• eğitimli insanların yaşadığı toplumlarda mümkündür. peşinen kötüleyecekler için (bkz: eğitim) (bkz: öğretim)
    (bkz: rüyalar gerçek olsa)
  • yaşanan şehre göre değişecek olan bir durumdur. kendimden örnekler verebilmek için istanbul'dan dem vurmak zorundayım. üstelik 7 tepe üzerine kurulmuş bir şehir olarak istanbul bisiklet ulaşımı için en zor şehirlerden biridir.

    bunun için elimizde mutlaka en az 18 vitesli bir şehir/dağ bisikleti olması gerekmektedir. lastiklerin tamamen dağa göre yapılmamış olmasına, asfaltta da rahat hareket edecek türden olmalarına dikkat edilmelidir. sonuçta yokuşlar yüzünden bir dağ bisikletine ihtiyacımız olsa da yüksek oranda asfalt üzerinde hareket edilecektir. bisikletin selesi mutlaka geniş ve rahat bir sele olmalıdır. bir bisiklet t-shirt'ü daha az terlememizi sağlayacaktır. bir bisiklet kaskı da kimi riskleri daha aza indirgeyecektir. zaten bazı polis amcalar da bu konuya dikkat etmektedir. bir sırt çantası yanınızda taşıyacaklarınız için en doğru çözüm olacaktır. bunun sırt için ergonomik yapılmış kaliteli bir çanta olması sırtınızda yaşayacağınız sauna ve isilik durumlarından yırtmanızı sağlayabilir. jansport'a bir bakılmalıdır. son olarak da kuvvetli bir kilit yararlı olacaktır. diğer tüm bisiklet aksesuarları için sirkeci doğu bank'ın arka sokağındaki bisikletçiler süper çözümdür. biraz cambaz olmalarının yanısıra içlerinden pedal ltd. samimiyetle size yardımcı olacaktır.

    bisiklet ile ulaşım öncelikle etrafa tamamen farklı bir bakış açısı gerektirir. artık mesafelerin uzunluğu değil gidilecek mekanların rakım farklılıkları sizin için daha önemli olmaya başlayacaktır. şehri kafanızda seviyelerine göre bölgelere ayırıp güzergah belirlerken bu bölgeler göz önünde bulundurulacaktır.

    buna göre istanbul'da:

    1. bölge : tünel, tepebaşı, taksim, nişantaşı, osmanbey, şişli, mecidiyeköy, zincirlikuyu, levent, etiler
    2. bölge : bebek, ortaköy, arnavutköy, beşiktaş, kabataş, karaköy, eminönü
    3. bölge : sultanahmet, fatih, ve çevresi

    olarak ele alınabilir.

    bölgeler arası geçişler minimum düzeye indirilecektir. geçişler için çıkan yollardan birine karar vermek için açı/mesafe oranına bakılması gerekecektir.

    yani örnek olarak kabataştan taksime çıkmak için stad yanındaki yol daha küçük açılı bir yol olmasına rağmen taksimde gidilecek yer gümüşsuyu ise setüstündeki daha dik fakat 50 metre süren yokuş tercih edilebilecektir.

    bölgeler içinde de kimi küçük seviye değişiklikleri de olacaktır. bunlar için en doğru geçiş yolu deneme yanılma (götten ter atma) yöntemi ile yani tecrübe ile bulunacaktır.

    sanılanın aksine metroya bisiklet ile binilebilmektedir. bu da ulaşımın bazı bölümleri için bir çözüm olabilecektir. yalnız bisikletiniz için de bir jeton almanız gerekecektir. metroya bisikletle turnikelerden geçmeye kalkmayın sıkışıp komik duruma düşersiniz. bekleyin güvenlik size yanlardaki geçiş kapılarını açacaktır. sadece taksim durağında en son, sokağa çıkışta yürüyen merdiven yoktur. orada bu sefer sizin bisikletinizi taşımanız gerekecektir.

    bisiklet kısa ulaşımlarınız için optimum bir çözüm olup hem çevrecidir, hem spor yaptırır, hem ücretsizdir. zamanla eskisi kadar yorulmayacağınız ve terlemeyeceğiniz de düşünülürse bence en doğru ve akla yakın şehir içi çözümüdür.

