• woody allen'ın içten ve gerçek diyaloglarla hikaye anlatmadaki ustalığını bir kez daha kanıtladığı film. gerçek anlamda bir kaybedenin öyküsünü izlerken, şov dünyasının mutfağında nelerin döndüğünü ve önümüze sunulan görsel şovların arkasında ne gibi iyi niyetli, temiz kalpli adamlar bulunduğunu hüzünle fark ediyoruz filmde.
  • --- spoiler ---

    "might i just interject one concept at this juncture?" well, tipik seksenler doksanlar woody allen romantik komedisi. woody yine woody'yi oynamakta. zaten woody hirsiz bile olsa** yine kendisini oynar. bu filmde de oldursen yapmayacagi bi meslegi (bkz: talent management) oynamasina ragmen yine woody'dir woody. woody woody woody. evet artik bu kelimenin hic bi anlami kalmadi. hehehe. neyse sonra cok guzel bi mia var. mia farrow'u hic bu filmdeki kadar bugulu ve buyulu gormemistim. sonra ne vardi. ha cok guzel sarkilar var, sirf bu film icin bestelenmis ve hicbiyerde bulamadigim my bambina ve agita diye iki super eser var, basroldeki italyan bizzat kendi soyluyor, tam oldies sevenlere gore. hatta agita, the godfatherda dugundeki ihtiyarin soyledigi eglenceli sarkiya baya benziyor. husbands and wives ve bikac filminde daha yaptigi "en yakin arkadasin yazdigi kizi istemeden/isteyerek cebe indirme" var. ve tabi bu filmlerin olmazsa olmaz mesaji "oyle karamursel sepeti gibi gozuktugume, nevrotik durusuma bakmayin, guzel hatunlar eninde sonunda bana hasta"

    --- spoiler ---
  • woody allen'ın başyapıtları içinde sayılan manhattan'dan bile iyi, kendi çapında neredeyse kusursuz bir film broadway danny rose. izleyeli bir iki ay oldu konusunu tam hatırlamıyorum ama woody allen'ın oynadığı bir adam ve mia farrow'un oynadığı bir kadın vardı ve bir oraya bir buraya koşuşturuyorlardı galiba. sonra ladri di biciclette'ye selam olsun diye gittikleri bir falcı kadın vardı, gordon willis harika görüntü yakalıyodu, bir lokantada oturan adamlar çok doğal bi şekilde anlatıyolardı hikayeyi, o yüzden insan çok seviyodu filmi.
  • mia farrow'un gözlükleri çıkardığı sahneler, tina karakterinin en incinebilir olduğu durumlara tekabül etmektedir. anlaşılan odur ki düşünülerek yapılmış. konu hakkındaki bilgiye ulaşabileceğiniz adres:

    http://www.woodyallenmovies.com/…broadwaytrivia.htm
  • woody allen’ın yine woody allen’lıklar yaptığı acayip içten, samimi, sıcak bir woody allen filmi. bu adamın tüm filmlerini bitirdiğimde en başa dönüp tekrardan izleyeceğim ara sıra. öyle ki bazen kendi kendime “eve gideyim de bir woody allen gecesi yapayım” diyorum. bu kadar övgü yeter şimdilik azcık filme geçelim:

    --- spoiler ---

    hayatta kötü şeylerde olduğunun bilincinde olan, ve amcasının ona verdiği “kabul et, bağışla ve sev” öğüdünü asla unutmayan iyi bir adamdır danny rose * iyi olmasına iyidir fakat karşısına çıkarları için her şeyi yapmaya hazır, bencil, duygusuz insanlar çıkmaktadır. insanların etik dışı davranışlarına asla bir anlam veremeyen danny, eski ünlülüğünü kazandırmaya çalıştığı lou’nun bencil, duygusuz sevgilisi tinayı* tekrar lou’ya geri getirmeye çalışır. lou’nun eski performansına kavuşmasının tek yolu budur. ve olaylar woody allen tarzı gelişir. (bkz: take the money and run) kadar sizi kahkahalara boğdurmuyor elbet. bu beklenti içinde izlenmemeli. filmin 1984 gibi woody allen‘ın olgunluk çağı ürünü olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. ama incelikle işlenmiş zeki espiriler, kelime oyunları, durum komedileri her zamanki gibi var. favori repliğimle bitireyim:

    lou: ama dany.! tina, çok güzel. o bir meryem gibi.
    dany: sana inanıyorum. ama evli olduğunu biliyor mu?
    lou: ona her şeyi anlattım.
    dany: bunu bilen bir kadın nasıl meryem olabilir ki?

