• 10 haziran 2021 tarihinde istanbul sabiha gökçen havalimanı budget ofisinden kiraladığım çalıntı araç yüzünden nasıl polis şiddetine maruz kaldığımı anlatacağım sizlere.

    10 haziran 2021 perşembe günü saat 18:00’da sgh budget ofisinden hyundai kona marka bir araç kiraladım. herhangi bir sorun çıkmadan aracı teslim aldım ve kartal’da bulunan evime doğru yola çıktım. eve geldikten sonra da hazırlandık ve tatil için antalya’ya doğru yola koyulduk. bu yolculuğumuzda sorunsuz bir şekilde sonuçlandı. antalya’ya kadar yolda hiçbir polis kontrolüne denk gelmedik neyse ki. her şey antalya’ya geldikten sonra başladı…

    antalya’ya geldikten sonra belek’te bulunan otelimize doğru yola koyulduk. merkezden belek’e doğru giderken her yüz metrede bir, yaya olarak yol kenarında bekleyen yüzlerce polis vardı. bu belek’e kadar kilometrelerce devam etti. yol boyunca kendi kendimize “acaba yine hangi devlet büyüğümüz yine paralarımızı çarçur ediyor” gibi söylemlerde bulunduk. neyse siyasete girmeyeceğim. otele vasati olarak 600 mt’lik mesafede ışıklı bir kavşağa geldik. kavşağa yanaşırken lastiklerini yakarak gelen bir polis aracı direksiyonu aracın önüne kırdı. apar topar indi üç poliste. yanımıza koşaradım gelip “anahtarı ver çabuk ve inin hepiniz aşağı” dedi. tanrım o an ki hislerimi aktarmama yardımcı ol lütfen. polislerin yüz ifadesi ve sesini görseydiniz keşke. sanki vatanı parsel parsel satmışım gibi.
    neyse araçta kayınvalidem, eşim, eşimin erkek kardeşi (cerebral palsy hastası) ve ben varım. polisler vatan haini gibi davranınca birden öfkem tavan yaptı benimde. anneme dönüp “sakın aşağı inmeyin” dedim kaşlarım çatık bir şekilde. neyse polisler araçta engelli olduğunu görünce ailemi indirmedi. sonra başladık karşılıklı sorgulamaya. ben adamlara “memur bey bu nasıl bir üslup, suçumuz ne” dedim. ardından polis, “aracımızın plakasının eds’ye takıldığını” söyledi. “aracın benim olmadığını, istanbul’da budget’ten kiraladığımı” söyledim. polis “gerekli kontrolleri sağlayalım, biraz bekleteceğiz sizi” dedi. sonra başladık beklemeye. polisin biri aracı sorgularken diğer polislerde başladı beni sorgulamaya. “hangi otele geldiniz, kaç gün kalacaksınız, aracı ne zaman satın almıştınız (kiralık olduğunu söylememe rağmen ağzımı arıyorlar.) hatta bir tanesi üzerimi ararken kalbime dokundu uzun uzun. dedim herhalde kalp atışımdan suçlu olup olmadığımı anlamaya çalışıyorlar. neyse diğer polis bu süreçte camdaki yazılardan ve kaputun içinden bir şeyler kontrol etti. sonra telefonda konuştuğu kişi “sorun yok” dedi sanırım ki “tamam” diyerek bıraktı bizi. “gidebilirsiniz beyefendi” dediler. tabi bunca sorgu ve tavırdan sonra bende “memur bey neler oluyor” diye sordum. poliste “beyefendi bu aracın plakasına firma kayıp/çalıntı ihbarında bulunmuş. tahmin ediyorum ki bu talepten sonra da aracı bulmuşlar. ancak firma şikayetini geri çekmediği için araç hala çalıntı olarak gözüküyor” dedi. sonra da bu aracı firma hemen gelip sizden alsın. yoksa tatiliniz zehir olur. sizi polisler rahat bırakmaz” diye de ekledi.

    aracı hareket ettirmeden önce budget müşteri hizmetlerini aradım. şaşkınlık içinde yaşadığım olayı anlattım karşıma çıkan temsilciye. temsilci “bu konuyu aracı aldığınız şube ile görüşmeniz lazım” diyerek konuyu kapattı. sağ olsunlar şubenin telefon numarasını verdiler ama. internete girip 5 saniyemizi boşa harcamadık! sonra aracı aldığım sgh şubesi ile görüştüm. “beyefendi merak etmeyin, konuyu inceleyip hemen dönüş yapacağız” dediler ve numaramı verdikten sonra telefonu kapattık.

