• soylu sınıfının savasarak ölmesi istisnadir. genelde kaçarlar zaten .
  • adam haklı amk.
  • yavuz sultan selim'den sonrası için haklı olabilecek önerme. kendisi bildiğim kadarıyla fiziken savaşmış son padişahımızdır.
    mesela benim bu anlamda beğendiğim japon komutanlar da fiziki temastan uzak durur, ordusu kırıldı mı topuklar. korktuğundan değil toparlanıp yeniden savaşabilmek için.

    düzeltme: süleyman sultan'da mohaç'ta kılıç çeken bir padişahımız. düzeltme için yazar arkadaşa teşekkürler.

    son edit: konu tarih olunca ciddiyet de kendiliğinden hasıl oluyor. özelden verilen tüm bilgiler için teşekkürler
  • ayrıca bizans'ı başka bir devlet fethetmişken osmanlı sadece kadro değiştirmiştir, aynı millet yeni bir devlet kurmuştur.

    (bkz: latin serpuşu yerine türk sarığı görmeyi yeğlerim)
    bulgar metropoliti mihail:
    "..dinimizden olmayanların idaresinde, bugüne kadar aynı dinden olduğumuz italyanlardan gördüğümüz zararın bir zerresini dahi görmedik. önümüzdeki büyük tehlikeyi fark ederek italyanların yerine türklerin egemenliğini tercih etmemiz gerektiğini belirtmek isterim. tanrı' nın buna razı olacağına inanıyorum." (zambelios, bizans araştırmaları, atina, 1857)
    (bkz: #10080605)

    bu arada ecdadına düşman edilmiş ne kadar fazla birey varmış onu da anladık. vahdettin'i gören körler alparslan'ı, fatih'i, kanuni'yi, mustafa kemal'i görmezler tabi. sanki her bizanslı konstantin gibi savaşmayı tercih etmiş. bizde kaçan milyonda 1'dir, onlarda savaşan milyonda 1. soysuzluk bu millete hiç yakışmıyor.

    --- spoiler ---
    ek olarak;

    kaçanlar
    batı medeniyetinin en kalabalık şehri türkler’in eline geçtiğinde şehirde daha fazla kalmak istemeyen bizanslı yunan şairler, eğitmenler -en başta ıoannis argiropoulos ve konstantin laskaris- latin dünyasına göç etti. gittikleri yerlere özellikle de floransa’ya kendi fikirleri ve antik yunan felsefe parşömenleriyle gittikleri için o ana kadar dini yobazlıkla yoğrulmuş italyan yarımadası kısa sürede felsefi bir aydınlanma yaşadı. rönesans’ı tetikleyen ve avrupa aydınlanmasının yolunu açan da bir anlamda son bizanslılar olmuştu denilebilir. istanbul hiç alınmasaydı rönesans ve reform ne kadar geriden gelirdi bunu da kestirmek çok zor.

    kaçmayanlar
    bu grup çoğunluğu oluşturuyor. zaten fatih sultan mehmet’in fetihten sonra ilk yaptığı işlerden biri georgios skolarios’u yeni patrik olarak atayarak doğu kilisesi’ni ve hemen hemen tüm ortodoks hıristiyanları’nı himaye altına almak oluyor. ortodoks kilisesi’ni yok etmeyi seçse katolik dünyası’nın ne kadar büyüyeceği ve osmanlı’nın başına ne çoraplar öreceği de tartışmaya açık konular. nitekim bu karar sonrasında istanbul bu demografik heterojenliği imparatorluğun son günlerine kadar taşıyor. hatta 20. yüzyıl başlarında nüfus sayımlarında gayri müslim nüfus ile müslümanlar neredeyse yarı yarıya eşit çıkıyor. rumlar, galata ve fener semtlerinde yaşamaya devam ediyor. panaryot olarak da bilinen bu rum-osmanlılar, imparatorluğa gelecek dönemde birçok devlet adamı da hediye ediyor. kurtuluş savaşı sonrası nüfus mübadelesinde en sonunda kaçmak zorunda kalan bu gruptan kaçmaya direnen kısım da 6-7 eylül olayları neticesinde kaçıyor. günümüzde özellikle adalarda 5-6 bin civarında gölge bir azınlık olarak kalan rum cemaati, bizans’ın diasporada olmayan son temsilcileri olarak kabul edilse herhalde yanlış olmaz.

