• efendim, boyle bir sey var. hakkaten var. simdi bodrumlu olmayan bir insan icin cok aciap bir fikir ama var vallahi. o kadar yer sehirli turistler ve iscilerden olusmuyor lan. tamam, yerli nufusun orani giderek azaliyor, sehirli yasamin karsisinda yerel kultur asimile oluyor ama hala bir bodrumlu gercegi var. turistler gelmeden once oralar hep bostandi ama bir bostanci da vardi ayiptir soylemesi.
    hal boyleyken bu gercek olamazmis gibi acaip diyaloglar geciyor sonradan gelenlerle bodrumlular arasinda:

    sg - nerelisin?
    b - bodrumlu.
    sg - yazlikci?
    b- bodrumlu?!
    sg - ha aile oraya tasindi? (burada çakma bodrumlu demek istiyor)
    b - biz hep bodrumluyuz.
    sg - ...

    efendim velhasili kelam, sagdan soldan isgalcilar, yazlikcilar, turistler gelmeden once de gittiginiz turistik yerlerde yasayan insanlar vardi. orda hep hayat vardi lan. ve siz gidip oralari, o guzellikleri bozuyorsunuz. gercekten.

    *cesmeli, alacatili, focali, marmarisli, antalyali arkadaslari sevgiyle selamliyorum.
  • hala çoğunlukla öyle ama, turizm yokken bodrumlunun denize girmeyle hiç alakası yokmuş. yazın en sıcak zamanlarında bile denize rağbet etmezlermiş. denize yakın yerleşimler de ilgi çekmezmiş. şehir bağlık bağçelik bitez yalısında biter, sonrası turgutreis'e kadar upuzun başıboş yapayalnız bir kumsalmış. yaz sıcağında bodrumlular bağları tarlaları bağçeleri tercih eder, ağaç altı serinliklerini çardak altı gölgelerini gereksinirlermiş. meltemin esmediği bunaltıcı yaz gecelerinde evlerinin önüne kurdukları tahtadan ayazlıklarda uyur, kuyudaki buz gibi suyla serinlemeye çalışırlamış. deniz sadece çocuklara, bir de denizden ekmek kazananlara yararmış. kadınların denize girdiği hiç görülmezmiş. bağa bağçeye gitme imkanı olmayanlar geceleri sahillere akın ederler; girit mahallesi sakinleri ile umurçalılar paşatarlasını ve azmakbaşını, türkkuyusu ve çarşı mukimleri ise gerence köprüsünü ve tepecik yalısını tercih edermiş.

    bilgiler, bodrumlu mütevaffa özer barut beyefendiden.

    bana da birileri hep kıskançlıkla karışık söyleyip duru: ''aylarca bodrum'da kalıyorsun, hayat sana güzel valla. paso denize giriyorsundur'' diye. bunlardan bir tanesini fena tersledim bir gün: ''ben turist miyim ki denize gireyim?'' diye. nejat işler biraderim de ben de, yazın anca bir iki kez denize gireriz, o da terlemişizdir serinlemek için filan.

    zaten yazın genellikle bodrum'dan uzak dururum. ola ki oradayımdır, denizin içinde değil, yalısındayımdır. başımda kirli eski kasketim, gözlerim dalmış gitmiş...
  • hobi olarak domates yetiştiren şahıslara verilen isim.
  • ellerindeki arsaları, güzelim bahçeleri, tarlaları, evleri bodrumlu olmayanlara satıp sonradan bodrumu çok bozdunuz muhabbeti yapan insanlardır. bodrum bozulmuş mudur? evet, hem de geri dönüşü olmamak üzere bozulmuştur. bu bozulmada istanbul'lu, ankara'lı, izmir'linin payı var mıdır? evet büyük ölçüde! adam kışın oturduğu şehrin de içine etmiş, bodrum'u mu bozmayacak. ama bodrum'un mahvolmasına göz yuman, yer yer bundan nemalanan bodrumlu da suçludur, hem de oldukça büyük bir suçlu!
  • ''babam bodrum'da yalnızca bahçevan, balıkçı, ziraatçi, yazar değil, doktordu, öğretmendi, dosttu, isim babasıydı. çok zengin bir kültüre sahip olmasına rağmen halkın içinde, onlardan biriydi. her şeyden öte, bir bodrumluydu.''

