• bu haftaki yorumları çok merak ettim ve dinledim. misal boğa burcu bol bol misafir kabul edebilirmiş. merkür metrosu da geçen hafta bitmiş (tayyip niye açmadı lan), o yüzden süper sağlıklı bir hafta başlıyomuş. boğalar yırttı lan ne güzel.

    ikizler kariyerde yükselecekmiş bu hafta, yengeçler iyimser bi ruh haline bürünecekmiş (bunlar mal galiba, hep aynı şeyi duyuyorum). aslanlar para kazancakmış, stokçu pezevenkler. terazilerin gündeminde ilşkiler varmış, bunlar da sapkın mıdır nedir arkadaş.

    neyse lan, içim kıyıldı yazamıycam daha. hepinizi evcimen günler bekliyo olm ben diyeyim. sokağa çıkmak istemiyceksiniz, bi sıkıntı çökecek üzerinize.

    italyan burçları, ispanyol burçları farklı mı oluyo ya bi de? milletsel burç mu var? durun lan kaynak da veriiim.

    https://www.haberturk.com/…ik-burc-yorumlari/678995

    kaynak götüm yazsam daha sağlam bi kaynak olurdu konu burçlar olunca gerçi sahjahjahjhaha.
  • insanlarin kendileri hakkinda bir sey duyma ve anlatma ihtiyaçlarini tatmin etmenin, hayatta oyalanacak bir mevzu daha yaratmanin ötesinde bir gerçekligi yoktur burçlarin.
    su deneye deginmeden geçmek istemem: arastirmacilar farkli farkli burçtan insanlara sizin burcunuzla ilgili diyerek ayni teksti vermisler ve size ne kadar uydugunu isaretleyin deyip gitmislerdir, çikan odur ki ayni teksti hepsi ortalamanin üstünde bana uyuyor diye nitelendirmektedir. ayni arastirmada su da çikmistir ki, arastirmacilara hem dogumgünü hem dogum saati bilgisini verenler sadece dogumgünü tarihini verenlere göre daha çok inanmislardir o metne.
    bir baska arastirma da gösterir ki, insanlarin kendilerinde oldugunu iddia ettikleri burç özellikleriyle onlara uygulanan kapsamli kisilik testlerinin (mmpi gibi) arasinda herhangi bir korelasyon bulunamamaktadir.
    bir ara kesfedilen 13. burç vardi hem, ona ne oldu?
  • fuzuli ırkçılık.
  • astroloji denilen safsata ile ilgili kafasını meşgul eden salaklara biraz biyoloji desteğinde bulunmak istiyorum.

    bir insanın doğum anı biyolojik olarak varlığının başladığı an değildir. bunun için daha gerilere gitmek gerekiyor.

    1) gametogenez

    erkek ve dişi üreme hücrelerinin oluşum süreci bir insanın hem bedeninin hem bilincinin ilk adımıdır. eğer gezegenlerin veya yıldızların insanın kişiligine, karakterine, kaderine bir etkisi varsa öncelikle o insanı oluşturacak yumurta ve sperm hücrelerinin oluşumunda etkili olmalılar. insanda spermatogenez süreci 74 gündür. yani bir ureme kök hücresinden (primordial germ cell) sperm hücresinin (spermatozoid) oluşumu 74 gün alıyor. oogenez (yumurta oluşumu) süreci ise yaklaşık 12 gün sürüyor. üreme kök hücreleri ise teknik olarak ölümsüzler ama o kısma girip iyice safsatanızın ağzına etmek istemiyorum.

