• ---spoiler---

    müşteri: bu kitap ne kadar?
    bernard black: 3 pound.
    m: ıımmm
    b: kafanızda bir sorun mu var? hayır demek için mi sallıyorsunuz yoksa kontrol edemediğiniz için mi? yoksa indirim mi düşünüyorsunuz?
    m: kafamda 2 pound vardı aslında.
    b: çünkü 3 pound tamamen bir vurgunculuk değil mi? hem de böyle tam 912 sayfalık bir kitap için? fazladan parayı ne yapacağım ki? dükkanı bir hektar daha genişletirim... ya da piyano şeklinde yapılmış havuzuma daha fazla süslü sazan balığı koyarım... hayır, buldum. ulusal müze'nin yanına kendi adımı taşıyan bir ek bina yaptırırım.
    m: 2.50 veririm.
    b: bu daha iyi. şimdi mantıklı olmaya başladın işte.

    ve kitabı müşterinin elinden alır. arkasını çevirir. yaklaşık 40-50 sayfalık bir bölümü yırtarak müşteriye kitabı geri verir.

    "50 penny daha getirirsen kalanını da alırsın!"

    ---spoiler---

    bernard. seni koca çılgın.
  • gecenin bir körü bir arkadaşımla yaptığım ufak çaplı ingilizce kelime ezberleme çabasının ardından "şöyle bir bakalım sıkılırsak yatarız" diye açtığımız ama sonradan birinci sezonu bir solukta bitirdiğimiz, özellikle 3. ve 4. bölümlerini izlerken gülmekten öldüğümüz absürd komedi dizisi. bol miktarda sigara, şarap, gürültü, patırtı,eveleme,geveleme hatta develeme,jenerikte tom waits...

    cnbc'nin atlamaması gereken bir dizi.

    fran: do you know nothing about modern culture, bernard? beckham, posh, pokemon...
    bernard: pacman. it's pronounced pacman.

    i blanked him
  • görüp görebileceğiniz en nevi sahsina munhasir ve komik dizilerden biri.

    --- spoiler ---

    elephants and hens isimli bölümde, manny ve bernard çocuk kitabı yazmaya karar verirler.
    maymunlar pandalar falan derken kitap sonunda stalin rejiminden kaçan bir akademisyen, akademisyenin evliliği parçalanmak üzere olan kızı ve akademisyeni araştırırken kızına aşık olan ve onunla beraber olabilmek için kariyerini bir kenara bırakıp omsk'a yerleşen bir gazetecinin hikayesine dönüşür.

    http://www.youtube.com/watch?v=mam-cetc1io

    --- spoiler ---
  • 3. sezonun 3. bölümü gerçekten harikuladedir.

    --- spoiler ---

    manny'nin annesi ve babası geldikten sonra düzende ufak bir değişme olmuştur. manny'nin annesi temizlik yapmaya başlamıştır arada çamaşırları yıkar.

    sonra ardından bu replik gelir moo-ma'dan
    -i had to wash bernard's separately because they were a bit dirty.

    ardından bernardın sesini duyarız.

    - who tidied my room? who shaved me?

    sahneye girişini görürüz, her zaman alıştığımız siyah kıyafeti yıkanmış bembeyaz olmuştur.

    -who washed my clothes?

    --- spoiler ---
  • her bölümünü 8-10 defa izlemişimdir.
    çok ayrı bir kafada mizah anlayışı var. yakalayabilenler çok seviyor, alışık olmayanları pek sarmıyor.

    geçen yaz, bizim bakkala bakıyorum. saat sabahın 7'si, zaten gece 4 te yatmışım. tezgahın başında kahve ile hayata tutunuyorum. tipik palamutbükü sabahı. limandaki yatlar birer birer demir alıyor, türkiye'nin bilmemneresinden geride binbir türlü hikayesi ile buraya yeniden başlamak ümidi ile gelmiş orta yaş üstü kadınlar ve adamlar köpekleri ile sabah yürüyüşüne çıkmış. sahilde sabahlamış gençler şezlongta götleri donunca uyuklayarak pansiyonlarına geri dönmekte... severim bakkala bakarken o insanları seyretmeyi. çoğu zaman gelip bir ekmek alırlar tüm enerjileri ile birşeyler anlatırlar. bilirsiniz sabah insanları işte...