    (bkz: ismet noonan)
  • siyaseten açık fikirli olmalarına karşın, sosyal hayatta muhafazakardırlar. daha da ötesi, eskiden beridir birbirleriyle iletişimleri çok güçlü olduğundan, mesela gençlerin sorumsuzlukları bodrum'da çok çabuk ortaya çıkar.

    diyelim ki, bir genç okulu astı. malum, şehir küçük. bir tanıdık onun okul saatinde okulda olmadığını görüp ebeveynine mutlaka şıpın işi yetiştirir, ''senin oğlan bugün okula gitmedi, mendirekte bira içiyor'' ya da ''seninki okuldan kaçıp motor kiralamış, şimdi buradan fırtına gibi geçti'', diye.

    ama bunun bilincinde olan ve böyle ihbarlar yüzünden akşam gelecek olan azarları göze alan afacan bodrum gençleri, yine de sereserpe yaşamaktan geri durmazlar.

    bu mavi şehirde genç olmak, muhafazakarlığın bile işlemediği bir bahtiyarlıktır bence.
  • kırmızı ve tombul yanaklı insan modeli.

    bazı bodrumlular da bodruma sonradan göç edenlere karşı tepkilidir. sebebini bilen yeşili bassın...
  • "eviniz nerede" sorusuna "bodrum'un icinde ama yazlik x'de" diye cevap verirler.
  • bu insanları gözlemliyorum iki senedir. çok acaip bir durumdalar. normal yaşama devam etmelerine fırsat verilmemiş. çünkü bodrum’un havası-denizi-iklimi-koyları-yeşili gerçekten allah var çok güzel. bu insanların şansı ve şanssızlığı da memleketlerinin burası olması.

    mesela benim memleketim akdenizde başka bir şehir. ancak neden turizm patlamamış: nem oranı yüksek yazı çekilmez, denizi daima çok dalgalı ve bildiğin sıcak, bilyon tane gözlerden uzak mavi bayraklı koyu da yok. yani bu adamların memleketine piyango vurması er geç olacaktı.

    benim bahsetmek istediğim farklı bir konu.. yerli bodrumlular ikiye ayrılır: zenginler ve orta halliler. zenginler, üç beş mandalina bahçesi satıp birden bire trilyoner olan ve aklını kullanıp bu parayı elinde tutup yatırım yapanlar veya iş kuranlar (geneli inşaat).

    yaşı geçkin olan zenginler ise genelde deli olur, evet bildiğiniz sıyırmış. yaşamdan anlayışı ömrü billah köy hayatında inekten süt sağıp domates eken insanların elinden bunu alırsanız, boşluğa düşerler ve hayatları ile ne yapacaklarını bilemezler. sanırım birden bire çok zengin olma ve muhtemelen akrabaların baskısı yüzünden biraz kafayı çiziyorlar.

    orta halliler ise eldekini satıp, parayı piç edenler. bu güruhun elindekini değerlendiren akrabasıyla husumeti hiç bitmez. çünkü aynı durumda kendisi olabilirdi ama aklını kullanamadı, aslında kızgınlığı kendisine ama amcaoğlundan nefret etmek daha kolay.

    bunlar dışında yerli bodrumlular, bildiğimiz ege köylüsüdür. ege köylüsü diyince aklınıza lays cipsi reklamındaki kiraz domates yanaklı teyze gelmesin. yolda yürürken çevirip “sen kimsin, nerde oturuyosun, ev sahibin kim” diye sorguya çeken teyzeler bunlar.

    neyse gelelim içlerinde kaldıkları ikileme: bu insanlar kendi içlerinde hem birbirlerinden nefret ederler hem de hepbirlikte dışardan gelenlerden nefret ederler. neden? çünkü köyleri artık kıymetli, köyleri artık şarkılara konu olmuş, yabancıların vazgeçilmezi bodrum olmuş. sen kim köpek yerleşiyorsun buraya. senden önce onlar burdaydı!! ha ama sen-ben yerleşmesek, o nefret ettikleri tatilciler gelmese, o bindikleri beyaz bmw’ler ve kaçak kat çıktıkları evler puf olur buharlaşırdı.

    son bir ekleme ile gözlemlerimi bitiriyorum: eğer konuştuğundan hiçbir şey anlamıyorsanız o kişi yerlidir. ha ama dediklerini net bir şekilde anlıyorsanız ya egelisiniz ya da konuştuğunuz kişi oraya sonradan gelmiştir.
  • menteşe beyliği yörüklerinden kalma bektaşi mayası var insanında. iklimi, yaşama şartları da yavaş ve mülayim yapıyor bu insanları. sonradan yerleşen dışarlıklılar da kapılıyor buna. bodrumlu kültürüdür bu: hoşgörülü, kusur görmeyen, mütebessim. pazara gidin bakın, düğünlere katılın bakın, bir eve misafir olun bakın. hep aynı mayayı görürsünüz.

    bodrum ne kadar bozulsa da, bu yüzlerce yıllık maya kolay bozulmayacak. buna inanıyorum ben.
hesabın var mı? giriş yap