• düşüren dişi zatların evlatlarına "seni doğrucağıma taş doğursaydım daha iyiydi " demenden önce 2 kere düşünmesine sebebiyet veren şey, insanın kendini calgonit reklamlarındaki kireçli makinalar gibi hissetmesine sebebiyet veren acı kaynağı. idda ediyorum ki ne (bkz: aşk yarası) ,ne ölümacısı,ne montla sıçmak ne de benzeri şeyler hiçbirşey bunun acısıyla boy ölçüşemez illet.
  • hayatın anlamını öğreten bir rehber.
    9 ay oldu. bu süreçte 2 tane taştan bir tanesini düşürebildim. böbrek taşıyla yaşamayı öğrendim. mesela pazar gününe program yapmıyorum, çünkü o gün böbrek taşı sancısı günü. her pazar, mutlaka! kalan günlerse rahat geçiyor. rahatlıktan kastımsa, halıları yoldurmayacak, kafanızı duvarlara vurdurmayacak sancılar. iki haftada birse sürprizi oluyor. hiç beklenmedik bir zamanda vuruyor. ancak şüphesiz ki düşmüyor ve kırılmıyor. beni yerimden zıplatan, inşaata benzer sesler çıkartan o ses dalgaları onun umurunda bile değil.
    osmanlı torunu herhalde maşallah. iki ileri bir geri. üreterimin her cminde aheste aheste dolanıyor. acelesi yok. neden olsun ki günde 3 litre su da içsen gilaburudan avakado yaprağına ne kadar bitkisel sıvı da tüketsen onun umurunda değil. çünkü onun bir amacı var.
    beni eğitmeye and içmiş. çok disiplinli bir eğitim bu. krala yapılan "bu da geçer yüzüğü" gibi hayatta başıma ne gelse "böbrek taşım var" diyorum. çünkü mutlu da olsam geçecek, böbrek taşım var. mutsuz olamıyorum gerçi. yani insanın böbrek taşı varken başka hiçbir şeyi dert edemiyor. zen felsefesini öğretiyor bana. hayatta daha büyük bir acı yok ki boş ver. sancı çekmediğim zamanlarsa diğer sancıyı bekliyorum. çok meşgulüm o yüzden.
    tabii bazen eğitimlerimden kaytardığım oluyor. mesela ilk buluşmaya gitmeye kalktım. hop yolda başladı sancı. benim neyime hakkaten.
    artık böbrek taşımın olmadığı bir yaşam düşleyemiyorum. kırılmasına, düşmesine dair umutlarımıysa harbiden kaybettim. 3 ay sonra doğum gününü kutlamayı planlıyorum. bana çok şey öğretti hakkını ödeyemem. neden böbrek taşıyla ilgili şiirler yazılmıyor, arabesk şarkılarında böbrek taşlarından bahsedilmiyor bilmiyorum. bence kurbanlarının böbreklerine taş koyan psikopatlarla ilgili filmler çekilmeli. hayatın tek gerçeği böbrek taşı. insanların gözlerine perde inmiş sanırım. şimdi böbrek taşınızın hangi nimetini inkar ediyorsunuz?
  • askerde, bu şikayetle hastaneye giden arkadaşa doktor "hopla, zıpla, düşür" demiş. bu geri geldi ağrıyla, sızıyla. iki gün sonra tekrar gitti, komutan bağırmış, çağırmış, "küçücük taş, koca adamsın." falan. sonra ultrasona göndermişler. taş dediği kaya kanalı kapatıp, böbreği servis dışı etmiş meğerse. taşı ameliyatla aldılar. hatta alamadılar da oradan gata'ya yolladılar. ciddi sorunlara yol açabilir, dikkat etmek gerek.
  • antik dillerdeki karşılığı; "öliim ben ya" dır.
  • baska bir sebepten dolayi acilde yattigim bir esnada, azicik gozumuz acilinca, yanimda yatan bir kadinla neyin var ne yok konusuna geldik. emekli bir ogretmenmis ve bobrek tasi dusuruyormus. "kac kere hastaneye yattim, kac kere bu derdi cektim anlatamam" dedi. tas yola cikinca agridan acidan anliyormussun zaten iskencenin basladigini, kendisinden cikan koca koca keskin kenarli taslari da gosterdiydi hatta. iki cins tas varmis diye de anlatmisti. biri kalsiyumlu olanlar biri de bilmemneli olanlar, iste kendisindekiler de obur cinstenmis hatta ve fena halde yerleri tirmalatiyormus dusme esnasinda. acidan aglatirmis. neyse, dediydi ki: "ama son senelerde rahatim. artik yontemi biliyorum. cok yasli bir teyze anlatmisti, tas dusuruyorsan, bir kilo igdeyi iyice lapa haline gelene kadar suda hasla, sogumaya birak, sonra tulbentle iyice suz, bu suyu ic, tasin yola girene kadar ic, cok rahat duser, daha az acitir, yollari kayganlastirir guzelce kurtulursun dedi. ben de artik oyle yapiyorum, ve cok rahat kurtuluyorum. etrafinda tastan muzdarip olan varsa soyle, aynen yapsinlar" demisti.
    sahsen distasim bile yok, vucudum yamyam gibi eritir herseyi ama o gun bugundur herkese soyluyorum, hatta kesmedi ve "eksisozluk izci kolu baskani" olarak sizlere bugunku iyiligimi de bu sekilde yapmayi uygun buldum. (bkz: swh)
  • böbreğimde 8mm taş olduğunu söyledi doktor, bunun nasıl düşürüleceğini kara kara düşünürken bu ebattaki taşın ameliyatla alınması gerektiğini söylediler. işerken düşürmek ve o ana kadar çekilen acılardansa ameliyat daha mantıklı geldi. zaten mesaneye kadar ilerlemiş ve o güne hiç acı vermemesi imkansız olan taş ilk kez o gün ağrı yapmıştı ve ertesi gün ameliyata girdim.