    2) embryogenez

    insanın doğumdan çok daha önce başlayan varlığının en önemli basamaklarından biri de embryogenez süreci. sperm ve yumurtanın buluştuğu an başlayan bu dönem bir kişinin kim olacağına en çok etki eden olayları içeriyor. ilk hücre bölünmeleri, ilk hücre göçleri, ilk epigenetik faktörler, sinir ağı oluşumları, ilk verilerin işlenmesi. tüm bunlar da herkeste aynı olmamakla beraber 9 ay 10 gün civarı zaman alıyor (embryo gelişim basamaklarını çok basite indirgeyerek anlattığımdan konuya dair derinlikli bilgi sahibi arkadaşlar teknik detaylar için kızmasın. bu kadarını bile anlaması mucize bu dingillerin. yaptıgım aşırı basite indirgeyen ve hatta hatalı embryogenez tanımı ve zamanlaması sizin için değil).

    özetle evrende olan herhangi bir etkinin insanın kimligini, kişiliğini, kaderini etkileyeceğine inanacaksak zamanlaması sabit olmayan bu iki süreci hesaba katmak zorundayız. bakın bakmalıyız iyi olur demiyorum, zorundayız diyorum. çünkü doğum anı hiç anlamlı değil. herhangi birimizi üreten üreme kök hücrelerinin son döngülerine bakmak lazım, içinde olduğu nişin maruz kaldığı hormonal ve geriletici faktörlere bakmak lazım.

    daha da önemlisi gördüğünüz gibi sperm ve yumurta oluşumu başlangıçta senkronize değil. arada 60 günlük bir fark var. yani bu anasını sattığımının büyülü burç etkisi ne ise sperme ve yumurtaya aynı anda ulaşmıyor da. şu da var ki üreme kök hücresinin kaçıncı mitoz döngüde olduğuna bile bakmıyorsunuz. kaç yaşındaydı bir kadın anne olmaya karar verdiğinde, kaç yaşındaydı bir erkek baba olmaya karar verdiğinde. merak ediyor musunuz, oysa etmelisiniz evrenin büyülü bir etkisi olduğuna inanıyorsanız.

    salak olma hakkınıza karışmıyorum, inancınızı yaşamanıza da engel olmuyorum gördüğünüz gibi ama teknik olarak salaksınız. bu halinizi aşağılamaktan zevk aldığım için yazdım rahatladım. beni mesaja boğup kendinizi küçük düşürmeyin çünkü biyoloji uzmanlığım, fizik aşkımın yanında diz çöker tövbe ister. evrendeki etkilerin mesafe ile olan ilişkisiyle sizi döve döve rencide ederim.

    bye.
  • ekliptiğin* bölündüğü otuzar derecelik dilimden her biri.

    bu, burçların başlangıç noktası kuzey yarımküre için ilkbahar gün-tün eşitliği ekinoks, yani 20 marttır. bu tarihte güneş, koç burcuna girer. güneş, yıl boyunca burçlar arasında gezinir ve bir yıl sonra tekrardan koç burcuna döner.

    burçları sırasıyla verirsek: koç, boğa, ikizler, yengeç, aslan, başak, terazi, akrep, yay, oğlak, kova ve balık.

    bu burçlar, dört ana grup halinde toplanırlar:

    ateş: koç, aslan, yay
    toprak: boğa, başak, oğlak
    hava: ikizler, terazi, kova
    su: yengeç, akrep, balık.

    nitekim dikkat ederseniz burçların bu gruplara uygun şekilde sıralandıklarını görürsünüz. ateş, toprak, hava, su, ateş, toprak, hava, su, ateş, toprak, hava, su, ateş, toprak, hava, su.

    on üçüncü burç hadisesini bu entry' de anlatmayacağım, ama entry' i okudukça burç sisteminin simetri üzerine kurulduğunu fark edeceksiniz. on üç sayısı tüm bu sistemi parçalayacağından on üçüncü burcun olması ve sisteme dahil edilmesi mümkün değildir.

    yine burçları anlatırken kullanacağımız bir üçüncü kavram da pozitif ve negatiflik. iki sıcak grup, ateş ve hava, pozitif burçlar olarak da isimlendirilir. kalan ikisi, yani toprak ve su ise negatiftir. şu halde burç grupları pozitifliklerine göre, yani en sıcağından en soğuğuna doğru şu şekilde sıralanırlar:

    1. ateş
    2. hava
    3. toprak
    4. su

    burçların sıralamasına bakarsanız burada yine bir simetri olduğunu göreceksiniz. burçlar bu defa da pozitif, negatif, pozitif, negatif, ... diye sıralanırlar.

    tanımlayacağım son sınıflandırma ise "yaklaşım" veya yöntem. her burç grubunda üç adet yaklaşım vardır, haliyle bu defa burçlar üç yönteme bölünürler: kardinal, sabit ve kararsız.

    sabit burçlar, bulundukları element gruplarının yönetici burçlarıdır, merkez burçlarıdır. diğer iki burç, sabit burcun iki kutbunu yansıtır. aşağıda bunları detaylandıracağım; ama şimdilik bu burçları vermekle yetinelim: boğa, aslan, akrep ve kova.

    kardinal burçlar bulundukları element grubunun "eylem" burçlarıdır: koç, yengeç, terazi ve oğlak

    kararsız burçlar ise uyum burçları olarak bilinirler: ikizler, başak, yay ve balık.

    tekrar burç sıralamasına bakalım: kardinal, sabit, kararsız, kardinal, sabit, kararsız, kardinal, sabit, kararsız, kardinal, sabit ve kararsız.

    astrolojiyle ilgilenmeyen biri için bu sıralamaların aslında bir anlamı yok; ama yine de burçların özelliklerine göre kusursuz bir şekilde *dağıtıldığını da belirtme ihtiyacı duydum.

    bu minik girizgahtan sonra asıl anlatacağımız zımbırtıya dönelim ve anlatmaya başlayalım.

    ateş grubu, yani çift pozitifler, coşkulu burçlardır. inançlıdırlar ve kendilerini göstermek isterler.

    bu özellikler aslanda birleşir. yukarıda da belirttiğimiz üzere, ateşin bir kutbu yay, diğer kutbu ise koç olur. yay, ateşin "inanç" yanını alır; koç ise "kendini gösterme."

    inanç, şevk, kendini gösterme arzusu birleşirse ortaya ne çıkar? sürekli, bitmez bir enerji, atılganlık... aslan, yeni başlangıç demektir. tarottaki karşılığı da tam olarak bunu ifade eder? yeniden doğuş, yeni ve güçlü bir başlangıç. ben bunu aslan'larda sık görüyorum. özellikle kötü bir durumla karşılaşıldığında kendini en hızlı toparlayanlar veya bu eğilimde olanlar aslanlar oluyor. doğalarındaki coşku, hayata daha "pozitif" bakmalarını sağlıyor, bir aslan' ı yıkmayı daha da zorlaştırıyor.

    pozitif grup burçlar "dışa dönük" (kendini açıklayan) burçlar olsalar da ateş grubunda her zaman bir kendi içine dönme eğilimi vardır. bu aslanda bir eğilimken, özellikle yay kutbunda belirginleşir. yay kutbu da dışa dönük ve kendini ifade etmeyi iyi beceren bir burç olsa da yayın "inanç" yönü, onun kendi içine dönmesini sağlar. fakat yay, bunu kendini ifade etmek için kullanır, bu sayede totalde yay yine de dışa dönüktür.

    inanç, yani din yönü yay' ın iç dünyasıyla bağlantısını güçlendirse de ateş grubunun birçok zayıf yanı da yay kutbunda güçlenir: saplantı, fanatiklik, inatçılık.

