• robert james fischer, "tüm zamanların en büyük satranççısı kimdir" sorusuna en sık verilen cevaptır. arada capablanca'nın daha yetenekli olduğunu, tal'ın geriye daha muhteşem partiler bıraktığını, karpov'un teknik ustalığının ya da kasparov'un ulaştığı seviyenin daha yüksek olduğunu öne sürenler olacaktır, ama hiç kimse, kasparov bile fischer'in parıltısına sahip olamadı. hiç kimse en iyi zamanlarında fischer'in 1970-75 aralığında yaptığı gibi dünyanın iki numarasına böylesine muazzam bir fark atamadı.

    nerede olduğunu hemen hiç kimsenin bilmediği yirmi yıllık boşluk da dahil hep medyatik bir insan oldu, değişik zamanlarda farklı kategorilere konuldu. 14 yaşında abd şampiyonu, 15 yaşında büyükusta olan dahi çocuk, sürekli organizatörlerle takışan hırçın sporcu, sovyet makinasına karşı hür dünyanın temsilcisi, hiç yenilmemiş şampiyon, nam-ı diğer kayıp efsane ve en son yahudi düşmanı deli.

    hayatın anlamı dünyada bıraktığımız etki olsaydı, fischer'inki "1972 yılında rus şampiyonunu yenen amerikalı" diye özetlenirdi. o an, yaşanana kadar hayatının tek amacı, yaşandıktan sonra asla çıkartamayacağı etiketi oldu.

    *********************************************************************************

    1972'de, soğuk savaşın ortasında yaptığı ünvan maçı tamamen hatalı bir değerlendirmeyle kapitalizm ile komunizmin hesaplaşması, batı dünyasının sovyetler'e karşı zaferi olarak lanse edilmiştir; bu denilen doğru olsaydı, kazanılan zafere ve "yeterince istiyorsan başabilirsin" adlı büyük amerikan yalanına yaptığı katkıya rağmen temsilci olarak ancak fischer'in bulunabilmiş olması batı dünyası için pek kötü bir not olurdu.

    benim hayalimde 1972 maçı şöyle canlanıyor: new york'ta, dünyanın merkezinde ama yoksul bir mahallede büyümüş, lise terk, yalnız, kültürsüz, parayonak eğilimli, hayata sadece satranç ile tutunmuş bir dahi ile yaşamayı, edebiyatı, klasik müziği, tenis oynamayı seven, arkasında antrenörü, psikoloğu, beslenme uzmanı, açılış ekibi ile devletinin desteğini kendisi istemediği kadar almış büyük bir zekanın karşılaşması. asrın maçında "komunist dünyaya" karşı "medeni dünyanın" temsilci çıkardığı adam batıya sadece öfkesini borçludur. o gelmiş geçmiş en ışıltılı satranççı, o 70'lerin rocky'si ortalamanın üzerinde bir gelire muhtemelen ancak ünvan maçının sonucunda kavuştu.

    gözümün önünde şöyle bir sahne var. rejkvajik'te ilk maç başlayacak, rakipler el sıkışıyorlar. fischer, yakışıklı, kendinden emin, centilmen spassky'ye kıskançlıkla bakıyor, eğer sendeki imkanlar bende olsaydı bu minik bir antreman maçı olurdu diyor belki içinden. ah, ama hayır bobby, sen yoksunluğun ve "onları alt etme" azmin olmadan sen olmazdın, masadaki moskova doğumlu sen olsaydın, partiyle iyi geçinmek, hangi turnuvaya katılacağına federasyonun karar vermesi, gerektiğinde yoldaşlarınla kısa berabereler yapmak, kimbilir arada hatır şikeleri yapmak, hangi açılışı seçeceğine karışılması, bunlara tahammül edebilecek miydin? dahi ya da değil, hırçınlığını dizginlemezsen kapı dışarı edilirsin bobby, geride yetenekli bir sürü genç var.

    ve spassky.. maçı kaybedecek, çünkü şu anda kimse fischer'i yenemez. on yıl kadar sonra fransa'ya yerleşecek. ve hayatı boyunca fischer'e yenilen adam olarak hatırlanacak. yoksa o da fischer'e biraz kıskançlıkla mı bakıyor? duvarın öbür, özgürlük yanında olmasına, basının gösterdiği ilgiye, oynamam tehdidi ile maça konan ödülü bu kadar yükseltebilmiş olmasına, ve belki de en önemlisi alt tarafı bir oyun ve meslek, oyuna bu kadar yoğunlaşabilmesine?

    maçta spassky iyi mücadele etti. arada iyi konumlara geçti. ama fischer daha güçlü, daha dayanıklı, daha hatasızdı. en önemlisi daha istekli, daha açtı. ve daha şanslı. ki şans spassky'den yana olsaydı bile maçın sonucu belliydi. fischer'i kimse durduramazdı.