    https://listelist.com/…lun-fethinin-ilginc-yanlari/
    --- spoiler ---
  • hatta ufak bir detay daha ekleyelim, fatih sultan mehmet bizans imparatoruna şehri savaşsız bir şekilde teslim ederse kendisinin, ailesinin hatta hazinesini de yanında götürebileceğini söyler. imparator da böyle bir şey yapamayacağı mesajını iletir ve savaş başlar. imparator savaş esnasında ölür ve savaş kuralı gereğince bir asker fethettiği yeri silah zoruyla aldıysa orayı yağmalamaya hakkı olduğundan bizim askerler yağma olayına başlar ama fatih sultan mehmet bir kararla bu yağma olayını belli bir süre sonra durdurur.

    bizim son padişah işgalcilere karşı “ne istediniz de vermedik” modunda olduğundan mustafa kemal atatürk bu ülkeyi, milleti kurtardığından dolayı küçük bir kedi gibi ingiliz sahibine sokulmuştur. aslında bi bakıma hala padişahçılık oynamadığı için takdire şayan.

    şöyle ufak bir detay daha var: biri başka bir millete, dine karşı savaşıp ölürken diğeri aynı millete, aynı dine mensup komutandan kaçıp düşmana sığınıp gurbette geberir.

    edit: 2 komutan/imparator da üzerine düşeni yapmıştır. biri ülkesini teslim edemeyeceğini adam gibi belirtmiş, diğeri de adam gibi kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istemiştir. haa buradan savaş hayranı olduğumu zannetmeyin.
  • 1922'de saltanat lağvedildiğinden çok doğru bir önerme olmasa gerek. korkak mıydı? -evet korkağın teki idi. evet ataları kadar cengaver değildi ama elinden ne gelirdi muamma. kemal paşa'ya olan güvenin %10'u yoktu halk nezdinde. kemal paşa dediğin adamın bir hayaleti vardı anadolu'da. "hiç savaş kaybetmedi." ya da "ölümsüz" "mübarek bir zat" olarak dilden dile dolaşan birisi kemal paşa. askerden her dönen kemal paşa efsaneleri anlatıp durduğu için enver paşa kadar ünlü ama enver paşa'ın aksine muharebe kaybetmeyen birisi olarak anlatılır. enver paşa yenilir ama (bkz: kemal paşa yenilmez"). yani henüz ekim devrimi yeni olmuş, bolşevikler hanedanı kesmiş (bkz: çok iyi oldu çok da güzel oldu tamam mı) senin ülkende zaten ikinci bir devlet kurulmuş, mudanya görüşmeleri bitmiş artık memleketi ele geçirmişler. elden ne gelir gülüm. (bkz: kapıyı çarpar giderim) diyemedi ama (bkz: bir yabancı gemiyle kaçar giderim) diyebildi halifemiz.
  • üstelik şehri asgari 150 bin kişilik bir ordu tarafından muhasara edilen imparator, kaçma ya da vasal olma şansı varken 5 bin kişi bile olmayan birliğiyle savaşarak ölmüş tanınmayacak haldeki cesedi balçık ve ceset yığınları içinden çıkarıldığında kıyafetindeki imparatorluk armalarından ancak teşhis edilebilmiştir. biz ne yapmışızdır peki, sırf din uğruna fatih sultan mehmet'in üstlendiği kayserlik unvanı falan bi kenara bırakıp roma mirasını yunanlılara kaptırmışızdır. çünkü araplık çok güzel bir şey ya, ondan. sonra vahdettin niye kaçtı, ulan kitle halinde hevesle asimile olduğun ırk araplar ise ne gibi büyük sonuçlar almayı umut edebilirsin ki?

    yunanla cacık senin baklava benim yarışına gireceğine roma mirasına sahip çık evvela...

    edit: bu noktada türk tarih tezinin tamamen yanlış olduğunu ve geçen onlarca yılda islamcılar tarafından muhteşem bir şekilde suistimal edildiğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
  • sultan mehmed konstantinos'a 'şehri bana teslim et canını bağışlayacağım' der.

    konstantinos elçiyle cevap verir. 'bu şehir benim değil ki sana teslim edeyim. benim buna hakkım yok.' der. konstantinos savaş meydanında elinde kılıcıyla vefat eder. mezarı nerede bilinmemektedir. bir rivayete göre bir mermerin altına gömülmüştür. bazen o mermerin altından çıkıp şehrinde gezintiye çıkar.

    artık marble king yani mermer kral olmuştur.
  • amma da bizanslı varmış sözlükte.
  • 1453'le 1920'nin savaş yöntemleri aynı çünkü. şimdiki politikacılardan da nükleere kafa atmalarını beklemeliyiz.

    tabi rejim değişikliğiyle düşman işgali de aynı.
hesabın var mı? giriş yap