• erdogan'dan once ak trolleri hoplatmis aciklama.

    bu trollerin en vasatlarindan biri de batili bir universitede bu kadar politik bir ogrenim hayati olabilir mi diye sormus.

    hep diyorum, troller biraz kendinizi gelistirin.

    batili universitelerin cogunda gayet politik ve sorgulayan bir ortam vardir. tersine, apolitik ve dunyadan habersiz olmak ayiplanir.

    tabii bunlar istiyorlar ki politik gorus olarak herkes kendileri gibi yalasin.

    eyyyy aktroll, erdogan tarafindan atanan rektorler her gun akp'yi ve erdogan'i destekleyen aciklamalar yapinca bu politik olmuyor mu? senin politikten anladigin sadece muhalif olmak mi?

    neyse, kime anlatiyorum? neticede nuh'un cep telefonuyla konustugu hikayesine layik adamlarsiniz.
  • bazı orospu çocuklarını kudurtup başlığına toplayacak cevaptır.
  • boğaziçi üniversitesi'ne yönelik 'yerli ve milli' eleştirisi yapan tayyip erdoğan'a, türkiye komünist gençliği tarafından daha anlamlı halde verilmiş cevap.

    "yerli ne varsa özelleştiren sen değil misin erdoğan?" başlıklı açıklamanın tamamı aşağıdadır.

    "her açıklamasıyla yüzümüzde acı bir tebessüm oluşturmayı başaran cumhurbaşkanı, son olarak boğaziçi üniversiteliler derneğinin 14. genel kurulunda konuştu. boğaziçi üniversitesinin 'bu milletin değerlerine yaslanmadığı için hedeflerine tam manasıyla ulaşamadığını' iddia etti.

    kendisinin ve yandaşlarının gerici zihniyetini her fırsatta halkın değerleri gibi göstermeye kalkan erdoğan’ın, konuşmasında 'açık konuşmayı severim' demiş olmasına rağmen kime seslendiği, neden rahatsızlık duyduğu, nasıl bir mesaj vermeye çalıştığı ise belirsizdi.

    son yıllarda emperyalist müttefiklerine yaptığı cilveyi, “ikinci kurtuluş savaşı” gibi yansıtmaya çalışan havuz medyasına erdoğan’ın kendisi de inanmış gözüküyor. öte yandan, kendini ulusal kahraman olarak pazarlamak için yerli-yabancı danışmanlarına, pr çalışmalarına ve benzeri faaliyetlere ne kadar fon ayırırsa ayırsın, son 16 yılın tecrübesi ortada.

    akp döneminde tarım ve hayvancılık avrupalı ve kuzey amerikalı tekellerin isteklerine uygun olarak bitirildi. yerli ve yabancı büyük şirketler kârlarını artırırken, temel geçim ürünlerindeki fiyat artışına yol açacak şekilde yerli üretim baskı altına alındı.

    1980’den bu yana yapılan özelleştirmelerin yüzde 90’ına yakını akp döneminde gerçekleştirildi. akp döneminde türkiye’deki yabancı sermaye egemenliği pekişti.

    'milletin değerleri' yurt dışındaki banka hesaplarında.

    bugünse türkiye ciddi bir ekonomik ve siyasi bunalımın içerisinde. erdoğan ve devlete çöreklenen yağmacı çete, güzel ülkemizin başına açtığı belaların hepsini eski müttefiklerinin üstüne yıkıp, sorumluluktan kurtulma niyetinde.

    türkiye’de emekçilerin geçim derdi katlanarak artarken, borçluluk ve yoksulluk girdabı büyürken, kendi servetlerinin astronomik rakamlara nasıl ulaştığını çok iyi biliyorlar. man adası’ndaki, yurtdışındaki kabarık banka hesapları, özelleştirmelerden aldıkları komisyonlar, yandaşlarının cebine doldurdukları paralar, kirli oyunları görünür olmasın istiyorlar. gerçekleştirdikleri talanın, işledikleri suçların hesabı bir gün sorulacak diye korku içerisindeler. korkularını aşmanın yolunu, başkalarını korkutmakta, öcüler yaratmakta, güç gösterisi yapmakta, üstü kapalı tehditler savurmakta görüyorlar.

