• dracula adlı romanında korkuyu tasvir etmekten ziyade günlük ve mektuplardan başlayıp dönemin tren kalkış saatlerine dek uzanan bir gerçekçilik örgüsüyle okuyucuyu dehşete düşüren yazardır. tabi o dönem insanları için bu roman o gerçek yerler ve anlatım tarzıyla döneminde pek tartışılmış, daha çok bu yönüyle gündeme gelmiştir. zaten dracula romanının olayı korkutuculuğu değildir. o gerçekçi atmosferi biraz tırstırsa tırstırır.

    hayatına eserlerine gelirsek...

    abraham "bram" stoker dublin'de, 1847'de bir devlet memurunun oğlu olarak dünyaya gelmiş, çocukluk yıllarını fiziksel engelli olarak geçirmesine rağmen gençlik yıllarında dublin üniversitesi'nin önemli atletleri arasına girebilmiştir. babasının yönlendirmesiyle onun gibi devlet memuru olmuş ama bir yandan da tiyatroya meylederek the evening mail gazetesinda tiyatro eleştirileri kaleme almıştır. 1878 yılında oscar wilde'in eski sevgilisi florence balcombe ile evlenmiştir.

    pek çok kısa öykü yayınlandıysa da yazarlık şöhretini 1897 yılında ilk baskısı yapılan "dracula" romanıyla kazanmıştır. en çok satan kitaplar listesinde yer alan dracula bugüne kadar milyonun üzerinde satmıştır ve ingiliz edebiyatının en önemli korku yapıtı olmasının yanında dünyaz üzerinde fenomen haline gelmiş pelerinli doğu avrupa orjinli vampir imajının prototipini ortaya koymuştur. başka korku öyküleri de yayınlanmıştır. the snake's pass (yılan'ın geçidi, 1890), the mystery of the sea (denizin esrarı, 1902), the jewel of the seven stars (yedi yıldızlı mücevher, 1904-ithaki yayınlarından "yedi yıldız mücevheri" adıyla, türkçe olarak yayımlandı), the lady of the shroud (kefenli kadın, 1909) ve the lair of the white worm (beyaz kurdun ini, 1911-seyhan kitap tarafından "beyaz ejderha'nın yuvası" adıyla türkçe olarak yayımlandı) yazarın diğer korku öyküleridir. hayran olduğu tiyatro sanatçısı ve dostu olan henry irving'in 1905'te ölümünün ardından kısa süreli bir felç geçirmesine rağmen yazarlığa devam etmiş, 60 yaşındayken daily chronicle gazetesinde winston churchill ile yaptığı söyleşisi yayınlanmıştır. viktoryen dönemin katı kurallarına inceden inceye uyan bir beyefendi olarak yaşayan stoker, aslında atılgan ve serüvenci olan kişiliğini biriken tüm bu engellemelerini ve düş kırıklıklarını yapıtlarına boşlatmıştır. 20 nisan 1912'de londra'da frengi hastalığı yüzünden ölmüştür.

    yazarla ilgili daha detaylı bilgiler, 1997 yılında kamer yayınlarından çıkan, giovanni scognamillo'nun "dehşetin kapıları" adlı bir çeşit korku edebiyatı bibliyografyası sayılan eserinin bram stoker'le ilgili olan kısmında ve yine 1998'de kamer yayınlarından çıkan ilk tam türkçe dracula çevirisi olan "dracula" nın giovanni scognamillo'nun yazdığı önsözünde bulunuabilir. yine bu entrye kısmen kaynaklık eden karanlıkta 33 yazar'ın ilk cildinde yer alan stoker biyografisini de bunların arasına katabiliriz.

    (bkz: dracula)
  • yaşamının ilk yıllarını hiçbir doktorun anlayamadığı bir hastalıktan dolayı yatakta geçiren ve bu süre zarfında annesinin anlattığı irlanda efsaneleri ile büyüyen,8 yaşında mucizevi bir şekilde iyileştikten sonra oyun oynamak yerine mezarlıklarda vakit geçiren,sonraları tiyatro eleştirileri ve aşk öyküleri yazmış 20 nisan 1912'de "frengi"den dolayı ölmüş yazar.
  • 19. yy başlarında balkan ülkelerine gelip folklor araştırmaları yaparak kontes elizabeth bathory ve vlad drakul u birleştirip drakula nın çağdaş metninin oluşturulmasını sağlayan ingiliz. bir yaşından sekiz yaşına kadar yataktan kurtulamadığı bir hastalığa yakalanarak yoğun biçimde anasının bakıma muhtaç kalması neticesinde öldürücü birleşme itimi (fatal urge to merge) oluşmuş kendisinin, annesinin dışında ondan ayrı bir varoluş kazanamayacağını düşünemez olmuştur. drakula öyküsünün temelinde de kendisini yaratanla birleşererek ölmek ya da daha üst düzeyde bir yaşama kavuşma ereğiyle reel yaşamdan uzaklaşmak isteği korkusu oluşmuştur.
  • böyle de bir giriş olsun, konunun özüne binaen.

    hepimizin bildiği dracula'nın yazarı olan bram stoker'ın aslında ilginç de bir yaşamı olmuştur.

    küçük yaşlarında yatağa bağımlı olduğundan ötürü küçük bram, annesinin ona anlattığı peri masalları ve halk hikayeleri ile vaktinin çoğunu geçirmekteydi. işte küçük yaşta bram'in zihnine işlemiş olan bu hikayelerin akabinde romanına kaynaklık eden temel unsurlar olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır. hatta stoker kendisi de bu durumu şöyle ifade etmiştir:

