• haluk levent'in bir erkeğin günlüğü isimli albümünde bulunan bi şarkı. şimdi burda asıl önemli olan sözlerini feridun düzağaç'ın* yazmış olmasıdır.* bestesi de yine ona aittir. şarkıyı bir de feridun bey'den dinlesek daha bile güzel olur belki. *

    sözlerini merak edenler için:

    sev beni tut bırakma
    tutunamadım hayata
    yalnızlık tak etti
    oğlum çok uzakta
    acıyı çıkar yüzünden gül
    gülmene al beni
    korkuyorum sev beni (korkuyorum seversem geçer mi)
    bu şehir çılgın
    bu şehir artık bir deli
    bu şehir çıkmış çileden
    ben seni görmeyeli

    ayrıca şarkının başında bir de şiir var. ismi cumartesi. fede ve haluk levent ortak yazmışlar.*

    onun sözlerini merak edenler için:

    gittiğin yer bakışların kadar uzak olmasa
    gelirdim dön dön diyebilmek için
    ayrılık bu işte sende sanki farklı mı zaman
    bildiğin sonbahar bu aynı rüzgar aynı hazan
    şimdi yaralı olsa da o düşe anlam katan
    bizdik bizdik ikimizdik
    bugün burada cumartesi
    ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını, geveze susmalarını bile özledim
    bugün orda da cumartesi mi
    sen de beni benim gibi özledin mi
    aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek
    ne kadar acı
    ne kadar komik
    ve ne kadar bana ait
    değil mi
  • 10-15 seneden beri bir çok şarkıda şiirde geçmeye başladı bu "bu şehir". iyi de kardeşim hangi şehir? antep mi, trabzon mu, paris mi? dinleyen, okuyan herkes kendi yaşadığı şehre yorsun diye özellikle böyle yapıyorsunuz biliyorum.
  • hangi şarkıda geçrse geçsin aklıma sadece istanbulun geldiği şehir.. kent için de ankara gelir.. gidiyorum alışamadım bukente derken hep gönlüm aştiye doğru yönelir de ayaklarım okula gider...
  • haluk levent siiri ne kadar iyi okuyamamis olsa da soyledigi en guzel sarkisidir!hem en guzel bunu soylemistir hem de sarkilari icinde en guzelidir!
  • the domination grubunun, roads adli demo albumlerindeki tek turkce parca.
  • şehir dediğin hatırlatmalı adama bir şeyler,
    ışıklarında parlamalı giden sevgilinin gözleri,
    sisinde kaybolmalı uzaklaşan gençliğin,
    anan baban şehrin kokusunda gelmeli kalbine,
    şehir dediğin adama işlemeli,
    nakış gibi, örümceğin ağı gibi,
    nefesinde kokmalı şehrin havası,
    gözünde yaş olmalı denizinin tuzu
    uğultusu kulaklarında ninni olmalı
    koşuşturmacasında ritim tutmalı kalbin,
    şehir dediğin adama aşk gibi vurmalı
    sevgili olmalı ısıtmalı güneşi avuçlarını,
    doğum sancısı gibi ansısın acı esmeli rüzgarı,
    esen rüzgarı dudaklarına dokunmalı,
    ilk öpüşmenin lezzetinde titretmeli yüreğini.
    şehir dediğin adamı adam yapmalı.....

    şubat 2005, istanbul
  • " bu şehir kendiliğinden sulugözlü, bizle zaten pek kardeş değil.

    sen, doğduğun şehir gibi bahar ve aşk yüklüsün.
    ben, doğduğum şehir gibi gri ve ayazım.
    bu şehir ikimizin de olmayan, bu şehir seni bekliyordu.
    ben bu tek kollu şehirde, sen yoksun diye kaldım bir başıma.
    sen ne zaman gelirsen, o zaman tek koluyla kendi gövdesine sarılacak ve seni karşılamaya gelecek.
    bu şehir sen yoksun diye küsmüştü bana da.

    ikimiz iki sokağız denize varan.
    birimiz eski orospular sokağı,
    diğerimiz yangında kaybetmiş evlerini....
    hüznü bu şehirden gelen iki sokak,
    unutmuşuz doğduğumuz şehirleri...

    bu şehir seni bekliyordu. sen geleceksin diye uyumuyordu geceleri..."
  • haluk levent'in kariyerinin en güzel albümlerinden biri olan bir erkeğin günlüğünden naif, hafif esintili, tılsımlı bir parça. son derece hoş bir beste ve yaralayıcı sözleri var. girişinde haluk levent'in melodik bir havayla söylediği şiirin sözleri ise feridun düzağaç'a ile ortak yapım. zaten bu vurucu satırlar ancak kendisine ait olabilecek kadar hüzünlü ve vurucu olabirdi. satırların arasından sızan imgelerden ferdun düzağaç'ın parmağı olduğunu hissetmemek el değil. arıyeten şiir daha sonraları feridun düzağaç tarafından cumartesi adıyla bestelenmiş, oldukça da hoş olmuştu. parçaya anlam katan en büyük şey de feridun düzağaç'ın cumartesi parçasında geçen dizeler. " bugün orda da cumartesi mi, sen de beni benim gibi özledin mi " diyerek bir ayrılığın farklı coğrafyalarda aynı iklimde yaşanabileceğini ifade ediyor.

    " ayrılık bu işte
    sende sanki farklı mı zaman
    bildiğin son bahar bu; aynı rüzgar aynı hazan.. "

    bir ayrılığın sonrasında ilk hissedilenleri yazmış feridun düzağaç. derinliğinde hep bir pişmanlık ve yitirilişin dayanılmaz ağırlığı var. sonrası koca bir geç kalmışlık ve parçalanış. " gittiğin yer bakışların kadar uzak olmasa gelirdim" derken sevgiliyle araya girmiş kilometrelerce mesafenin, yollarla değil, hislerle ölçüldüğünü bilmek, ona dön diyebilmek için geç kaldığının farkına varmak o kadar yaralayıcı ki.. ayrılığın hemen sonrasında aklınıza gelen alışkanlıklarınız ve sevgilinin zihinden silinmeyen hatırlanası çizgileri..

    " ben senin saçlarını
    suçlar bakışlarını
    geveze susuşlarını bile özledim"

    bol hüzünlü drama filmi gibi bir parça. ayrılığın dayanılmaz ağırlığında gizlenmiş hüzün seronomisi. sevgiliden arta kalan acılar ve ayrılığın her coğrafyada aynı anadille mideye kroşeler indirişi. ayrılık bu işte sende sanki farklı mı zaman ?

    ve aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek
    ne kadar acı
    ne kadar komik
    ve ne kadar bana ait
    değil mi ?
  • ilkay akkaya nın son albümünden bir şarkıdır. ben cok sevdim.

    ucunda bilemedin bir buse var
    gel de geç güpegündüz bu şehirden
    salıncaklarından düştüğüm
    mısır kokusu akşama doğru
    pantolonumun ütüsü
    uçurtmamın kuyruğu
    haylaz bu şehir
    art niyetlerinden çektiğim
    tütün kokusu bakkala doğru,
    karınca sürüsü gibi
    garibini fakirini
    saymaz bu şehir
    kelimeler sayılı gördüğüm
    dertlerse kum sonsuza doğru
    nasıl yaşar insanları
    bir kördüğüm
    aymaz bu şehir
    ucunda bilemedin bir buse var
    gel de geç güpegündüz bu şehirden
hesabın var mı? giriş yap