    *********************************************************************************

    bu doruk noktası, fischer'in kariyerinin de sonu oldu aynı zamanda. şampiyon kaldığı üç yıl boyunca tek bir maç bile oynamadı.

    1975'te karşısına başka bir rus, bir sonraki kuşaktan karpov çıktı. yeni bir everest. ve galiba daha da yüksek bir everest. çok soğukkanlı, çok sabırlı, çok az hata yapan bir oyuncu. daha profesyonel, daha çalışkan. fischer kadar parlak hamleleri, hayranlarını mest edecek bir stili yok, uzun uzun manevralar yapar, ufacık bir hata yapmanı bekler, oyun sonu daha kusursuz. ah, fischer muhtemelen daha güçlü, ama o da hızla yükseliyor. şimdi değilse üç yıl sonra, 78'de. fischer sonuçta yenilecek, çünkü kimse sonsuza dek genç, asi ve zirvede kalamaz.

    sonuçta tüm sistemi tek başına alt eden kahraman, efsanesinin altında ezildi. sudan bahanelerle maça çıkmadı. dünyayı 72'dekinden daha zorlu, heyecanlı ve üst düzeyde geçecek karşılaşmadan yoksun bıraktı. alkışlar arasında, zirveden adım adım, zerafetle inmek yerine kulise kaçtı. kendinden sonra en büyük kötülüğü karpov'a yaptı, karpov'u, kazansa kaybetse muhteşem geçecek maçtan edineceği tecrübeden ve eninde sonunda alacağı "fischer'i yenen adam" ünvanından yoksun bıraktı.

    *********************************************************************************

    yirmi yıl gözlerden uzak yaşadı. aptal amerikan dini tarikatlarına girip çıktı. satranç oynamadı. evlenmedi. arada karpov kasparov maçlarının baştan sona düzmece olduğu, gerçek şampiyonun kendisi olduğu yolunda demeçleri duyuldu.

    sonra 92 yılında, yugoslavya'nın birleşmiş milletler ambargosunu kırmak için düzenlediği maça çıktı. eski rakibi spassky'ye karşı. iki yaşlanmış, satranca duydukları sevgi değil belki ama zihinlerinin açıklığı azalmış rakip yeniden karşı karşıya geldiler. abd fischer'e maça çıkmasının kanunları çiğnemek ve hapis cezası anlamına geldiğini bildirdi. fischer gelen emre kameraların gözü önünde tükürdü.

    maç oynandı. tarih tekerrür etti. fischer kazandı. iki üç milyon dolarlık ödülü paylaştılar. kamuoyu fischer'in hala çok iyi bir oyuncu olduğuna ama karpov, kasparov, anand gibilerinin ulaştığı düzeyden uzak olduğuna karar verdi. fischer görüldüğü gibi dünya şampiyonu ünvanını koruduğunu ilan etti.

    hakkındaki arama emrinden dolayı vatanına dönmedi. göz önünden çekildi. arada takma isimlerle internet sitelerinde hızlı maç yaptığı söylentileri yayıldı.

    bir ara oyunların çok uzamasını ve ikinci güne sarkmasını engellemek için yeni bir zaman kontrolü sistemi geliştirdi. geliştirdiği sistem benimsendi ve standart hale geldi. açılış teorisinin fazla geliştiğini ve satrancı öldürdüğünü iddia etti, başlangıçta ilk sıradaki taşların yerlerinin rastgele belirlenmesini önerdi. önerdiği varyasyon tutuldu ama klasik satranç kadar yaygınlık kazanmadı.

