• kur'ân-ı kerim » 95/tîn-4
    lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm(takvîmin).

    1. lekad : andolsun
    2. halaknâ : biz yarattık
    3. el insâne : insanı (insanın nefsini)
    4. fî : içinde
    5. ahseni : en güzele (ahsene) ulaşabilecek
    6. takvîmin : takvim, programlanmış zaman kevn, yaratış tarzı
  • biz derken?
  • yooooo. üretimde hatalı olan bir sürü insan var. keni kendini yalanlamışsın resmen
  • ben anlamadım şimdi. en güzel biçimi bu mu? bin yıllardır birbirini yakıp yıkıp öldürüyorlar, kesiyorlar biçiyorlar. doğaya ve hayvanlara eziyet ediyorlar. birbirini aç bırakıp esir ediyorlar. bu nasıl en güzel biçim. bu en güzeli ise bir tık güzel olmayanı nasıl acaba. bak en kötüsü demiyorum ha.
  • günümüzde geçerli değildir.

    kendi çocuğuna tecavüz edip karısını filan öldürüyor, kendi halinde yatan hamile kediyi filan tekmeliyor yarattığın. sistem bozuldu sanırım, bir kontrol edin.
  • bu ayet için bazı alimler;
    ebu bekir bin tahir, (insan, akılla süslü, ilâhi emri yerine getirebilen, ayırt etme gücü olan bir varlık olarak yaratılmıştır) demiştir. ibni arabî de, (insandan daha güzel bir mahlûk yoktur. allah, onu canlı; bilgi, kudret, irade sahibi; konuşan; işiten; gören; işini çekip çeviren ve hikmetli bir şekilde davranan bir varlık olarak yaratmıştır. bütün bunlarsa yüce rabbin sıfatlarıdır) demiştir. kimi âlimler de, (insan küçük evrendir. zira yaratılmışlarda bulunan her ne varsa, onda toplanıp bir araya getirilmiştir) demişlerdir. *
  • (bkz: entropi)
  • erkekleri sünnet etmeyi unuttuk diye devam eder
  • rus kzları baz alınarak yazılmıştır.
  • en güzel yaratici ve en güzel şekilde yaratmak

    bu yazımızda kafaları çokça karıştıran iki iddiaya değineceğiz. bunlardan biri muminun 14 ayetindeki “yaratanların en güzeli” ifadesi, diğeri ise tin 4 ayetinde geçen “en güzel şekilde yaratmak” ifadesi. ilk iddia ile başlayalım;

    iddia 1: muminun 14 ayetinde allah’ın “yaratanların en güzeli” olduğu geçer. bu ayetten allah ile birlikte başka yaratıcılar olduğu anlamı çıkmaz mı?

    önce ilgili ayeti bakalım;

    sonra bu az suyu “alaka” hâline getirdik. alakayı da “mudga” yaptık. bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. nihayet onu bambaşka bir mahluk olarak ortaya çıkardık. yaratanların en güzeli olan allah’ın şânı ne yücedir (müminun 14)

    kur’an’ın çoğu yerinde allah’ın bir ve tek olduğuna yani tevhid inancına atıf yapılmış iken bu ayetten başka tanrılar da olduğu anlamını çıkarmak fazlasıyla yanlış. ayette allah’ın üstünlüğü başka başka tanrılar ile değil yaratılmışlar ile karşılaştırılıyor.

    “hâlk”/“yaratma” kelimesi arapça’da yoktan var etmek anlamında kullanıldığı gibi, “güzelce ölçüp biçmek, yapmak, inşa etmek” anlamında da kullanılır. ikinci anlamıyla yaratma kelimesi hem allah hem de insanlar için kullanılabilir. örneğin ali imran 49 ayetinde peygamber mucizesi olarak hz.isa’nın çamurdan kuş yapması olayında da “halk/yaratma” fiili kullanılır. ilgili ayet;

    allah, onu israiloğullarına bir peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “şüphesiz ben size rabbinizden bir mucize getirdim. ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. o da allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. körü ve alacalıyı iyileştiririm ve allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” (ali imran 49)

    yaratmak sıfatı rızık veren, gören, işiten sıfatları gibi allah’ın bir sıfatı. nitekim aynı üstünlük, karşılaştırma allah’ın başka sıfatları için de yapılmış. birkaç örnek vermek gerekirse;

    şüphe yok ki allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.(hac 58)

    sen, merhametlilerin en merhametlisisin dedi.( araf 151)

    bu ayetlerde de allah’ın rezzak, rahman, rahim sıfatlarının üstünlüğü anlatılmış. burada karşılaştırma yapılırken başka tanrılar olduğu ima edilmemiştir zira bu karşılaştırma da biz mahluk (yaratılmış) olanlar ile yapılıyor. nitekim bildiğiniz gibi bazen biz de bu tür cümleler kurarız. örneğin “annelerin yavrusuna olan merhameti allah’ın kullarına olan merhametinin yanında bir damla gibi kalır” cümlesinde olduğu gibi.

