözlerini, yitir kendini karanlıkta
    göz kapaklarının kırmızı yaprakları altında.

    gömül vızıldayan sesin
    düşen sesin halklarına
    ve uzaklarda yankılanan
    dilsiz bir çağlayan gibi,
    davulların çalındığı yerde.

    bırak kendini karanlığa,
    kendi etine gömül,
    kendi yüreğine;
    kemik, o mor şimşek,
    kamaştırsın gözlerini, kör etsin,
    mavi göğsünü göstersin akşam ışığı
    körfezler ve gölgeli koyaklar arasında.

    o sıvı karanlığında uykunun
    ıslat çıplaklığını;
    kıyıya kimbilir kimin bıraktığı gövdeni,
    o köpek danteli unut.
    sonsuz kadın, yitir kendini
    kendi benliğinin sonsuzluğunda,
    bir başka denizde buluşan bir deniz gibi
    unut kendini, beni unut.

    dudaklar, öpüşler, aşk, her şey
    yeniden doğar
    o ölümsüz, o yalın unutuşta:
    gecenin kızlarıdır yıldızlar.
  • zorunluluk karşısında rastlantı, unutuşun bir biçimi ve bazen sadece kendisi olarak görünür.
  • unutmanın uyuşturucu hali.

    sonsuz, sınırlı ve süreksiz bir alanda eski bir yazarın izinde kendi düşüncelerini kaybetmeye benzer. kendi zihnine mesafeli parçalar yaratmanın ilgisiz süreci olur birdenbire. meçhul bir düşüncenin ucuna ekli kağıt parçalarına yüzyıl sonra dönüp bakmak gibi gelir geçen her bir an daha öncesi. damarda ilerleyen zehrin beyinde sarmaşık bir uyuşma sürecine dönüştüğünü anlamadan geçer gider bütün sözler…

    veyahut unutuş, mitolojide akan bir ırmağın içinde ölülerin dünyasına geri geri yüzmektir..

    eski ve çok bilindik bir hikayenin öznesinin paramparça kimliğinde, soğuk bir evin ortasında çalan psychodelic bir elektronik tınının ritmidir uzayan. post dönemlerin kayıp zihninin formülleri yoktur, olmamıştır. sadece bir şarkının içinde geçen lehte kelimesi dahi olabilir..

    aslında unutuş, zamanın delik ceplerinde saklanmaya çalışan çocuk düşünceler. büyük bir uçuruma dönüşen hayatın içinde kendi uçurumuna yuvarlanan bu insanın üzerinde eğreti gülümsemedir. hatırlanan ve kanıksanmış duyguları eski ve mutlu bir günle birleştiren yapay zihin sarsaklığıdır; varoluşun peşindekilerinin, yokoluşunun peşindeki izdir unutuş..

    unuturken yok olan bir yaşama dair, sabaha karşı ussal sıkıntıdır..

    büyük bir kentin önünde masa kurup oturur yaşam. masanın üzerinde duran tüm şeylerle oynar bir kediye dönüşen zaman.

    güzeli ve kötüyü ölçü zeminlerden arındırmak..

    yokluktur.

    utancın ve kederin içinden çıkan plastik çiçeklerin üstündeki tozlanma süresi..

    varlıktır.

    kendi kendimize öfkelenirken verdiğimiz sözlerin yanlışlıkla/bilerek çöpe atılışı..

    gerçekliğin bozunma süresidir..
  • gelecek güneşi.
  • dünün üzerini kapatmak...geleceğin geldiğini anlamayacak kadar farkında olmamak..yaşananların ya da genel olarak hayatın bir bölümünün artık geride ve karanlıkta kaldığını sadece zamanın bilmesi..'akıl bahçesinin kuruması', hayatın yeni sahnesinin üste çıkması durumu..bunun farkında olmak, zamanı sürükleyen ve yavaşlatan devasa yapıların ya da yeryüzü yükseltilerinin dibinden uzaklara bakarak zamanın daha hızlı aktığı dış dünyayı gözlemek gibi bir durumdur...sen henüz dünü de yaşarken her şeyin çok ileri bir zamanı yaşaması gibi...
  • kimileri için bütün bir ömrün özetidir.

    (bkz: olvido)
  • unutmak fiilinin son safhası,

    derine dalış,
    nefesi tutuş,
    kendinini unutuş,
    ve yok oluş,
    (bkz: le grand bleu)
  • tarafların birlikte ya da ayrı ayrı unutması.
  • hafızanın ısrarından kaçan anıların kaçınılmaz sonu. gülüşün ve unutuşun kitabını okumak için ise obliviona başvurunuz.
hesabın var mı? giriş yap