• --- spoiler ---

    filmin ana karakterinin filmin sadece son dakikasında göründüğü egzantrik p.t. anderson filmi..

    --- spoiler ---
  • cikisinda izleyen ciftler arasinda kopartan muhabbetler duydugum film:

    -kadin (gordugu ciplakliktan etkilenmis bi sekilde): neydi o adamlar hayatim, ne buyuk seyleri var..
    -adam: film hilesi canim benim gercek diil hicbiri..
  • filmin başrol oyuncularından mark wahlberg bir televizyon programında filmin son sahnesinde arz-ı endam eden diğer "başrol" oyuncusunun protez olduğunu ve hala evinde sakladığını belirtmiştir.
    edit: tabi bunu öğrendiğimiz iyi oldu, yoksa ilk gördüğümüzde mahalledeki zenci arkadaşlar da dahil hepimiz komplekse girmiştik.
  • konu: büyük penisi sayesinde porno film endüstrisinde şöhret kazanmadığı takdirde ortalama bir genç adam olarak kalacak olan dirk diggler'ın yükselişi ve düşüşü.

    --- spoiler ---
    filmin, sömürü film üzerine hüzünlü yorumu son sahnede doruğa ulaşır. dirk, yüzü kamera açısı tarafından saklı tutularak, aynanın önünde aykta durmaktadır, sonra pantolonunun fermuarını indirir ve film boyunca ilk kez koca organını açığa çıkarır. görünüşte kendine ama aslında cinsel organına 'ben bir yıldızım,ben büyük bir parlak,parıldayan yıldızım' der.
    --- spoiler ---

    yorum: kitleler tarafından yaygın biçimde kabullenilen, insanların bütünsellikleri içinde değil sadece bazı yanlarıyla üne kavuştukları fikri amerika'da nasıl şöhret olunduğu hakkında çok şey söyler. müşterilerin malkovich olmak için sıraya girmeleri* ve şiddete aç izleyicilerin, katil doğmuş iki insanı medya yıldızı haline getirmeleri gibi*, porno hayranları da dirk'ü, kişiliği veya sevimliliği için değil, anormal uzvu için ilahlaştırırlar. hilkat garibesi şovu devam eder...
  • .çok yanlış zamanda izlemiştim bu filmi..

    açtığımız bi porno film.. adam kadına "hayvanca" davranıyo.. kadın adama şehvetli gözlerle bakıyo filan filan..

    "bu filmin yönetmeni kim ? kameramanı bu filmi nası çekti ? adamın siki harbiden o kdaar mı büyük ? ohara kadınlar gerçek hayatta da bu muameleye böyle ördek gibi bakarak mı cevap verir.. vay amk bize böyle karılar rastgelir mi" gibi dandik sorular akıllarda.. boşaldıktan sonra tabii ki kims o filmi hatırlamaz..

    sanat eseri mi bu amk altı üstü porno..

    böyle düşünen adamın yüzüne çat diye çarpan bi film.. esasen çok kaliteli bi film.. bu filmi izleyen çok kişi olduğunu sanmıyorum türkiyede.. ama varsa eminim ki, kendisi bi daha aynı futursuzlukla porno izleyemicek..

    çok ince detaylar var filmde.. acaip hoşuma gitti..

    misal, porno çeken yönetmenin idealist ve muhafazakar olması.. lan sen pornocusun amk ? sevdiğin kadın , başkasıyla sikişiyo gözünün önünde.. ama buna rağmen bu bokun içinde bile adamın kuralları var.. kokain filan çekmiyo misal.. genç kızlara sarkmıyo.. hani bi çoğuumuzun içindeki hayvandan edepli adam.. al sana önyargıların halo efektin ne kadar sikimsonik olduğuna dair kanıt..hitlerin ahlak anlayışı gibi çarpık burt abimizin oynadığı karakterin ahlakı..

    ikinci olarak, albay var.. bütün bu sektörün mafyasal babası.. orospu çocuğu, sübyanı evine götürüp kokainle overdosedan ölmesine sebep verirken pedofili olduğunu da itiraf ediyo.. sonunda da hapiste ağzı burnu kan içinde pısıp cezaevi arkadaşı tarafından itin götüne sokuluyo..adının albay olması yönetmenin alın sizin güvenilir sandığınız statülerin aslında bi sikim ifade etmediğine tekabül ediyo mu bilmiyorum.. funny gamesteki 2 psikopatın bembeyaz giyinmeleri ve büyük ihtimalle doktorlara duyulan koşulsuz güvenin ne kadar hatalı olabileceği aklıma geldi bu vesileyle..

