• bulaşık süngerini kullandın madem, ulan güzelce yıkayıp, iyice de bi sıkıp koysana onu musluğun yanına. atmış onu lavabonun içine. duruyor öyle ıslak ıslak.

    bir de pastel renkli bi bezi olur bu kadınların. mutfak tezgahının en işlek, en mühim yerine bırakırlar onu kurusun diye. mermerin üstünde bez kurutmak hangi kafanın mahsulüdür yarabbim!

    bi de eve misafir gelir. keyifler şahane. yemekler yenir. daha yemek masasındayken tabaklar istiflenmeye başlanır üst üste. çukur tabaklar bi yana, kaseler bi yana, çatal kaşık felan... masadan kucaklanan onca tabak çanak gelir lavabonun orta yerine konur. o lavabo dolar taşır artık. çayını tazelemek için mutfağa girersin ki bardağın dibini dökmeye yer kalmamış lavaboda. allah kahretmesin seni e mi!

    mermer tezgaha niye koymazsın ki kadın? veya niye doğrudan makineye dizmezsin? sonra da teker teker çıkartılır o bulaşıklar gömüldüğü hendekten, teker teker yıkanır.

    e madem tek tek yıkayacaktın onları elde, hangi akılla istifledin ha oraya? ay aklımı çıldıracağım ya!
  • insanı hafifleten, rahatlatan bir eylem.
    sanki tezgahta değil de lavaboda durunca işin bir kısmını halletmişsin gibi gelir.
  • evyeyi lavabo zanneden köylü zihniyetini ifade eden eylem, tanım
  • bugünün işini yarına bırakmaktır.
  • ben çok tembel olduğum zaman bütün bulaşıkları makineye atıyorum,ertesi gün lazım olanı çıkartıp yıkıyorum.
  • nefret ederim
    yıka kaldır niye bir de taşıma istifleme enerjisi tüketiyorsun ki
hesabın var mı? giriş yap