494 entry daha
  • acilin psikoterapist geldi. ingiltere'de yasayan ve yetiskinlerle calisan bir terapistim. uzmanlik alanim iliskiler ve baglanma sorunlari. simdi size su an beraber calistigim danisanlarin yaslarini, mesleklerini, cok genel cizgilerde psikolojik durumlarini ve ebeveynlerinin bosanip bosanmadigini yazacagim. sonra da ileriki yaslarda psikolojik sorunlari olan insanlarin ortak ozelliklerini gozlemlerime dayanarak aciklayacagim. (ipucu: bu ortak ozellik ailenin bosanmis olup olmamasi degil)

    danisan 1: 20'li yaslar, kadin. meslektasim. ıliski ve baglanma sorunlari, ozdeger sorunu. anne baba beraber.
    danisan 2: 30'lu yaslar, kadin. cocuk cerrahi. ciddi iliski ve baglanma sorunlari, anksiyete, kimlik bunalimi. baba cocukken olmus.
    danisan 3: cift terapisi. ıkisinin de anne baba ayri. cok ciddi bir psikolojik sorunlari yok.
    danisan 4: 20'li yaslar, kadin. bilim insani. cok ciddi iliski ve baglanma sorunlari, ozdeger sorunu, cinsel sorunlar. anne baba beraber.
    danisan 5: cift terapisi. cok ciddi psikolojik sorunlari yok. kadin anne baba beraber, adam anne baba ayri.
    danisan 6: 30'lu yaslar, kadin. proje yonetimi. ciddi iliski ve baglanma sorunlari. anne baba beraber.
    danisan 7: 30'lu yaslar, erkek. yazar. cok ciddi baglanma sorunu, ozdeger sorunu, depresyon. anne baba beraber.
    danisan 8: 20'li yaslar, kadin. psikolojik danisman. ıliski ve baglanma sorunlari. kimlik sorunlari, anksiyete. anne baba beraber.
    danisan 9: cift terapisi. kadin sosyal fobi, anksiyete, ozguven eksikligi, kendine zarar verme, depresyon. anne baba beraber. erkek genel anksiyete. anne baba ayri.
    danisan 10: 20'li yaslar, kadin. muhasebeci. anksiyete, depresyon. anne baba ayri.
    danisan 11: 30'lu yaslar, kadin. yonetici asistani. ıliski ve baglanma sorunlari. anne baba ayri.
    danisan 12: 20'li yaslar, kadin. ogrenci. panik atak, anksiyete, baglanma sorunlari, ozguven eksikligi. anne baba beraber.
    danisan 13: 30'lu yaslar, erkek. gazeteci. gordugum en ciddi baglanma sorunu, kimlik sorunlari, depresyon. anne baba beraber.
    danisan 14: 30'lu yaslar, erkek. software. cok ciddi baglanma sorunlari, ciddi anksiyete. anne baba beraber.
    danisan 15: 30'lu yaslar, kadin. gazeteci. ciddi iliski ve baglanma sorunlari. paranoya, anksiyete, kimlik sorunu. anne baba beraber.
    danisan 16: 30'lu yaslar, kadin. politikaci. anksiyete, ozdeger sorunu. anne baba ayri.
    danisan 17: 20'li yaslar, erkek. ordu mensubu. anksiyete, depresyon. anne baba ayri.

    bunlar belki bir fikir vermis olabilir. goruldugu gibi anne baba ayri ya da beraber olma durumu ile kisinin yetiskinlikteki psikolojik sagligi arasinda belirgin bir baglanti yok. anne babasi ayri olanlarda bu surec kotu islemis, cocugun hisleri gozetilmemis. bunlar su an calistigim 11 kisi ve yakin zamanda calismayi bitirdigim 6 kisi, representative bi sample yani (turkcesini bilemedim). ayni trendi yillardir beraber calistigim danisanlarla da gozlemledim. hatta soyle bir dusundugumde, en agir psikolojik sorunlari olan kisiler kucukken anne ya da babasini kaybetmis olanlardi, ama daha sonra anne babanin hala beraber oldugu kisiler ve sonra bosanmis aile cocuklari geliyordu. tabii bu bilimsel bir arastirma degil ama kaidemden de sallamiyorum. gozlemlerimi aktariyorum.

    simdi gelelim zurnanin zirt dedigi yere. asagidaki durumlardan birini ya da birden fazlasini yasayan kisileri yetiskinlikle toparlamak zor oluyor.

    1) duygularini ifade etmesine izin verilmemis cocuklar. bu kotu niyetle olmayabilir. ebeveyn ama genelde anne cocugunu uzgun gormeye katlanamaz, o yuzden cocuk her uzuldugunde dikkatini dagitmaya calisir, uzulmemesini soyler. en asirisinda kendi cocuktan daha cok uzulur, aglar ve cocuk artik ona hicbirsey soyleyemez. ya da baba cok disiplinlidir. cocugun ofkelenmesine, korkmasina, aglamasina kizar.

