• liddell hart ın savaşın tarihini anlatan kitabı. oldukça eski bir kitap olmasına rağmen çevirisi yeni gelmiş (i. basim eylül 2014).

    ilk 100 sayfada o kadar tarafsız bir şekilde olaylar anlatılıyor ki, yazarın hangi ülkeden olduğunu bile anlamadım epey bir süre. sonradan kitabın arkasına bir göz attım ki yazarımız ingiliz imiş. sonradan öyle rastgeldi ki ingiliz ordusunun nasıl kahramanca savaştığı ile alakalı bölümler geldi. neyseki bu tar kısımlar oldukça az. ikinci can sıkan bir nokta ise çanakkale savaşının oldukça üstünkörü geçilmesi. önceki muhaberelerde her komutanın tek tek duygularına kadar inilmişken çanakkale savaşında önce şu tepeyi aldılar sonradan geri çekilmek zorunda kaldılar tarzı ifadeler hayal kırıklığına uğratıyor.

    neyseki can sıkıcı noktalar burada tamamlanıyor ve kitabın keyfini çıkarabiliyoruz. tarih kitabı olmasına rağmen oldukça ilginç ve eğlenceli ifadeler var. özellikle komutanların yaptıkları hataların güzel bir şekilde yüzlerine vurulması hoş olmuş.
  • çanakkale savaşı detaylı yer almadığı için hayal kırıklığına uğradığım kitap idi. meğer yazar sırf bu savaş için ayrıca bir bölüm yazmış bu konuda en detaylı kaynaklardan biri durumunda şu an.

    savaşın gidişatını en temelinden çeviren olay şu bizim mayın gemisi nusret imiş. bu konuda bizim tarih kitaplarında da oldukça fazla sayıda hikaye vardı ancak bu derece etkili olduğu geçmiyordu genel olarak. bildiğimiz gibi ingilizler mayınları temizledikten sonra gemilerini sahillere yaklaştırıyor ancak bir gece önce nusret tekrardan sahil hattını mayınlarla dolduruyor. sonradan yaklaşan 2 tane ingiliz battleship i mayın ile infilak ediyor. ufaklardan da 1-2 tanesi mayına yakalanıyor. totalde 16 gemiden 6 sı hasar alıyor. burdaki mevzu ingilizlerin ne olduğunu bir türlü kavrayamaması. mayınları temizlemiş olduklarından gemilerin nasıl battığını anlayamıyorlar. bazıları bir yerden top ateşi geldiğini bazıları da bazı mayınların sürüklendiğini düşünüyor. kaos durumu nedeniyle deniz hareketına soğuk bakmaya başlayıp kara harekatına çevirmeye dönüyor olay.

    bizde bahsi geçmeyen olaylardan biri de yunanlıların o sırada saldırmaması. ingilizler çıkartma yaparken üstten yunanların saldırması bizi mahvedebilirdi. yunanlılar da bu tarz bir teklifle gelmişler zaten. burada ruslar devreye girmiş. hem rus tarafı hem yunan tarafı istanbulu istedikleri için (ruslar için sıcak denizlere inme yunanlar için constantinapol) rusya, siz bu yunanistanı karıştırmayın bu mevzuya, ingilizler galibiyet alıp bize bıraksın diye teklifi iç ettirmişler. tabi bu olay dönüp ellerinde patlamasına neden oluyor.
  • birinci dünya savaşı, 'almanlar yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık' klişesinden ibaret değilmiş meğer. tüm cephelerde yaşananları, tüm taktik-stratejileri ile beraber, krokilerle de destekleyerek anlatan müthiş kitap. öyle ki; her bir taarruz öncesinde ne planlanmış, nasıl uygulanmış ve sonuçları ne olmuş anlayabiliyorsunuz. ve siper savaşının tüm vahşetini.
  • avusturya-macaristan veliahdı arşidük franz ferdinand’ın 28 haziran 1914 günü sırp milliyetçisi bir terörist tarafından saraybosna’da suikasta uğraması, ilk başta balkanlar’daki cadı kazanının alışıldık hadiselerinden biri gibi görülmüş ve geçmiş on yılda çıkan diğer krizler gibi diplomasiyle çözüleceği düşünülmüştü. ne var ki böyle olmadı ve saraybosna’da ateşlenen kurşunlar, 19. yüzyılın son çeyreğinden beri barut fıçısına dönmüş olan avrupa’da fitili tutuşturdu. iki ay sonra avusturya-macaristan ile müttefiki almanya; rusya, fransa ve ingiltere’nin kurduğu itilaf bloğuna karşı savaşa girmişlerdi. böylece bir avrupa çatışması olarak başlayan “harb-i umumi”, dört yıl sonra 11 kasım 1918’de sona erdiğinde japonya, osmanlı imparatorluğu, italya, abd ve diğer büyüklü küçüklü batı ülkelerinin de katıldığı tarihin ilk global savaşı olarak hafızalara kazınmıştı. on sekiz milyon kişinin canına mal olan birinci dünya savaşı, dünya haritasının baştan çizilmesi ve toplumun yeniden şekillendirilmesiyle neticelenerek halen içinde yaşadığımız dünyayı yarattı.

    tarihin bu ilk endüstriyel topyekûn savaşına bizzat katılarak önemli bir rol oynayan ve 20. yüzyılın en kendine özgü askeri tarihçi ve düşünürleri arasında sayılan basil liddell hart, ilk halini barışın tesisinden kısa süre sonra kaleme aldığı bu kitabında, birinci dünya savaşı’nın bir askeri tarihini sunuyor. entelektüel bir askerin analitik yaklaşımı ile kendi tecrübelerini birleştirdiği yorumunda makineli tüfek, uçak, zehirli gaz, denizaltı ve geliştirilmesinde bizzat rol oynadığı tank gibi devrimsel yeni icatların etkisini; makineleşmiş orduların tarihteki bu ilk karşılaşması sırasında etten kemikten insanların çektikleri azabı ve oluşan çıkmazı aşmaya çalışan stratejistlerin kararlarını masaya yatırıyor.

    basil liddell hart (1895-1971), paris’te doğmuş bir ingilizdi. birinci dünya savaşı’nda büyük britanya ordusuna gönüllü olarak katıldı ve üç kere yaralandı. iyi eğitimini ve entelektüel yönünü takdir eden ordu komutanlığı tarafından talim ve taktik bölümüne atandı; piyade talimleri için birçok el kitabı hazırladı ve tankın mucitlerinden general j. f. c. fuller’in öğrencisi oldu. zehirli gaz yüzünden bozulmuş olan sağlığı sebebiyle 1927’de yüzbaşı rütbesiyle ordudan ayrıldı ve kendini, ömrünün sonuna kadar, askeri tarih ve strateji üzerine eserler vermeye adadı. yazdığı toplam yirmi üç kitaptan türkçeye çevrilmiş olanlar: birinci dünya savaşı tarihi, ikinci dünya savaşı tarihi, strateji dolaylı tutum ve alman generalleri konuşuyor (2 cilt).

    https://www.iskultur.com.tr/…nya-savasi-tarihi.aspx
hesabın var mı? giriş yap