• eceli gelince soluğu bizim evde alan canlı.

    geçen sabah yoga yaparak çakralarımı açar, karma temizleyici pozlarda su grubu elementi issualarımı çözmeye çalışarak şifalanır iken asdgdsgfdh. yok ya öyle değil, aşağı bakan köpek pozuna girmiş "böyle hayatın ta geçmişini" diye düşünerek bacaklarımı esnetirken koskocaman bir böcek matın üstünden büyük bir hızla geçti. öyle bir boyuta gelmiş ki, hayvandan kira istesek hakkımız var. ben içime doğru sıçarak pozdan çıkmaya debelenirken avcı sarmanım büyük bir özgüvenle yakaladı böceği, bağırta bağırta odadan çıkardı. kapıdan çıkarken de bana dönüp "küçücük hayvanın nesinden korktun bu kadar, boyundan posundan utan" dercesine bir bakış attı.

    bir süre sonra böceği kafası gövdesinden ayrılmış olarak bulduk. daha doğrusu kafasını bir odada vücudunu başka odada bulduk. kedi var huzur var. yersen. (bkz: #92382436)
  • geçen gün salonda otururken sağımda aniden bir silüet belirdi. bu ne diye döndüm baktım, parmak kadar yeşil kırmızı bir böcek son hız bana doğru geliyor. benim baktığımı görünce durdu aniden. ayağa kalkınca gerisin geri geldiği yöne doğru koşmaya başladı. bir şekilde gazeteyle balkona atıp kapıyı kapattım. bir saat sonra şöyle bir bakayım dedim hala balkonda mı diye. bir baktım kapıda bekliyor, kedi gibi, kapı açılsın da içeri girsin diye. neyse birkaç saat daha geçti. bu sefer görünürde yoktu, girdim balkonun her noktasına baktım yoktu. herhalde çıktı bir şekilde dedim. yemek yedik, oturduk muhabbet ettik ailece.

    ertesi gün, sabah salondan kıtır kıtır sesler geliyor. ne var diye bakayım dedim. böcek yürüyor (evet yürürken insan gibi ses çıkartıyor, öyle bir şey). gazeteyle bir tane vurayım dedim tınmadı. müzik setinin altına kaçtı bir anda. çıkartamadım bir türlü. evden de çıkmam gerekiyor. benden başka da kimse yok. ne yapsam, diğer odalara kaçmasın bari diye salonun kapısını kapattım. kapının altındaki boşluğa da poşetler sıkıştırdım.** kardeşim eve dönecekti, böcek ilacı al da öldürelim bari dedim.

    burdan sonrasını kardeşimin sözlerinden alıntılıyorum:
    "eve girdiğimde kendisiyle koridorda karşılaştık. kapının altına sıkıştırılmış poşetlerin arasından geçmiş sinsi sinsi etrafa bakınıyordu. elimdeki raid böcek ilacı şişesini üstüne boca ettim, yer göl oldu ama hala ölmedi. yürümeye devam etti. neyse ki birkaç dakika sonra öldü. amma da ağırmış."

    hala anlamaya çalışıyoruz. kimdi bu böcek?
  • hayatta en tiksindiğim canlı türü. alayı orospu çocuğudur. bunlara yem olmamak için öldükten sonra vücudumu yaktıracam, aç kalsın piçler.
  • rabbulaleminin üstün canlilarin yapmaktan kacinacagi, ölü yeme, dışkı ayıklama, kendisinden daha büyüklere yem olma, kendisinden daha büyüklere türlü hastalik bulastirma gibi şeyleri görev kıldığı canlılardır.. ama malesef evrim sürecinde "zeki olayim da hayatta kalayim" hadisesi bunlarda pek gelismemistir.. muhtemelen tanri da bir yerlerden bakip "ulan bunlar evrimleşir diye düşündüm, gün be gün daha salaklaştılar anasını satayim" diyordur.. bilemiyorum..

    bu hayvanlarin yaz gecelerinde en cok canımızı sıkan, okey masasinin üstündeki ısıga carpip taslarin üstüne düsmelerini saglayan "fototaksi" diye bir özellikleri var mesela.. bu hayvanlarin ucabilenlerinin yüzde 90'i ışığa aşıktırlar ve gördükleri yapay veyahut dogal isiklara yonelirler.. yürüyenlerinde ise fototaksi tam tersi işler. ışık görünce kaçan böceklerin genlerinde "anam ışık gördüm kacayim zira yaragi yiyebilirim" diye bir şey kodlanmıştır..

