• amsterdam'da başta coffee shop'lar ve souvenirs'lar olmak üzere birçok yerde posterleri, aksesuarları, farklı hediyelik eşyaları görülebilecek jamaikalı efsane müzisyen. kendisinin hollanda ile ilgisi olmamasına rağmen müziğiyle değil de sadece içtiği marihuana ile başka bir ülkeyle özdeşleştirilmesi de garip bir kapitalizm gerçeği olsa gerek...
  • zorunluluklar ve sorumluluklar karşısında bohem isyanın "çikolata renkli" hali. şarkılarını dinlerken elektrik faturalı, takım elbiseli, adab-ı muaşeretli, sınırlı modern dünyaya bakıp "koy götüne" demek işten bile değildir ve dahi gereklidir.
  • bana kalırsa dünya üzerinde yaşamakta olan bütün sanatçılardan üstün, yürekli bir adamdır bob marley. özgürdür, barışçıldır, bono'dan bir fazladır hep gözümde. çok geç farkettim belki şarkılarını ama dinledikçe kendisini, bir yanımı hüzün kaplamakta.
    keşke hayatta olsaydı bugün. 30 sene önceki şarkı sözleri bugün bile çok şey ifade etmekte:

    emancipate yourselves from mental slavery;
    none but ourselves can free our minds.
    have no fear for atomic energy,
    'cause none of them can stop the time.

    daha ne olsun ki...
  • bu adam hakkında söyleyebileceğim en net şey sanırım onun bir konserini izlediğinizde bir anda onun gibi hissedebildiğinizdir. sevdiğiniz tarz ne olursa olsun onu demiyorum. odasında bob marley posteri asılı, öyle hayat tarzının fabrika ayarlarını bob olarak değiştirmiş manyak fanı biri de değilim ben onun. olmam da gerekmiyor zaten. ama nasıl bi çılgın bi heriftir ki bu, şimdi daha net anlıyorum neden ayak parmağının kesilmesini istemediği için öldüğünü. evet sahnedeki performansını etkiler diye hastalığını tedavi edicek doktorlara ayak parmağının kesilmesini istemediğini söylemiş ve bu yüzden ölmüştür bu adam. dans edemeyip zıplayamayıp düzgün yürüyemeyip put gibi durunca daha mı kötü olurdu performansı sanmıyorum. mantıklı bulmuyorum hala bu sebeple ölüşünü. ama mantıklı bulmam da gerekmiyo anlamam için. hala mantıksız benim gözümde. ama anlıyorum böyle bişey isteyecek bir adam olduğunu. konser performansında adamın şarkıyı bildiğin içine girip yaşıyor olması bunu anlatıyo. bize de allah rahmet eylesin demek düşüyo ne diyim..
  • gülümseten adam. gene yazasım geldi.

    geçen gün bir arkadaşımı konuk ettim evimde, aslında bir dost, can dostu, gizlimiz saklımız yoktur, o şekilde. bilgisayarımda bob marley ile alakalı bir sürü şey görünce şöyle bir soru yöneltti; " oglum lan, sen bu adamı niye bu kadar seviyorsun? manyak mısın lan? sebebi var mı yani, niye? "
    öylece kaldım. "çünkü" dedikçe gerisi gelmedi, her "çünkü" diyişim aklımı aldı götürdü uzaklara. o anda uzaklaştım bizim odadan, ulan hangisini söylesem dedim. ilk başta aklıma çocuklar gibi sahnede zıplayışları geldi. arkadaşım anlayışlıdır ama canımın o hareketleri neden bu kadar hoşuma gidiyor anlayamazdı. sonra bir daha "çünkü" dedim. o anda aklım ufak şeylerden nasıl da mutlu oluşuna gitti, ama bunu bir sebep olarak sunmam manasız geldi, gene kaldım öylece. sonra bir daha "çünkü" dedim ve gene gittim. bu sefer gözümün önüne özgürlük geldi ama dökülmedi, dökülemedi agzımdan bir sebep.

    seni neden sevdigimi açıklayamadım, affedersin.
  • bugün 65. yaşında.
  • kendisinin bu seneki doğum gününü babylon adlı mekanda yapılan parti de kutlama mantığı ironiktir.

    (bkz: babylon)
  • tam tamına 29 yıl önce bugün aramızdan ayrılan bu büyük sanatçı için google'dan güne uygun bir doodle beklerdik ama yapmamışlar. keşke hayatta olsaydı hala.
  • "one good thing about music, when it hits you, you feel no pain" demiştir.
hesabın var mı? giriş yap