    yalnız bunlardan tamamen habersiz sığır marka sürücülere (özellikle taksiler), birden yola atlamak isteyip de sadece arabalara dikkat eden yayalara dikkat edilmelidir. şehir bir tank için bile çok tehlikeliyken bisiklette azami dikkat gösterilmelidir. mesela asla cep telefonuyla konuşulmamalıdır. duraklarda duran otobüslerin sağ taraflarından geçilmemelidir. tam o sırada inen bir yolcuyu havada bisiklete bindirmeniz an meselesi olacaktır.

    bunlara dikkat edildiği sürece daha yaygın bisiklet kullanımı şehri güzelleştirecek, araç trafğini rahatlatacaktır. bunun için belediyeler de birşeyler yapmalı, bisiklet yolları, bisiklet parkları yapımına eğilmelidirler.

    bisiklet özgürlüktür...
  • bisikletin şehiriçi ulaşım aracı olarak kullanmak, başladıktan sonra vazgeçemeyeceğiniz hatta işinizi gücünüzü artık bisiklet rotalarına göre tasarlamaya başlayacağınız bir olgudur. keyfi, zaman tasarrufu ve sağlık getirileri hakkında onlarca şey söylendi söylenebilir ama son bir senesini istanbul'da işe bisikletle giden birinden öğütlere gelirsek.
    - eğer toplu taşımayı bolca kullanmanızı gerektirecek rotalarınız varsa kesinlikle katlanır bisiklet kullanın. ben hem katlanır, hem yol bisikleti kullanıyorum güzel bir rotam olduğu için. sadece vapur ve gerektiğinde füniküler kullanıyorum. ama otobüs, metrobüs gibi araşları kullanacaksanız, katlanır şart. sabah sabah sinir krizi geçirmeye gerek yok. katla, bin.
    - güzel bir sırt çantası edinin. bisiklet için tasarlanmış geniş messenger/sırt çantaları var. içine hem yedek kıyafetlerinizi kırışmadan koyabilirsiniz hem de diğer aksesuarlarınızı rahatça sığdırabilirsiniz.
    - diğer aksesuarlar derken yanınızda olmazsa olmazlar. alyan seti, pompa, ıslak mendil(ve havlu), pürel, yedek pil, bir miktar gaz(kıyafetinize yağ bulaşırsa temizlemek için), kask ve eldiveninizi bulundurun. ne zaman neyin lazım olacağı bilinmez.
    - lastik patlamalarını önlemek ya da azaltmak için bisikletçilerde satılan ürünleri kullanmak sabah süprizlerini azaltacaktır.
    - sabahları kalkınca sinirli olan tiplerdenseniz, çıkmadan mutlaka gerekli şeker desteğinizi alın ki yolda ota boka kavga etmek zorunda kalmayın.
    - trafikteki orospu çocuklarıyla dalaşmayın. yol verin geçsin. unutmayın o öküz, siz insansınız.
    - ofisinizde duş alma imkanınız yoksa, rampaları zorlayıp terlemeyin. sonuçta ofis ortamına gidiyorsunuz.
    - akıllı telefonlarınızdaki gpsli rota uygulamalarını kullanın. güzel bir motivasyon aracıdır.
    - ofisinize varınca da sabah spor yapmanın verdiği mutlulukla işinize başlayın. abartıp nasılsa pedalladım deyip saçma sapan poaça ıvır zıvıra saldırmayın. adam gibi protein ağırlıklı beslenin. unutmayın sabah kardiyo yaptığınız için gün boyunca yağ yıkımınız devam edecek, gerek yok besin değeri olmayan sağlıksız şeyler yemeye.
    - ofisteki diğer arkadaşlarınızı örgütleyip bisikletledirin. biz artık ofiste 3 deli olarak anılıyoruz.