    sonra otele girişimizi yaptırdık. daha sonra kendi ailemin varsak tarafında bulunan evine doğru araçla tekrar yola koyulduk. bir yandan da müşteri hizmetlerinden dönüş bekliyorum hala! neyse yeni hal kavşağına gelirken yine lastiklerini yakarak gelen bir resmi polis aracı yine direksiyonu önümüze kırdı. bu defa elleri silahlarında araca doğru geldiler. içeri baktılar. içerde hırsız değil bir aile var. (en azından bu ekip bunu önceden anladı.)
    “beyefendi anahtar, ehliyet ve ruhsatınızı alabilir miyim” dedi kibar bir dille. ben de “elbette” dedim. sonra başladım birkaç saat önce yaşadığımız korkunç anı anlatmaya. ben anlatırken yine polisin biri aracın camında yazan yazı ve rakamlardan bir şeyleri kontrol ettirmeye başladı (ne yaptıkları hakkında hiçbir fikrim yok.) polis önceki polislerin araçla ilgili söylediği “aranma” bilgisini tekrar paylaştı. yine aynı polis önceki polislerin bizi bırakmasına çok şaşırdı. “normal şartlarda aracınızın bağlanması lazım, sizi nasıl bıraktılar hayret doğrusu” dedi. sonra da uzun uzun anlatmaya başladı.
    “beyefendi bu tür durumlarla sıklıkla karşılaşıyoruz. özellikle mahalle arası ve kurumsal olmayan rent a carlar bunu çok sık yapıyor.” siz bu aracı nereden almıştınız” diye sordu. ben de “budget” dedim. “koç holding’e ait bir markanın böyle bir ihmal/hata yapması çok şaşırtıcı” dedi. ben de “bu tür sorunlar yaşamamak için normalden daha fazla para ödüyorum ama yaşadığımıza bir bakın” dedim. “çok haklısınız” dedi ve anlatmaya devam etti…

    “büyük ihtimalle aracı daha önceden yine birileri kiraladı ve zamanında getirmedi. budget’te bu yüzden bu plakaya kayıp/çalıntı ihbarında bulundu. daha sonra aracı buldular fakat şikayetlerini geri çekmedikleri için araç hala kayıp/çalıntı olarak gözüküyor. normal şartlarda yarım saatlerini almayacak bir işlem için sizin günlerinizi çaldılar. oysa tek yapmaları gereken şey karakola gidip şikayetlerini geri çekmek. neyse detaylı kontrol için trafik ekibine haber verdik. gelip kapsamlı bir şekilde kontrol edecekler. istanbul’dan buraya kadar, bu araçla nasıl geldiniz, hiç mi polis durdurmadı hayret doğrusu” dedi. ben de “hiç polis durdurmadı, belek’e geldiğimizde sorun çıktı” dedim. poliste “çok şanssızsınız” dedi. sonra da bugün dış işleri bakanı geliyor belek’e. diğer ülkelerin başkan ve bakanlarıyla zirve düzenleyecek. böyle bir araçla gidilecek en son yere kendi ayaklarınızla gelmişsiniz” dedi gülerek. sonra da “amerika başkanı gelse onun bile üstü aranır bugün” diye de ekledi kahkaha atarak. ağlanacak halimize uzun uzun güldükten sonra polis “normal şartlarda aracınızı bağlamaları lazım. ben arkadaşlarımıza beyefendiliğinizden ve aracınızda engelli olduğundan bahsedeceğim ve aracı bağlamalarına müsaade etmeyeceğim” dedi. ben de minnettar bir şekilde teşekkür edip “başınıza gelen ilk güzel eylemde lütfen beni hatırlayın” dedim. gülümsedi…