    2) cocuklukta akran zorbaligi yasamis insanlar cok zor toparliyo. adeta bu reddedilmek, dislanmak, itilmek, kendisinde bir yanlis oldugu hissi beyin kivrimlarina isleniyor. genelde kendine guvensiz, anksiyeteli, surekli kendilerini baskalariyla kiyaslayan, iliskilerinde sorun yasayan insanlara donusuyorlar.

    3) ılk iliskisi travmatik olan kisiler. anne baba aile mukemmel olabilir ama ilk romantik iliskisinde cok buyuk bir kazik yiyen insanlar da kolay kolay guvenemiyor ve bende bi sorun var hissini uzerlerinden atamiyor. ozellikle bu durumu gormezden gelirlerse ve sonraki iliskilerinde de benzer seyler yasarlarsa toparlamak zor.

    aklima baska seyler gelirse edit yaparim. ıstatistikler ne soyluyor bilmiyorum tabii onlara da bakilabilir. gozlemlerimi aktardim. bosanin demiyorum ama bosanmis , iyi iliskilerini surdurebilen, cocugu birbirlerine karsi silah olarak kullanmayan, cocugun duygularini ifade etmesine izin veren bilincli anne baba, bosanmamis ama narsist, kendi duygularini cocugunkilerden one koyan, surekli kavga eden, huzursuzluk yasayan, birbirinden kopuk, huzurlu ve mutlu bir ev ortami saglayamayan anne babadan evladir.

    edit: bircok mesaj aldim. elimden geldigince ozellikle tavsiye isteyenlere cevap vermeye calisacagim. kendi deneyimlerini aktaranlara da cok tesekkur ederim. geribildirimleri okumak benim icin de cok ilginc ve faydali oldu.
  • okulda, hele de yatılı okulda sana acıyan gözlerle bakılmasıdır.

    akraba yanında bir parça rahatsız hissetmektir.

    bir zamanlar "dul", şimdilerde "boşanmış" diye tanımlanan annen hakkında konuşulmasını sineye çekmektir.

    haftasonları ve yılda 1-2 kez birer hafta görme hakkı olan babanın yollarını gözlemektir. çoğunlukla da gözlediğinle kalmaktır.

    yıllar sonra burada "boşanmış aile çocuğu" olmanın hakaret konusu olduğunu görmektir.

    işin komiği, kızlık soyadına dönen annenle bir otelde, kampta, öğretmen evinde filan kalmak istediğinde sana jigolo muamelesi yapılmasıdır.

    33 yıl oldu, bırak artık peşimi be boşanma!..

    aklıma geldi eklemesi: boşanma ilamını atmayın, yıllar sonra bile lazım oluyor. sözgelimi annemle oturmaya karar verince adres kaydımı yaptırmak istedim. soyisimler farklı olduğu için boşanma ilamını da yanımda götürdüm, biliyorum sıkıntı çıkacağını. ama o bile yetmedi, annemi de çağırmak zorunda kaldım. illâ nüfusundan kontrol edip "şifahî beyân" aldılar. yeter lan!..
  • boşanamamış aile çocuğu olmaktansa, yüz bin kat tercih edebileceğim şeydi.

    bazen boşanmak daha hayırlıdır. kesin bilgi.
  • kızım geçenlerde şöyle bir şeyler söyledi bana :

    "annecim, eskiden bana televizyon açıp izle derdin, sonra odanıza gidip babamla birbirinize bağırırdınız, gözlerin kıpkırmızı geri gelirdin. ağlardın ama ben anlamamış gibi yapardım. artık ne kadar mutluyuz ikimiz değil mi? gözlerin de hiç kırmızı değil, iyi ki ayrılmışsınız."

    çocuklar sandığımızdan daha zekiler. algıları inanılmaz açık. farketmediklerini sandığımız şeyleri farkediyor ve bir kenara yazıyorlar.

    evet, boşanmış aile çocuğu olmak boktan bir şey. evet, etkileri olacak bu çocukların üzerinde. ve evet çocukla birlikte kalan ebeveyn için de zorlu bir süreç. ama herkes payına düşeni yaşıyor bu hayatta. bu çocukların payına düşen de biziz; evliliklerini yürütememiş birer ebeveyn. bin kere söylenmiş, binbir benimki olsun; mutsuz ve hırgür içinde bir evde yaşamaktan iyidir çocuk için her türlü.

    genelde anne babası boşanmış çocuklar, mutlu aile düzenleri olan çocuklarla mukayese ediliyorlar. çizilen vahim tablonun sebebi bu sanırım. iyi de kazın ayağı öyle değil ki. bu çocuklar maalesef ki zaten bir sıfır gerideler.
    mukayese, boşanmayı seçmiş huzursuz ailelerle, boşanmayıp birbirlerinin kanını emmeyi sürdürmeyi seçen aileler arasında yapılmalı. ikisi de boktan da, hangisi daha boktan ona bakmalı.
  • birgun ortaokul arkadaşımla evlerine doğru yürüyorduk..