    tersine koç kutbu ise bütünüyle dışa dönüktür ve kendini ifade ederek yaşar. ateş grubunun kilit özelliği olan atılganlık onda da vardır; ancak aslan' daki kendini gösterme arzusu onda taçlanmıştır, koç' un hayat felsefesi haline gelmiştir. egosu şişkindir ve bu şişkin ego onun kendi iç dünyasını perdeler, bu haliyle koç kendi iç dünyasından en kopuk olan burçtur. kendini bilmediğinden, dış dünyaya yaptığı ataklar çoğunlukla temelsiz kalır ve başkaları tarafından "boş ego" olarak yorumlanabilir. özellikle ters burçlar ve su grubu koç burcunun bu özelliğini iyi fark edebilirler. sonuç olarak ateş grubunun bu kutbu, grubun "kendini gösterme" özelliğini almış ve tamamen ben merkezli bir burca çevirmiştir. okan bayülgen, tipik ve kusursuz bir koç örneğidir.

    tabi burda koçun kardinal, yayın ise kararsız burç olmasının da etkisi var. haliyle koç daha aslan burcunun kapsadığı konularda daha eyleme dönükken, yay ise değişkendir ve kendini zarardan korumak için kompanse eder. vücutta koçu yüz simgeler, yani dış dünyaya en fazla maruz kalan vücut bölgemiz. yay ise kasıklar ve kalçadır. yani en fazla kapattığımız bölgelerimiz. ki yay, kendini istediği zaman dışarıya kapatıp istediğinde açabilir. değişkenliğini bu şekilde sağlar. kasıklarımız da böyledir, biz bu bölgeleri istediğimiz zaman ve yerde açarız.

    bir alt kademeye inelim, tek pozitifler, yani hava grubu: hava grubu iletişim, sosyalleşme, kavramsallaştırma grubudur. bu grubun sabit burcu ise kova.

    kova, iletişimin aslında en "iyi" burçlardan biridir. kova sanatçıdır. ama buradaki sanat, ellerle yapılan sanatlar. resim, heykel ... gibi. peki neden kovanın en önemli özelliği olarak bunu verdim? zira kovalar iletişimlerini bu sanatçı yönleriyle sağlarlar. bir kova illa ki ressam olmak zorunda değildir; ancak sanatçı bir kişiliği vardır.

    kovalar aslında kendi içlerinde çelişkilidir. sanatçılık, devrimci ve yeni fikirlere açık olmayı gerektirir. oysa kovalar "sabit" burç olmanın darbesini en fazla yiyen burçtur. değişime çok kapalıdır ve çok sabit fikirlidirler, fikirleri bazen basmakalıp olur ve zihinlerini o dar düşünce sistemine bir kez kaptırdılar mı kendi kendilerini düşürdükleri bu çukurdan çıkmaları çok zordur.

    haliyle kovalar, potansiyeli olan ve bunu asla kullanamayan tipler olmakla yükümlüdürler. zeki ama çalışmıyor denen çocuklardır bunlar. iş hayatında da müdür olabilecekken başaramamış ve bu durumdan memnun olan, kendi potansiyellerini harcamış tipler olacaktır bunlar. potansiyellerini kullanamayışları bunların büyük sanatçılar olmalarını da engeller. sonuç olarak kova, potansiyeli olan ve kullanmayan kişidir.

    peki kova, iki kutba nasıl bölünecek? havanın ve iletişimin iki kutbu olan terazi ve ikizlerin ikisi de "değişken"dir. kova örneğinde olduğu gibi, hava grubu burçları "yaklaşım"larını birebir yansıtırlar. nasıl ki kova "sabit" ise, ikizler de değişkendir. terazi de değişkendir, ama farkları nedir?

    ikizlerin değişkenliği planlıdır. ikizler burcu insanı nabza göre şerbet vermesini çok iyi bilir ve karşısındakini bu değişimlerle manipüle edebilir. tabi bazen kendi değişimlerini kontrol edemeyip ilişkilerini yok ettiği de olur; ama bu kontrol gücünü ellerinde tuttukları sürece ikizler korkulması gereken insanlardır. ikizlerin vücuttaki simgesi ellerdir ve ellerin bizim iletişimimizin ana unsuru olduğunu unutmayın. ve nasıl ki iki elimiz varsa, ikizlerin de aslında iki (belki de daha çok) karakteri vardır ve ikizler insanı duruma göre bir sağ elini, bir sol elini kullanabilir.