    keyfini yaşadıktan sonra vazgeçemeyeceksiniz. sizi yüreklendirmesi için birkaç istatistik.
    geçen ağustostan beri aktif olarak işe bisikletle gidip geliyorum. bu sürenin toplamda bir ayında bisiklet kullanmamış olsam,
    9x20=180 gün x 15km = 2700 km
    her gün toplu taşıma ya da araba ile gitmeye kıyasla yaklaşık 60 dk kazancım var.
    180saat/24 = 7.5 gün trafikten kazanç
    her gün 3 sefer sarı dolmuşta binmekten kurtuluyorum. toplamda 6.9 tl den 180 günde 1250 tl tasarruf ki o da ortalama bir bisiklet parası eder.
    sağlık kısmını hiç yazmadım bak dikkat edersen!
    bol pedallar.
  • sürekli olarak uyguladigim durum.

    her seyden önce mutlak suretle kask takilmalidir. hic bir sekilde kasksiz disari cikmamak öncelikle, ilk öncelikle yapilmasi gereken sey. cünkü kask sizi kazalarda güvenliginizi arttiracak ilk ekipman olmasinin disinda daha da önemlisi trafik icindeki sayginizi arttirir.
    emin olun ki kafanizda kask varken size gösterilen dikkat ve saygi farkini hissedeceksinizdir.

    ve süratinizi sürekli kontrol edin. bilin ki altinizda dengede duran bisikletten daha agir sizin kütleniz. bu yüzden yavaslarken bisikletin dengesini bozmaniz cok normal ki trafigin icindesiniz. her an bir yaya, motorlu kurye, kedi, köpek firlayabilir yola. tabi islak zeminden bahsetmiyorum bile. bazeb trafikte düsmek cok tehlikeli sonuclar dogurabilir.

    öncelikle tehlikeyi getiren kavsaklardaki dikkat kaybi ve kendine güvenin olumsuz etkileri.
    tüm kavsaklardan, yol birlesimlerinden önce mutlak suretle yavaslamak ve cevrede olan biten her trafik durumunu dikkatle kontrol etmek gerekiyor. kesinlikle "bir sey olmaz" dememek gerekli. kesinlikle "bu yol hep bos böyle" dememek gerekli. kesinlikle "buradan arac cikmaz" dememek gerekli. ve en önemlisi "trafik kurallarina göre yol hakki burada benim" dememek gerekli. programlanmis makinalar degil, trafik icinde insanlar var. ve her an her seyi yapabilirlar. önceden kestirilemez davranislar her daim mümkündür.

    akan trafik icinde bulundugunuz konuma bir de su acidan dikkat etmek gerekiyor; kendinizi bir baska araçla koruyun. ekstra bir durumda; (göremeyebilir ya da baska bir tehlikeden kaciyor olabilir) size carpmaktan cekinmeyecek bir otomobil, baska bir otomobile ya da daha büyük bir araca çarpmaktan çekinecektir. özellikle bu kalabaligin icinde ne yapicam ben denildiginde göz önünde bulundurulmasi gereken bir durum. belki bir sehirici otobüs bu konuda en iyi koruyucu olabilir.

    kirmizi isiklarda virajın icinde bekliyorsaniz ve yaninizdaki uzun arac (otobüs, kamyon vb.) önünüzden dönecekse; mutlak suratle kacacaginiz alana dogru kendinizi ayarlayin. önünüzden viraji dönen bir otobüsün arka tarafi daha icten dönecegi icin problem yaratabilir. muhtemelen bisikletle birlikte kaldirima cikmaya hazir olmalisiniz.

    kirmizi isiklarda yolun en sagi ya da solunda olmaya dikkat etmek gerek. eger orta seritlerde ve hatta iki arac arasinda kalindiysa bu sabirsiz söförler yüzünden sorun yaratabilir. onlar hizla kacmak istersen siz arada tehlikeli pozisyonda kalabilirsiniz.

    bir de beklemeden gecebileceginiz kirmizi isiklari sans olarak degerlendirin. kirmizi isikta araçlar durup beklerken, siz hizla yolunuza devam edebilirsiniz. üstelik kirmizi isigi bol olan bazi caddelerde iyi bir zamanlamayla arkanizdan hic araba gelmeden -risk olmadan- uzun süre gidebilirsiniz. tabi karsidan karsiya gecen yayalara azami dikkat.!

