*

  • aso nun son zamanlarda gundemde tuttugu ve asgari ucretin tum ulke genelinde ayni degil, bolgeden bolgeye farkli tutarlarda olmasini ongoren model. buna gore ornegin bati bolgesinde 350 ytl olan asgari ucret dogu bolgesinde 250 ytl olarak belirleniyor. aso baskani zafer caglayan in neden boyle bir modeli tercih ettiklerini acikladigi roportaji

    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…6&tarih=2005-12-03

    adresinden bulabilirsiniz.

    bu roportajdan alinan konu basliklari ise :

    "net asgari ucret yaklasik 260 dolardır. bu ucretin sigorta primi ve vergisiyle birlikte isverene maliyeti yaklasik 440 dolar eder. ayni ucretle bir isciyi istanbul ya da kocaeli'nde calıstirmak varken, yatirimci neden agriya bingole yatirim yapsin?"

    "asgari ucret en yoksul 19 ilimizde 250 milyon olarak belirlenirse, bulgaristan'a, romanya'ya, slovenya'ya yonelen yatirimci onun yerine bu 19 ilimize yonelebilir"

    "japonya'da 251 farklı asgari ucret uygulaniyor"

    bir de anket yapmis canlar.

    250 milyon lira asgari ucretle calisir misiniz: olumlu (% 82.9)

    buyuk kentlerde 350 milyon liraya calismak yerine kendi ilinizde sigortali olarak 250 milyon liraya calisir misiniz: olumlu (% 90.3)

    bolgenizde yatirimlar ve is bulma imkani artsa toplumsal huzur ve guvenlikte iyilesme saglanir mi: olumlu (% 96.5)
  • artı yönleri aso başkanı tarafından özetlenmiş fikirdir. ancak :

    ülke genelinde asgari ücretler bölgeye göre belirlenirse, büyük şehirlerde asgari ücretle işçi çalıştıran özellikle tekstil sektörü gibi emek yoğun sektörler misal olarak doğuya kayacaklardır. bu durumda buradan geçimini sağlayan kitleler yeni bir iç göç dalgası mı yaratacaktır, yoksa yeni gidilen bölgenin yerel nüfusunca istihdam sağlanıp, büyük şehirlerdeki işsizlik oranına katkıda mı bulunacaktır. her iki durumda da devletin ciddi planlama yapması gerekmektedir.
  • yoksulluğu kalicilaştirma politikasidir. madema çsin ucuza çalişmalisin mantiğiyla yola düşenlerin rekabet politikalarini devam ettirebilmeleri için daimi açliği ve yoksulluğu kalici hale getirmeleri gerekmektedir. bu arada işçiye verielecek 100 milyon için bu kadar tantana yapilirken, işçinin vergi yükü azaltilsin denince, "layyyn sizi gidi populist solcular, kaynak nerde" diye yanitlanirken, kurumlar vergisinin çatir çatir %10 düşürüldüğünü görmekteyiz. demek ki kaynak denen şey zurnaymiş klarnetmiş. bu anlamda ekonomik politikalara teknokrat br yaklaşimla yaklaşanlara yanitimiz tekdir. efendim demek ki neymiş, rasyonel karar yokmuş siyasi karar varmış. emekçiye kaynak yok patrona var. oldu canım..
  • türkiye'yi ucuz emek ülkesi haline getirmek, sözde rekabet rüzgarı yaratarak ucuz emeği tepe tepe kullanmak amacına ısınma turları için oluşturulmaya çalışılan fikirdir. bir ülkedeki en düşük ücret ve gerekli yaşama çıtası o ülkedeki vicdan, insaf ve moral değerlere ilişkin kolay bir fikir verirken bunu savunmak yersiz ve mantıksızdır.imf'in anne krueger vasıtasıyla sürekli gündemimize getirdiği bu sistem için yanıp tutuşan sermaye,sen ne doymaz şeysin..
  • http://www.sabah.com.tr/2006/10/16/eko102.html

    türkiye'nin doğusunda % 50'leri geçen işsizlik varken, kendi şirketlerimizin üretimlerini mısır, özbekistan, ürdün gibi ülkelere kaydırması dramatik bir durumdur.

    güneydoğu'da yaşayan insanlar zor şartlar altında, bir kamyon kasasına doluşup karadeniz'e fındık ya da adana'ya pamuk toplamaya gidip, insanlık dışı şartlarda çalışıp, üstelik asgari ücretin de altında bir ücret alıyorken, ülke yöneticilerinin bölgesel asgari ücretin eşitliğe aykırı olduğunu söylemesi komikten öte bir şey.

    (bkz: #8073382)
  • "içeride dağıtılan maaş dışarıda geri alınıyor

    güneydoğu'da üretim yaptıran yabancılar 'en az ücret asgari ücret olmalı' diye diretince, bazı işletmeler, yabancı yetkili önünde işçiye 403 ytl ödeyip sonradan 103 ytl'sini geri alıyor

    ... "yabancı, 'asgari ücret istanbul'da da şırnak'ta da aynıysa niye gelelim' diye soruyor. ancak ücret 300 ytl olursa doğu ve güneydoğu anadolu kalkınır" yorumunu yapıyor. ..."

    http://www.milliyet.com.tr/…03/25/ekonomi/aeko.html
  • burjuva devrimi, feodalizmi yikarken ozgurluk vaatleriyle ezilenleri de yanina almi$ti. zaten bu ihtilali tarihte ilerici bir hareket olarak gormemizin sebebi de bu. verilen demokratikle$me sozlerinin sonucu olarak serf kavrami ortadan kalkti. kapitalist toplum, ucuz emek gucune yeni bir kilif bulmak zorundaydi. ulus devlet yapilanmalarinin dogurdugu milliyetcilik fikirlerinden guc alan irkcilik bu i$levi gormeye ba$ladi. artik bazi insanlar, sirf farkli irktan olduklari icin, digerlerinden daha ucuza cali$iyordu. ortacagin serflerinin yerini koleler aldi, somurunun onu kesilemedi.

    bu baglamda irkcilik, gunumuzde de asgari ucretin altinda cali$an gocmen i$cilerle, yerel asgari ucret gibi ayrimciliga dayanan kanunlarla ya$atilmaya devam ediyor.
  • "...hükümetler asgari ücreti belirlemekle:

    • çalışan kesimlerin ekonomik çıkarlarının korunacağına dair bir mutabakata varmakta ve...