    11 eylül saldırılarının olduğu gün radyoya çıktı ve sözlerine "bugün harika bir gün" diye başladı. dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağının amerika ve yahudiler olduğunu, yahudi soykırımının bir yalan olduğunu, abd ve israil'in yok edilmesini dilediğini bildirdi.

    abd pasaportu iptal edilmişti, 2004'te japonya'da geçersiz pasaportla ülke dışına çıkmaya çalışmaktan tutuklandı. ülkesine iade edilmesi hayatının kalanını hapiste geçirmesi anlamına geliyordu, satranç kamuoyu gücü ölçüsünde seferber oldu. en sonunda dünya şampiyonluğunu kazandığı ülke, izlanda, birkaç aydır havaalanında, perişan vaziyette tutulan fischer'e vatandaşlık verdi, amerika kafasını öte yana çevirdi, izlanda'ya kaçmasına göz yumdu.

    hayatının son yıllarını sessizlik içinde geçirdi. hastalandığında modern tıbba inanmadığını söyleyerek tedaviyi reddetti. 17 ocak 2008'de, 64 yaşında böbrek yetmezliğinden öldü.

    başına gelen birkaç aksiliği yahudi komplosu ile açıklayan, satrançta sovyet egemenliğini yıkarak amerika'ya tarihteki tek şampiyonluğu kazandıran fischer'in gerçek babasının kim olduğu kesin bilinmiyor, ancak annesi komunist bir yahudi, artı bir ihtimal kgb ajanı idi. aile bağları hemen hiç olmadı, yakın dostlarının sayısı giderek azaldı, cenazesine iki elin parmağını geçmeyecek sayıda kişi katıldı. son sözleri, "hiçbir şey acıyı bir insanın dokunması kadar hafifletmiyor" oldu.
  • "dünyanın en iyi kadın satranç oyuncusunu getirin, bir at eksik oynarım. " sözünü söyleyen insan.
  • zeki ve aksi adam yaki$tirmasini yapabilecegimiz bir insandir. mac yaptigi sirada cok aglak birine donu$uverir.* bunun nedeni sanirim o zamanlar satranc'in bir spor olarak degil, emperyalizm vs kominizm seklinde lanse edilmesidir. onun hakkinda bayagi birsey okumustum ve hatirladiklarimi yazmak istedim.
    6 yasinda ablasi ile satranc oynamaya baslayan fischer olaya kendini cok kaptirip butun bos zamanini bu oyun ile harcar. evde kalinca bir satranc kitabi bulup bunu hamle hamle okumaya ve etud etmeye ve 10 yasina geldiginde lokal iyi oyunculari yenmeye baslar. o zamanlar sayilari cok az olan ileri duzey satranc kitaplarini begenmeyerek rusca ogrenir ve ruslarin yazdigi kitaplara kendini verir. 20 yasina kadar bircok sampiyonluk kazanir (amerika sampiyonasina ne zaman girse kazanmistir). yurt disinda da bircok turnuva kazanan veya iyi dereceler alan fischer amerika'da cok ragbet gormeyen satranc'i tanitmistir.
    daha sonra yurt disi turnuvalarindan birinde ruslarin birbirlerini kayirdigini ve puan verdiklerine sahit olur ve kurallar degisene kadar oynamayacagini aciklar (bu sirada 21-22 yaslarindadir). o zamanin buyuk devleri petrosian, tal, smyslov gibi oyuncular dunya sampiyonasi icin yarismaktadirlar. amerika ise bu turnuvaya bir kisi yollayacaktir. bu turnuvanin ismi candidates tournament'tir ve bu turnuvayi kazanan kisi o sirada dunya sampiyonu olan spassky ile oynama hakkini kazanacaktir.
    fischer amerika sampiyonasina girmedigi icin bu candidates turnuvasina katilma hakkini kazanamaz. ancak daha sonra amerikan satranc federasyonu'nun aldigi bir karar ile bu turnuvaya fischer gonderilir. bu turnuvada gm'lere karsi 20-0* gibi hala kirilamayan bir skor elde eder ki bu grandmaster'lar arasinda gecen maclar icin imkansiz gibi birseydir. finalde demir petrosian lakapli o zamanin en iyi savunma yapan oyuncusunu yener ve spassky ile mac yapmaya hak kazanir.
    bir suru olaylarin ciktigi dunya sampiyonasinda ilk maci hukmen kaybeden fischer daha sonra amerikan hukumetinin baskisi ile maca gider ve spassky'i rahatca yener ve dunya sampiyonlugunu alir. bu macin hemen her oyununda birseylerden sikayet eden fischer daha sonra fide ile anlasmazliga duserek* karpov ile mac yapmayi reddeder ve dunya sampiyonlugunu 3 yil sonra anatoly karpov'a birakir.
    1992* yilinda spassky ile 5 milyon dolar odullu bir mac yapar ve bu maci tekrar kazanir. ancak fide bu maci belgrad'da yapildigi icin gecerli saymaz*
    fischer beyaz ile oynarken e4*, siyah ile oynarken grunfeld defense uygulamasi ile taninmistir. zamaninin buyuk grandmaster'lari e4 u bir intihar olarak gormuslerse de fischer her zaman kazanmak icin oynamis, nitekim kazanmistir da. kendisine beraberligin yetecegi maclarda bile asiri agresif oynamis bu nedenle kendisinden oncekileri ornek almak yerine kendi stilini olusturmustur. buyuk adamdir ve bazi dedikodulara gore internet chess club'da 3 dakikalik blitz oyunlari oynamaktadir.
  • satranç tahtasındaki karelerin sayısı kadar(64 sene) yaşamıştır. enteresan bir tesadüf.
  • daha sadece 15 yaşındayken ustalığını herkese kabul ettirmiş olmakla birlikte, kendisini geliştirme taktiği çok az insna tarafından bilinendir.