    kovanın sanat gücü ikizlerde "sözel yeteneğe" evrilmiştir. edebiyat yetisi değildir bu; konuşarak insanları manipüle edebilmek, insanları ikna edebilmek ve kendine bağlayabilmektir. evet, ikizler ağzı iyi laf yapar. evet, ikizler iyi politika yaparlar.

    terazi ise "eylem" burcudur ve insan ilişkilerinde sürekli eylem halindedir. sürekli yeni ilişkiler kurar, asla durulmaz, sosyalleşir. evet, havanın "iletişim" kutbu ikizler iken, "sosyalleşme" kutbu terazidir. yani terazinin amacı ikizlerde olduğu gibi güçlü bağların aksine sadece sosyalleşmektir.

    terazi değişkenliği, daha ziyade esnekliktir. iletişimi ve sosyalleşmeyi kolaylaştırmak adına karşısındaki insana uyum sağlar; ancak ikizlerin aksine o bunu pek de kontrol edemez. terazi, zodyakta pek de sivrilmiş bir burç değildir.

    negatiflere geçelim. tek negatifimiz, toprak grubu. artık yavaş yavaş insanın iç dünyasına girmeye başlıyoruz. toprak grubu pratiklik, dikkatlilik ve madde (materyal) dir. grubun sabit burcu ve yöneticisi boğadan başlayalım.

    boğalar, pratik, güvenilir, sabırlı, sevecen, sabit, açgözlü, obur, doyumsuz ve inatçı insanlardır. evet, iyi kalplidirler aslında ama onları oturdukları yerden kıpırdatamazsınız. kafalarına koydukları şeyden vazgeçmezler, sonuna kadar denerler. bunun handikapı, boğalar sınırlarını bilmezler ve çoğunlukla başaramayacakları şeyler için çok fazla enerji harcarlar ve onlara en çok zararı veren budur.

    boğanın iki kutbu, başak ve oğlaktır. başaklar, toprak grubunun "mantık" ve "sevecenlik" kutbudur, oğlak ise insan beyninin diğer yanını yani "aklı" simgeleyen kutuptur, sevecenliğin karşısına ise "hırs" gelir.

    evet, toprak grubunda beynimizi iki parçaya ayırırız: akıl ve mantık ve birini bir kutba, diğerini diğer kutba yollarız. zaten boğa, boğaz ve boyunla simgelenir. yani o, vücudun geri kalanını beyne bağlayan parçadır. evet, oğlak ve başağa geçelim.

    başak, gerçekten söylendiği kadar titiz midir? evet, muhtemelen. bu, onların zihinlerinin mantık yönünden daha çok çalıştırmalarından kaynaklanır. mantığın doğru çalışması, karmaşık da olsa bir düzen gerektirir. bazı başaklar çok temiz, bazılarıysa gerçekten pasaklı olabilir. ancak onlara sorduğunuzda hayatlarının onlara göre bir düzeni vardır. eve geldiğinde rastgele çıkarıp attığı kıyafetinin yerini aslında bilir bir başak. kendi iç dünyasındaki düzeni kullanır ve bu başağın gücüdür. boğaların sakin doğası başakta artık iyice belirgin hale gelmiştir.

    başağın mantığının aksine oğlak hırslıdır ve zekası ona bazen "mantıksız" denecek birçok hareket yaptırabilir. kovaların aksine oğlaklar tam kapasitede çalışırlar. o yüzden kariyerinde ve hayatında en fazla yükselme eğiliminde olan kişiler oğlaklardır.

    oğlakların en meşhur oldukları konu sekstir sanırım. akrepler de meşhurdur bu konuda, peki akreple oğlak arasındaki fark nedir? akrebi aşağıda anlatacağız, ama oğlakları burada aradan çıkaralım.

