• sivrilik yapmaya niyetli olsam boş zamanın iş yerinde geçen zamandan başka bir şey olmadığını söyleyiverirdim herhalde. pat diye söylerdim bunu. destursuz.

    çevrenizde dostlarınız ve sizi hayallerinize götürecek olan imkanlarınız varken durup harekete geçmenizi bekleyen zaman "boş" değil, olsa olsa hayatınızın anlamıdır. boş zaman, pekala size haz veren her şey ve herkesten uzak düştüğünüz, çaresizlik, alışkanlık ya da ötekitürlüsünübilmezcilik nedeniyle rutinin tavasında kavrulduğunuz zaman olamaz mı? ilk piyano dersinizde tuşlara dokunduğunuz an mı boştur? yoksa koli taşıdığınız sabah mı? zamanı ne doldurur? irsaliye dolu zamanın, edebiyat veyahut arkadaşla içilen bira boş zamanın malı öyle mi? de gidi deee.
  • at gibi yatıp tavana bakılması gereken zamandır. adı üstünde işte; "boş" zaman. yok ben boş zamanlarımda kitap okurum da, sinemaya giderim de, örgü örerim de, arkadaşlarım ile tabu oynarım da diye bir şey olmaz. bir şey yapıyorsan o zaman boş olmaz.
  • hayatiniz icinde hicbir$ey yapmak zorunda olmadiginiz zamanlara verilen isim..

    yeni bir$eyler yapmak icin bulunmaz firsatlardir..
  • hayatında gerçekten insanın kendisine ait olan zaman dilimi için yapılan genel tanımlama.
  • sınıfla baglantılı kültürlerin ölümü, tüketimcilikteki artış çerçevesinde açıklanabilir.eskiden hem burjuvazinin hem de işçi sınıfının yaşam tarzları işin yapılması üzerine merkezlenmişti.ancak, günümüzün "sanayi-sonrası toplum" denilen toplumlarında, önemli yaşam etkinliklerinin merkezi boş zaman olmuştur.zaten bir işlevin yerine getirilmesi artık, bir yaşam tarzı oluşturmaya yetecek "madde"yi sağlayamaz.
  • büyümenin en kötü tarafı boş vakit denen kavramın öğrenilmesi ve içselleştirilmesi olsa gerek. tüm vakitlerimizi bir şeyler yaparak geçirmemiz gerektiğini itiraf etmesek de içimizde bir yerlerde hissettiğimiz, kendimize yapay meşgaleler yarattığımız, boşluktan ölesiye korktuğumuz için bizler çocukluğumuzun o muazzam sonsuzluk hissini kaybettik ve bu yüzden ölümlüyüz.
  • bende bundan çok olduğu için düşünmemi sağlıyor.
    öncelikle boş zaman diye bir şey yoktur. boşa geçirilmiş zaman vardır. ortaokuldaki türkçe öğretmenimizden incilerdi bunlar. zaman boş olmaz. çok felsefik bir yaklaşım olduğu için ben biraz uzayacağım bu bağlamdan.

    zaman zaten başlı başına, modernitenin, üretim ve sanayi toplumunun hayatımıza soktuğu bir eleman. öğe, hede, hödö...

    eskiden zaman çalışarak geçiyordu herhalde. ama bu eskiden dediğimiz ne kadar eskiden?
    mesela 30 sene önce bile basit ev işlerini yapan eşyalar yaygınlaşmamıştı. çamaşırlar elde veya merdaneli makinede yıkanıyordu.
    şimdi çamaşır makinesinin yıkadığı çamaşırları asmaya sonra da toplamaya üşeniyoruz.
    oysa 7 sene önce öğrenciyken oturduğum 1970 model bir evde, merdaneli makine kullandım. suyu düdüklü tencerede ısıtıp koyuyordum içine. çamaşır yıkamak sadece çamaşır yıkamak olmuyordu. çamaşırlarla birlikte tüm evi de yıkıyordum adeta. ve bu benim yarım günümü alıyordu.
    yani tam otomatik bir makinenin 1.5 saatte yaptığı işi 4 saatte filan yapıyordum.

    kadınların hayatını çok kolaylaştırdı ev aletleri.
    mesela buz dolabı olmadan önce ne yapılıyordu?
    kileri olanlar, gıdaların bir kısmını kilerde saklıyordu. bozulacak şeyler alınmıyordu. alınanlar bozulmadan tüketilmeye çalışılıyordu. bu da sürekli yemek yapmayı gerektiren bir işti. yemek yapmak da nereden baksanız 1.5-2 saatinizi alır.

    temizlik de kaba iştir. evinizde elektrikli süpürge olmasa, sadece halıları ve taşları çalı süpürgesiyle süpürseniz, bu elektirkli süpürge kullanımına nazaran 2 kat fazla zaman harcatır size. üstelik de elektrikli süpürge kadar iyi temizlemez.

    farkındaysanız suyun hâlâ musluktan aktığı dönemlerdeyiz. eskiden su insanların evinin içinde değildi. kuyudan taşınırdı. musluğu açtığınız gibi akmazdı. ve hala musluğu olmayan, taşıma suyla temizliğini ve yemeğini yapan bir sürü köy var türkiye'de.

    bunlar basit ev işleri sadece ve kabaca bir hesapla günde 3-4 saati makineler ve modern yapılar bize hediye ediyor.