    sonra müşteri hizmetlerini tekrar aradım. müşteri hizmetlerini aramamın üzerinden 3-4 saat geçmesine rağmen hiçbir dönüş gelmedi. ben de trafik polislerini beklerken tekrar aradım şubeyi. konuyu avukata ilettiklerini, dönüş beklediklerini söyledi temsilci. “aracı bağlayacaklar çabuk olun lütfen” dedim. sonra tekrar beklemeye başladım müşteri hizmetlerini ve trafik polislerini. neyse trafik polisleri çok daha önce geldi sağ olsunlar. gelen polisler de çok sıcak kanlı insanlardı. hemen ehliyet ve ruhsatı kontrol ettiler. sonra ruhsatta başka bir sorun daha buldular. ruhsatta aracın rengi siyah gözüküyor ancak araç mavi renkte. hey allahım! neyse sonradan gelen trafik polisleriyle konuşmaya başladığımızda diğer polisler olay yerinden ayrıldı selam verip. trafik polisleri de koç holding’e ait bir markanın böyle bir hata yapmasına çok şaşırdılar. onlar da “normal şartlarda aracınızı bağlamamız lazım ancak ben bunu yapmayacağım. tutanak tutup ve renk uyuşmazlığı yüzünden araç sahibine ceza yazıp sizi göndereceğim” dedi. renk uyuşmazlığı hatası benlik bir sorun olmadığı için cezayı araç sahibine budget’e yazdılar. sonra tutanak yazıp gittiler. gitmeden önce de “aracı sizden hemen alsınlar, bu işlemleri yapmaları için bir hafta süre verdim size. bir hafta içinde bu sorunları çözsünler” dedi. sonrada “plakanız sistemde hala kayıp/çalıntı olarak gözükecek. yine polisler sizi çevirecek. buna çare yok ne yazık ki. ancak sizi çevirdikleri zaman tutanağı gösterin ki tatilinizi elinizden almasınlar” dedi ve gittiler.

    sonra bir sorgulaya daha takılmadan eve ulaştık. o gün müşteri hizmetlerinden hiçbir dönüş gelmedi. ben de bir daha aramadım. ertesi gün pazar günüydü. sokağa çıkma yasağı olduğu için aracı hiç kullanmadım. pazartesi’den itibaren de eds olmayan yerlerden gitmek zorunda kaldım hep. düşünsenize bir araç kiralıyorsunuz ve yollarda eds olmayan yerlerden gidebiliyorsunuz sadece. ayrıca ailem korkudan bir daha bu arabaya binemedi. neyse uzatmayacağım daha fazla. müşteri hizmetleri 4,5 gün sonra perşembe günü aradı beni. “neredesiniz, konum atın aracınızı değiştirelim” dediler. biz de o gün tatilimiz bittiği için istanbul’a doğru yola çıkacaktık. “tamam” dedim. “bir an önce gelin, yola çıkmamız gerekiyor” dedim. yine zamanında gelmediler. ben de beni aradıkları numaradan “nereye gelmemiz gerekiyor” diye sordum. antalya havalimanı şubelerine doğru yola çıktık. aracı ayaklarına kadar yine ben götürdüm. neyse aracı teslim ettim. aynı aracın kırmızısını verdiler bu defa. sonra istanbul’a doğru yola çıktık. aracı teslim almak için iki saat boşuna beklediğimiz için istanbul’a kısıtlamadan sonra gece 00.10’da ancak gelebildik. neyse ki polisler yolda yakalayıp ceza yazmadı. tabii yasağın başladığı akşam 22.00’den sonra ceza yazacak olurlarsa ne cevap verelim diye konuşarak geçti saatlerimiz.

    neyse, aracı teslim ettikten birkaç gün sonra satış müdürleri aradı. on dakika özür diledi. sonra da “lütfen bizden araç kiralamadan önce mutlaka beni arayın, size elimden gelen desteği vereceğim” dedi. ayrıca “bana 3, 4 gün müsaade edin konuyu türkiye satış müdürümüze aktarıp sizin için ne yapabiliriz onu soracağım” dedi. `(01.07.2021 - 10 gün oldu hala dönüş gelmedi.)`
    bir defa daha bizi tercih eder misiniz veya etmelisiniz yönünde bir şeyler söylemedi! aynı numara bir hafta önce şu mesajı gönderdi bana. ilk aradığımda “şu an konuşamıyorum” mesajı attı. dört gün sonra da yukarıdaki mesajı attı. sonra yine yukarıdaki cevabı yazdığım için gece 00.30’da arayıp “ mesajı yanlış kişiye gönderdim, iş arkadaşıma atacaktım” dedi. bir değil iki değil bu böyle devam etti. bir de 306 liralık fazla bir harcamam olmuş. onun için gününde aradılar ve mail attılar. “şu hesabımıza, şunu yazarak” gönderin diye.