    --- spoiler ---
  • inanilmaz underrated bir film, ve cizilen karakterler acisindan benim izlediğim woody allen filmleri içerisinde (40tan fazladir) en iyisi....

    diyaloglar acisindan bir basyapit.

    ayrica baştan sona espirilerin kalitesine baktığımızda en iyi woody allen filmlerinden diyemem, ama sonu kesinlikle en iyi woody allen finallerinden biri...

    cok komik olmasa da son derece samimi, neşeli ve pozitif bir film... kahkahalarla gülmekten ziyade baştan sona pozitif ve içten bir gülümsemeyle izleniyor...

    kurgu açısından bakınca film, sondan biraz önce yani yol maceraları ve kovalamaca kısımlarında biraz ritmini ve kalitesini kaybediyor çünkü komedisiyle değil karakterleriyle müthiş bir film bu...

    --- spoiler ---

    manhattan'daki woody allen bakışlarının aynısını bu filmde de görmek mümkün... bencilliğin karşısında şaşkın, çaresiz, anlam veremeyen, anlayamayan bakışlar... thanksgiving partisinde kapı çaldığında mia farrow'un geldiğini gördüğü sahneden bahsediyorum... süper bir sahneydi

    film manhattan'a gerçekten çok benziyor. oradaki biraz daha "duygusal krizdeki bir kadın ve bir adamın etik değerlerle mücadelesi" içeriğini çok iyi işlemiş bir senaryoydu, buradaki ise her ne kadar "etik değerlerin mağlup olması" konusunda paralellik gösterse de, "duygusal kriz" den ziyade karakterlerin muhteşemliğiyle öne çıkmış bir senaryo. hayata pamuk ipliğiyle bağlı olsa da sıkı sıkı tutunmaya çalışan bir adam... sosyal, pozitif... herkesle bir şekilde bağ kurmaya çalışan, bu bağlamda biraz esnaf ruhlu ama temiz bir esnaf ruhundan bahsediyoruz... ve her ne kadar çok iyi bir pazarlamacı olsa da, sadece o içindeki temiz esnaf ruhu nedeniyle kaybeden bir adam...

    --- spoiler ---

    filmin kendi konusundan ziyade her bir karakterin ayrı bir film konusu olabilecek muhteşemliğiyle çok özel bir film gerçekten.
  • ana temasında yavuz turgul'un muhsin bey'i tadını aldığım 1984 tarihli woody allen harikası. filmin finalindeki şu sahnede, allen'in oynadığı tüm filmler arasındaki en romantik, en masum, en aşık, en looser woody allen bakışları ile karılaşırsınız. bir çok anlam yükleyebileceğiniz o bakışlardan duvar kağıdı bile yapılabilirsiniz. başka hiçbir filminde allen'i böyle gördüğümü hatırlamıyorum. kadının kapıdan çıkıp gitmesinden sonraki woody allen'in hayattan bezmiş hareketleri resmen hayatımın boktan bir özeti gibi. filmdeki woody allen karakterinde kendimden çok şey bulduğum için her zaman benim favori woody allen filmleri arasındaki yerini almıştır.
  • woody allen'in bas yapitlarindan biri olan zelig'den hemen sonraki, yine diger bir bas yapiti olan purple rose of cairo'dan önceki mia farrowlu ilk filmdir broadway danny rose.. bir kaybeden'in hikayesidir (loser diycektim ama entel gözükmek istemedim.. ekmek kuran carpsin ki) ama dünyanin en iyi kalpli loser larindan birisinin hikayesidir.. hep insanlara gerzek bir sekilde güvendiginden, hep aksini düsünmediginden elleri bos kalir..

    bir sekilde bilindik işler vardir filmde.. yani kisisel anilarini filmin ana mevzusuna resmen yedirebilir ki baska bir yonetmenin bunu bu denli iyi basardigini bilmiyorum acikcasi.. woody allen'in araba kullanmadaki beceriksizligi, big band donemi oncesindeki müzige hayranligi, ne bileyim efendim, gemiye binme konusundaki telasi falan, hep gorulebilir bu filmlerde.. hoş teorim odur ki 5 tane woody allen filmi izlerseniz, hepsinde ayni olan birer ikişer dakikalik işlerin toplamidir woody allen'in kendisi..

    ve hayatimda gordugum en komik sahneyi barindirir bu film.. arkalarinda mafya'nin kotu adamlari varken, bir balon fabrikasina girerler, allen ve farrow a ateş acan adamlar, helyum tanklarini vururlar.. hava helyum ile doldugunda, kotu adamlar beyaz sova katilmiscasina ince seslerle konusurlar ki hic beklemediginiz anda kendinizi gülmekten yerde bulabilirsiniz (recep ivedik'e güldügüm icin beni asagilayan, "woody allen filmlerine gülmek entelektüel zeka ister" diyen fatma hanimi unutmadigimi buradan belirtmek istiyorum.. buyrun fatma hanim... anira anira güldüm işte!!)

    hülasa on üzerinden 6.9 luk bir filmdir broadway danny rose..
  • --- spoiler ---

    you know what my philosophy of life is? that it s important to have some laughs, but you gotta suffer a little too, because otherwise you miss the whole point to life.

    --- spoiler ---
  • woody allen'ın mia farrow'lu ilk filmi değildir.

    (bkz: a midsummer night's sex comedy)
    (bkz: zelig)
hesabın var mı? giriş yap