    bunun yanı sıra, toplu taşımanın yetersizliği yüzünden saatler trafikte geçiyor. insanların evleri ile işleri arasındaki mesafe uzak olduğu için saatler yollarda harcanıyor. üstelik de yürümek alışkanlığı da yok oluyor. eskiden toplu ulaşım kısıtları yüzünden ulaşım süreleri uzundu ama insanlar yürüyordu. şimdi ulaşım süreleri kısaldı ve insanlar spor yapmak için fitness salonlarına kayıt yaptırdılar. böylece her türk genci, fitness salonuna üye olup gitmemenin tadını çıkardı.

    bisiklet yolları yapmak zordu. memleket şartları çetindi. zaten bisiklet de şeytan icadıydı.
    o yüzden bazı insanlar iş yerlerinde boş durmayıp, babalarının parasını nasıl yiyeceklerini bilemeyen genjlere bmw sattılar ki, pati yaparak bağdat caddesini ağlatsınlar. böylece bisiklete binmek isteyenler bir kere daha korksun. zaman bir kez daha boşa akıp geçsin.

    devlet dairelerinde veya ağır sanayide zaman çok daha değerliydi tabi. 10 kişinin 5 saatte yaptığı işi, 1 kişinin 3 saatte yapmasını sağlayacak sistemlerin ve makinelerin geliştirilmesi için kaç tane müyendis, sevgilisinden ayrılıp abd'ye master yapmaya gitti sen biliyor musun?

    siz o geride kalan sevgililerin ahlarının yerde kaldığını mı sanıyorsunuz? tabi ki yerde kalmayacak. onlar birikip birikip süpermarkette sıra beklerken veya 3 liraya aldığı saçma bi şey bozulduğunda bunun hesabını sorarken ortaya çıkacaktı.

    şimdi ev işlerinden arttırdığımız zamanın bir kısmını işimize giderken kaybettik. sonra da makineler ve yeni iş düzenleri sayesinde iş yerinde ekstradan zaman kazandık ve bunu da tuvalete gidip cepten facebooka girerek harcadık. bu da bize süpermarkette sıra kavgası yaptığı için siniri geçmeyen şefin ekstra mobbingi olarak geri döndü. biz de arta kalan zamanda işçi mahkemesine gidip mobbing davası açtık. bunu da facebboktan tüm anaokulu arkadaşlarımıza duyurduk. işte zamanın boşa harcanması da böyle bir şeydi.

    yoksa kitap okumak, müzik dinlemek, film izlemek filan çok gerilerde kaldı. gerek de yok öyle şeylere. hazreti google bize ihtiyacımız olan her şeyi söyler.
  • sıkıcıdır, insanın şu çağdaki en büyük düşmanıdır, bol miktarda atalet pompalar. bu vakitler uzadıkça zaman kısalır sanki. sorumluluk almak ise yegane çözümüdür.

    aynı kredi kartı borcu olan birinin daha dikkatli para harcayıp savurganlık yapmaması gibi, ne kadar cok işin sorumluluğu alınırsa o kadar doğru kullanılır zaman. oh bu aralar cok boş vaktim var bu boş vakitlerimde hep isteyip de zaman bulamadıklarımı rahatca yapabilirim düşüncesiyle başlar ancak hiçbir iş doğru düzgün gitmez bu zamanlarda. mesela uzun tatiller, öğreciler için, yaz tatili veya sömestr kadar boş vakitlerinin oldugu ve o kadar boş yere zaman harcayıp dogru düzgün bir işi bile yapamadıkları zaman yoktur. en depresif zamanlar da bu zamanlardır. bu sebeple, sorumluluk almaktan kaçınılmamalı - normal bir insanın aldıgından fazla olsa da - bugun de rahatım denilebilecek bir vakit bulunmamalı. aksiyon, her gün illaki önemli bir hedefin varlığı insanın başarıya ulaşmasını sağlar. boş vaktinin olması insana ilk bakışta hoş gelse de uzun vadede hiç bir yararının ve eğlencesinin olmadıgı açıktır.

    (bkz: kişisel gelişim kitabı tadında entry girmek)
  • diğer insanların aksine bende stres ve sıkıntı yaratıyor boş zaman. yani aylak bakkal misali sağa sola sarmalara, olmayan problemleri yaratıp onlar üzerine düşünmeye, her şeyin ayrıntısına girip mutsuz olmaya sebep veriyor. ne kadar yoğun ve zaman bakımından fakir olursam o kadar enerjik oluyorum. hani şu iş ilanlarında "stres altında çalışabilecek" çalışan profili benim sanırım. çok çalışıp, uykuya bile çok az zaman bulabildiğim dönemlerde sosyalliğim de tavan yapıyor mesela. çözemedim, sigmund freud analyze this vakası.
  • kimisi icin oyle fazladir ki bu kisiler bu vakitlerini degerlendirmek icin kafalarinda bir dunya yaratip icine girer sanki gercekmis gibi orada yasar. gercek dunyada var olan uretimsizliklerini amiyane bir ise yaramamalarini kurduklari bu dunyada gidermeye calisir. yine bu dunyayi kurmaya ayirdiklari vakitten kalan bos vakitlerinde (diyorum ya oylesine cok ki) insanlari paranoyakca takip edip, takip edilen kisi hakkinda o kisinin kendisinin bile yapmayacagi analizler yapmaya calisir ama onu da yuzune gozune bulastirirlar. demem o ki bosluk kotudur bir mesgale herkese lazimdir.
hesabın var mı? giriş yap