    özetle; budget’in bendeki yeri. ama sağ olsunlar bir daha araç kiralayacağım zaman yardımcı olacaklarmış. neyse 306.00 liralarını göndereyim daha fazla bekletmeden.
    bu yazım herhangi bir budget yetkilisinin eline geçerse şunları bilmelerini istiyorum. beni durduran polisler panikle kaza yapmama, yine panikle kaçmama sebep olabilirlerdi. daha ileriye gidip ateş bile edebilirlerdi kaçtığım için. bunların hepsi olabilirdi. sizlerin işgüzarlığı yüzünden aileme bir şey olabilirdi. bana öyle şeyler yaşattınız ki bırakın budget’i koç holding nefret ettiğim bir marka haline geldi. bu hep böyle kalacak merak etmeyin. hayatımda böyle bir rezalet yaşamadım. hayatında karakola gitmemiş bir insanın itilip kakılmasına ve ters kelepçe yapılmasına sebep oldunuz. yazıklar olsun.

    edit: "budget" diye ekşi sözlük'ten arama yaptığım zaman markanın sahip olduğu niteliği gördüm zaten. görsel
  • izmir adnan menderes havaalanı ofisindeki çalışanların gayet kibar ve ilgili olduğu kiralama firması. ilk kiralamada hyundai i30, ikincisinde i20 verdiler, üçüncüsünde i10 vermezlerse iyidir.
  • ortaçağda fransız tacirler paralarını küçük çanta anlamına gelen bougette'lerde taşırlarmış. o çantanın içinde kişinin tüm mali kaynakları mevcut olduğundan bi nevi bütçeye denkmiş yani o çanta. gel zaman git zaman bööle olmuş işte.
  • uluslararası araç kiralama firması.
    fiyatların uygunluğu servis kalitesine ciddi anlamda olumsuz şekilde yansıyor.
    arkadaşımın uyarılarını dinlemeyip üç kuruş kar edeceğim diye yurtdışında bu firmadan araç kiraladım ve başıma gelmeyen kalmadı.
    personelin kabalığını vs. geçtim, aracı teslim ettikten 3 ay sonra tarafıma posta ile kaza tutanağı gönderilek 1.500 usd civarı para ödemem istendi. neymiş kaza yapmışım, durumu beyan etmemişim sigortam geçersizmiş bu nedenle kredi kartından para çekilecekmiş. çok uğraştım, sonunda hasar dosyasını kapattırdım ama bir daha bu firmadan yurtdışında araç kiralamam.
  • dün itibariyle suadiye ofisinden araç kiraladığım amerikan araba kiralama şirketi. internetten 105 tl karşılığında fiat linea medium araç kiraladım, 25 tl mini kaza sigortası ve karşı taraf sigortası satın aldım. aracı almaya gittim, güleryüz ve ilgiyle karşılandım. renault symbol 2016 dizel bir araç verdiler. aracın en ufak çiziğine kadar tutanak altına aldık ve aracı teslim aldım. araç 6200 km sıfır bir araçtı, ayrıca 300 tl provizyon çektiler. araç resmen benzini kokladı bu arada, yakmıyor desem yeridir. gezdim, tozdum, aracı bugün teslim ettim. üstün körü şöyle bir bakıp aracı teslim aldılar, hiç uğraşmadım.

    aracı teslim ettikten 2 saat sonra 300 tl provizyonumun geri yatırıldığını ve 2 iş günü içerisinde hesabımda olacağına dair bir sms aldım. ben şahsen ilk kiralamamda bu firmadan memnun kaldım. umarım bu iyi ilişkimiz devam eder.
  • araç kiralama mantığından bihaber olanların çakallıkla suçladığı firma.
    asıl çakallık 1,5 gün kullanıp 1 gün kirası vermeye çalışmakta. araç kiralama 24 saat esasına göre yapılır, yarım saat- 1 saat esnemeyi herkes yapar, ama kusura bakmayın kimse size bedavadan 5 saat araç vermez.
  • bana seinfeld'in araba kiralama bolumunu yasatmis sirket. albany'den boston'a tasinirken 1.5 ay oncesinden 24ft'lik kamyona rezervasyonumu yapmistim, bu arada olay labor day haftasonunda oluyor, tahmin edeceginiz gibi universitelerin acilisi vs, labor day sezonun en yogun tasinma zamani. neyse bir gun oncesinden bir telefon
    -: sizin yarin icin 24 ft rezervasyonunuz var.
    o: evet var.
    -: size o boyda kamyon bulamiyoruz.
    o: ne demek bulamiyorsunuz, rezervasyonu 1.5 ay onceden yaptim.
    -: ozur dileriz bulamiyoruz.
    o: ee napcaz? tasiniyorum yarin, sali gunu yeni isime baslamam lazim.
    -: walla umrumuzda degil 16ft kamyon verecegiz size.