    'baban ne iş yapıyor ?' diye sordum.

    'benim babam vefat etti.' dedi.

    içimden geçirdiğim şey; 'ne guzel be; babası aksam eve gelmiyor.' oldu.

    en azından, akşam eve geldiğinde kavga sesi duymamak için, babanın ölümüne bile sevinecek bir çocuk olmamaktadır bu.
  • hiç bir zaman tam anlamıyla aile olamadıysanız sıkıntı yaratmayan durum. yani aynı evin içinde yaşayan yabancılardansa kendi evleri olması daha iyi oluyor.

    ben annemle babamın hiç sarıldığını görmedim mesela. hiç bir zaman annem babamı sevmedi. hatta hayatı boyunca ondan nefret etmiştir. babamın da böyle bir durumda ona bayıldığını pek sanmıyorum.

    birbirlerine aşkım, canım, cicim dediklerini hiç görmediğiniz bir sözde aileniz varsa size pek koymuyor boşanmaları. benim de bir annem vardı babam kardeşlerim.. ama hiçbir zaman ailem varmış gibi hissetmedim. kendimi hep yalnız hissetmişimdir. lise son sınıfa kadar derslere asılmamın sebebi de buydu belki. onlardan öylesine kurtulmak istemiştim ki.

    o kadar yıl aynı evde yaşadık, babam işten gelir annem kapıyı açardı. akşam tv seyrederken annem tabağa meyve koyardı babam da bize kesip verirdi falan. böyle bakıldığında sıradan bir aileymişiz gibi görünüyor. ama evdeki insanların tamamı keşke babam eve gelmese diye dua ederse, bir anne sürekli baba tarafından ezilirse, baba her istediği olsun isterse, anne de baba da birbirine bir kez bile içtenlik veya sevgi göstermezse aile olunmaz.

    kısacası anne baba çocuk aynı evde yaşıyorlar diye aile olmuyorlar. ben de isterdim birbirine aşık bir anne-babam olsun, ailem olsun.. ama hiç olmadı işte.

    yine de ne bileyim iç güdüsel olarak boşanmalarını istememiştim. ama anladım ki böylesi çok daha iyi oluyormuş. üzülmeyin be geçiyor..
  • bugün vizeden çıktım, telefonuma baktım 3 mesaj, 2 cevapsız arama. hepsi 13 yaşındaki kız kardeşimden. sınavda olduğumu da biliyordu üstelik. aradım hemen acil bir durum mu var diye.
    babamla buluşmuşlar öğlen, yemek yemeye gitmişler. eve dönerken babamın başı dönmüş, fenalaşmış biraz ve sizde biraz uzansam olur mu diye sormuş. evet diyememiş kardeşim annem duyarsa kızar diye. babam da söz konusu annemin sinirlenmesi olunca üstelememiş, kardeşimi eve bırakıp gitmiş.
    telefonda hüngür hüngür ağladı bunu anlatırken. 13 yaşındaki çocuk vicdan azabı çekiyor, keşke içeri alsaydım babamı, ya kötü bir şey olursa diyor. hıçkırıyor. hiç bir şey diyemedim, geliyorum eve bekle diyebildim sadece.
    eğer babamı eve alsaydı akşam annem bunu öğrendiğinde ikimize de kızacaktı. asla onu suçlamıyorum, babamı evinde istememekte çok haklı sebepleri var çünkü. bu sefer annemi üzdüğü için vicdan azabı çekecekti kardeşim. 13 yaşında daha. hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı yine.