    fischer zamanının büyük bir çoğunluğunu hapishanelere giderek ve mahkumlarla satranc oynayarak geçirmiştir. bunun nedenini soranlara şu cevabı verir:
    "dünya üzerinde düşünmek için en çok vakti olan insanlarla oynuyorum... eğer ustaysam, bunu onlar sayesinde edindim..."
  • efendim, fischer-karpov karşılaşması, biliyoruz ki fischer'in para ödülü ve daha da önemlisi, 10 oyunu kazananın dünya şampiyonu ilan edilmesi doğrultusundaki isteklerinin fide tarafından geri çevrilmesi sebebiyle oynanmamıştır. fischer daha sonra birçok kez, şartları kabu edildiği takdirde oynamaya hazır olduğunu söyledi, hatta karpov'la bile biraraya gelip konuştukları söylenir.
    ted the mechanic'in belirttiği gerekçe ise spassky-fischer dünya şampiyonası maçında gerçekleşmiş, rahatsızlık ortadan kaldırılınca fischer maça devam etmiş ve ezici skorla dünya şampiyonu olmuştur.
    fischer'in icc'ye girip oynadığı ise bir mitten ibarettir. olay, ünlü ingiliz grandmaster nigel short'un icc'de oynadığı bir hızlı oyunda 1.e4'e karşı 1. f6 2. şf7 oynayan bir rakibe kaybetmesinden sonra "bu fischer'den başkası olamaz" demesi sonucu bir efsaneye dönüşmüştür. fischer'in, günümüz satrancının kurallarının gözden geçirilmesi ve kendi buluşu olan fischer satrancına geçilmesi konusundaki önerisi hala ortadadır. bugünkü birçok grandmaster'a "bilgisayar bebeleri" dediğini biliyoruz. ilginç adamdır, kimilerine göre tamamen delirmiş, kimilerine göre harıl harıl satranç çalışmaktadır. arada amerikan yönetimine ve yahudilere son derece sert sözlerle giydirmektedir. (fischer'in babası yahudidir).
    biz ölümlüler ise birgün satranca dönüp bilgisayar bebelerini süpüreceği günü beklemekteyiz.
  • garry kasparov fischer hakkında:
    "fischer's victories brought problems for many people in the soviet camp, because it was thought there had been failures of training or discipline that should be corrected. no one could accept that it was simply fischer's genius that was causing the trouble."
  • kendi oynadığı bir partinin analizinde 1.e4 hamlesinden sonra analiz köşeli parantezini açmış, "best by test." yazmış ve köşeli parantezi kapatmış olan kişidir.
  • "ana babası ayrı çocuklar aç kurtlar gibi büyüyorlar" sözünün sahibi, bu sözle tuhaf kişiliğinin sırrını biraz olsun açığa vuran satranç tarihinin muhtemelen en kibirli ve en kaprisli oyuncusu. satranç tahtasının şekline, maç sırasında oturduğu koltuğa, maçı izleyen kameramanların çıkardığı gürültüye, seyircilerin masaya yakınlığına, ödülün miktarına ve bunlar gibi bilimum ayrıntıya herkesten fazla kafayı takmıştır. önce rus satranççıların danışıklı dövüşüne, sonra da fide'nin koyduğu kurallara isyan eden fischer zamanla işi satranç oyununun kurallarına itiraz etmeye kadar götürmüştür. okulu, turnuvayı, satrancı, abd'yi, ünvanını, kariyerini peşpeşe terk eden bobby fischerin terk etmek üzerine kurulu bu hayatına, ailesini fischer çok küçükken terk eden babasının etki etmiş olma ihtimali hayli yüksektir. fischer'in terk etmekten nefret ettiği tek şey vardır: hamle yaptığı bir satranç maçı..
    6 yaşındaki küçük fischer'in satrançla tanıştığı anda yaptığı tespit oldukça ilginçtir: "bu da her oyun gibi.. yalnızca biraz daha karmaşık"
    fil çifti, merkez piyonları gibi küçük avantajlar, söz konusu oyuncu fischer olunca kazanca götüren devasa üstünlükler anlamına gelir. konuyu, demir petrosianla yaptığı bir maçın analizinde yer alan şu sözlerle açıklayabiliriz: "herhangi iki büyükusta bu pozisyonda rahatlıkla beraberlik için anlaşabilir. oysa fischer'in ellerinde bu parti, yarı yarıya kazanılmıştır!"
    an itibariyle tokyo'da tutuklu olan fischer'in abd'ye iade edilmesi halinde abd hükümetinin, soğuk savaş kahramanı ilan edilen ve kendisine new york şehrinin anahtarı verilen satrancın bu yaşayan efsanesi hakkında vereceği kararı herkesten fazla merak ediyorum.
  • isbu entrry adi sani hatirlanmayan bir yazar tarafindan yazilmis ama daha sonra silinmis bir entry'ye ayar mahiyetinde yazilmis olup, asabiyet ve ukalalik icerir. pg 13 canada.