    gittim ofise iki tane 20 yasinda velet, umurlarinda degil rezervasyon yapmisim, tasinmam lazim baska sehre. tabi labor day olmasi sebebiyle sehirdeki diger firmalarda da tum buyuk boy kamyonlar bitmis. allah belanizi versin diyip ertesi gun 16ftlik kamyonu aldim.

    allah razi olsun iki tane hamal tutmustum, adamlar resmen 3 boyutlu tetris oynadilar iceride, tika basa doldu o kamyon, igne dusecek yer yok. ıki arabamizin ici de kalanlarla tika basa doldu, bisikletleri bagaj tasiyicisina koyduk, ve anca oyle sigabildik. yasadigimiz stresi anlatamam.
  • herşeyi ile fiyasko olan firmadır. müşteri / satış yönetimi yapamadığı gibi kiralamanın hangi tarih hangi saatte hangi müşteriye ait olduğunu bilememektedir. benzer şekilde az personel çok iş mantığını güderek, personellerin arabaları hızlı teslim edebilmek için oraya buraya bırakmaları sebebi ile kesilen park ihlali cezalarını o gün kiralama yapan rastgele bir müşteriye itelemektedirler. firma giderlerini minimize etmek için bilinçli bir şekilde yapıldığına ikna olduğum bu yöntem karşısında muhattap olabileceğiniz bir müşteri destek birimi de tabiki bulunmamaktadır.
  • 9 nisan 2016 torku konyaspor fenerbahçe maçı için 8 nisan günü hayatımda ilk kez konya'ya gittim. hiç bilmediğimiz bi şehir olduğundan eşe dosta soruyoruz, iki insanın çevresinden çıka çıka 1 konyalı çıktı. o da "taksi çok pahalı araba kiralayın daha uyguna gelir" dedi. biz de havalimanından kiralayalım dedik. europcar'ın platinum indirimine güvenerek oradan kiralarız dedim ama kapalıydı, hangi birine sorsak ya araç yoktu ya da kafamızda belirlediğimiz bütçeyi aşıyordu.

    tam şehir merkezine gidip orada kiralamaya karar vermiştik ki "lan kiralayalım ne kadar fark edebilir ki?" diyerek geri döndük. 2 günlük fiyat, araç modeli derken ileride finans uzmanı olma ihtimali çok yüksek arkadaşım "1 günlük kiralayalım, ikinci gün zaten turistik yerlerde gezeceğiz, toplu taşıma sıkıntı olmaz" dedi, bana da çok mantıklı geldi o gün. "tekrar havalimanına gelmektense şehir içi ofisine bıraksak sorun olur mu?" dedik, görevli sorun olmayacağını, ofisin 6'da kapandığını, 6'ya kadar mutlaka bırakmamız gerektiğini, 6'dan sonraya kalırsa +1 gün parası ödeyeceğimizi söyledi. anlaştık, evrakları imzaladık, aracı teslim aldık. saat 13:50.

    gerçekten yemekti, sakal traşıydı, torku arenaydı derken bayağı bir gezdik gün içinde. hem taksi parasına yazık hem de taksi öyle kolay bulunmuyor anladığım kadarıyla konya'da. ben pek taksi görmedim yani. akşam maçtan sonra sakin sakin geldik otele. maç sonu konyaspor taraftarıyla bayağı küfürleştik, "34 plaka araba, kesin çizerler bunu otoparkta" dedim ama bi şey olmamış. gün içinde de bi şey olmadı, söylemesi ayıp çiçek gibi araba kullanırım.

    ertesi gün otelden çıkmadan evvel arkadaşım dedi ki, "bu budget'ın ofise 26 km uzaklıktaki her yerden aracı ücretsiz alma hizmeti varmış, arayalım alsınlar, uğraşmayalım hiç ofisi bulmayla." çok mantıklı geldi o an.

    arkadaşım aradı, böyle bir hizmet veremediklerini söyledi görevli. çok da gerekli bir hizmet değil zaten, götürür veririz, ne olacak. görevli devam etti "yarım saat içinde aracı getirmezseniz +1 gün ücreti alınacak." saat 14:00 civarı. arkadaşım "biz havalimanı ofisinde aracı akşam bırakmak üzere anlaştık" dese de kar etmedi. hatta görevli lütfetti, "normalde aracı teslim saatiniz doldu ancak biz ekstra süre tanıyoruz mağdur olmamanız için" dedi.