    en tehlikeli durumlardan biri de; trafik akisi yogun ana caddelere baglanan yan yollardan, bulundugunuz yola giris yapan araclar. bu yollarda isik, kontrol vb. olmadigindan -en sagdan gittiginizi varsayarak- bulundugunuz seride yan yoldan gelen arac direk girecektir. yol baglantisinin oldugu yerde olabildigince durup en mümkün anda yola cikmak en güvenli yol.

    tehlike olabilecek durumlarda yavaslamak anahtar kelime. inanin ki kendiniz dahil kimse yavasliyorsunuz diye sizi ne ayiplar ne de kizar.

    ayrica buradan; otoparklarina bisiklet icin park yeri ayarlamayan alisveris merkezlerine, bisikletlerin kilitlenebilecegi demirden mamül park yerlerini ayarlamayan büyük süpermarketlere, sehrin polis noktalari gibi nispeten güvenli yerlerine bisiklet park alanlari olusturmayan istanbul büyüksehir belediyesi'ne tesekkürlerimi sunuyor i love you diyorum.
  • bisiklet yollarının yaya yollarından değil de taşıt yollarından ayrılması ve sadece işe gidip gelmek için dört tekerlekli araç kullanan vatandaşların keyiflerinden biraz feragat etmeleriyle memleketimizde de pekala uygulanabilecek sistem
  • ------------------------ ben bisikletle vapura da biniyorum -------------------

    istanbul'da düzenli olarak bisiklet kullanmak isteyenleri caydıran en büyük unsur şehrin geneline yayılmış bisiklet yolu olmayışı ve boğucu istanbul trafiği. istanbul'u saran bisiklet yollarını görmeye sanırım ömrümüz yetmez. :)) e binmeyecek miyiz bisiklete? elbette bineceğiz. burada birazcık cesaretli olmak şart. her şeye inat bisiklete binenler, motorlu araç sürücülerine adı konulmamış bir ''trafikte biz de varız'' vurgusu yapar. bisikletlilerin sayısındaki artış, trafikte diğer araçlardan gördüğümüz saygıyı doğrudan etkiler. bundan 10 sene önce caddelerde seyreden bir bisikletli, ayda yerden yürümeye çalışan astronot gibiydi. ''kaldırımdan gitsene lan göt!'' en çok duyduğum sataşmalar arasındaydı. :)) şimdi bir kişiden bile bunu duymuyorum. mesafe katettiğimiz su götürmez bir gerçek. araç içinde dakikalarca hareketsiz oturmak durumunda kalan insanlar, keyifli keyifli pedallayan insanları gördükçe uyanacak ve bunların ufak bir kısmında bisiklet alma, bisiklet kullanma arzusu oluşacaktır. ''oturmaya mı geldik?'' deyip bisiklete binme kararı alanlar, bisiklet hakkındaki memnuniyetlerini eşe dosta anlatacak ve bisiklet kullanımı minik bir ivmeyle de olsa artacaktır. ben mesela kim bilir kaç kişiyi imrendirdim bisiklete? :)) ne mutlu bana!

    ben bisiketle vapura da biniyorum. hayır manyaklık değil bu. o kadar keyifli ki. hem sanatçı olsanız gözler bu kadar üzerinizde olmaz. anadolu yakasından avrupa (beşiktaş) yakasına geçip tarabya'ya gitmiştim ilk. hayaldi gerçek oldu. sonra sarıyer oldu o. sonra rumeli kavağı oldu. sonra eminönü-rumeli kavağı oldu. en son olarak da beşiktaş-rumeli feneri oldu. kavak değil dikkatinizi çekerim; fener. :))

    istanbul coğrafi yapısı itibariyle trabzon gibi. yokuşları tepeleri olan bir kent. o yüzden de terlemeden bisiklete binmek neredeyse imkansız. bu yüzden bisikletle işe gidip gelmek, ki ne iş yaptığınız da bi hayli önemli, işyerinde sıkıntı yaratabilir. takım elbise ile bisiklete binmek amsterdam'da gayet sıradan bir durumken, istanbul'da biraz yadırganabilirsiniz. işe gitmenin haricinde bisikletle her yere gidebilirsiniz. bisiklet, bünyeyi çalıştırıp yoran, ruhu ise dinlendiren bir şey. yoga falan halt etmiş yeminle! :))