    dediğim gibi, oğlaklar "akıl"dır. toprak grubunun materyalistliği duyguya yer bırakmaz, nitekim toprak grubu burçlarının herhangi birinden bahsederken duygularla ilgili bir şey söylemedim. oğlaklar için seks önemlidir, çünkü zevk verir. onlar için önemli olan şey bu zevktir. seks onlar için sadece bir zevk aracıdır, belki de beyinlerindeki kimyasal bir işlemden ibarettir. onlar için aşk yoktur. evlenebilirler, ama bunu belki çocuk sahibi olmak, belki de toplumsal statü için yaparlar. yani sadece "olması" gerektiği için... seks hayatına önem verir; ama partnerine değil. bu yüzden oğlaklar çok eşliliğe en yatkın burçlardır.

    gelelim, çift negatifimize, yani en iç dünyamızı anlatan burçlara: su grubu.

    su burçları, duyguların, empatinin ve hassaslık burçlarıdır. bu grubun sabit burcu ve yöneticisi akreptir.

    akrepler, gerçekten duygusal burçlardır. fakat yengeç ve balığın aksine bu duygusallık bir kutba yığılmış olmadığından akrepler bunu gizleyebilirler. akreplerin zaafları duygusallıklarının kendilerini ele geçirmelerine izin vermeleridir, daha da vahimi akrepler bunun intikamını almayı isteyecek ve balık ve yengecin aksine çoğunlukla bunu eyleme dökeceklerdir.

    akrep, neden en az sevilen veya en çok korkulan burçtur? zira, en acı intikamı duygusal insanlar alır. çünkü akrepler unutmaz ve intikam almak isteyen bir akrep, bir ölüm makinesine dönüşebilir, bunu gerçekten yapabilir. kendini ve karşısındakini çok iyi tanır akrep, özellikle karşısındaki insanın zaaflarını çok iyi bilir ve bunları kullanır.

    akrepler, vücudumuzda cinsel organlarımızla simgelenirler. peki, neden penis/vajina? zira duygularımızın etkisine en açık organlar bunlardır, en azından dışarıdan en net olarak bunlar görülür. ve evet, seks de akrep için önemlidir.

    fakat oğlağın aksine seks, akrebin duygularını ifade etme yoludur. bu yüzden bir akrep bir şeyler hissetmediği bir insanla sevişemez. akrep bağlanma ve aile kurma eğilimindedir. en doğurgan burçtur akrep, üremek de onun için önemlidir. fakat oğlakta "kazanmak" söz konusu iken akrepte "aile kurmak" vardır. teoman' ı düşünün, bütün şarkılarında cinsellikten bahsederken aslında ne kadar duygusal olduğunu görmediniz mi? her zaman kolay değil, sevmeden sevişmek diyen o değil miydi? ne demek istediğimi anladınız sanırım.

    yengeç, sevecen, alıngan, aşırı korumacı, azimli, becerikli bir burçtur. o duyguların "aile" yanını simgeleyen kutuptur. aile ne kadar korumacıysa, yengeç de o kadar korumacıdır. o, balık kadar depresyon eğilimli değildir, ama takılıp kaldığı insandan asla kurtulamaz. duyguları onu çok hırpalar, o da bunu görür; ama asla bu durumdan çıkamaz.

    tuttuğunu koparır, beceriklidir? aslında hepimizin ailesi öyle değil mi? bizlerden daha beceriklidirler, korumacıdırlar. yengeçler de böyle işte. yengeç, kendisi gibi duygusal insanları sever ve dostluk bağını en iyi akreplerle kurar. çünkü karşısındaki kişi duygudan uzaklaştıkça bu yengece zarar verir, onu "kurutur"

    balık kutbu ise naziktir ve içgüdüleriyle hareket eder. koç nasıl ki en dışa dönük burçsa, balık da en içe dönük burçtur ve dünyada en çok kendi içgüdülerine güvenir.