    o gün sabahı da herif geldi. ingilizce bildiğimi çakozlayınca anlattı bi sürü,bristol'den gelmiş, buraya yerleşmiş. her palamutbükü sakini gibi o da bir deli. neyse...
    musli almak istedi
    raftaki yerini gösterdim.
    -bunların içinde üzüm kurusu olmayanı yok mu?
    diye sordu.
    -ben ne bileyim, burası avuç kadar bakkal. doğru düzgün bir markete git.
    dedim.
    ve sonra black books severlerin hemen anımsayacağı bir replikle bana cevap verdi.
    -bakın buraya sizi aşağılamaya gelmedim!
    zaten insan sevmeyen biri olarak bakkala bakıyorum. sabahlardan nefret ederim. sabah insanlarından da.
    üzümsüz müsli için olmadık bir ingiliz ile sabahın köründe uğraşıyor olmak benim için gerçekten katlanılması zor bir durum. .

    tezgahtan kalktım, yavaşça herifin yanına gidip elimi adamın omzuna koydum. limana doğru dönüp rezil günün başlangıcı güneş ışıkları yüzüme çakarken tamamen bernard black'a bağlayıp repliği tamamladım.

    -bak kardeşim. ben de sabahın 7 sinde şuraya dikilip senin beni ya da bakkalımı aşağılayabileceğin bir iş yapmak istemedim. belki.. belki başka bir hayatta gerçekten kardeş bile olabilirdik... burada bu salak konuşmayı yaparak birbirimizin vaktini harcayacağımıza sicilya'da bir kafe açıp orada yerel halktan ikiz kardeşler ile evlenebilirdik.... ama öyle olmadı işte. şimdi lütfen... ya müslinin içindeki üzümlere hayatınızda bir yer bulun ya da üzümsüz bir müsli arayışı ile dünyayı dolaşın.

    adamcağız müsliyi aldı. artık üzümlerini evinde ayıklayıp yemiştir. ben de tezgahtaki yaşam savaşıma geri döndüm.

    öğleye doğru kendime gelince üzüldüm sonra adamı tersledim diye. akşam adam yine geldi, bakkalın yanında kafe var bizim işlettğimiz orda kahve ısmarladım herife anlattığı şeyleri dinledim. gönlünü aldım.

    o gün bir black books sahnesi absürtlüğünü gerçek hayatta tecrübe etmiş oldum.
  • geçtiğimiz yıl the office ile beraber ingiliz televizyonunun en komik dizisi seçilen, channel 4 yapımı dizi, nevrotik bir kitapevi sahibi, onun tuhaf yardımcısı ve bir arkadaşlarını başından geçenleri anlatır, hakikaten de süründürür.
  • kendine komedi dizisi diyen çok şey gördüm ama şaraptan lolipop yapmayı başaranını ilk defa görüyorum.*

    alkış.

    edit: onca vakitten sonra linkini de koymayı akıl ettim
    https://www.youtube.com/watch?v=bziwumowlco
  • yanılmıyorsam birinci sezon üçüncü bölümde iznik restaurant'da geçen bir akşam yemegi sahnesi var.

    tekrar yanılmıyorsam restaurantta şu:
    http://www.iznik.co.uk/

    o degilde, dizi acayip komik. ciddi anlamda güldügüm ender dizilerden birisi. yani sadece bu ayrıntıyla hatırlanmak istemem ama ingiliz dizilerine, kitaplarına baglanınca iyice ayrıntı manyagı oluyorsunuz.

    edit: sagolsun only alcoholica araştırmış iyice yanılmıyormuşum.
  • dün gece durakta oturup sigara içerken yanıma gelen vegan falan olduğunu tahmin ettiğim sağlıklı yaşam manyağı hatuna cevap olarak yer zaman ve amaç üçlüsüne uygun bir şekilde arakladığım repliğin ait olduğu dizi.

    nedir o replik;

    customer: you know i'm probably getting a lot of secondary smoke from you.
    bernard: don't worry about it, get me a drink sometime.

    kızcağız baktı yüzüme, aslında normal de birine benziyor ki diye düşünüp gitti.
    (bkz: orgazmdan daha zevkli anlar)
hesabın var mı? giriş yap