    şimdi tamam, biz bu aracı 1 günlüğüne kiraladık. 1 gün 24 saat, biz 30 saate yakın aracı kullanmaya niyetlendik, bizim burada istemsizce bir salaklığımız var. ancak görevlinin "yarın şu saatte teslim etmeniz gerekiyor" demesi lazım. hadi onu demedi, unuttu vs. aracı 6'ya doğru bırakacağımızı belirttiğimizde teslim saatini belirtmesi lazım. hadi onu da unuttu vs.

    biz bu 26 km olayını sormak için aramasak adamlar bizi aramayacak ve +1 gün parası daha kitleyecekler. çakallığa bakar mısın? parasında değilim ama böyle çakallıklara gerek yok. bir daha bırak kapısını, muhitine yaklaşmam.

    bir de dangoz dangoz herifler çalıştırıyorlar. (bu konya'daki dangoz nüfusuyla da alakalı olabilir) aracı götürdük, teslim ettik. merhaba hoşgeldin gibi şeyler zaten beklemiyorum bu şehirde, "sen buna benzin mi aldın?" dedi eleman. "lan sen kimsin benimle senli benli konuşuyosun daltaban*?" demedim de, "yoo almadım havalimanındaki görevli benzini daha uygun fiyattan verdiğinizi söyledi" dedim. "e sen bu arabayı kullanmamışın, 50 km gitmişsiniz sadece" dedi. "sik kadar şehir yapmışsınız nereye gideyim, 50 km çok bile" demedim de, "bizim gezeceğimiz bu kadar" dedim. anahtarı teslim aldı, ofise doğru yürürken "bak almadın di mi benzin?" dedi. cevap vermeye tenezzül etmedim artık neden uğraşayım yani? içeri girdik, en azından dangoz olmayan iki eleman vardı, "sizden sembolik bi rakam alalım, benzin harcamamışsınız" gibi şeyler söyledi. 10 tl aldı.

    adamlar biz aramasak sokuyordu 180 lirayı, ben bir daha yaklaşmam, siz de yaklaşmayın.
  • içinde bulunduğumuz bayram, tatil günlerinde aklınızda var ise bir kez daha düşünmeniz veya araç kiralarken yanınızda varsa bir exper dostunuz ile gitmeniz gerektiğini düşündüğüm firma. mümkünse aracın altını üstünü sağını solunu videoya alın. tüvtürke sokun, tarcanlar'a gösterin.
    nisan ayında sabiha gökçen budget'tan 3 günlüğüne peugeout 5008 kiraladım. sağlık sebeplerinden ankara'ya gittik geldik. aracı sözüm ona süper mini hasar sigortası ile kiraladık. 3 gün içinde en ufak kazaya olaya karışmadım. emanet araba diye kasislerden bile 3 km hızla geçiyordum. 6 nisan sabah 04 gibi teslim ettim. teslimdeki görevli sağına soluna baktı eğildi aracın altından sarkan plastiği gösterdi. teslim alırken doğaldır ki eğilip aracın altına bakmamıştım. gerçekten alttan bir plastik korumamsı bir şey sarkıyordu.önceden varmıydı bilmiyorum. yine aracın sol ön çaprazında yan kaporta ile ön kaportanın birleşme eklem yerinde ayrılma vardı. çarpma ile olmadığı bariz birşeydi. kendiliğinden ayrılmış gibiydi. itince birleşiyordu. bırakınca kendini ayırıyordu. herhangi bir kazaya karışmadığım için kafam rahattı. içimden peugeot da ne dandikmiş, alınmazmış lan diye geçirdiğimi hatırlıyorum. kaza yaşamadığıma gösterilen yerlere de alırken dikkat etmediğime dair beyan yazdım. görevli bir şey çıkarsa 4-5 gün içinde bana döneceklerini çıkmazsa zaten kaskodan karşılarlar demişti.
    şimdi olaydan 2.5 ay sonra bugün kredi kartımdan 22 bin tl hasar bedeli çekmiş budget. kaskosu 4.500 tl ye kadar karşılıyormuş. toplam hasar 26 bin tl imiş. şu dar zamanlarımda inme gibi indi bana. gözüm karardı tansiyonum düştü.
    açıkçası hiç iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum bu firmanın. kimseye de tavsiye etmeyeceğim. ben sizin "plastik-kaporta aksamı tuttur. kime patlarsa ondan alırız" diye iş yapmadığınızı nerden bileyim? diyelim önceden yoktu bende oldu. aga aracı normal kullanırken sağı solu dağılacaksa benim suçun ne? ve kasko dediğiniz şey ne işe yarar?
hesabın var mı? giriş yap