• geçen sene fatih akın’ın sinema benim memleketim isimli kitabını okurken bol bol ne enteresan ve özgür ruhlu olduğunu bana düşündüren adam olmuştu. sette sürekli sarhoşmuş ve birkaç kere fatih akın’la yumruk yumruğa kavga etmişler, hatta kendisi akın’a sandalye fırlatmış. filmi izleyince oynadığı karakteri öyle iyi oynadığını görmüştüm ki adam aslında metod oyunculuğunun dibini sergiliyormuş diyerek saygı duymuştum.

    bir hatırladığım da almanya’da yakın geçmişte sokakta yatıyor olduğuydu. gazetecilerin sorusuna “bir problem yok, gayet iyiyim. bir yerden para bekliyorum.” cevabı verecek kadar absürt bir adamdı.

    ben gözümde çıkan arpacıktan panik atak üreten insanım, böyle dünyayı kıçına sallamadan yaşayıp gidenlere ince ve sessiz saygı duymuşumdur hep.

    kendisine de aynı saygıyı duyuyorum.
  • güzel insandı, gönlü güzeldi.

    kreuzberg’de bir bar. kapının önünde, yerde oturuyoruz. gecenin körü.

    - sana hayranım, harika bir oyun gücün var. çok daha iyi yerlere gelebilirsin!
    - bana hayransın?(yüksek sesle gülüş) benim hayran olunacak bir şeyim yok. ben kendimim sadece. sana bir şarap ısmarlayayım, başka konuları konuşalım. dünya güzel...

    oğlu yanımızdaydı, çok severdi onu.
    aykırıydı, aslında neyse oydu. kazandığı tüm parayı etrafındakilere akı boku ısmarlamaya harcadı çünkü paraya değer vermiyordu.
    dünya güzel dese bile, dünya umurunda değildi. aslında hiçbir şey umurunda değildi.
    dünya çapında bir sanatçı olabilmek bile.
    “hepsi şov, hepsi saçmalık. nereye gidiyoruz, niye gidiyoruz?” dedi o akşam.
    “ben istersem oynarım, bana uyarsa”

    rahat uyu, seni çok özleyeceğiz.
    şov bitti...
  • kendisiyle soguk bir kreuzberg ögleden sonrasinda sokakta tanismistik. o dönemde sokakta yattigiyla ve alkolizmin pencesine düstügüyle ilgili haberler cikiyordu. "abi" dedim, "biseyler yiyorum sana da ismarlayayim mi?". "yok" dedi, tesekkür etti. dedim "bira icelim?", ona tamam dedi. gittim karsidaki spätiden 3er bira aldim, yol kenarina oturduk, o anlatti ben dinledim. hayatindan, eski karisindan, uzun süredir görmedigi oglundan bahsetti, biraz da fatih akin ve duvara karsi filmini anlatti. yoldan gecenler, onu taniyanlar yanimiza gelip selam veriyordu, "bu falanca filmde isikciydi" diyerek insanlari bana tanitiyordu. perisan haldeydi, bastonla zor yürüyordu. cok eski bir cep telefonu vardi, arkasindaki kagitta kendi numarasi yaziyordu hatirlamasi icin. bir kac saat bira icip sohbet ettikten sonra, gitmem gerekti. bana dedi ki, anahtari evde unutup kapiyi cektim, arkadaslarimda kalmam icin otobüse binmem lazim, biraz borc para verebilir misin? numarani da telefonuma yaz kesin arayip geri verecegim. abi dedim, önemi yok, ne kadar lazimsa söyle. 20€ dedi. cikardim verdim. sarildi, giderken arkasini döndü ve, "sen cok iyi bir adamsin" dedi ve gitti. onu son görüsümdü.

    bugün ölüm haberini aldim. sen de cok iyi bir adamdin birol abi. rahat uyu.
  • bugün istanbul otogarından çağlar turizm'e ait sarı bir otobüs kalktı birol abi. 37 numaradaydın, cam kenarında cahit tomruk'dun yine. öyle buruk ki şimdi içimiz. durup durup mersin'de yalnız başına ne yaptığını düşünürüz artık.

    bu gece senin için içiyoruz birol abi. çok güzel adamdın çok.