    bisikletten alacağınız keyfin bozulmaması da önemli. lastik patlaması. bunun için adamlar o kadar çok şey düşünmüş ki. mesela jel solüsyonlar var. lastiğin içine enjekte ediyorsunuz. diyelim çivi girdi. içinde moleküler parçacıklar barındıran sıvı hemen orayı yamıyor. siz patladığını bile anlamıyorsunuz. :)) sonracığıma patlamaya dayanıklı dış lastikler var. dış lastiğin içinde raptiyelerin çivilerin bile giremeyeceği sertlikte koruyucu bir şerit var. siz ne içten ne dıştan o şeridi göremiyorsunuz. dediğim gibi lastiğin içinde. hem bazı firmalar bu şeridi de satıyor hariçten. alıyorsun şeridi, takıyorsun iç lastikle dış lastik arasına, sahilden diyarbakır. :)) sonra yama yapmak dünyanın en kolay işi. 5-10 dakikada uygulamalı olarak öğrenebileceğiniz bir şey. hiçbiri mi olmadı? hiç kullanılmamış iç lastik ve pompa taşırsınız. bu sayede patlak lastik tamiriyle de uğraşmazsınız. tak-şişir. oh mis! pompa yerine basınçlı hava tüpleri üretmiş adamlar. kalem pilin beş katı büyüklüğündeki tüpler, yenilediğiniz iç lastiği 10 saniyede şişiriveriyor. keyfi kaçıran diğer bir unsursa ''dandik'' bisikletler. üç binişte arıza yapan bisikletten kullanıcısına hayır gelmez affedersiniz. mümkün olduğu kadar kaliteli bisiklet almanız, yaşayacağınız sürüş keyfi için fevkalade önemli. ''oha herif bi bisiklete 2500 tl vermiş!'' deyip dalga geçmeyin. ''ucuz etin yahnisinin yenmeyeceğini biliyor'' demek daha doğru. bir de önyargı çok kötü. ilk bindiği gün kaza yapacağına inanan birini bisiklete bindirmek gerçekten imkansız.

    356 yıllık bisiklet tecrübeme dayanarak söylüyorum bunu. kullandıkça bacaklarınız açılacak. 2 ay önce osurarak çıktığınız yokuşlar size gayet basit gelecek. gözünüzde büyüyen mesafeleri ara durak olarak kullanır olacaksınız. hayır abartmıyorum!
  • burada yazılanları görünce bir heves aldığım bisikletimi korkudan çıkaramamıştım. hayır efendim abartıyorsunuz, şoförler o kadar da kazma değiller kesinlikle. nem kapmaya meyledip, ah türkler hiç bir zaman medeni olamayacaklar, ben buraya fazla avrupaiyim kafasında çıkarsanız yola her şeyi üzerinize alınırsınız. birincisi arabalar çoğu zaman köşelerde veya sıkışık yollarda korna çalıyolar. yola atlama geliyorum, beni farket anlamında. ikincisi yolum her daraldığında istisnasız yol veriyorlar. çok şaşırtıcı ama taksiler bile yol veriyor. üçüncü olarak çamlıca tepesinde oturuyorum, sahil yolundan gelmek o kadar da zor değil, eğer yolu uzatıp daha az eğimli yolları tercih ederseniz daha hızlı gidebilirsiniz! yokuşlar daha az sorun olur. korkmayınız efendim sürünüz!
  • türkiye için; özellikle istanbul için çok çok uzak bir hayal.
    istanbul'da -sezon içinde- haftada 100 km. civarı bisiklet süren biriyim. evim çengelköy'de, işim kabataş'ta. bu sıralar işe bisikletle gelmeye başladım.

    1. yollar dar, çukurlu, tümsekli. otomobiller zaten göt göte, arada sineğin geçeceği boşluk yok. iki gün önce rumeli hisarı önlerinde bisikletle trafiğin ortasında kalakaldım, kımıldayacak yer yok. dakilkalarca bekledim. bu rezil altyapı üzerine bisiklet yolu yapabilecek bir babayiğit var mı? yaptı diyelim, onu araç sürücülerinden koruyacak bir güvenlik mekanizması var mı?