    "doğal olarak düşünceliydim, uzun hastalık döneminin yarattığı boş zaman bana sonraki zamanlarda verimli olacak birçok düşüncenin fırsatını sağladı."

    dracula'ya kaynaklık eden önemli unsurlardan birinin vlad the impaler, ya da diğer adı ile vlad iii dracula of wallachi ya da kazıklı voyvoda olduğu sanılmaktadır, fakat bu konuda tartışmalar da yok değildir. bazı düşüncelere göre ise ana tema irlanda tarihinden, stoker'ın da atalarından olan manus the magnificent'ın hayatından beslenmektedir. (manus o’donnell)

    stoker'ın oscar wilde, william butler yeats, sherlock holmes'ün yazarı sir arthur conan doyle ile arkadaş olduğu bilinmektedir. fakat wilde'ın çocukluk aşkı ile evlenmiş olan stoker'ın arası bu nedenle wilde ile bozulmuştur. yine de başka bir tarafından duruma baktığımızda bu yazarların birbirlerini ne denli etkilediği hakkında bir fikir sahibi olabiliriz. burada stoker'ın, amerika'da walt whitman ile tanış olduğunu da bilmek gerekir. zira bu yazarlara baktığımızda, üsluplarını ve özgünlüklerini bir kenara bırakarak, hepsinin hemen hemen aynı türde eserler verdiğini anlamak pek de güç değil, birbirlerinden izler taşıdığını fark edebilmek de ayrı bir detay.

    stoker hakkındaki kayıp noktalardan biri onun sanata olan düşkünlüğü. 1874'te dublin sketching club adlı bir birleşmeyi başlatmış olan bu yazarın kendisinin de bir çizer olup olmadığı hakkında bir fikre fazla sahip değiliz. her an belki de stoker çizimleri ile karşılaşma ihtimali ile yaşıyoruzdur. çocukluğunu yatağa bağlı olarak geçiren bu insanın gelişmiş hayal gücü, sadece yazın olarak değil belki bir william blake gibi, bir oğuz atay gibi resim olarak da yansımıştı.

    ne demişti dracula:

    "intikamım henüz yeni başladı. bunu yüzyılları aşkın bir zamana yayıyorum, zaman benim yanımda"

    1897'de okuyucuyla buluşan, en çok sinemaya uyarlanan ve okunan bu eserin baş karakteri dracula pek de haksız gibi görünmüyor bu konuda.
  • çocukluğunda yakalandığı hastalıktan kurtulmak için uzun bir süre atletlik yapan, sonraları edebiyata merak salan, percey shelley'in karısı frankenstein'in yazarı mary shelley'le de bir süre evli kalmış yüce insan, öpülüp koklanası yazar.
  • efsane bir yazar olmak gerekli bütün gariplikleri yerine getirmiş adam. çünkü efsane yazar olmak için en azından çocukken taciz edilmek, sakat kalmak, savaşa katılmak, düelloda ölmek veya çoluğun çocuğun rızkını kumara yatırmak gibi davranışlarda bulunmak gerekiyor. öyle kuru kuru doğdun, seksen yaşında öldün olunca şekilli sanatçı olamıyorsun. ya kulağı keseceksin ya mahalleyi yakacaksın. illa ki bir atraksiyon katmak zorundasın hayatına.

    bram daha doğrusu abraham abimiz de bu tanıma cuk oturuyor. çocukluk yıllarını, teşhis edilemeyen bir hastalık nedeniyle yatalak olarak geçiriyor. sekiz yaşında ise kendi kendine iyileşerek dublin trinity college'ın en çok ödül alan sporcusu oluyor. lan bu nasıl bir hikaye? adam yazar olmak için doğmuş işte. sırf şu döneme dair kitap yazıp dokuz yaşında ölse yine saygı duyulur. kumar, alkol ve karı kıza düşkünlüğü kalan donanımı sağlamış kendisine. finalde frengiyle veda ediyor zaten. dracula'sı gibi nur içinde yatsın.
  • pesine takilan bir hirsizi dayak manyagi yapan, nehirde bogulan bir kisiyi gorup hic gozunu kirpmadan nehire atlayan mert'ligi ile taninmis kisi.
  • abraham "bram" stoker dublin'de bir devlet memurunun oğlu olarak dünyaya geldi. yedi çocuğun üçüncüsüdür. çocukluğunu fiziksel özürlü olarak geçirmesine rağmen, gençlik yıllarında dublin üniversitesinin en önemli atletleri arasına girebilecek kadar güçlü bir istence sahip olduğunu gösterdi. the evening mail gazetesinin tiyatro eleştirmenliğini yapmıştır.
    her ne kadar bir dizi kısa öyküsü yayımlansada yazarlık şöhretini 1897 yılında ilk baskısı yapılan dracula ile kazanmıştır. diğer önemli yapıtları arasında the snake's pass, the mysery of the sea, the jewel of the seven stars, the lady of the shroud ve the lair of the white worm sayılabilir.
    1912 yılında londra'da hayatını kaybetmiştir.
  • dracula için transilvanya mitolojisinden esinlenmeye karar vermiş ancak esas ilham bozuk karides yediğinde tüm gece yatakta karın ağrısıyla kıvrandığı sırada gelmiştir.

    (bkz: the vampire omnibus)
  • kötülük bir melekse, dracula onun tanrılarından biridir... :

    http://www.sabitfikir.com/…un-tanrilarindan-biridir
hesabın var mı? giriş yap