    (burada hatırlatmak isterim, böbrek taşı belirtileri her yerde yazıyor, şüphelenirseniz acilen gidin, bende ağrı dışındaki belirtiler vardı ama taş görünmedi ilk ultrasonda, eğer son gün ağrı yapmasa mesane tıkanabilirmiş ve böbrek bitermiş, yanımdaki amcanın böbreği alındı bu nedenle.)

    ameliyat genel anesteziyle yapılıyor. pipicazınızdan bir aletle girip taşı alıp dönüyorlar. ameliyat sonrası da ilk çişlerde biraz batma dışında hiç bir şey hissetmiyorsunuz. gayet rahat. korkulacak bir şey yok. ancak ameliyat sırasında böbrekten mesaneye kadar dj stent denen bir stent yerleştiriliyor, kalan ufak tefek kumlar rahatça dökülsün diye, bunu 15 gün sonra çıkaracağız dediler, zaten 15inci güne doğru artık tuvalette çok yanma hissetmeye başlıyorsun yani vücut bunu çıkarın burdan diyor.
    bana doktorların söylediği, bunun çıkarılması 10 dakikalık bir işlem ve lokal anesteziyle yapılıyormuş. yine pipicazınızdan giriş şeklinde. ben bu 10 dakikalık operasyonun 50. saniyesinde acıdan bayılacak , doktora hemşireye ana avrat sövecek duruma geldim, genel anesteziye dönüldü.
    2.gün oldu hala o 50 saniye aklıma gelince gözlerimden yaşlar akıyor, hayatımda böyle bir acı şekli görmemiştim. işin garibi 1000 hastadan 990ında lokal yapılıyor ve sorun olmuyor dediler. sorun bende mi anlamadım. şu an hala tuvallette çığlıklar atıyorum. yani bu son işlem beni ameliyattan beter etti. kısa sürede düzelmemle beraber tekrar taş oluşmaması için tüm hayat tarzımı gözden geçireceğim.
    allah düşmanımın başına vermesin. dinimiz amin.
  • her biri birbirinden farklı olan.