    2. sürücülerin büyük kısmı maganda, bisikleti bir taşıt olarak görmüyor. sağa sokağa mı dönecek, zart bisikletin önüne kırıveriyor. aynı gün bir taksiye sağ arkadan girmek üzereyken son anda güç bela durabildim. her turda bunu defalarca yaşıyorum. araç sürücüleri bisiklet gördüğünde onu önüne atlayacak bir gerizekalı olarak kabul ediyor ve hayvan gibi korna çalmaya başlıyor. lan davar, insan gibi yolunda git. sen benim üzerime çıkma yeter, başka ihsan istemiyorum senden.

    3. bisiklet parkı büyük mesele. bir plazada çalışıyorum, 10-15 araçlık otopark var, fakat göt kadar bisikleti bırakacak bir yer bulamıyorum. güvenliğin bana gösterdiği yerler pislik içinde, izbe, köpek bağlasan durmaz. ofisin içinde bir odaya koyuyorum şimdilik, bakalım ne kadar idare edebileceğiz. ayrıca bir markete, alışveriş merkezine, mağazaya vs. girmek istediniz diyelim, çoğunda bisiklet parkı yok. olanlar kendi haline bırakılmış. bisikleti zincirlerle bağlasan bile piçin biri gelip vites kolunu, göstergeni, seleni vs. söküp götürebilir. kendi içinde tonlarca güvenlik önlemi olan otomobiller için afili valeler güvenlikler ortalıkta cirit atar, bir güvenlik görevlisi de bisiklet parkında görev yapmaz.

    4. metroyu, metrobüsü, iett'yi bisikletle kullanmak mı? heç düşünmeyin, linç edilirsiniz. bisikletle kullanabileceğiniz tek toplu taşıma, deniz ulaşımıdır. diyelim cebinizde bir kuruş para yok, o yakada kaldınız, bisikletle karşı tarafa ücretsiz geçme imkanınız yok. (önümüzdeki günlerde boğaziçi köprüsünden geçmeye çalışacağız, bakalım ne olacak. sonucu buraya yazarım)

    kısacası büyük derttir hacı abi. keyif için binin bisiklete, atlayın polonezköy e, belgrad a vs. gidin, orada binin. şehir içinde ulaşım için kullanmak niyetindeyseniz epey gözü karalık gerektiriyor.
  • zamanında eskişehir de adalar mevkinde bulunan iş yerime ulaşmak için kullandığım yöntem.

    tabi ki mesafe 1,5 km olunca rahatlıkla kullanıyorduk eşimle birlikte. ancak daha uzun mesafelere de gitmişliğimiz vardır*.

    o dönemlerde aklımdan şöyle bir proje geçmekteydi. mümkünse eskişehirlilerin veya hocanın hayata geçirmesini beklerim. şehrin çeşitli yerlerine bisiklet istasyonları kurulacak, elinde müze kart benzeri pedal kart bulunan eskişehirliler bu istasyonlardan bisikleti alabilecekler. elektronik sistem sayesinde, kimin nerden hangi bisikleti aldığı, hangi istasyona bıraktığı ve hangi istasyonda kaç bisiklet olduğu anında tespit edilebilecek ve güvenlik konusu biraz olsun azalmış olacak. pedal kart a aylık yada yıllık abonelik olacak, cüzi bir ücretle* tüm şehirdeki bisikletler kullanılabilecek. bisikleti alan kişi 24 saat içinde bir istasyona bırakmazsa yasal işlem başatılacak.

    naslı? eskişehire yakışmaz mı? yunusemre kampüsünden adalara pedallayarak gitme keyfi nasıl? veya meşelik kampüdünden odunpazarına?

    (bkz: bi düşünün derim)
  • turkiye'de utopya olan sistem. birak ulasim araci olarak, caddebostan'da bisiklet yolunda bir piknik yapmadigi kaliyor insanlarin. yolu olan bolgede bile bisikleti 10 dakika durmaksizin kullanmanin imkani yok bu memlekette.
hesabın var mı? giriş yap