• b.ö.

    bıyıktan önce'nin kısaltması. tarık akan için kullanılır.
  • ilginç bir youtube kanalının adı.

    (bkz: https://www.youtube.com/…l/ucxbd5nlcc3nya1dsro3cqtw)

    bildiğimiz, sevdiğim türkülere, şarkılara trap tadında mixler yayınlanıyor. gece ve nenni müthiş gerçekten.
  • bir ömür, iki insan düşünün kendine dokunmayı daha küçük yaşlarında öğrenmiş farkında olmadan.. arkadaştan öte dosttan daha derinde atmışlar çapalarını en derinlere.. gün gelmiş anne şefkati ile sarmışlar birbirlerini, gün geçmiş baba desteği olmuşlar dönümlerinde, gün olmuş abla kardeş takım ruhu ile güç vermişler birbirlerine.. paylaşmak üzerine kurmuşlar her ne varsa her ne yoksa.. yokluğu da paylaşabilmişler içlerinde...

    bir ömür, iki insan düşünün aynı gökyüzüne bakmışlar yıldızlardan şarkı tutarken, farklı yazarları farklı kitapları okumuşlar birbirlerine kendi satırlarını paylaşırken, çenelerinin düştüğü de olmuş sabahın körüne kadar lafın sonu gelmediği, tek cümle etmeden sessizlikte birarada oldukları da olmuş kimsenin diğerini dışarıya itmediği alabildiğine sessiz, alabildiğine derin vakitlerde

    bir ömür, iki insan düşünün sevmeyi de sevilmeyi de birbirinden öğrenen, içine akıtmadan gözyaşlarını birinden dizini diğerinden omzunu isteyeni, nefessiz kaldıklarında elini göğsüne koyup nefesinin düzelmesini bekleyen, güvensiz kaldığında sırtındaki elin sıcaklığı içine işleyen..kimi zaman çocuk kalıp kendini naza çeken kimi zaman yetişkin olup hadi şimdi bunun zamanıdır diyen..

    bir ömür, iki insan düşünün "insanın acısını insan alır"ı daha bilmeden herkesin gövdesiyle varolduğu yerde yüreğini öne süren, sesinden, sessizliğinden, bir cümleyi kuruş tarzını geçtim kelimeyi nasıl yazdığından diğerinin halini bilecek kadar ona yakın yaşayan onu içinde yaşatan..kırgınlığı da, öfkeyi de, yalnızlığı da, sevil(me)mişliği de, özlemi de, sevinci de birbirinden ayırmadan ona sığınarak demlendirebildiğin...

    bir ömür, iki insan düşünün biraz meczup, biraz deli, biraz kendine esrik, biraz dengesizliğin dengesinde ve 'le olduğun için yargılanmadan, yaralanmadan, incitilmeden kabul edildiğin, kabul ettiğin, kendi varlığının orda olup olmadığını anlamak için başını kaldırdığında "gülümse" diyen bir çift göz gördüğün... gülümse albümü gibidir bu dengesizliğin dengesindeki sohbetleri bazen biri "ne kavgam bitti ne sevdam" derken diğeri "sığmıyorum dünyaya dar geliyor"diye eşlik eder, bazen biri biri "herşeyi yak" dediği vakitlerde diğeri "değer mi hiç" diye sorar, biri "vazgeçtim" dediğinde diğeri "gülümse "der gücü olur.. sonra döner ikisi size hadi bakalım der siz bu bir ömür, iki insanı anlamazsınız.

    bir ömür, iki insan düşünün "iyi ki varsın"dan başka hiç bir şeye atıfta bulunmadan hissettikleriniz, yaşadıklarınız, paylaştıklarınızla değerlenen.
  • oğlum insan değilsin! bu nasıl bir müzik yapmak. kesinlikle tarzının dünya çapında en iyilerinden. günlerdir durmadan dinliyorum. dinlerken içten içe yükselip duruyorum. çok büyük bir cevher var karşımızda. ulan burayı okuyorsan bil ki bana yaşama sevinci veriyorsun.

    ayrıca parçaların videoları da ayrı bir olay. montajlar filan o denli yerinde yapılmış ki müzikteki ruhu o kadar güzel resmetmiş ki... bu denli ciddi başarıyı bir de hrsta - saturn of chagrin parçasının tarkovsky-the mirror kavuşumuyla yaşıyoruz. https://www.youtube.com/watch?v=cuq2l9uztta

    aslında müziğinden ve kliplerinden yola çıkarak günümüz müzik anlayış ve felsefesi üzerine çok güzel muhabbet çevrilir. sağolsun müzikte yakaladığı gerilimi görselde de oldukça iyi bir şekilde güçlendiriyor. aslında söylemek istediğim çok şey var ama duygularıın coşkusuyla daha fazla ileri gitmeyeyim. üç beş link atıp kaçayım.

    https://www.youtube.com/watch?v=_fhr3mxckra

    https://www.youtube.com/watch?v=ohtfbcnjvxo

    https://www.youtube.com/watch?v=4ncnd0mll5k

    ama anlıyorum seni.
  • "bö" olanı zehirli bir örümcektir aynı zamanda..
  • toscana bölgesinde, özellikle siena'da, birine bir soru sorduğunuzda cevabı bilmiyorsa, "bilmiyorum ben" veya "ne bileyim ki" manasında çıkardığı ses..

    çok sevimli olup, ağza yapışma tehlikesi vardır. bi süre sonra "böh!"lemeye başlarsınız.
  • tibet dilinde tibete verilen ad. wylie transliterasyonuyla 'bod' olarak yazılır ve fakat 'bö' olarak telaffuz edilir.
  • böyle bağrına basılası, kafası sıkıştırılası, cep boyu olsa yanında taşınılası gibi bişiy
  • default gülümseme sebebim (:
  • bir çakmaktan nerelere... mesela bir fil yavrusuna baktım bugün yüzleri daima gülüyor gibi belki de bana öyle geldi ne bileyim.. nün de yüzünün güldüğünü gördüğüm gibi bugün

    "seven" kökünden türediği söyleniyor galiba şefkatle ilgili bir şey bu..uzunn, upuzun bir süre hamilelik dönemi geçirdikleri için ayrı bir seviyor olsalar gerek yavrularını. yle bir sevmek şeysini arıyor onlara bakınca insan. kendinden kendini doğurdukça seviyor, seveceğini biliyor..adım adım da olsa

    bir fil zıplayamıyor ama ile sohbette muhabbette ordan buraya zıplıyor insan..çünkü "tüm ilgisi zıplama eyleminin kendisine yoğunlaştığı için düşen maskelerin ardından gerçek kendisi ortaya çıkıyor” *

    "women and elephants never forget an injury" diye bir söz var ya hani heh işte hafızada bitiyor her şey..yas tutan tek hayvandır fil. tıpkı kendi yasını da yle
    deli gibi özlemek ile tutan insan gibi

    cüssesine rağmen bir karıncayı bile ezmez bir fil.. otçul olduğundan sebep de hayatta kalmak uğruna başka hayvanların canını yakmaz işte..ve kulakları büyük olduğu için her şeyi dinler ya yle yanyana gelseniz bi bunların ne demek olduğunu anlarsınız

    ve koskoca bünyesine rağmen fillerin büyüme çağı diye bir şey yoktur alında; ölene kadar büyümeye devam ederler. yle başlamamış mıydık zaten biz de

    "i am ernest the elephant and ı can sing, i can dance and i can sing. i am an elephant and i can do i can do everything." şarkısı da gücün olsun**
hesabın var mı? giriş yap