    boşanmaları demek anneyle babanın arasında kalmak demektir çocuklar için. birini üzmeyeyim derken diğerini üzmek demektir. üzülmek demektir.
  • bir anne ki, çocuğunu kıskanıyor, doğduğu günden itibaren düşman gibi görüyor, bir kere dahi altını temizlememiş, emzirmemiş, bir gece dahi uykusundan feragat etmemiş, horul horul uyumuş, herşeyi sineye sarıp, yeter ki yuvamız bozulmasın, cahildir, gençtir denmiş, o anne ki, çocuğu 9 aylıkken almış başını, haber dahi vermeden tatile gitmiş, gezmiş, tozmuş, sanki bebek elin, yine susulmuş, evlat hatrına, bebek babaanne ve hala tarafından büyütülmüş, o babaanne ki, ana okulu ve ilk okulda m.e.b. den özel izin alarak, zira çocuk okula gitmemekte direnmiş, gitse durmamış, o babaanne 60 yaşındaki kadın, 2 sene boyunca hergün okula torunuyla gitmiş, aynı sırada oturmuş, diğer çocuklarında babaannesi olmuş, onlara bakmış,ilgilenmiş, eşek resmi çizmiş, çocuklara öğretmiş, çişi geleni çişe götürmüş, yemek yemeyene yedirmiş, herşeyi torunu hatrına yapmış, hastalanmış, alerjik astım olmuş tozdan, yine de devam etmiş okulda durmuyor yeter ki okusun alışsın diye, edebinden ki asla rüşvet vari şey değil, zaten m.e.b. den izin alınmış, kimse birşey demesin diye okula yüklü bağışlar yapmış, okulun babaannesi olmuş, bağış için değil, 2 sene boyunca torunu için yaptığı ve diğer çocuklara olan ilgisi için, okulda yılın annesi, süper babaanne seçilmiş. anne olacak kişi, ikide bir boşanma davası açmış, baba olan şahıs, şizofreni ve ilerlemiş tiroid hastalığı için tedavi ol, hasta olduğun için bunlar olmakta, boşanmayalım tamam sen yine bakma, alışıncaya dek, kardeşim ve annem bakar, şikayetçi değiller, yeter ki tedavi ol düzel, ilaçlarını düzgün kullan, çocuk annesiz büyümesin demiş, bir olmuş, iki olmuş, üç olmuş, en nihayetinde herkesin canına tak demiş, yine kendisi açmış davayı, baba olan, ne istiyorsa vereceğim, alsın bitsiz bu azap demiş, anne olacak kadın, altına araba, yüklü miktarda ziynet ve para, bir de nafaka bağlanmış, çocuk 5 yaşındayken resmen boşanılmış. sosyal uzmanlar çocuğun velayetini babaya vermiş, ki çocuk zaten doğru dürüst evde anne mi görmüş ki...

    anne daha boşanma davası sürerken nişanlanmış, boşanma sonuçlandıktan sonra ayrılmış, sonra iki defa daha nişanlanmış onlar da bitmiş. en nihayet bu sene haziran ayında bir daha evlendi. bu aileye zarar vermesin de, varsın evlensin, boşansın, yeniden evlensin, kafasına göre takılsın, zaten ona heryer angara!

    evet o çocuk yeğenim. anneyi tanımadan, kucağını bilmeden, kokusunu hiç içine çekmeden, doğduğu günden başlayıp 5 yaşıne kadar süren bu olaylar dizisinden sonra, 8 yaşına girecek eylül'de, gözlemlediğim ne olursa olsun annedir, hatıralarında belli belirsiz annenin burada yazmadığım bebekken uyguladığı şiddet, hatırlamasın asla, ama anne annedir. ne olurdu sanki benimle kalsaydın! diye geçiyordur içinden...

    o şanslı bir çocuk, babaanne ve hala, ailenin geri kalan tüm bireyleri eksikliği hissettirmedi. babaanne ki, allah uzun ömür versin, cennet denilen kapıyı sırf bu yüzden açabilir.
  • sahip olduğum sıfatlardan.

    sanırım bizi diğer "normal" ailelerde büyümüş "sağlıklı" insanlardan ayıran tek/en önemli fark değişik zamanlarda, kimsenin fark bile etmediği ufacık ayrıntılarla, bazen sadece bir anlığına bile olsa ölümüne mutsuz olmamız. sonra geçiyo ama. acımanıza gerek yok yani.

    örnek vermek gerekirse, yurtta kalırken oda arkadaşımın annesine telefonda "anne telefonu babama versene" demesinin bende hiçbir karşılığının ilmaması
  • babam ve oğlum'u izlerken herkesten çok ağlamaktır. annenin veli olması durumunda, soyadı farklılığından ötürü veliye teslim edilmesi gereken her belgeyi başkalarına göstermemek için strese girmektir. yakalanınca, niye soyadınız farklı sorusu karşısında minicik kalbinizin bir an durmasıdır. arkadaşların sorduğu baban nerede, görüşüyor musunuz hala, onu seviyor musun, niye ayrılmışlar gibi zalimce sorular karşısında boyun bükmektir, kuytularda ağlamaktır. kırılmaktan korkmaya başlayıp, kendi kabuğuna çekilmektir küçücük yaşta. kendi halinde, sessiz, sakin, çekingen diye tanımlanmaktır. küçük yaşta ayrılmış olsalar bile, bunun son derece normal olduğunu ancak ergenlikten sonra idrak etmektir. herkesten çok empati yapmaktır ikili ilişkilerde. sevince daha çok, daha nazik sevmek, özünde kırılgan ve duygusalken güçlü görünmektir. doğmamış çocuğunuzun doya doya baba dediğini hayal edip aptal aptal gülümsemektir.
498 entry daha
hesabın var mı? giriş yap