• haritaya baktiginizda sanki buyuk bir sehir gibi gozuken, mini mini, sevimli, duzenli bir guney hollanda sehri. her ne kadar turklerin hollandada buyuk sehirlerde yasadigi soylenmis olsa da yolda yururken evlerinin kapisinin onunde "anneeeeeee" diye bagiran cocugu gordugunuzde cok da yabancilik cekmediginiz bi sehir. bir de burda insanlar yurumuyo kesinlikle. ya bi sokak icin o bisikletin kilidini actigina degmez diycem ama simdilik tutuyorum kendimi. burasi mutlu insanlarla dolu, sigara sarmak disinda yapacak cok da fazla isi olmayan mutlu insanlarla.. insan kiskanmiyo degil hani.
  • şu resimde göreceğiniz "breda kalesinin teslimi" ile velazquez tadafından bütün dünyaya meşhur edilmiş felemenk şehri...

    resme bakanlar, resmin dörtte birini oluşturan mızrak denizine hayran kalacaklardır.

    gariptir ki, şehrin anahtarlarını alan komutanın insani yüzü ve mızraklar öne çıkmış ama tabloda şehir görünmemektedir.
  • suyunda, toprağında ne var bilmiyorum ama buradaki herkes dj.
  • hollanda'nin guneyinde bulunan kendi halinde sirin sehirin adi.

    trafige kapali ufak town hallvakit gecirmek icin idealdir, tabi diger kuzey avrupa sehirlerinde oldugu gibi icinde devasal bir manastir bulundurur. manastirin onunde konserler, aktiviteler olur; etrafi da bar, restoran ve cafe'ler ile cevrili oldugundan sehrin kalbinin burada attigi soylenebilir. breda kuzeyli hollandalilara gore daha sicakkanli insanlara sahip sirin bir kenttir, zamanin durdugunu hissettiren mekanlardandir.
  • caretta carettayi ugurladığımız hollanda sehri.

    acar muhabirimiz artık breda eteklerinden bildirecek.
  • hollanda'nın güneyinde belçika sınırına yakın küçük mü küçük ama küçük olduğuna bakmaksızın hollanda'nın gece hayatının en güzel aktığı şehirlerinden biridir. şöyle ki hollanda'nın en çok club bulunan şehri ünvanını elinde taşımaktadır. güney bölgesinde şubatın ikinci haftası olan karnavalıyla ünlüdür. bu karnaval vakti, hollanda'nın diğer şehirlerinden, almanya ve belçika'dan insanlar şehre akın eder. parti, seks, alkolun dibine vurup sabah işlerine giderler, akşam üstü trenlere atlayıp bir daha gelirler, böyle bir döngüdür gider 4 gün boyunca. aynı zamanda bu dönemde okuduğum nhtv üniversitesi ve de avans adında başka bir üniversitesi de vardır. bu üniversiteler ve öğrencileri sayesinde de küçük bir öğrenci şehridir, bu yönüyle de hep eskişehir'e benzetmişimdir. 6 ay boyunca kaldığım bu şehirde, 6 ay boyunca ingilizce konuşamayan bir kişiye bile rastlayamamanın hayal kırıklığı vardır üstümde.. sokakta 3 kez karşılaştığımız 3 farklı dilencinin bile advance seviyede ingilizce konuşması beni benden alan hususlar arasındadır. belçika'nın antwerp şehrine 55 km uzaklığındadır ki bizzat bisikletle gidip gelmişliğimiz vardır.. güzel, sevecen, eğlenceli bir kasaba şehridir. pek turistik bir yanı olmasa da grote markt dediğimiz meydana oturup bütün gün bira, kahve içip gelen geçeni seyretmek de güzel bi' aktivite haline gelir. ya da breda parkına geçip, bira, esrar bilimum zararlı şeyler tüketip günü orada güzel bir şekilde bitirebilirsiniz. hatta yanınıza gelen horozlarla ve tavşanlarla dost bile olabilirsiniz.
  • bir saat markası.
  • standartlari ilginç bir memlekettir.
    breda'da markette 50lik su 1.60 eurodur. benzinin litresi de 1.60 eurodur. otobüs bileti de 1.60 eurodur.
    bu şartlarda insanın otobuse binmek yerine daha ucuz olan benzine abanıp araba kullanası ve musluktan su içesi geliyor. fakat bakıyoruz ki yollarda araba yok, otobüsler dolu denebilir ve bisikletliler fink atıyor.
    * *
  • içerisinde çok tatlı bir minyatur ve bebek muzesi olan (tam adresi catharinastraat 23), tam yanındaki begijnhof'u da pek guzel hollanda sehri. muzedeki yonetici hanımefendi bir de likor ikram ediyor gezi sonunda.

