bizzat
-
$ahsen, ki$isel olarak, kendi anlamlarına gelen sozcuk.
-
"kendi" sözcüğüyle birlikte kullanıldığında anlatım bozukluğu yaratan bir kelime..ki halkımın %80i böyle kullanır..
-
doğrudan doğruya kendisi.
-
(bkz: bizatihi)
-
(bkz: kesin)
-
"ama aslında yunan bizzat, kendini büyük iskender olarak hayal eden karagöz'dür. o karagöz ki, birçok mesleği, birçok yüzü, sürekli bir açlığı ve yalnızca bir sanatı vardır: oyunbazlık." nikos dimu - ne mutsuz yunanım diyen
"roller tersine döner, ama bir kozmos olmasa dahi yıldızların arkadaşlığı sürer. filmlerinin umut habercisi olduğunu ileri sürerken bela tarr'ın demek istediği muhtemelen budur. umuttan bahsetmezler*. bizzat umutturlar." jacques ranciere - bela tarr le temps d'apres
(bkz: bizatihi), bilfiil -
örneğin ruh, bizzattır ve bizatihi kaimdir.
yani ayakta kalmak için cesede dayanmasına gerek yoktur. hatta cesed harap olsa ruh kınından çıkmış kılıç gibi keskinkeşir, işlevselleşir.
cesedin çürümesi ruha dokunmaz. ruh adeta prangasından kurtulmuşçasına serbest kalır.
öldükten sonra cesedim çürüyecek diye derde düşenlerin kulakları çınlasın...
bir düzeltme; ''ruh da allah ile kaimdir. bizatihi kaim olması cesede nispetle göreli bir doğru.''
o zaman;
"âyinedir bu âlem, her şey hakk ile kâim
mir'ât-ı muhammed'den allah görünür dâim."* -
dolaysız.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap