• deriden bisiklet selesi üreten efsane firma. bal rengi olanlarının rüyalarımı süslediğidir. bakımı kolaydır, kendi kremi ile yahut bildiğimiz badem yağıyla gerektiği zaman deri beslenerek bakımı yapılabilir. tek sıkıntısı yağmur vs görmemesi gerekir deri olduğundan dolayı. onun da çözümü vardır: özel brooks kılıfı veya bildiğimiz laylon poşet.

    efenim bu seleler öyle güzeldir ki zamanla poponuzun şeklini alırlar. kullandıkça poponuzun şeklini alıp gevşeyen öküz derisini özel anahtarıyla sıkmak suretiyle rahatlığınıza rahatlık katarsınız. pedli taytlardan, boktan püsürden aldığınız konforu zamanla poponuzun şeklini almış deri seleyle gayet yakalarsınız. hatta şöyle de bir racon vardır; dünyayı gezen bisikletli gezginler büzüklerine bu markayı layık görmeyi destur bilmişlerdir. yıllarca sürecek turlarda popoların selameti sevgili brooks'la sağlanmaktadır.

    ek olarak: doğru düzgün bir pedli taytın iki katı bir fiyata edinebilir, aklımı seveyim aklımı diyebilirsiniz.

    orgazm editi: yav yine aklıma geldi, limited edition linki:

    http://www.brooksengland.com/… world traveller 2012

    olsa da otursam, gezsem ulan !
  • en konforlu bisiklet selesi üreticilerinden biri. götünün değerini bilenlere.
  • brooks sele. bisiklet aleminin şüphesiz en köklü markalarından. made in england. 1866 yılında sığır derisinden bisiklet selesi üretmiş satmış bak bu adam. ne deri dikiminde kullanılan makineler var ne de kuvvetli yapıştırıcılar... baba ne yapmış peki ya? kesip biçtiği deriyi, alet edevatla büktüğü taşıyıcı iskelete perçinlemiş. ve halen, evet halen de aynı sele modelleri aynı üretim departmanından geçerek üretilmeye devam ediyor. brooks'u cazip kılan en temel unsur bu kuşkusuz. sele, geçmişten günümüze ışınlanan bir obje gibi parıldıyor.

    yıllar yıllar önce evvela fiyatını yüksek, görünümü de ziyadesiyle kaba bulurdum ama yıllarla birlikte sanırım ben de değiştim ki internetten bir adet brooks sele siparişi verdim. hani şu efsanevi b17 standart modelini.

    https://www.instagram.com/p/bknehiib5ok/

    sığır derisinden yapılmış bu seleler, bakımı yapıldığı takdirde sizi bir ömür idare ediyor ışıl ışıl. üşenmedim araştırdım; hollanda'nın amsterdam'ı, ingiltere'nin londra'sı gibi bisikletle özdeş pek çok diyarda, oldukça kötü koşullarda kullanılan, bakım takım yüzü görmeyen, yağmur çamurla imtihan edilen selelerini dahi inceledim. deri evvela parlaklığını ve canlılığını yitiriyor, sonra da soyulup pütür pütür bir hal alıyor ama bu hoyrat kullanımlar dahi kullanılmaz hale getiremiyor brooks'u.

    b17 seleyi ben 380 liraya aldım. fakat yine brooks'un üretimi olan proofide isimli bir "deri bakım vazelini" de var. 40 gramı 40 lira. küçük şirin bir kutu. bu yağ deriyi besliyor, doyuruyor ve de parlatıyor. seleyi bisiklete taktığınızda, kullanım öncesi hem altını hem de üstünü yağlayabilmeniz için minik bir proofide numunesi sele kutusunun içinden çıkıyor zati. fakat 40 gramlık kutuyu af buyur "seve seve" alıyorsun keza internetten.

    brooks gibi pahalı bir seleyi bunca yıl tercih edilir kılan şeyden söz etmedik henüz. o da selenin gün geçtikçe kıçınızın şeklini alması. her ne kadar daş gibin dursa da yüzeyi, bir süre sonra kıçınızın iri kemiklerinin baskıladığı yerler içine göçmeye başlıyor ve haliyle her geçen gün kıçınızın seleye temas eden yüzeyi artıyor. bedeninize oturan bir takım elbise gibi, kıçınıza oturan bir seleniz olmuş oluyor. yalnızca size özel. ha şunu da açıkyüreklilikle ifade etmek isterim ki ilk kullanımda dahi ziyadesiyle rahat bir kullanımım oldu. hiç de abartıldığı kadar sert değil. şimdi bile bu kadar rahat ettiysem ilerisini düşünemiyorum dahi.

    şu an için düşünmüyorum gerçi ama yine brooks'un günlük yaşama da adapte olabilen enfes çantaları var omuzdan askılı. o kadar şık, o kadar sade ki insan hayran kalıyor ya.

    bilimum video paylaşım sitesinde brooks england'ın fabrikasına konuk olabiliyorsunuz. defaatle izledim de düşündüğüm şey inanın şu oldu; biz niçin böyle güzel işler ortaya koyamıyoruz ya? bizim toplumumuzun niçin böyle "detaycılık," "şıklık" gibi tasaları yok? niçin biz "iş görsün yeter" çıtasında işler ortaya koyuyoruz? "mükemmeliyetçilik" mevzusu bizim lügatımızda kayıtlı değil aminör!

    adamlar on numara iş yapıyor; işleri bildiğin "kalite" kokuyor; emeğinin karşılığını da fazlasıyla alıyorlar ve neredeyse de rakipsizler... öyküleri de çok etkileyici üstelik. bisiklet selesinden evvel at oturağı yapıyor bu mr. brooks. sonra bisikletin icat edilmesi ve yaygınlaşmasıyla bisiklet satın alıyor. bakıyor bisikletin selesi ahşap. diyor sikerim la böyle sele mi olur amina koyayım! oturuyor bi sele yapıyor o nazenin kıçına. bak neye niyet neye kısmet görüyon mu?

    since 1866. brooks england. gıçının gıymetini bilenlere...
  • kisin yagisli havalarda catlar islanir basina birsey gelir diye bisikletimden söküp yatagimin basucuna hatta yastigimin kenarinda kokusuyla uyuduğum gotumu guvenerek emanet ettigim kadim dostum can yoldasim.
    tanim:1866da brooks amca tarafindan kurulan kosele mamuller imalatcisi.selelerinde b17 urun kodu ile uretilen selesi klasiklermis,kendilerini bisiklet dunyasinda bir ingiliz ikonu olarak tanimlayan firma.
  • kaskları da gayet kaliteli ve şıktır. lakin 2 tane brooks sele parasına satılır; o ayrı.
  • yeni bir bisiklet kullanıcısıyım. bisikletim sedona 311 modeli. bisikletin üzerinde gelen selenin inanılmaz rahatsızlığı yüzünden hemen bir arayışa girdim ve hemen herkesin bu seleyi övdüğünü gördüm ve bal rengi olan b67 modelini alıp bisikletime taktım. gerçek manada bir fark hemen hissediyorsunuz. aslında ürünü görünce bunun neresi rahat olabilir izlenimi oluşuyor ama kullanınca anlıyorsunuz farkı ve rahatlığı. derisini gevşeyip sıkabiliyormuşuz ama şuan için zaten epey gergin ve o ayarla hiç oynamadım. bisiklet 900tl sele 220 tl. adamlar bi seleyi nasıl satıyorlar tüm dünyaya gerçekten tebrik etmek lazım.
  • şonşenk ridempşın' daki bir karakter.
  • bisiklet selesi üreten ingiliz firması.
  • bisikletimin üzerinde gelen stok sele rahatsızlık verdiği ve bisikleti daha çok gündelik hayatımda gündelik kıyafetlerle kullandığımdan, el yapımı olan b17 special modelini tercih ettiğim sele markası. selelerinin olayı kösele deriden imal edilmiş olmaları ve kullanım neticesinde kullanıcının kalçasının şekline göre şekil alıp tam bir ergonomi sağlıyor olmalarıdır.
    bu selenin verimli olarak kullanımıyla ilgili olarak kendimce değineceğim bir kaç nokta var.

    1) selenin montaj açısı: basit bir müdahale gibi görünse de seleden alınacak verimi en fazla etkileyecek ayarlama burada yapılıyor. nitekim internette bu konuda çeşitli bilgilere rastlamanız mümkün. benim söylemek istediğimse selenin montaj açısı sizin bisiklet üzerindeki oturuş pozisyonunuzla doğrudan alakalı. eğer dik oturuşa sahip hollanda tipi bir şehir bisikleti kullanıyorsanız, selenizi, burnunu daha yukarı bakar bir açıda olacak şekilde monte ediniz. yok eğer 60 dereceye yakın bir açıda bisiklet süren bir kullanıcıysanız yine tam düz olmayacak şekilde biraz daha yere paralel monte etmeniz gerekiyor. burada en önemli püf nokta kalça kemiklerinizin selenin geniş noktasına tam bir baskı yapabiliyor olması sanırım. ancak her ne koşulda olursa olsun seleyi önü aşağı eğimli bir pozisyonda monte etmeyin zira en küçük bir faydasını göremeyeceğiniz gibi ani bir frende sele üzerinden de düşebilirsiniz.

    2) selenizin bakımı: yukarıda da bahsettiğim üzere seleniz sert köseleden imal edilmiş bir ürün. bu sebeple üzerine ilk oturduğunuzda muhtemelen sert bulacak ve verdiğiniz parayı sorgulayacaksınız. endişe etmeyin, bu, tüm kullanıcıların başına gelen bir durum. kösele siz onu kullandıkça yumuşayacak ve kalçanızın şekline uygun formu alıp size konfor sağlayacak bir yapıya sahip. ne kadar çok sele üzerinde kalırsanız o kadar çabuk gerçekleşecek bir süreç bu. yalnız deri organik bir malzeme olduğundan bakım süreci önemli. firma profide adını verdiği parafinli bir yağı öneriyor bakım konusunda. ancak şöyle bir durum var ki bu yağın 25 gr'lık paketi için geçerli fiyat 2021 mart itibariyle 80-100 tl arasında değişiyor.
    marka takıntısı olan arkadaş düşünmeden sipariş edebilir, ancak aynı işi yapan ve daha ucuz alternatif arayan muadilini düşünen olursa leflef badem yağını tavsiye edebilirim.

    3) yağlamaya girdik madem devamını getirelim: 2. maddede bahsettiğim yağlardan birini aldınız selenizi bisikletinize taktınız veya takacaksınız diyelim. yağlama sürecini şu şekilde düzenleyebilirsiniz.
    a) seleyi henüz hiç kullanmadan önceki yağlama: bir veya iki çay kaşığı kadar bakım yağını selenin altındaki kösele dokusuna yüzeye yayarak uygulayın. bir müddet bekleyin ve pamuk bırakmayacak bir bezle silin.
    b) iki hafta sonraki yağlama: kullanımdan sonraki ikinci hafta civarında aynı işlemi tekrar yapabilirsiniz.
    c) bakım yağlaması: bu saatten sonra selenizin kuruduğunu hissettiğiniz zamanlarda çok daha az miktarda yağı aynı teknikle uygulayabilirsiniz.
    ancak ne yaparsanız yapın yağı bol bulup aşırı kullanmayın, çünkü kösele kendini koyverirse eğer sele demirine oturma ihtimaliniz var.

    4) gerdirme: arkadaşlar seleyi aldığınızda farkedeceksiniz ki kutu içeriğinde bir adet ayar anahtarı var. efendim öyle şahsına münhasır bir anahtardır ki bu kaybetmeniz durumunda aynısını ebay veya öyle bir yerden temin etmeniz gerekebilir, her anahtar uymaz buna. işte bu anahtarın sıkacağı bir somun vardır selede. bulmak zor değil selenin ön kısmında.
    3. maddede bahsettiğimiz yağlama işlemini yapıp selemizi kullandıkça zaman içinde selenizin yumuşadığını fark edeceksiniz ve öyle bir zaman gelecekki yaysız olan bu selenin sanki yay varmışcasına bir gıcırtıya sebep olduğunu göreceksiniz. şte bu gıcırtıyı kesmek ve selenizi ideal konforuyla kullanmaya devam etmeniz için bu anahtarla bu somunu sıkmanız ve köseleyi gerdirmeniz gerek. yalnız bu işlemi yaparken bonkör davranmayın. mümkünse çeyrek turlarla çevirip kontrol ederek sıkın. sıkma yönü saat yönüne doğru gerçekleşmekte. selenin ideal gerginliğini merak eden arkadaşlar üzerinde yer alan üç yuvarlak deliğin daireselliğini kontrol edebilir. doğru bir gerdirmede sele çökmeyeceği gibi söz konusu delikler kapanmaz.
hesabın var mı? giriş yap