• bu gece isminden bir "b" harfi kaybetmiştir.
  • italya, ispanya, ingiltere milli takımlarının neden erkenden elenip turnuvadan sıvıştıklarını çok acı olarak anlayan garibanlar. bölüm sonu canavarı kendilerine denk gelmiştir.
  • bugun basina gelenler 2002 de turkiye-brezilya macinda dizine top carpinca yuzunu tutan rivaldo'ya turk milletinin bedduasindan kaynaklanmaktadir. bence.
  • bu dünya kupasında geleneğinden kopuk olan tek şey göze hoş gelen futbol oynamaması değildi. brezilya'ya yakışmayan, dünyanın birçok yerinde sempatizanı olan brezilya takımında daha önce görmediğimiz başka şeyler de vardı ve bunlar brezilya'yı turnuvanın en antipatik takımı haline getirdi.

    1- rüzgar esse kendini yere atıp faul, penaltı kazanmaya çalışan emek hırsızı futbolcular.

    2- ev sahibi olmanın avantajını köküne kadar kullanıp hakemlerin torpiliyle turları geçmeleri.

    3- neymar gibi dünya çapında bir yıldız olmayan, psikolojik altyapısı yetersiz, vasat bir apaçiyi süperstar olarak pazarlamaya çalışmaları.

    4- james rodrigez'i hakem torpilinden de faydalanarak adeta tekme tokat dövdükleri bir maçta kolombiya'nın öyle göte böyle yarrak diyerek şımarık neymar'a sert girmesini ve neymar'ın sakatlanmasını dünyanın en trajik olayıymış gibi sunmaya çalışmaları, yarı final maçında neymar formalarına sarılıp ağlamaları

    5- daha önce eğlenceli bir takım ve ülke olan brezilya'nın bu kupada hamasetin, brezilya milliyetçiliğinin doruğuna çıkması. ulusal marşlarını kavga eder gibi bağıra çağıra okuyan densiz futbolcuları

    6- yoksullara ayrılacak bütçenin kuş uçmaz kervan geçmez yerlere stat yapılmak suretiyle inşaat rantına aktarılmasını protesto eden brezilyalı çapulculara uygulanan polis şiddeti.

    7- ve daha bir sürü şey...

    tüm bunların sonunda almanya bunlara itekledikçe mutlu olduk. maç keşke 8-0 bitseydi. brezilya bu kupada iyi olan hiçbir şeyi hak etmedi. umarım 3.'lük maçında da hollanda'ya kaybederler. allah belalarını versin, gün yüzü göremesinler, ocaklarına ateşler düşsün, evleri başlarına yıkılsın, statlarını sel alsın, robben gol olup üstlerine yağsın...
  • ilk maçın 75. dakikası itibariyle "cafu yok, carlos yok, ronaldo yok; kim var ulan it?" sorusunu sorduran takım.

    ha bi de "ronaldo'yla brezilya'nın ne alakası var?" diye soracak bebeler sütünü içip yatsın yoksa sikerim.
  • nefret ölçeğinde hızla yükselerek yarı finalde melih gökçek'le eşleşmiş takımdır.
  • bu takım hakkında "antipatik de olsa böyle büyük bir ekolün 7-1'lik skorla yenilmesine insanlar neden bir nebze üzülmez? neden herkes genciyle yaşlısıyla, futbola meraklısıyla futbolla ilgisi olmayanıyla dalga geçiyor?" gibi sorular takılırdı kafamda son dönemde. dalga geçenler antipati beslemiş olabilirlerdi veya düşene bir tekme vurma psikolojisi olabilirdi. peki neden kimse bir kırıntı üzüntü duymuyordu?

    2014 dünya kupası'ndaki 12 haziran 2014 brezilya hırvatistan maçı'ndaki haksız penaltı, turnuva boyunca gelen -ve muhtemel olduğuna inandığım- brezilya'yı üst turlara hakemlerin taşıdığı eleştirileri ve izlemediğim için yorum yapamayacağım 4 temmuz 2014 brezilya kolombiya maçı'nda kolombiya'ya yapıldığı iddia edilen haksızlık. bütün bunlar antipati toplamak için gayet yeterli. ama antipati bir yandan da semapti doğurmaz mı? ying-yang falan hani, hayatın dengesi...

    bugünkü 12 temmuz 2014 brezilya hollanda maçı'ndan anlıyorum ki olay antipati falan değilmiş. meğer şerefsizmiş de bunlar. genelde spor karşılaşmaları sırasında ve sonrasında keyfim çok yerinde olur. bak belki de ilk defa sporla ilgili bir başlıkta espri yapmıyorum, ilk defa bir maç hakkında yazarken sinirliyim. bastıra bastıra söylüyorum resmen şerefsizliktir bu. bu takımda bir tane dingil var oscar* diye. 20. ve 30. dakikalar arasında resmen şerefsizlik nasıl olur portresini çizdi. 10 dakikada 3 kez hem de:

    - ilkinde ceza sahasınının yakınındayken kendine çelme taktı. ben sik kadar 37 ekrandan görüyorum da o amına kodumun hakemi göremedi, serbest vuruş verdi çok tehlikeli bir noktadan.

    - ikincisinde jonathan de guzman, savunmaya koşarken bu oscar piçi yine düştü, bu sefer kendine çelme takmayı bile unuttu, yere düşerken ayağını falan yamulttu. guzman'ın "dokunmadım." teminatı hakeme yetmedi, hakem guzman'a sarı kart verdi.

    - üçüncüsünde korner direğinin yakınında yine guzman'la birebir mücadelede karşılıklı olarak birbirlerinin formalarını çektiler. ilk itiraz eden tabi ki de çakal oscar oldu, ellerini kaldırdı "böyle oynanır mı ya?" der gibisinden. yan hakem itirazdan sonra faul verdi.

    edit: yine aynı maçta kuyt'ın yerde kalması dolayısıyla top brezilya'dayken oyun durduruldu. kuyt numara yapıyor zanneden brezilya taraftarı yuhlamaya başladı. halbuki, saha kenarında tedavi olurken gördüm, kuyt'ın kafasının arkası açılmış, sarı saçları da kıpkırmızı olmuştu. taraftar da bir ilginç.

    edit2: sonunda oscar denen hırt, hakemi aldatmaya yönelik hareketten dolayı sarı kart yedi. ama uslanmadı hollanda'nın 3. golünün başlangıcında (janmaat olduğunu tahmin ettiğim) hollandalı oyuncunun ayağına ayağını zorla taktırdı.

    daha verilecek ne örnekler vardır belki de grup maçlarından ve play-off aşamasından. isterdim ki şu entry'ye bir sonuç bölümü koyayım. ama maçın sadece ilk yarısı bitti, kısmetse sonucu benim yerine hollanda aynı almanya gibi farklı bir skorla koyacak.

    amin.
  • dünya kupası yarı finalinde almanya'dan tarihi bir fark yiyerek tüm dünyayı sevince boğmuş takım. eğri oturup doğru konuşmak lazım. kimse hakkıyla oraya gelmiş bir takımın fark yemesine bu kadar sevinmezdi. hakemsiz, desteksiz nasıl daha iyi oluruz'u düşünmeleri gerekiyor artık.
  • şu ana kadarki başarısını david luiz ve thiago silva ikilisinin savunma performansına borçlu olan takım, ne neymar, ne oscar...
  • zamanında elber gibi adamların bile forma şansı bulamadığı,şimdi fred,jo gibi akhisar'a gelse kimsenin siklemeyeceği adamları forvet olarak oynatan takım.
hesabın var mı? giriş yap