    parklari da harikadır; gitar çalan gruplar, ordekler, fıskiyeler, guzel manzara esliginde yayıl kitabını oku, tek problem yogun ot kokusu...

    anvers'e giderseniz, çok yakın hemen geçebilirsiniz buraya.

    yemek için klasik hollanda mutfagının dısına çıkmak, italya'ya uzanmak için: grote markt 35 numaradaki da attilio'yu mutlaka ama mutlaka tavsiye ederim. lazanyaları harikaydı, sahipleri de çok sempatik. fransızca biliyorlar, eger fransızcanız varsa ingilizce zorlamayın derim, kızıyorlar. hollanda da tıpkı belçika gibi yogun sicilya ve calabria goçu aldıgı için en az oralardaki kadar enfes yemekler ve saraplar tadabilirsiniz burada.

    yasanilabilir bir yer gibi gorundu bana, hava gunesliyken guzel en azından.
  • benim hollanda'da en sevdiğim şehirlerden biri. çok tatlı ve minik bir şehir, buna rağmen hollanda'nın en büyük 10 şehrinden biri. şehrin merkezinde takılmak keyifli. her ne kadar meydanı diğer şehirlere kıyasla küçük olsa da ara sokakları tatlı. üstelik her markayı da bulabiliyorsunuz. çok fazla cafe var. cafelerin içleri de oldukça güzel, eindhoven'da bunun sıkıntısını çekmiştik iç dizaynları hiç güzel olmuyordu eindhoven'da.

    bu şehre dair en sevdiğim özelliklerden biri hollanda mimarisinden ziyade belçika mimarisine yakın olması. gerçi belçika ve hollanda mimari anlamda aşırı benziyor ama küçük nüans farkları var. bu şehir ikisinin de karışımı aslında. sınıra yakın olduğu için bu da beklenen bir şey. sokaklardaki binalar birçok şehirden daha aydınlık tonlarda ve daha süslü. örneğin merkezdeki grote kerk beyaz ve şatafatlı. hollanda'da den bosch dışında nerdeyse hiçbir şehirde bu kadar şatafatlı kilise görmedim. muhtemelen katolik protestan farkından kaynaklanıyor ama diğer şehirlerin kiliseleri hep sıkıcı ve dandik geliyor bana.

    bu şehrin etrafındaki bütün ormanlık alanlarda bisiklet sürdüm. şehrin merkezinden uzaklaşınca çok güzel köyler, çiftlikler, kasabalar var. eğer bahar ve yaz vaktiyse oralar şehrin kendisinden daha güzel. gerçi hollanda'da çok büyük olmayan bütün şehirlerin etrafı hep böyle. galdersee'de beach var, yazın hava sıcaksa göl kenarındaki plajda güneşlenip ördeklerle beraber suda yüzmesi çok keyifli oluyor.

    şehirde çok fazla festival oluyor. kielegat karnavalından tut, dans festivallerine kadar, tekne festivali, liman festivali ne ararsan var. tekne festivali dediğim herkesin botlarını filan ışıklarla donatıp kanalda geçit töreni yaptığı en iyilerin seçildiği çok orijinal bir şeydi.

    şehrin kuzeyinde getto bölgesi var orda türkler, faslılar, afrikalılar gibi genelde müslüman olan toplumlar yaşıyor. şehrin diğer kısımlarında normal hollandalılar, özellikle güneylerinde ise elit tipler yaşıyor genelde. en azından sokakların tipinden çıkarımım bu olmuştu.

    halkı ile çok muhatap olmadım ama burada yaşayan insanlar özellikle groningen'e utrecht'e filan kıyasla daha kısa boylu ve daha az sarışın gibi. o yüzden bu şehirde hiç boy kompleksi yaşamadım.
hesabın var mı? giriş yap