    üçüncü nokta dirkin julıyın moore ablamızla ilişkisi.. ne kadar mide bulandırıcıdır lan o ilişki.. türk tvlerinde oynatsak nası da taşlarlar bu ikisini.. kadın, adamı çocuğu gibi sevdiği için onunla sikişiyo ve içine boşalmasına izin veriyo.. oysa bu ülkedeki sikindirik erkeklerin hepsinin hikayesi aynıdır.. hepsi milli oldukları kerhane orospularına abla demişlerdir odaya girip selam verirken..

    çok da freuda girip anne çocuk ilişkisine girmeye gerek yok.. film açıkça şunu sölemiştir bi kere daha : şefkatin fazlası kadın erkek ilişkilerinde acaip tehlikeli bişi.. kimsenin annesi olmaya çalışmayın.. karşınızda bi erkek var.. çocuğunuz değil.. he baktın ki adama şefkat hissedip pamuklara sarmak istiyosun sana söliyim gerizekalı kız, o adamla zamanı gelicek sikişmeyi bile sırf onu üzmemek için isticeksin.. neyse..

    dirkin kocaman sikiyle milleti kıskandıran bi sikici olması ve nihayetinde dibe vurup, ibnelikle 10 dolara kazanması acı verici oldu.. gerçekten.. çok adamlar var etrafımda, sikişgen olmalarıyla övünüyolar.. kadını iyi sikersen senden vazgeçemez vs. diyolar.. sonları aynı hepsinin.. nesin yani amına koyduğum ? bu dünyada bütün canlılar sikişiyo.. neticede maksimum 12 cmlik bi delik.. senin sikin olmasa uzun bi boru olucak..

    farkında izleyene ağır bi film.. her kokain çektiklerinde burnumda yanma hissini aldım.. o kadar da gerçekçi..

    holivudun ağır romanı..
  • bu muhteşem filmin bize bir sektörün ve dönemin manzarasının sunmasının yanında bir de alt metni vardır. bu alt metin "ponocusun sen pornocu kal!" ya da "70'lerden 80'lere geçişteki değişimlerin ve sancıların porno endüstrisi üzerinden anlatılması." değildir. yönetmen neredeyse tüm karakterler üzerinden "zaaf/saplantı ve düşüş" arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur.

    şimdi bu ilişkinin filmde nasıl işlendiğine bakarak okumamızı derinleştirelim.

    --- spoiler ---

    filmin ana karakteri dirk diggler 33cm olduğunu filmin sonunda öğrendiğimiz dicki sayesinde hem porno endüstrisinde hem de çevresindeki kadınlar arasında çok hızlı bir sürede zirveye çıkmıştır. ancak dirk'ün özellikle annesiyle kavgasıyla birlikte daha da görünür olan ve bir saplantıya dönüşen starlık zaafı vardır. dirk aslında oyuncu değil tanrı olmak istemektedir. amiyane tabirle elemanın dickiyle zirveye ulaşması bu anlamda cuk oturan bir bütünlüğün yaratılmasına hizmet etmiştir. drik'ün dicki kendisinin tanrı kompleksini/yanılsamasını besleyen en önemli "niteliğidir." dirk önce gece kulubünde yeni "tanrı" adaylarını gördüğünde tribe girer. ona hayran ve sektöre adım atmak üzere olan genç elemana elini uzatmaz. dirk'ün patlayışı ve kopuşu ise sette gerçekleşir. bir tanrı olarak o ne istiyorsa o olsun, o ne zaman kaldırıyorsa o zaman sikişsin istemektedir. yönetmene sen benden daha büyük değilsin minvalinde "carlamakta", ondan bir star yaratan herifi tanrı kompleksi nedeniyle harcayıp atmaktadır. işte bu andan itibaren dirk'ün düşüşü başlar. tanrı olma zaafına yenik düşmüş ve boka batışının tarihini başlatmıştır.

    bir diğer karakter olarak setteki gay çocuk, dirk'ten hoşlanmaktadır ve onun aşkı öylesine bir saplantıya dönmüştür ki eleman gidip dirk'ün arabasının aynısını almış, her şeyiyle benzesin diye rengini de birebir dirk'ün arabasıyla aynı renk yaptırmıştır. arabanın boyası üzerindedir. o sahnede gay eleman zaafına yenik düşer ve dirk'ü öpmeye kalkar. olay fiyaskoyla biter ve gayimizin çöküşü başlar, herif arabada "aptalın tekisin (fucking idiot)" diye ağlamaktadır. dirk'ün yönetmenle kavgasında da zaafı nedeniyle dirk'ü seçip seti, yani işini terk eden de yine bu adamdır ve ona ekibin evinde verilen rol kimsenin siklemediği bir ev hanımı rolüdür. hiçbir plana dâhil edilmez, bizzat dirk tarafından aşağılanır vesaire.

