• inkubus sukkubusun 99 çikişli albümü wildın 5. şarkisi.
    kanimca, bir annenin sevgisini anlatabilecek en güzel şarkilardan biri ayrica.

    brightest of souls shining through
    dearest of boys, i love you
    wrapped in my arms i would stay here with you
    you are my lifeline
    you make the stars shine
    all of my life i have waited for you
    you are the brightest star
    i love all that you are
    you are the brightest star
    my beautiful child
    beautiful boy, i can see
    how you have brought joy to me
    the smallest thing you do captures my heart
    how i could watch all the day
    watch how you think as you play
    you have a mind that has opened my own
    you are my bloodline
    you make the stars in heaven shine
    all of my life i have waited for you
  • (bkz: john keats)
  • dört gözle beklenen, özlenen jane campion filmi. bu filmde ünlü yönetmenimiz eski tarzına geri dönüyor. in the cut gibi tuhaf ve yabancı sularda bir tarz denedikten sonra, o çok sevilen the portrait of a lady veya the piano gibi filmlere geri dönüşünü ilan ediyor.

    fragmanı için:
    http://www.metacafe.com/…bright_star_movie_trailer/
  • başrollerinde ben whishaw, abbie cornish ve kerry fox' un olduğu, ne yazık ki türkiye' de gösterime girmeyen, 2009 yılı yapımı, biyografik drama tadındaki film.

    edit: türkiye' de gösterime girmeyen yanlış bir ifade imiş. biz türkiye' de gösterime- bazı filmler gibi- geç giren film diyelim.
  • ülkemizde 12 şubatta vizyona girecek olan jane campion ın yeni filmi..umarız sınırlı sayıda kopya ile gösterime girmez.
  • gosterime girmis olmasi gerken fakat nerede gosterildigi belli olmayan film. hayatimda ilk defa boyle bir seyle karsilasiyorum saygili seyirciler...

    edit: entrapmen'in uyarisiyla bildiriyorum ki tiglon bu filmi deusynlige filmi ile degistirmek suretiyle bizi avm avm gezdirmis. hayat ne komik saygili seyirciler...
  • 12 mart'ta gösterime girecek olan jane campion filmi..

    --- spoiler ---
    acayip derecede güzel manzara görüntülerinden oluşuyor..
    --- spoiler ---

    http://www.mefallit.org/…ht-star-parlak-yildiz.html
  • özellikle sinema ile ilgili görüşlerine çok değer verdiğim biri bu film için "neredeyse dokunulacak bir film" yorumunu yapmış, sonuna kadar katılıyorum. filmin bu 'haptik duyum'a müsait yanını (örneğin odayı dolduran kelebekler, kedinin fanny'nin kucağından atlaması vd.) reddedemiyorsam da, ağdalı fakat geçiştirmeci oyunculukların altında ezilen bir john keats olduğunu düşünmeden edemiyorum. buradan hareketle sinemanın, göstermeyi mi yoksa hissettirmeyi mi amaçladığı tartışması aklıma geliyor; yükümlü yahut hükümlü olduğu her ne ise, onun bazen filmin kendisinden daha ağır olduğunu düşünüyorum. fanny'nin şiire bu kadar uzakken şiirselliğe bu kadar yakın olması da kuşkularımı haklı çıkarıyor.
  • --- spoiler ---

    beni ağlattı bu film.ciddi ciddi.bilmiyorum ama ağladım evet kabul ediyorum.
    bunun yanısıra insana "keşke her şey eskiye dönse.eski zamanlarda yaşasak ve her şey bu kadar masumca gelişse." dedirtiyor.john keats ' in şahsi karakterine de inanılmaz bir saygım oluştu film sayesinde.şiirsever bi insan olmam da bunu tetiklemiş olabilir tabii.ama filmdeki o fedakarlıklar zinciri içimi eritti be sözlük.keats'in fanny'e aynı evde olup hatta zaman zaman yalnız kalmalarına rağmen sadece masum öpücükler vermesi, inatla dokunmaması ve italyaya öleceğini bile bile giderken (kim bilir belki de sırf bunun için gidiyordu) kızın saçından kesip bi kutucuğa koyup yanında götürmesi artık günümüz dünyasında asla göremeyeceğimiz şeyler.ve dokunmadan hissedebilmek...

    keats'in öldüğünde fanny'nin nefes alamıyorum diye bağırması da baya dokunaklı bi sahneydi sanki.bana dokandı veya.ne bilem...

    --- spoiler ---
  • filme adını vermiş john keats şiiri. ayrıca filmde bahsi geçen ve dizelerini duyduğumuz diğer şiirler: endymion, ode to a nightingale (creditste özellikle), the eve of st agnes, when i have fears that i may cease to be, la bella dame sans merci.

    bright star, would i were steadfast as thou art —
    not in lone splendour hung aloft the night
    and watching, with eternal lids apart,
    like nature's patient, sleepless eremite,
    the moving waters at their priestlike task
    of pure ablution round earth's human shores,
    or gazing on the new soft-fallen mask
    of snow upon the mountains and the moors —
    no — yet still stedfast, still unchangeable,
    pillow'd upon my fair love's ripening breast,
    to feel for ever its soft fall and swell,
    awake for ever in a sweet unrest,
    still, still to hear her tender-taken breath,
    and so live ever — or else swoon to death.
hesabın var mı? giriş yap