    bu gerzeklerin isiga yonelmelerinin türlü nedenleri vardir.. bunlarin en basinda arilar ve güvelerin güneşle yollarini bulmasi gelir.. bu salaklar güneş ile florasan arasindaki farka aşina olamadiklarindan gelip ampule girerler ve oracikta "anam günese girdim minakoim" diyerek ölüverirler.. ki ben hatalarini bir şekilde anladiklarina eminim..

    diğer bi taraftan ışığın sıcakligina cekilip vucudundaki enzimleri daha sahane calistiran nispeten zeki yaratiklar da vardir. ama genel olarak bu hayvanlarin bi gözleri isigi digerlerinden daha cok gorur.. işte o çok gören gözün oldugu taraftaki kanat veyahut kanatlar nedense daha yavas cirparlar.. isigin tersindeki kanatlar ise daha hizli carptiklarindan dönüp dururlar ışığın etrafinda.. kurtulmak isterler garipler ama dümeni kırık bir laz teknesi gibi dönüp dönüp dönüp dururlar..

    hülasa bu aptal canlilar milyonlarca yildir bu dünyada olup hala yapayla ışıkla güneş ışığını ayırt edemezler.. icabinda ateşe girip yakarlar kendilerini çıt diye, icabında mor ışığa girer "şemstir deyu" sonra çat diye çarpılır ölür..
  • bizim evden mümkün değil sağ çıkamayan canlı türü.

    sarman kızım tut getir oyununa bayılır.* ben yatakta uzanmış, dark izleyerek iyice gerilmişken, sen getir, yarı canlı bir tanesini yastığımın üzerine bırak. anlamadım da karanlıkta ne olduğunu, oyuncaklarından birini getirdi sandım. atayım da oynasın diye, diziden gözümü ayırmadan bir güzel yakaladım yarı canlı böceği.

    hala içim bi hoş.
  • evrim zincirinin en guclu halkasi.
    ekstrem sicak,soguk, radyasyon ve daha pek cok olumsuz ortam kosullarina cok kisa surede maksimum adaptasyon saglayan bu essolessekler,butun bunlar yetmezmis gibi ucabilen ilk canli turudur de.ama butun bunlari o minicik bunyede biriktirip, bu kadar yetenekli olup da, ters donunce geri duzelememek karizmayi fena cizdirmektedir.

    -halil abi radyasyon size vız geliyomus abi.

    *tabi olm ben yengeni ben 1956 da cernobil de buldum.

    -helal be abi!

    *kup!

    -halil abi, noldu ya abi niye cirpiniyon,abi fismissin be,evrim dedin halka dedin,guclu dedin puh sana.

    *la sktirtme belani bi el at su trakelerden tut, kaldir abini.
  • kitinden olan dış iskeletlerinin radyasyonu geçirmeme özelliği sayesinde artık mutasyona uğramıyorlar.

    onları katletmek için kullandığımız böcek (ve de sinek) ilaçlarının asıl amacı sanılanın aksine onları zehirlemek değil, trake denilen solunum organlarının (borularının) vücut yüzeyindeki açıklıklarını tıkayarak hava almalarını engellemek ve boğularak ölmelerini sağlamaktır.
  • bir böcek (eklem bacaklı) olarak, gayet öyle yürürken akşam yemeğinle karşılaştığında, bayağı böyle kavga etmek zorundasın bir süre. kaybedince akşam yemeğin seni yiyor çünkü. bir tane böcek yiyeceğim diye çekilecek dert değil böceklik. tam bir bıçak sırtı.
  • çocuk yorumu;

    "yerde gezen kapkara şeylere böcek demek."
    neşe (10)

    "örnek böcek beni ısırdı."
    alaattin (10)

    "küçük bir bitkidir."
    selim (11)

    "zararlı ve ısırabileçektir."
    fatih (11)

    "böcek bizi soktuğunda ona böcek deriz."
    muttalip (9)
  • yeralti dünyasinin tarti$masiz hakimleri.
    bazi böcekler insan geni de ta$ir.yapisal olarak insan neredeyse her böcekten bir iz ta$ir.böcekler dünyasini belgeseller di$inda en iyi miramaxin microcosmos filmi anlatir..sonsuz bir sava$im ve payla$im vardir yeralti dünyasinda..
hesabın var mı? giriş yap