    muhteşem bitch amber, kadının çocuğuyla ilgili ciddi bir zaafı bulunmaktadır. annelik onda bir saplantıya dönüşmüştür. dirk'ü hemen çocuğu gibi sahiplenir ve elemana normal şartlarda onaylamanın güç olduğu "annece" bir tutumla yaklaşır. bir pornocu olmasından ötürü oğlu gibi gördüğü dirk'ünen seks falan yapar, seks yaptıkça oğluyla gurur duyan bir anne misali kendisini tamamen kaptırır. asıl adamı olan yönetmenden uzaklaşıp dirk'ün peşine düşer. düşüş dirk'ün setten kovulması, ardından öz çocuğuyla ilgili velayet davasını kaybetmesi ve kala kala kaykaykız'a kalması sonucunda tavan yapar. çocuğu elinden alınmış bir anne olduğu hissi ve dramı onu "anne-çocuk" ilişkisi kurduğu herkeste esir alır, karı yıkılır ve düşüşe geçer.

    kaykaykız, yeni proje olarak arabadaki çekim sırasında tesadüfen aynı okuldaki elemana denk gelir. çocuk ona onu tanıdığını söyler ve orada yavrumuz onun için bir zaaf olan eğitim hayatını anımsar. şöyle bir mizansen oluşur: çocuk okumuş, çalışmış ve koleje girmiştir. kızımız ise aşağılık bir pornocu olmuştur. elemanın dövüldüğü sahnede kaykaykız arabadan atlar ve orada zaafına yenik düşer neredeyse bir cinayetin faili olmaya göze alır. bu da kızın düşüşüdür. zaafı onu mahvetmiştir ve karı arabaya zor atılır. "bana saygı duyacaksın pezevenk!" diye sayıklamaktadır.

    little bill, herkesin anlayabileceği üzere karısı tarafından aldatılan ve muhtemelen lakabındaki "little" takısının kaynağı olan penisinden dolayı bu meseleyi bir şekilde sineye çekmesi gerektiğini düşünen karakterdir. yine de var olma çabası gösterir ve oldukça mizahi bir biçimde karısını her yakaladığında ciddi ciddi "ne yapıyorsunuz, o benim karım," der. ama şunu duyar karısından: "sence ne yapıyoruz amına koyim? bugün kanepede yat bill." ya da yine inanılmaz komik ikinci olayda, karısı herkesin içinde sikişmektedir ve bill yine "ne yapıyorsunuz, o benim karım," diye müdahale etmekte, karısı ise ona şu muhteşem cevabı vermektedir: "beni utandırıyorsun bill." little bill, sistematik bir biçimde karısı tarafından ezilmekte ama daha da beteri herkes onun yaşadığı bu drama hak edilmiş bir dram gibi bakmaktadır. kameramanın elemanın karısı bir köşede sikişirken lens muhabbeti açması, adamın dramına inanılmaz kayıtsız kalışı, çevredeki insanların bill'in little'lığını kanıksamış olmaları zamanla adamda bir saplantıya dönüşür ve herif zaafına yenik düşerek karısı yine iş üzerindeyken odaya dalıp hem karısını hem de onu götüren elemanı öldürür. düşüş başlamıştır artık ve bill'i bir daha -doğal olarak- filmde görmeyiz.

    dünyanın en komik sahnelerinden birisi olan, karbonatı kokain diye yutturmaya çalışma sahnesine bakalım. evde bizim kız kaçıran diye bildiğimiz fişeklerden patlatıp duran bir çinli vardır. her patlamada filmdeki karakterlerin ödü bokuna karışmaktadır. orada planı hazırlayan herif beş bin doları alıp gitmek varken zaafına yenik düşerek daha fazlasını ister. bu talebi onun sonu olur. dirk de o sahnede kendi tanrı kompleksinin, zaafının vesairenin ne gibi sonuçları olabileceğini net şekilde görür. bu sahne çok hoştur gerçekten. dirk, kendisine, kendi hâline dışarıdan bakabilmiştir. alkolik bir adamın sarhoş olduğu anların görüntülerini izlemesi ya da bir başka alkoliğin gözleri önünde, sefaletin tanımı gibi ölmesine şahit olması gibidir bu. dirk akıllanıp "babasına", yani yönetmenin evine bu sahnede sonra gidecektir.