    ayrıca bu iddiaya ek olarak bazı ateistler bir hikaye uydurmuşlar. uydurmaya göre “islam ilk başlarda çok tanrılı bir dindi daha sonra tek tanrıya dönüştü”

    bu iddia da çok çürük bir iddia zira allah’ın bir ve tek olduğunu bildiren ihlas suresinin iniş sırası 22 iken muminun suresinin sırası 74. kısacası sadece surelerin iniş sırasına bile baksak muminun 14 ayetinden önce de islam inancında tek tanrı inancı olduğu bariz ortada. ayrıca eğer başlarda çok tanrıcılık olsaydı kuran’da önceki peygamberler de politeist(çok tanrıcı) olarak anlatılmalıydı. veya buna dair elimize geçen birkaç rivayet olması lazımdı. oysa böyle bir durum da söz konusu değildir.

    not: birçok ayette allahın bir ve tek olduğuna değinilir. en bilineni ihlas suresi olduğu için onu örnek verdik.

    ihlas suresi

    rahmân ve rahîm olan allah’ın adıyla.
    1- de ki: o allah birdir.
    2- allah sameddir (her şey o’na muhtaç, o kimseye muhtaç değil)
    3-o doğmamış ve doğrulmamıştır.
    4- ve hiçbir şey o’nun dengi değildir

    ikinci iddiaya geçersek;

    iddia 2: tin 4 ayetinde allah’ın insanı en güzel şekilde yarattığı söyleniyor. peki allah bu halimizden daha güzel yaratamaz mıydı? buna gücü yetmiyor mu?

    ilgili ayet şu şekilde;

    biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. (tin 4)

    şöyle ki; allah için mutlak güçlü deriz yani allah’ın bir güç sınırı yoktur. evet, insandan daha güzelini ve ondan daha güzelini yaratabilir.peki ayetteki en güzel ne oluyor?

    “en” sıfatını kullanmak için başka alternatifler olması şartı vardır. örneğin sınıftaki tek kız öğrenci iseniz “sınıfın en güzel kızıyım” cümlesi gereksiz bir cümledir zira zaten alternatif yok. aynı şekilde “en” sıfatı kullanılarak varlığı yokluk ile kıyaslayamazsınız. o yüzden ayette insana en güzel derken insan, yaratılmayan yani varlık alemine gelmeyenler ile değil; hayvan, bitki, bakteri, dağ, taş, toprak vb. diğer yaratılan varlıklar ile karşılaştırılıyor. zira sadece var olan bir şey seçenek olabilir

    not: tabi bu güzellik genel bir güzellik yoksa hayvanların bizden daha üstün bazı özellikleri olabilir.mesela kartalların daha keskin gözleri veya köpeklerin daha iyi bir koku duyusu olması gibi. insanın ise düşünme, keşfetme, hissetme, ölçme, biçme vb. sayılamayacak kadar üstün özellikleri var. ki koskoca galaksiler sadece keşfetme özelliğimizin bir sonucu.

    konumuza geri dönersek; aslında günlük hayatta “var olanları” kastederek bunu çokça kullanıyoruz. örneğin ilgili ayeti apple mühendisinin “iphone x’i en güzel şekilde ürettik” cümlesine benzetebiliriz. mühendis burda “dükkana kilidi vurduk fabrikaları kapattık artık daha iyi bir telefon üretemeyiz” kastıyla söylemiyor bunu. tam tersine daha önce üretilmiş piyasadaki telefonlar ile bir karşılaştırma yapıyor ve aralarında en iyisi olduğunu söylüyor. yoksa bir gün daha iyisini üreteceklerine şüphesi yok.

    sonuç olarak; her iki ayette de mantıken bir hata olduğu iddia edilemez.

    ek bilgi;

    konuya maddi, fiziksel güzellik kastedildiği ihtimalini varsayarak cevap vermeye çalıştık ama ayrıca şunu da not düşmekte fayda var; ilgili tin 4 ayetinde geçen “ahsen-i takvim” ifadesinde takvim; kıymetlendirmek, kıymet biçmek anlamına gelir. ve bu da sadece maddi değil aynı zamanda manevi kıymet anlamına da gelir. nitekim bir sonraki ayetteki “sonra da onu aşağıların en aşağısına attık”(tin 5) ifadesini göz önüne aldığımızda aslında önceki ayette güzellikten kastın daha çok manevi güzellik olduğu anlaşılıyor.

    site link: https://www.islamicrophone.com/…l-sekilde-yaratmak/
hesabın var mı? giriş yap