• bu dizi, şu an yayında olan bütün dizilerin nüvesi gibidir. olası ve izlediğiniz senaryoların hepsini bu dizi içinde bulabilirsiniz.

    türkiye diziciliğinin ana özelliklerinden biri; ana karakterlerin yaşamda sert-keskin diye nitelendirdiğimiz deneyimleri ard arda yaşamasıdır. insanlar bir yıl içinde 1 kan kanseri, 2 major depresyon atağı, 3 hafıza kaybı, 4 çocuk kaçırma, 5 trafik kazası, 6 silahlı yaralanma, 7 enfarktüs geçirir ama bana mısın demez. bütün bunlar olurken evlenirler, yeni doğacaklara gebe kalırlar, evlerine yeni mobilya alırlar. ne olursun olsun orada hayat her zamanki gibi devam eder.

    böyle mi olacaktı bunun önünü açmış ve bu vizyonu yerleştirmiş olan dizidir. bu dizide oynayan istisnasız her kadın karakter bir kez olsun tecavüze uğramış, bundan dolayı şantaj görmüş, çocuklarıyla birlikte bir kez olsun junkie olmuş, eşleri kaçırılmış, anneleri yanarak ölmüştür. sevgililerden biri yarışçı olduğundan trafik kazalarının haddi hesabı yoktur. sakatlanma ve sonra hayata tekrar bağlanma ilk kez bu diziyle devreye sokulmuştur.

    çok sempati beslerdik bu diziye. en son cast torunlar üstünden dönüyordu. bir nesil büyüttü böyle mi olacaktı kendi içinde, hepsini de feleğin çemberinden geçirdi durdu.
  • şu sıralar televizyonda gördüğümüz bütün kötülüklerin anası kült dizi. dizinin ismini böyle mi olacaktı koyduktan sonra senaristler işin içinden çıkamadılar tabii; her bölüm için yeni bir felaket bulmak zorundaydılar ki dizi adını taşıyabilsin. sonra dizi felakete doymayan manyak bir izleyici kitlesi yarattı ve bu kitleyi doyurmak için felaket üzerine felaket yazmak durumunda kaldı bundan sonraki dizilerin senaristleri.
  • her bolumde 30 tane yeni karakterin eklendigi dizi. bi aksam izliyim dedim kim kimin kayincosu belli degil. oeh yani.
  • dizinin bir sahnesinde geneleve dusmus zavalli kahramanimizin istemsiz tecavuze ugrarken cekilmis bir santaj kasedi vardir gizli kamerayla, ama bu nasil bir teknolojiyse gizli kamera olayi 3 ayri acidan pan yaparak cekmistir, bize de takdir-i ilahi demek duser..
  • ortaokuldayken ingilizce ödevi niyetine yazdığım hikayeler tadında senaryosu olan bir dizi. hikayeye başlar yazar yazar yazar, girişi bitirir gelişmeye geçer, sonunda da sıkılıp karaktere araba çarptırıp öldürürdüm.nerden biliyim böyle olacağını.
  • boooooyle mii olacaaaktiii boooyle miii olacaaktiiii diye de bi sarkisi vardir jenerik tadinda. (bkz: yazili melodi denemeleri)
  • dizinin yapımcılarının çok güzel bir dizi yapmak için yola koyulduğunu, ama böyle abuk sabuk bir ucube ortaya çıkınca "böyle mi olacaktı yav? alla alla" diyerek ismini koyduklarını sandığım dizi.
  • idda ediyorum türkiye'nin gelmiş geçmiş en saçma dizisiydi (akasya durağı dahil).

    3 arkadaşın hikayesiyle başlayıp, daha 5. bölümde kadro dağıldı.. aynı rolü 4 farklı kişiye oynattılar lan.

    acayip takıntılı hikayelere sahiptiler ;

    şebnem özinal'ın oynadığı karakter, 3 nesille birden yattı.. baba-oğul- kutsal dede* üçlemesi oluşturdu kadın... bir de nasıl birşeyse, zaman geçiyor, dede ölüyor, çocuk büyüyor, ama şebnem özinal hep aynı kalıyordu. ailenin bütün erkekleriyle yatma konusunda and içmiş , yemin vermiş, saçma sapan bir karakterdi..

    bir de hapis olayı vardı.. işte her dizinin olmassa olmazı olan mapusa düşme olayının piridir bu dizi. bildiğin , adama yatak ayırmışlar hapiste, gidiyor gidiyor aynı hapishanede aynı yatakta yatıyor, fondaki ferdi baba posterleri bile aynı amk.. adam hapisten çıkıyor, bir duş alıyor, çocuğunu seviyor, elektrik faturasını yatırıyor, sonra hooop, tekrar hapise.. hakimlerde bunu tanıdığından dolayı herhalde, mahkeme bile olmuyor, direk aynı yatağa, aynı koğuşa götürüyorlar adamı.. apart otel muamelesi yapıyorlar hapishaneye..

    ;''galiba bu dizi bitmeyecek'' dediğim bir anda ansızın bitiverdi.. halbuki ben şebnem özinal'ın* 4. nesille olan haletini görürüz diyordum
  • büyükannemin "kaç yıldır izliyorum, kaçıramam bu bölümünü." diyerek yıllarca takip ettiği ve genellikle aynı saatlerde yayınlanan maç vb. programları kaçırmama sebep olmuş dizi. hande ataizi, berna laçin, hakan ural gibi oyuncularla başlangıçta iyi bir kadro kurmuş fakat seneler geçtikçe saçmalamıştı.

    1997-2003 yılları arasında 163 bölüm çekilmiş. eğer oynayan tüm oyuncuları bir kokteylde toplamayı düşünürlerse şükrü saracoğlu stadının en uygun yer olduğunu düşünüyorum bu aktivite için. bir de her gördüğümde "ya ne olacaktı amına koyım" tepkisi verirdim. neyseki atlattık o korkunç günleri.
  • daha nerden entrika sekli semali bulup cikarabiliriz, kahramanlarimiz daha nasil surunebilir, amuda kalkip kicindan nisan almaya calisabilir diyerek gotten sallama senaryolariyla buhran gecirten dizi ornegi..
hesabın var mı? giriş yap