• pek begendigim, meslegi spor ya da kreatif sektorden olan arkadaslarin, isi yapma anindaki stres ve baskiyla muhattap olan kitlenin, izleyip kendinden cok fazla seyler bulabilecegi film olmus.

    onemli olan 1 numara olmak degil orada kalabilmektir filmi bu biraz. sporcular basta olmak uzere, emeginin karsiligini ne kadar konsantre ve odaklanmis olmasina bagli olan kisiler icin, bunun onemini, o hissin ne oldugunu, mukemmeliyetci kafalarin sonucu ortaya koyarken, neden obsesif olabildiklerini, layikiyla anlatan harkulade bir film olmus bu..

    tenisten anlamam, meraklisi da degilim, ama cimbizla ceker gibi, tenis ve unlu 2 teniscinin hayatindan bu hikayeyi cekip, onu boyle nefis sekilde anlatabilmek de apayri bir basaridir.

    10 numara filmdir.
  • borg'un üst üste beşlediğini bilmesek daha heyecanlı olabilirdi.

    psikolojisi bozuk iki sporcudan iki şampiyon çıkmasının hikayesi güzel işlenmiş.
  • yönetmenliğini janus metz'in yaptığı, başrollerinde shia labeouf ve sverrir gudnason'un yer aldığı 2017 yapımı film.

    dünya prömiyerini geçtiğimiz sene eylül ayında gerçekleştirilen toronto film festivali'nde yapan film, festivalin açılış filmi olarak gösterildi. film, ülkemizde ise ilk olarak geçtiğimiz ekim ayında gerçekleştirilen filmekimi 2017'de seyirci ile buluşmuştur.

    tarihi bir spor olayına dayanan film, dönemin en başarılı tenisçileri björn borg ve john mcenroe'nun, 1980 yılında wimbledon tenis turnuvası'ndaki karşılaşmalarını konu ediniyor. eski dünya 1 numarası olan isveçli profesyonel tenisçi björn borg ve kariyeri boyunca 77 atp kupası kazanmış en büyük rakibi john mcenroe'nun arasındaki amansız mücadeleyi ve 1980 yılında wimbledon tenis turnuvası'ndaki karşılaşmalarını anlatan film, ikilinin birbirinden zıt kişiliklerine de yakın markajdan bakma olanağı tanıyor. o seneki turnuvada herkes, dünyanın bir numaralı tenisçisi olan björn borg'un 5. wimbledon şampiyonluğu için nefesini tutmuş beklemektedir. ancak pek azı başarının ardındaki gizli hikayeden haberdardır. 24 yaşındaki borg, sona yakın, tükenmek üzere, miadını doldurmuş ve anksiyeteyle boğuşmaktadır. bu sırada zorlu rakibi john mcenroe, 20 yaşında ve wimbledon tahtını borg'un elinden almaya kararlıdır. tenis camiası tarafından ticarileştirilmiş iki karikatür: ''buz borg'' ve ''süper-velet''; daimi olarak birbirinin zıttı olmaya indirgenmiş buz ve ateş. 1980 wimbledon tenis turnuvası boyunca iki rakip, yaşadıklarını anlayabilecek tek kişinin, en büyük rakibi olan bir diğeri olduğunu fark eder.

    film, öncelikle biyografi tarzında ve bir tenis filmi olduğu için oldukça ilgimi çekti ve filmi izleyerek ne kadar doğru bir tercih yaptığımı fark ettim. spor, biyografi ve dramı aynı potada eriten film beklentileri oldukça karşılar seviyede. 1980 wimbledon finali öncesinden her iki tenisçiyi oldukça yakın merceğe alarak bizlere sunan film, final maçının her iki taraf için ne tür etkilere yol açtığını psikolojik tahliller ile objektif bir şekilde yansıtıyor. karakterlerin içinde bulunduğu ruh halini yansıtırken gerek yaşadıkları o gün, gerekse geçmişlerinden yaşadıklarını seyirciye sunan film, başarılı bir spor yapımı olarak öne çıkıyor. filmde flashback'lerin kullanılması bana biraz fazla geldi ama karakterleri anlamamız bakımından da kısa kısa ama sık sık olan bu geri dönüşleri normal karşılayabiliriz. iki usta tenisçiye hayat veren iki oyuncu da rollerini hakikaten çok başarılı bir şekilde oynuyorlar ve seyirciyi adeta 1980 finalinde onlar oynamış gibi bir hisse kapılmasına yol açıyorlar. özellikle bu ikilinin oynamış olduğu final maçının 20-25 dakika kadar filmde yer edinmesi ve bunun oldukça usta bir şekilde gerilim dozajını her daim yüksekte tutarak adeta maçı bizlere tekrar yaşatması da oyuncular kadar yönetmenin de başarısı olarak görüyorum. hiç sıkılmadan izlenebilecek, içinde rekabet kadar duygusallığı da barındıran film, tenis sporunu seven herkesin izlemesi gereken kalitede.
  • 8 /10 derim ben.
  • güzel bir film. konu daha çok borg üzerinden dönüyor. zaten dönsün bir zahmet adam beş wimbledon kazanmış.
  • lezzetli bir filmdi. müzikler iyi kullanılmış. ı tonya’ya benziyordu.
  • borg ve mceenroe arasındaki rekabet çok iyi işlenmiş, yönetmen bazı yerleri uzatmış olsa da genel olarak iyi bir filmdi. hele ki tenisle arası olanların çok seveceği bir yapım.
  • björn borg'un kariyerinin zirvesindeyken nasıl tenis kariyerini sonlandırdığını konu alan ancak kariyerinin bitişini değil bitişin başladığı noktayı inceleyen bir drama. borg'un çocukluğundan itibaren başarısız olmama stresiyle nasıl baş ettiğini ve bir noktadan sonra baş edemeyişini çok güzel ele almış.

    psikolojide borg'un yaşadığına tükeniş deniyormuş. trend adı tükenmişlik sendromu. borg'a nasıl sempati duyuyorsak, antipatik john mcenroe'nun çağının başlamasına ve belki de borg'u örnek alarak duygularını kontrol etme çabalarına da tanık oluyoruz.

    beni oldukça etkiledi film. spora ilgi duymasanız bile izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. olur da ikilemde kalırsanız bir şans verin.

    10/10
  • tenis sporundan hiç anlamam. hatta sevmem bile. ama sırf film merakımdan izlediğim çok güzel bir filmdir. resmen psikolojik savaş filmiydi.
  • (bkz: borg/mcenroe)
hesabın var mı? giriş yap