    sen steinitz'in 25 kez ustuste kazanma serisine 20 ile yaklas (ama steinitz onemsiz bir detaydir)

    taimanov'u susuz 6-0 yen (buna en yakin galibiyet yine steinitz tarafindan 7-0 ile hatirlamadigim bir gm a karsi alimistir.. ama dedigim gibi steinitz kim ulan.. adamdan bile sayilmaz)

    hicbir dunya sampyonunun yapamadigi 12-0 lik skoru yakala rest of the world takimina karsi (kasparov bu basariya kimsenin yaklasamadigini soylemistir.. ama zaten kasparov kim ki? hiyarin onde kosani bayraktari.. ne dinliycem onun lafini.. hele sen bir de bunu iki defa kazan... yuh be birader bizde bunu ilkokul caginda cocuklar yapiyor.. neyin sisirmesisin, neyin dangalagisin.. kim ne etsin seni.. kendi kendine anlat sen buyuk ustayim diye.. bosaltim sistemimin ustasisin.)

    spassky' yi dunya sampyonlugu macinda yen elo puanin, zamanin icin, tarihteki en yuksek seviye olsun ama bu senin abartilmis bir herif oldugun gercegini degistirir mi? tabidir ki hayir.. spassky kim ki? bizim taksim'deki satranc derneginde spassky gibi en azindan 3 olmadi 10 hadi bilemedin 25 tane usta var.. hah spassky' mis.. kicimin kenari..

    sonra millet sana gelsin duduk makarnasi desin..

    yasser seirawan'i (meraklisi icin turkceye cevrilmis kitaplari mevcuttur) dinliyoruz simdi de.. tanimiyorsaniz seirawan'i da bir zahmet google'dan aratin.. o kadar da armut pis agzima dus olmasin ya.. eminim ki bobby fischer'in ne kadar gotu kalkik, ukala dumbeleginin teki oldugunu soyleyecektir: "23 eylul 1992 den sonra bobby fischer hakkinda okudugum cok seyi kafamdan attim. dupeduz copluktuler. bobby dunya uzerindeki en yanlis anlasilmis, yanlis aktarilmis sohrettir. aslinda kameralardan cekinen biri degildir, cok rahat guler ve konusmasi cok eglenceli bir insandir. gayet te esprili bir kisiliktir."

    tanim: dunyanin gordugu en buyuk dehalardan biridir.. satranci hadi ezberlediginiz acilislarla degil de taslari rastlantisal olarak dizerek oynayalim diyecek kadar da zekasina guvenen bir insandir.. kendisinden pek hazzetmeyen korchnoi bile saygiyla bahsederken (ya chessmaster ya da fritz'de konusmasini bulabilirsiniz yanilmiyorsam) yok ukalaydi, yok sisirmeydi yok bilmem neydi diye kendisindne bahsedenler hali hazirda zaten rijkaard futboldan anlamiyor yerine hikmet karaman gelsin gibi seyler yazan hincal uluc tadinda insanlardir.

    edi budu: imla
hesabın var mı? giriş yap