• az önce çocukken 2 senede doldurup da kaybettiği kumbarasını eski eşyaların arasında bulan sivri zeka.. kumbaranın içindekilerin ederi: 0 ytl. bir zamanlar o kumbara kırılınca içindekilerle yapılacak olanların hayalini kurarken hissedilen heyecan: paha biçilemez. elde var: 0. allahın salağı.

    bu entry de imha eder heralde kendi kendini bir süre sonra.
  • sabah kahvesinden önce mızmızlanmaya başlıyorum bulutcuğa,
    bu sabah yağmur var istanbul'da bulutcuk.
    iyi gün dostlarımdan da sıkıldım hem.
    korku yakamdan dusmuyor artık.

    akşama doğru...daha fazla kahvenin kar etmediğini anladığımda
    heaven knows i'm miserable now be bulut.
    hep strawberry fields forever olsa keşke..ama olmuyor ki.

    hayal gucunun bittigi yerde baslayan sarki adlarina döndü biraz bu entry...tamam
    e ama o da hep polyanna hep polyanna.
    ama sonuncusu olmadan da geçemem:

    he knows i d love to see him..orda olur burda olur...farketmez
  • bir telefonumla apar topar sevgilimin evine gidip onun hastaliginda yaninda bulundugu icin ne kadar tesekkur etsem yine de hakkini odeyemeyecegim, annesinin yaptigi guzel corbalari erinmeden sevgilimin evine tasiyan cok sevgili, iyi niyetli, tatli hastabakici...

    guzel buldugum yazilari hic dusunmeden forward ettigim, okuyan, yazan, dusunen, gulen, eglenen, bazen cocuklasan, genelde asik olan, sonra baskasina asik olan arada yaptigi hatalari sayemde fark eden, kıbrıs'ın yakisiklisi, ingiltere'nin huzunlu cocugu...
  • yine sinavlardan a artilar almis olan lokum (calismamisti, ben sahidim, londra senin warwick benim gezip durduydu). calismak yerine agac altlarinda oturup kafasinda nobel konusmasini hazirliyor cocugum. yakisir.
  • zenginden fakire verirken komisyon alan robin hood.
  • sinavda calismadigi konudan soru gelince yine de sayfalarca (hem de akademik kriterlere uygun) kalitede cevap uretebilen insan. (diger ogrencilere tavsiyem ineklemek ve ezbere kasmak yerine bulutcan gibi delicesine okumalaridir, tabii ki sadece ders kitaplarini degil).

    karanlik sokaklari, kahverengi nehri, ve de surekli, surekli islatan yagmurlari yuzunden tanidik hissedilen o sehri beraber altust edecegim kisidir. su hayatta bana stellayi bulan ve buldurandir. ''i found the stella'' dedi, ''stella found the protagonist in the novel'' dedim, sonra karisti hersey cunku stella bu bonbonun yarattigi karakterlerinden biri saniyorum. cozemiyorum bazen, ama seviyorum cok.

    kucukken nasildi diye soranlar icin
    (bkz: prodigy)
  • birimiz sürekli öğleyin diğerimiz sürekli akşamüstü uyandığı için londra'da teğet geçerek ernie and bert havası yakalamaya hızla koştuğumuz doğrudur kendisiyle. kurduğum devrik cümlelere ses çıkarmıyor hem. seviyorum. iki aya kadar kendisini akşamüstü bile quinto bookshop'ta bekleyebiliyo olucam belki hem, kim biler.
  • adam 30 yılda 592974827 yıllık hayat yaşamış abi ya. bu gece sunduğu radyo programını dinlerken böyle düşündüm. ve bi de iyi ki var :)
  • istanbul ziyaretini buyuk bir yemek ziyafetine benzetmesiyle takdirimi kazanmis insan. simdiden nerede ne yesek onlarin hesabini yapmakta.
    suralara gidilecek, sunlar yapilacak, surada da bu var degil mi? diye planlar yapiliyor ve illa ki ferhan sensoy oyunlarindan birine bilet aliniyor.
hesabın var mı? giriş yap