    diğer üç grubun aksine, su grubunda tam bir kutuplaşma görülmez, su burçları birbirine kenetlenmiş ve birbirlerini tamamlayan burçlardır. koç-yay, ikizler-terazi ve başak-oğlak zıtlıklarını yengeç ve balıkta görmeyiz. bunların aksine su grupları homojendir, çünkü duygular diğer özellikler gibi keskin değil, yumuşaktır. bu yumuşaklık su grubunun üç üyesinin birbirine karışmasını sağlamıştır ve bu sayede su grupları birbirleriyle iyi anlaşırlar. yengeç örneğinde olduğu gibi balığın da yakın çevresinde bir başka su grubu insanına ihtiyacı vardır, bu şekilde yatışır ancak.

    bu entryde genel bir girizgah yaptım, ileride hepsini tek tek açıklayabilirim. açıklamaya da bilirim. belli olmaz.

    (bkz: akrep/#31248618)
    (bkz: yengeç/#31312925)
  • umut sarıkayanın yarattığı şık cafelerde çalışan şekil garson karakteri. gelin görün ki şekilli saçları ve tarzına rağmen pidecide çalışan garsondan daha az maaş alır. buna rağmen işinden rahatsız değildir büyük bir zevkle insanlara hizmet verir.
  • uzayda ayni duzlem uzerinde dahi yer almayan, dunyadan bakis acisina gore birarada gorunse bile aslinda baska bir acidan bakildiginda aralarinda zerre ilgi alaka bulunmayan zira aralarinda binlerce isik yili mesafe olan yildizlarin olusturdugu sekillere tarih oncesinde "benzetsek benzetsek neye benzetsek?" usulu ile koyulmus isimler.

    bunlari referans alarak hayatini duzenlemeye kalkanlarin zekasina, kavramlar arasi iliski kurabilme yetenegine hayranim, gulumseyerek yaklasiyorum, o ayri.
  • zodiac olarak ele alınan şey tamamen antik mısır'da tarım yaparken nil nehri kenarındaki planın programın yapılabilmesi ile doğrudan bağlantılıdır. dünya'nın dönüş hareketlerine göre değişen gök haritasından mevsimlerin, ayların hesaplanmasında kullanılmıştır. bu yüzden burçların karakteristik özellikleri olduğu, yani mevsime göre her birinin bir özelliği olmasının mantıklı bir sebebi olabilir. tarihçi, arkeolog vb. olmadığım için bu konuda tam bir şey söyleyemiyorum. ayrıca yıldız haritaları denizde ve okyanusta yön bulmak için de kullanılır. buna örnek olarak kutup yıldızı, mira yıldızı ve sekstant aleti örnek olarak verilebilir. bu yüzden yıldızlar her kültürde önemli bir yer tutar, zira bu uygulama eski medeniyetler için yol göstericidir, antik dinlerin temelini oluşturur.

    dünyanın hemen hemen her yerinde kullanılan gregoryen takvim, en yakın yıldız olan güneş’e göre dönme ekseninin açısını temel alan bir güneş takvimidir. ve en yakın yıldız olan güneş 149.6 milyon km uzaklıkta olup, ışınları dünya'ya 8.44sn içerisinde ulaşır. güneş'in hareketleri kesinlikle insan üzerinde bir etki kurmaktadır, bu inkar edilemez. mesela, kutup bölgelerindeki orantısız günler, ya da güneş ışınlarını dik alan ve eğik alan ülkeler arasındaki kültürel ve popülasyon farklılığı bununla açıklanabilir.

    gel gelelim, dünya'ya güneş'ten sonra en yakın olan yıldız ise proxima centauri'dir. yaklaşık olarak 39,9 trilyon km uzaklıkta olup 4.2 ışık yılı uzaklıktadır. başka bir ifade ile ışık hızıyla giderseniz, 4.2 yıl boyunca gitmeniz gerekmektedir ki bu noktada izafiyet teorisinin okunmasını öneririm.