    ''deli misin, kiz deli misin sen?''
  • çıkar shameless'den frank'i, koy bunu. bi kişi anlarsa şerefsizim.
  • geçen sene temmuz ayıydı, ostkreuz’da hanımla geziyoruz, nikahı da basmışız yanımızda nikah şahidimiz benji de var. metro istasyonun arkasında bir şeyler atıştıralım derken yanımızdan bir adam geçti, berduş bir hali vardı. bir elinde değnek diğer koluna da kısa saçlı bir kız girmiş yürüyorlardı. benji dedi ki: “tanıdınız mı?”. “hayır” dedik. gözümüz ısırdı gibiydi ama tanıyamamıştık. dedi ki “o birol ünel”.
    nasıl yahu oha falan derken gözden kayboldular. hemen girdik internete, baktık ki gerçekten de ostkreuz’da yaşıyormuş adam.

    ahanda şöyle bir link idi.

    dedik yarın akşam yine gidelim, benji dedi ki o hep buralarda kolayca buluruz. gittik yine ostkreuz’a. baktık bir marketin önünde oturuyor, bizimde elimizde biralar var yanımızda benji’nin hanım müzeyyen de var. dedik gidelim konuşalım, bizim hanımlar tribe girdiler, ayıp olur adamı sıkmayalım diye. yok dedim ya koskoca birol ünel, aldım gazı verdim çoşkuyu elime aldığım gibi biramı “oturabilir miyim abi” dedim, “arkadaşların da gelsin” dedi berlin aksanıyla.

    oturduk bira ısmarladık(kendisi pek hoşlanmasa da) içtik, muhabbet sardı, kafasındaki projelerden bahsetti, mersinli değil silifkeli olduğunu ısrarla belirtti.

    velhasıl çok güzel bir akşam geçirdik, halime üzülmeyin der gibiydi, biz de sormadık, abi nasıl düştün buralara diye, mutluydu, onu mutlu görmek bizi de mutlu etti. bize keyifli o akşam için teşekkür etti ve kendisini arkadaşıyla baş başa bıraktık. bir kez daha gelirsek kendisini yine o civarda bulabileceğimizi belirtti, nasip olmadı.

    mekanı cennet olsun, o geceden tatlı bir anı
    görsel
  • kendisiyle bir berlin-istanbul yolculuğunda yan yana seyahat ettiğim adam. muhtemelen ot ve alkolün etkisiyle inanılmaz zayıf ve türkçesi de inanılmaz kötü olan ama buna rağmen çok hoş sohbet bir adam görüntüsü çizmişti bende. istanbul'dan o adanaya ben ise ankara'ya aktarma yapacakken pasaport işlemlerinde elinde ab kimlik kartıyla yabancılar kontuarına yönelmiş ama orda çok sıra olduğu için kendisine abi türk pasaportun yanındaysa türk tarafından geçelim orda sıra daha az diyip işini de görmüştüm ki türk pasaportu da çantasındaymış. adam artık kendini ne kadar türk hissetmiyorsa direk ab tarafında yöneldi içgüdüsel olarak. ya da muhtemelen sabiha gökçen havalanı dışında bulunduğu her ortamda o elindeki ab kimliği çok daha geçerli olduğundan adam da böyle bir alışkanlık olmuştur o da haklı.
  • nejat işler gibi çakma serseri değildir,
    harbiden serseridir,aykırıdır!
    zamansız ölümüyle fena üzmüştür.
  • çok büyük oyuncuydu sergen yalçın'ın barcelona'da, real madrid'de oynayamamasına nasıl üzüldüysem kendisininde dünya sinemasında daha fazla boy gösterememesine çok üzüldüm.

    yakınlarının ve sevenlerinin başı saolsun.

    o zaman kücük bir sahne gelsin
  • antalya'da calistigim otelde kahvaltida raki icen, arkadasi rakiyi yanlislikla masaya doktugunde, yenisini getirelim dedigimizde ziyan olmasin diye masa ustundeki rakiyi eliyle bardaga supuren guzel bir abimizdi.
hesabın var mı? giriş yap