    şöyle ki. 4. sünde. dokuz eylül ün acil servisindeki herkes benden yaka silkti. başımda bir adet canım abla, bir adet bir tanem anne ve bir adet sevgilim koca ve evde bırakılmış olduğundan telefonda deliren bir baba vardı, onları da öleceğime inandırdım o kadar.

    terleyerek ( ter ne kelime 5 gecelik değiştirildi 5 saat içinde), kusarak(kusmak ne kelime fışkırtıyordum, öyle ki düden halt etmiş), titreyerek (bi pikeyi çok gördüler olmaz ki, böbrek hastası sıcak ister be ya), kollarımdan serumları sökerek (sedyeler dar geldi), yapılan ağrı kesicilere bana mısın demeyerek ( 2 morfinden ağırını vurduk başka bişi kalmadı dediler yuh diyorum) ve sürekli uyutun beni diye böğürerek minicik seyi mesaneme indirmeyi başarıp, sürünerek geldiğim acilden alnım dik yürüyerek çıktım 6 saat sonra.

    yukarıdakileri yapan ilk üç taşında edebiyle evinde kıvranıp kavanoza işeyerek halletmişti. demek ki neymiş, her biri birbirinden farklı imiş.

    allah belanı versin taş gibi senin.
  • arıza ıle ılgılı olarak tavsıye edilen diger kocakarı metotları sunlardır:
    -yogurt suyu
    -mısır puskulu suyu
    -korpinozun kafasının ıkı yanından cıkan tasların dovulerek lımon suyuna karıstırılması bır gece bekletılerek tuketılmesı.
    -bobrek tası yerıne bel agrısı teshısı koyacak ve sıze dusurene kadar yarım mekık vb bel hareketlerı yaptırtacak yanlis teshislerin doktoru model doktor.*
  • kendisi ile ilgili hos bir anim olan pirinc tanesinin yarisi buyukluundeki arkadas. anlatayim canim. bir gece vakti uyandim. afedersin malum yerimde acayip bi his. sanki iceride bisey var gibi . kalktim tuvalete gittim ugrasirim yikarim iserim yok. o sey her ne ise orda duruyor. burnunun deliginin icinde bile kuruyup kalmis bi parca sumuk nasil bi rahatsizlik verir bilirsiniz, iste bu ne idugu belirsiz sey insanin orasinda hissedilince daha da rahatsiz ediyor. neyse ikindim gerindim su ictim isedim. yok . oramdaki olmamasi gereken sey oldugu gibi duruyordu. annemi uyandirdim. o da uyku sersemi gripin ic dedi. ictim bi tane. aman napim dedim. yattim. uyumusum ! ve aniden uyandim. birisi belimle kalcamin birlestigi noktaya bir sopa sokmustu ve sopayi yukari dogru kanirtmak suretiyle belimi kicimdan ayirmaya calisiyordu. bu arada oramdaki garip cismin ( ki kendisini kocaman hissediyordum) disari cikmak icin zorlamaya basladigini da belirteyim. ciglik atarak baba uyan ben bisey doguruyorum dedim. korkudan altima sicacaktim fakat agridan kicim nerde sasirmistim. babami en son kravat takmaya calisirken gorunce kendimi kaybetmisim sinirden ve agridan ciyaklamaya basladigimi ve akabinde kustugumu hatirliyorm. bi ara aklimdan kendimi balkondan atmak gecti., hani bi yerlerim kirilirsa oralarimin acisiyla belimin agrisini unuturum belki dedim. hastaneye gidince doktorlar igne yapamayiz agrinin sebebini bulana kadar diyor. ondan sonra kafama vurun bayiltin beni diyerek geciyor zaten yarim saat , netice itibariyle kicima bi igne yedim. agri kesicili bi serum takildi koluma.o dogurmak uzere oldugumu sandigim kocaman seyin pirinc tanesinin yarisi kadar bir bobrek tasi oldugu anlasildi . onceleri kucuuk bisey icin bu kadar patirti yaptigima utandim ama , tasin idrar torbasina dustugunu cok agri yapacak kadar da buyuk olcu sayildigini duyunca utancim gecti. bi daha da olmadi cok sukur tas dusmesi falan. doktor sut ve sut urunleri tas yapar demisti. bi de iyice yikanmayan yesillik. bira ic demisti .idra yapici sivilar tuket. babam catalcadan bi su getirdi sonra . artik ne olduysa seytan kulagina kursun daha tik yok. amman olmasin da ! cok zor . cok
  • kişinin acizliğini, çaresizliğini ve de yalnızlığını asıl böbreğine değil de yüreğine vura vura hatırlatan, süründürürken büyüten, gözlerden yaş yerine kan akıtırken olgunlaştıran, ayağa kalkışla da yeniden doğuran, boyutuyla ters orantılı hayat dersidir..
hesabın var mı? giriş yap