• bir omre yetecek kadar buyuk hayalkirikligi, bir daha asla kimseyi sevemeyecegim korkusu, insani kendinden utandiracak kadar cok "belki bana doner" umudu, donmeyecegini bilmenin agirligi, unutmanin zorlugu, ozlemenin kahri, hatirlamanin yogunlugu, suskunlugun gurultusu, aglamanin hafifligi, gecenin koyulugu, gunduzun anlamsizligi ve yasandikca farkina varilacak bir suru sey..
  • kendinde olmayan bir şey vermez sana ilişki, güzellik verdiysen güzellik alırsın.
    ne mi kalır biten bir ilişkiden sonra?
    kısacık mutlu an'lar. hafızanda sabitlenmiş bir sürü ufak mutlu an parçacığı.
    anılar.

    yıllar geçse de üzerinden; bir gece hiç tahmin etmediğin, beklemediğin, anlamlandıramadığın hâlde farkedersin ki, o mutlu an'lardan başka bir şey de değilmiş hani, ilişki dediğin.
    hiçbir ilişkinin aslında hiçbir zaman bitmediğini de, işte tam da o zaman an'larsın. biten ilişki değil, kişilerdir hep, görürsün.

    (benim sistem böyle çalışıyor, tgg yapınca da değişmiyor. böyle değilse bi ustaya baktırmak lazım.)
  • yüzlerce anıdır.

    kendimi çok güçlü sanırdım. kolay kolay yıkılmam ben diye övünürdüm kendimle. hiç böyle bir şey yaşamadım diyeydi belki bu kendinden eminlik. ta ki sevgilinin ağzından çıkan bir cümle ile hayatım boyunca hiç yaşamadığım bir acıyı hissettim.

    sadece ara vermek istemişti. ilk başta cool olmaya çalıştım sanki ben de bunu istiyor muşum benim için hava hoşmuş gibi konuştum. konuştukça korktum, korktukça gözlerim dolmaya başladı. beş yıl boyunca yaşadıklarım geçti gözümün önünden. her lafa cevabı olan ben konuşamadım sustum. elini tutmak istedim dokununca boğazım düğümlendi. giderken sarılamadım, öpemedim bile. sadece elveda diyip gidebildim.

    ara verdik ama belki barışırız umuduyla bekledim. bir gün sonra tamamen bitti. ilk başta sorun yok gibi geldi. atlatılabilir ufak bir acı gibi. bana onu hatırlatan şeylerden kurtulmak istedim. başta fotoğraflar. ne güzel siliyordum hepsini. birden her gördüğümde beni mutlu eden bir fotoğrafını onu gördüm. silerken elim ayağıma dolandı. dizlerimin bağı çözüldü ve yere düştüm. hüngür hüngür ağlamaya başladım. hani güçlüydüm, hani ben üzülmezdim. büyük laflar ettiğim çok olur ama hiç bu kadar büyük göt olmamıştım. ağlaya ağlaya beraber olduğumuz bütün fotoğrafları sildim. sonra farkettim ki kendimle ilgili beğendiğim bütün fotoğrafları o çekmiş. beğendiğim her fotoğrafım onun gözünden çekilmiş. ben kendimi hep onun bana baktığı gibi görmüşüm, belki bu yüzden kendimi sevmişim. bana onun gibi bakan biri yokken nasıl kendimi seveyim.

    biliyorum çok iyi bir sevgili değilim. hep ona daha fazlasını verebilmek için çalıştım. kendimi işime verdikçe ondan uzaklaştım. belki saçma kavgalar ettik. ağır laflar ettik. ama ben onu her gördüğümde unuttum her şeyi. öyle güzel gülerdi ki derdim tasam kalmazdı. hatalarım oldu ama cezası bu kadar ağır olmamalıydı belki.

    elveda sevgilim. umarım hatırladıkça mutlu olacağın güzel günlerimiz olmuştur. elveda.
  • tiksinti.
  • o'nu hatırlamanın o'nu görmekten daha güzel olduğu gerçeği.
  • aynı gün içinde bitmeyen bataryaya sahip bir cep telefonu.
  • "bir derdim var sevgiliden hatıra
    o derdi yüz bin dermana değişmem..."

    (bkz: fahreddin-i irakî)
  • yeni sevgiliyi yaralar
  • dünyalar kadar isteyip hediye olarak aldığında bir kere kullandığım lomo, makyaj paleti, çektiği için artık giyemeyeceğim minicik bir elbise, bira içerken çektiğin bi fotoğraf, defalarca kustuğum nevresim takımları, beraber yapmaya çalıştığımız hdr'lar, tutmaya çalıştığımız bloglarımız, final zamanı ders çalışmak yerine efkar yaptığım ve bunları kayda aldığı bir kaç video, artık facebook'taki bi arkadaş, arkadaşlarını çok sevdiğim bi arkadaş, hala aşık olduğum ama bir daha beraber olmayacağımızı bildiğim ve aslında asla arkadaşım olamayacak bi arkadaş. akrabaları tarafından nefret edildiğim bi arkadaş. gömlek. içim kadar siyah zippo. binbir zorlukla hayatının ilk tatilini yapmaya giderken kullandığı valizim, oralarda bi yerlerde istemeden, fasulye konserveleriyle yırttığı pembe valizim, kaçırdığı uçak biletinin check-in numarası, mavi pembe çakmak, dünyalar kadar fotoğraf, econ kitabı, or notları, stat recitationları, kırık cep telefonu, pembe cep telefonu ve hatta ilk cinsel deneyim... hepsi biten bi ilişkinin ardında kaldı işte.
  • acıma duygusu.kendini onun için ne kadar değiştirdiğini fark ettiğin anda oluşuyor,birden.
    ne kadar kişiliksiz olduğunu anlıyorsun.
hesabın var mı? giriş yap