    yapımcı kodamanımız pedofildir ve o da zaafını kurbanı olarak hapishaneye "düşer." düşüşünün zirvesi ise sonlara doğru gördüğümüz sahnede koğuş arkadaşı tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, bunun hapse düştüğü andan beri de devam ettiğini anladığımız sekanstır.

    filmde bir tek yönetmen ayakta kalmaktadır ve herif bu anlamda biraz detaylı incelemeyi hak etmektedir. dirk'ün sahneye çıktığı o ilk sekans gerçekten çok komiktir. tüm set ekibi eleman malafatı ortaya çıkartınca şöyle bir irkilir. ha ha ha. sonra yönetmenin kadını amber'i götürmeye başlar dirk. sigaralar yakılır amına koyim. inanılmaz. işte orada yönetmen sakin kalabilmiştir. izleyiciler olarak, yönetmenin erkeklik krizine girip yeni oyuncusunun ebesini sikeceğini, onunla mücadeleye gireceğini zannederiz. ancak adam bir şekilde zaafı karşısında galip gelebilmiştir. yönetmenin yapısının en güzel anlatımı en başta video kasetlere karşı çıkması ama zaafını derinleştirmemeyi başardığı sahnelerde göze çarpar. önce şiddetle reddetmiştir olayı ama sonra düşüncesini bir saplantıya dönüştürmemeyi başarmış ve kazanmıştır. bu adamın zaafına yenik düştüğü tek an yine o arabadaki çekimdir. arabadan atılan eleman yönetmene "filmlerin bok gibi zaten," türünden bir laf etmiştir. işte yönetmen ilk ve son kez orada bozmuştur kendisini. zaafına yenik düşmüş ve insanlar araya girmeseydi eğer katil olacak kadar kendisini kaybetmiştir. belanın ve felaketin sınırından dönmüştür yani adam ve yine ortada bir zaaf vardır. neyse ki zaafı düşüşe evrilmeden kesintiye uğrayabilmiştir.

    sonuç itibariyle mutlu bir sonla perde kapanır: herkesin hata yapabileceği, bunların hayatın içinde olduğu gibi genel klişelerle her şey eski düzenine geri döner. bence buradaki asıl kahraman yönetmendir. filmin yönetmeni değil, filmdeki porno yönetmenidir. çevresindeki herkes ama herkes farklı yerlere savrulmuş, boka batmış ama o sağlam kalmıştır. en sonunda ekip yine onun etekleri altında toplanmıştır. filmin gerçek yönetmeni bu mizansenle birlikte izleyicilere aslında şunu demek istemektedir: olgun, oturmuş, güçlü bir karakteriniz yoksa sizi ne 33cm, ne gül gibi memelerinizin olması, ne de bir düşe benzeyen güzelliğiniz kurtarabilir. tek tek niteliklerden daha önemli olan şey insanın sağlıklı öz bütünlüğüdür. günlük ya da kimi süreçlerde yenilgiler yaşansa da oyunun sonunda gülen taraf sağlıklı öz bütünlüğünü koruyabilen insanlar olacaktır. gerçekten muhteşem.

    --- spoiler ---

    edit: imla.
  • biraz uzun sanki. klimalı odalarda terletmeyecek koltuklarda izlenesi.
    seviştigi erkege anne hissiyatı beslemek nasıl oluyormus bunu gorduk bu filmde.
  • 70'li yillar.. seks filmleri.. kolay yoldan para kazanma hayalleri..porno sektorunde yasanan dramlar.. ardindan gelen 80'ler ve buyulu dunyanin yikilmasi.. bir ruyaya agit.. bunlari anlatan bir film..
  • 155 dakikalık, 1997 yapımı film.

    "epic movie is epic."

    renk-görüntü yönetimi, kostüm tasarımı, ses miksajı ve kurgusu v.b sinematik kalemlerde ders niteliğinde olan kadim paul thomas anderson filmi.

    kendisinin son icrası olan inherent vice'ı o kadar beğenmedim ki kendimi kötü hissedip hem there will be blood'ı hem de boogy'i tekrar izledim son dönemde, şimdi tekrar mesudum ve şarj oldum.

    müzikleri de kendisi gibi ayrı arşivlik.

    ayrıca rollergirl * ; yıllar geçti, mazimde yarasın halen.

    8 / 10.

    her eve imdb
hesabın var mı? giriş yap