    erdoğan’ın bütün açıklamaları özünde yukarıda açıkladığımız durumla ilgilidir. boğaziçi üniversitesini beğenmiyor oluşunun altındaysa üniversitenin ya da üniversite çerçevesinde gerçekleştirilen herhangi bir etkinliğin kapısından içeri adım dahi attırılmaması gereken bir ideoloji yatmaktadır."
  • boğaziçi öğrencilerinin değil, boğaziçi'ndeki fikir kulüpleri federasyonu üyesi öğrencilerin açıklamasıdır. "siz türkiye değilsiniz" derken haklılar, ancak kendileri de boğaziçi değil.
  • ne bu? hurriyet haberi gibi. baslik ayni, giris ayni, gelisme ayni, sonuc ayni. arka arkaya ayni cumleler. bilal'e mi yazmislar yoksa bogazici bilal mi dolu?
  • akıllara gezi öncesi odtü'ye gizlice gelip odtü'nün uydusunu fırlatan ama öğrenciler eylem yapınca kampüse toma ve çevik kuvvet sokan erdoğan curcunasını getiren açıklama.

    eleştirdiği üniversitenin öğrencilerinden o kadar çok korkuyor ki polis ordusuyla gelmesi yetmezmiş gibi sömestr tatiline rağmen kampüs civarında olan öğrencilerin kampüse girişi de engellenmiştir. atadığı kayyum rektör omurgasızlık yaparak bütün bu rezaleti koltuğundan izlemiştir.

    bir boğaziçili olarak, kendini dünya lideri diye pazarlayan ama mitingde vatandaş korumalardan sıyrılıp kendine sarılınca beti benzi atan bu acziyete gülüyorum, bunu savunmaya çalışan trollere de acıyorum.

    varsa bir tane üniversite arkadaşı çıksın ortaya, bir tane fotoğraf göstersin hele. diploması şaibeliyken 15 senedir memleket yöneten adamdan yüksek öğrenim fırçası yemek de ayrı bir trajikomiklik.
  • okurken dedim ki ya tgb ya da fkf işi. yoksa ortalama bi boğaziçi öğrencisine ait olacak bi metin değil bu.

    öyle de çıktı. haklı olup olmamasını bi tarafa bıraktım bir alt grubun çıkıp kimseye sormadan tüm kitle adına konuşması olayına acayip ayar oluyorum.

    bu da tam olarak o. boğaziçili fkf'liler kendi düşüncelerini tüm boğaziçi öğrencileri böyle düşünüyor gibi yazıp geçmiş. ciddiye alınacak bi tarafı yok.
  • arkadaşların vurgu yapmak istedikleri bazı noktalar doğru ama kullanılan dil bana biraz itici geldi. anlamsız bir politize olmuşluk sezdim hemde en popülist cinsinden. anlıyorum sonuçta popülist politikalara alet ediliyorlar hemde hiç hak etmedikleri halde. onların da politize olmasını normal karşılayabiliriz bir ölçüde. ancak bu arkadaşlar "boğaziçili" olduklarından insan daha complex ve daha ağır, içi dolu bir metin bekliyor haliyle. bu yazıyı tüm boğaziçililerin değil de küçük bir azınlığın kaleme aldığını düşünmek istiyorum. çünkü ben taşra üniversitelerinde okuyup, kendini çok daha iyi ifade edebilen insanlar tanıyorum.
  • bunu bir grup genç öğrencinin değil, konuşma sırasında orada bulunan akademisyenlerin yapması gerekirdi.

    biri kürsüden çıkıp hakaretler yağdırıyor koltuklarda oturanlar alkış tutuyor garip olan bu.
  • "evet bizim de istediğimiz yerde değiliz, devlet bizi şuralarda desteklesin, biz de şunları yapalım, sıralmada şuraya çıkalım" gibi bir cevap olsaydı zaten şaşırtırdı.

    biz geziciyiz, sen diktatörsün...

    adam ne demişti, onu hiç düşündün mü, yok.
hesabın var mı? giriş yap