• bir çok sebep var .
    birincisi zihnen hazır olmadan evlenmeye çalışmak. evlilik akışına bırakılacak bir şey değil. ona öküzün trene baktığı gibi bakamazsın. kadın veya erkek farketmez sorunları önce kafanda yaşamalı kavga edip ayrılmalı sonra tekrar barışmalısın ve bunu zamanı geldiğinde de ölçülü bir şekilde gerçekten yapmalısın. vereceğin ve alacağın tepkileri ölçmeli iyi ve kötü yanlarını değerlendirmelisin. çünkü hayatında bunu sıklıkla yaşayacaksın. bunu yapabilecek olgunlukta olmayıp üstüne bir de evlenirsen. kısa bir süre sonra aman elalem ne der dediğin aleme rezil olursun. korktuğun da başına gelir. halbuki alemi dert edeceğine insan önce kendini dert edinmeli. mantık hayatta her uygulanması en zor şeydir. ama seni kurtaracak olan odur.

    insan en çok kendine yalan söyler. inanırsa sorunları erteler. inanmazsa özgüvenini kaybeder. çiftlerin yaptığı da tam olarak bu; ikincisi yani yalan söylemek.

    eğer yalanlarınızın başlangıcı tanıştığınız güne kadar gidiyorsa geçmiş olsun bugüne gelebilmeniz bile başarı sayılmalı. çünkü sıradan küçük bir yalan bile günü geldiğinde yakanıza, vergisini alamayan devlet gibi yapışır. temeli sağlam olmayan ilişkilerin sonu, memnuniyetsiz müşterinin şikayet mercii olan, kurumun çıkış kapısı sayılan mahkemede biter. kaldı ki günümüzde bireyselliğinden feragat edemeyecek insan topluluğu olarak evlilik hakkında tez yazacak kıvama gelene kadar beklemek gerekiyor galiba. en azından ben öyle düşünüyorum. son olarak ilişkiden korkmayın deneyin ama acele etmeyin.
  • ekonomi sebebiyledir efendim para kazanamıyorlar birbirlerine sarıyorlar
  • ''nerede o aşklar'' mı eskiden aşk mı varmış. seçme şansı yokmuş efendim insanların boşanmak gibi bir seçenekleri yokmuş evet. erkek çok eşli hatta hayat kadınlarına bile para veren artık sınıfı parası neye yetiyorsa ona göre takılan; kadın kaderini çeken hatta ''bana elleşmesin eve ekmek getirsin de uzak dursun deyyus'' diyen bireylerdi. o evden kefen ile çıkarmış evet o romantik hayallerinizdeki kadın. nasıl bir düş görüyorsunuz anlamıyorum ki. kaçınızın annesi sevdiği adamla evlenmiş merak ediyorum 30+ bireylerde yüzde kaçımız aşk çocuğuyuz. annem boşanma şansı olsaydı muhtemel boşanır; babam annemi bu hayatta yüzüstü bırakmaya vicdanı elverseydi bırakır giderdi.
    ha şimdi aşk var mı hayır şimdi de yok şimdide saçma sapan nedenler ile evlendiğimizden imkan varken boşanıyoruz. boşanmayı güzelleştirmek evet aptalcadır ama evlenmeyi mecbur olarak pompalamakta aptalcadır.

    tanım efenim ''insanların yetersiz gerekçeler ve gerekli şartlar oluşmadan yaptıkları çok sayıda evliliğin sonucu olan seçimleri''
  • evlenmeyi sadece
    bal ayı check inleri,
    gösterişli düğün-nişan-söz fotoğrafları,
    kocişko hashtag leri ....
    zanneden
    yaşının kaç olduğu fark etmez
    beyin yaşının 18 yaş altı olduğunu düşündüğüm kadınların artması yüzündendir.
  • aptal kadın ve aptal erkek popülasyonunun tüm popülasyon içindeki frekansının ciddi oranda artması sonucudur.
  • kadının çocuk doğurmak istemesi ama toplumun evlilik dışı çocuğu kabul etmemesi de buna örnek gösterilebilir.
    evlilik benim için korkutucu mesela, çünkü erkeklerin çoğu, çalışıyor da olsa bütün sorumluluğu kadına yıkıyor evlilik sonrası. benden sürekli 3 çeşit yemek, ütülü kıyafetler, düzen ve kendisinin pisliğini temizlememi bekleyen bir erkeğe bir süre sonra allah ne verdiyse dalabilirim. bir de tek başıma nasıl bir çocuk yetiştirebileceğimi öngörebiliyorum ama bir erkekle bu hayali kuramıyorum. bu yüzden toplumun ağzını kapatmak için, yine benim gibi çocuk sahibi olmak isteyen bir adamla evlenip, çocuk doğar doğmaz boşanmayı düşünüyorum. kafa rahat, kafa zehir.
  • tabii ki kılışdaroğlu.
  • aile büyüklerinde gördüğüm , en basiti zır deli karısını boşamayan amcam!
    akıl mı bu ? kadının akli ehliyeti yok , hasbel kader evlenmişler.amcam cennete gideceğine inandırmış kendini !!! çocukları yarım akıllı , hasarlı , ne de olsa bi deliden diye mazur görüyo millet , naapılır ?!
    abartılacak bi durum değil , olması gerekendir.
    birbirinizi piskopat ya da deli etmeden başvurulan akıllıca çözüm diyebiliyorum.
  • zor bir hayat zor bir ülke ne söylenebilir ki
  • evet tahammülsüzlük de etkilidir hatta stres, çalışma ortamlarındaki sıkıntılar hepsi etkilidir.kadın iş hayatına atıldı bu güzel bir şey ama kadının eski sorumlulukları hala yerinde onları kim yerine getiriyor yine kadın peki bu arada erkek neden kendini geliştirmiyor neden o da eşinin iş hayatına atıldığı gibi ev hayatına atılmıyor,kadın zaten çocuk yapmak zorunda çünkü o kadın evi çekip çevirmek zorunda çünkü kadın yani yapmalı bir de üstüne kocasına bebek gibi bakacak bu zihniyetten kurtulamadığınız müddetçe boşanmanız kaçınılmaz ben olsam anında boşarım.
hesabın var mı? giriş yap