    • toplumun tüm kesimlerine ekonominin kayıt altında çalıştırılacağının da sözünü vermektedir.

    ülkenin bütünü için bir asgari ücret düzeyinden vazgeçmek bu mutabakatın kırılmasıdır. zira, bölgeler ve sektörler arasında verimlilik karşılaştırması yapabilmek için öncelikle benzer işlerin ve yaşam koşullarının karşılaştırılması gerekmektedir. işsizliğin yüksek, üretimi kayıt altına almakta zafiyete uğranılan ve/veya kira, gıda fiyatları gibi yaşam maliyetini belirleyen unsurların düşük olduğu yerlerle yapılan ücret karşılaştırmaları işverenin kâr maksimizasyonunu sağlar ama bölgedekilerin yaşam seviyesini etkilemez.

    kısacası, üretim ve istihdam koşullarını göz ardı ederek şırnak ile istanbul’un göbeğindeki ev kiralarını karşılaştırarak bölgesel asgari ücret uygulamasına haklılık kazandırmak mümkün değildir!..

    gelin görün ki, bölgesel asgari ücret plağını çalanlar türkiye’nin her yerinde aynı ürün üretiliyormuş da emekçi kesimlerin talep ettiği gıda ve benzeri tüketim mallarının fiyatları arasında fark yokmuş sanmaktadır. yaşam maliyetlerini karşılaştırırken yaşam kalitesinin yükseltilmesi hedefini yok saymaktadırlar.

    daha da garibi, asgari ücretin kaldırılmasını isterken verdikleri örnek de çin ve hindistan gibi geniş alana yayılmış, eyalet sisteminin yürürlükte olduğu, emeğin sömürüsünün yüksek, ücretlerin çok düşük olduğu ülkelerdir!

    gördüğünüz gibi, bölgesel asgari ücret plağının liste başına yükselmesi bir tesadüf değil. malum, firmalar eskisi gibi kâr marjlarını arttıramıyorlar! ab pazarı türkiye için giderek daralmakta! dış sermaye için cazip sektörler çoktan satıldı! kafkaslar’dan güney sınırına kadar savaş rüzgârları esiyor! bu durumda sermayenin besleneceği tek bir alan kalıyor ki o da emek kesimi...

    ne var ki, sermaye bu kez beslenmek için 1970’te, 1980’de olduğu gibi askeri darbelerden destek almak yerine.. kendi öz kurumlarıyla bu işi yapmakta. dün ankara sanayi odası başkanı’yken bölgesel asgari ücreti gündeme getiren zafer çağlayan’ın tbmm’ye aday olup sanayi ve ticaret bakanı olarak görevlendirilmesi de zaten bu nedenle değil miydi!

    bu arada, çağlayan’ın oda başkanı iken muş, hakkâri, bitlis, ağrı, bingöl gibi illerde ayda 180 milyonla geçinileceğini ileri sürerek bölgesel brüt ücretin 280 ytl olmasını önerdiğini hatırlamakta yarar var. "*

    *türkel minibaş

    http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18998
  • evet. ilk başta kulağa çok kötü geliyor ama desteklediğim fikirdir.

    fakat eylem planı sadece yerel asgari ücret ile kalmamalıdır. türkiye ekonomik bölgelere (zone) bölünmelidir. asgari ücreti düşük olan bölgelerde su, elektrik, doğalgaz gibi hizmetlerin bedeli ve bu bölgelerden alınan vergiler de paralel olarak azaltılmalıdır.

    zaten türkiye'nin doğu ve güney doğusunda asgari ücretin çok altında sosyal güvencesi olmadan pek çok işçi çalıştırılmaktadır. eğer bu bölgelerde asgari ücretlerle beraber devletin sağladığı hizmetlerin bedeli ve vergiler de düşürülürse devlet bu sefer sıkı bir takip yaparak sigortasız işçi çalıştırmaya ve vergi kaçırmaya dur diyebilir.

    bunun yanında türkiye'nin "kürt sorunu" özelinde bakarsak bölgede istihdamın kadınları da içermesi için fabrikalara kadın kotası konulmalı, hatta kadınlara verilecek asgari ücret miktarı daha fazla olmalıdır. kadınlar başta olmak üzere yöre halkının çalışma saatlerinin dışında bilinçlendirilmesi için kurslar açılmalıdır. hatta bu kurslara katılan yöre halkının maaşının bir kısmını devlet ödemelidir.

    zira yörede bir "kürt feodalizmi" (galatyphoon, 2005) sorunu vardır. sorun sadece ekonomik değildir, fakat bireylerin ekonomik bağımsızlıkları ile doğrudan ilgilidir. yatırımın olduğu yere eğitim de gider, her şey de gider. kulağa "eşitsizlik yaratıyor" gibi geliyor diye diye asıl eşitsizlik yaratan statükocu politikalardan artık sıkılmadık mı?
hesabın var mı? giriş yap