• budama adına ağaçların bütün dallarını kesmek, doğrusu bu mudur bilmem ama son bir iki yıldır bu tavırdan nasibini almamış ağaç göremiyorum yılın bu mevsiminde, dallar öylesine şevkle kesilmiş oluyor ki görenler, kesen bunları ocakta yakmanın hayaliyle coşmuş sanır
  • ağaç budama kisvesi altında, kışlık odun çıkarma, güzelim ağaçları rezil edip, telgraf direği gibi sipsivri bırakıp, ağacın doğal dengesini bir insan ömrü içinde zor toparlanacağı şekilde bozma ahlaksızlığıdır.

    ne yazık ki, çoğu kimse ne olup bittiğinin farkında değil, hiçbir yerde yazılıp, söylenmiyor, muhtemelen çok kişi de "aa, ne iyi, belediyemiz ağaçlara bakım yapıyor" diye seviniyor. hayır, ağaçlara bakım falan yapılmıyor, resmen gözümüzün önünde çeki çeki odun çalınıyor.

    ağaç budamanın bir adabı vardır. ağacın şekilli büyümesini sağlayacak şekilde, güçlü dallarının beslenmesini azaltacak çelimsiz dallar kesilir. etrafınıza bir bakın, güzelim yıllanmış ağaçların koca koca dalları kesiliyor, geriye bir tek gövdesi bırakılıyor. geçtiğimiz yıl bağdat caddesi'ne, fenerbahçe'ye yapıldı, bu yıl da sahil yolu'nda bahçe içinde olmayıp, yol kenarında duran bütün ağaçlar, birer adet gövdeden müteşekkil, dikine duran odun haline çevrildi. aynı rezillik, beykoz korusu'ndaki yüzyıllık ağaçlara da yapıldı, hepsi birer kütük halinde duruyorlar artık.

    kimse sesini çıkarmıyor, sanılıyor ki, ağaç budanıyor. hayır efendim, odun çalınıyor, odun.
  • pencere manzarası kapanmasın diye kapıcıya 50 milyon verilip yaptırılan budamayla ağaç sağlıklı gelişsin diye yapılan budamayı ayırmak basittir.

    ağacın alttaki dalları budanmış ama üstteki taze dallar duruyorsa ağacın iyiliği için budama yapılmış demektir. ya da biraz sonra bir orman mühendisi buraya bir entry yazıp beni tekzip edecek.
  • geçtiğimiz hafta, görebildiğim mesafe içinde süreyya plajı ve idealtepe arasında sahil yolundaki bütün ağaçlar bu kapsamda kuşa çevrildi. ağaçların tomurcuklandığı, hatta yaprak çıkarttığı bu dönemde yapılan bu işlem sonucu ağaçlar bir daha yeşerebilecekler mi meçhul. ama çıkan odun kamyonlar dolusuydu. taşınması günlerce sürdü.
  • turkiye'ye has bir olgu degildir.
  • sultanahmet 'teki asırlık, devasa çınarların bit kadar kalmasına ve muhtemelen de bir daha da asla filizlenmeyecek olmalarına yol açan katliamdır. en göze çarpan örneği ise, meydandaki turizm ofisinin hemen yanında, parkın ortasında duran, iki hafta öncesine kadar büyüklüğü ve azameti karşısında önünde saygıyla eğildiğimiz, şu anda ise güdük kadar kalmış asırlık çınar ağacıdır.
    sultanahmet 'teki bu katliam sırasında, bahçıvanlık bilgileri benden bile bin kat daha az olduğu aşikar olan bi takım eli testereli adamlar, ağaca su yürümüş mü, üzerinde kuş yuvası mı var demeden bütün çınar ve kestane ağaçlarını testereden geçirmişlerdir. bütün asırlık ağaçlar tarihi eser olaraktan numaralandırılmışsa-ki numaralandırılmıştır, bu katliamın nasıl denetlenmediğini insan aklı almamaktadır.
    eminim ki bu bilinçsizce budadıkları ağaçların bir daha asla yeşermemesi üzerine, yerlerine plastik palmiye dikmek için ihale bekleyenlerin ağızlarından sular akıyordur.
    bütün yeşillikleri yok et ondan sonrada doğa sevgisi diye git istersen trilyon tane lale dik *
  • yıldız parkı da bu katliamdan nasibini almıştır. zik gibi budamislardir 50 yıllık agaçları...
  • ayasofya meydanındaki 7 adet asırlık kestane ve çınar ağacının tamamen kurumasına yol açarak, amacına ulaşmış katliamdır.

    (bkz: elleriniz kırılsın)
  • sevgili belediyemizin evimin çevresindeki ağaçları şekilsiz birer direğe çevirdiği katliam. ağaçlarda hiçbir dal, hiçbir yaprak kalmayacak şekilde budamışlar. salonda otururken bahçe içerisinde oturuyormuş gibi hissettiğim evimin çevresinde, kocaman tahta direk görünümlü ağaçlar kaldı sadece.
  • evimin önündeki ıhlamurun tüm tepesini uçurmuşlar bugün, bir kaç hilkat garibesi dal üzerinde büyük bir boşluk.. bu bahar kelebekten geçilmiyordu tepesi, öyle bereketli, nefis kokulu bir ağaçtı..

    bu budama olayı nedir gerçekten anlamıyorum. ağaçları kendi kendilerine bıraksak mesela noluyor?, budamayınca başımıza nasıl bir felaket geliyor?, ağaç denen canlı türü budanmadan büyüyemiyor mu?

    kitaptan okuyorum, 'yuvarlak tepeli, 20-30 metre boylanabilen bir ağaçtır' diyor, yada "konik tepeli bık bık" çevremde bunlardan hiç yok, ana gövdeden sonra lütfedip canları bağışlanmış birkaç dal.

    gözünü para hırsı bürümüş, belediyeden budama işini alıp odun toplamaya çıkmışın derdini anlıyorum da bir de düşmanca davranan insan modeli var, hani dalları 'temizlemek', 'ferahlamak', 'açmak' gibi kelimelere saklanmış nefretleri..

    niye sevilmez bu muhteşem canlı?, ne zararı vardır, niye batar bazı insanlara?, kapandığı iddia edilen manzara karşı apartmanın balkonundaki yedek tüp ile üç beş plastik leğen dahi olsa o pırpırlı yapraklara tercih edilir, neden?

    soruyorum da bilmiyor muyum; ağaç kesilmesini pisliğin temizlenmesi olarak gören mesela çocuk olmuş, öğrenci olmuş, acemi olmuş da ezilmiş, devran döndüğü anda galebe çalıp, alaycı bir hale dönüşen, kediyi köpeği tekmeleyen, çocuğunu döven, karısını dövenden tutun da iş yerinde sadece daha üst bir mevkide çalıştığı için ötekine "sen" diye hitap eden aymaza kadar gelen arızalı bir insan modelinin gudubet işlerinden biri, ağaçları neden bu hale getirebiliyoruz, çünkü bunu yapabilme kudretindeyiz demek istiyorlar aslında.
hesabın var mı? giriş yap