    ek olarak; açık bir havada hiç bir optik (lens ve gözlük harici) araç kullanmadan yaklaşık 2000 yıldız görebilirsiniz. bunların içinde bazı şekillerin oluşması ve çağrışım yapması, güneş'in ise bunların bölgesinde bulunması üzerine hazırlanmış bir takvimin, sizin kişiliğinizi, gelmişinizi, geçmişinizi, geleceğinizi... etkiliyor ve siz buna inanıyorsanız, ilm-î ifadeler ile farkındalık yaratmak üzere açıklayınız. zira aksi örnekler, halam, dayım, sevgilim, kankam gibi karakterlerin günlük hayatlarının analizi ile oluşmakta.
  • genel geçer bir şekilde herkes için geçerli olabilecek şeyleri(özellikleri) bir birime indirger. herkes kibirlidir, herkes coşkuludur, herkes korkaktır, herkes içine kapanıktır, herkes gururludur, herkes artık her ne boksa.

    bunlara mantıklı bağlar kurar, aslan işte odak noktası olmak ister ordan bir bağlantıyla odak noktası----> liderlik. lider olmak istiyorsa o zaman... ordan bir başka noktaya atlanır: odak noktası --- > lider --- > kibirli/kendini beğenmiş. güçlü olma tutkusuna yeterince uyum sağlıyan biri karamsar olmaya gerek duymaz, kızmaya da gerek duymaz o zaman: odak noktası > lider > kendini beğenmiş ---- > sevimli ve iyimser... gibi. bu gibi birbirine bağlı bulunan, uyumlu ve birbirine göndermede bulunan özelliklerle mantıklı bir ağ örer ve en genel kapsamı alabilecekleri isimlendirir ve 12ye böler. ayrıca ben aslanım, ne iyimserimdir, ne kibirli, ne lider, ne de yönetici. yükselenin bıdı bıdı bıdı bla bla bla amaaa! diyenler olacaktır. seviyorum sizi.

    eski karanlık çağlarda insanlar kendilerini çok önemli varlıklar olarak hissediyorlardı. o kadar önemli ki. örneğin o kadar önemli ki iyilik ve kötülük melekleri onlar için omuzlarında çarpışıyorlardı. yıldızlar onların kaderleri için dönüyor diye sanıyorlar ve bunları yorumlamaya çalışıyorlardı. böylece karanlığın etkisinden korunabiliyorlardı. kendini önemsemek karanlığa ve boşluğa karşı savunma stratejisidir zaten.

    bu çok tatlı bir oyundur. köşe kapmaca'yı hatırlar mısınız? ben aslanmışım çekilen nutuklardan dolayı birkaç şey biliyorum. neyse anlatmaya devam. köşe kapmaca demiştim. mesela herkes kibirlidir, herkes lider olmak ister ama bu kuvvetini başka şeylere yönlendirir. kibirliysem özgür olmayı da seçebilirim, hatta bunun tam tersi para biriktirmeye kendimi vermiş bir adamda olabilirim. ikisi de kibire dönüşmeye doğru yol almış kuvveti kullanır.(daha birçok şeyden etkilenirler, tarife gerek duymuyorum)birçok eylemde birçok huyumu çözündürebilirim. ben aslanmışım, o balıkmış o işte hayat doluymuş. köşe kapmaca gibi tam: insan burçlarında olan özellikleriyle özdeşleşir ve madem ki kişi o burçtan... hurraaa doya doya tüm kuvvetleri o özelliklere bastıralım çünkü biz 'o'yuz. hani zevkte verir insana okuması ha kendini. çünkü mantıklı birbirine gönderme yapan özellikler hep bir olumlu özelliğin kötü yan özellikleri ama bir yandan da avantajlı sonuçları diye gider. sorumluluktan kurtulmanın tarifsiz orgazmı. ohş. kişi o köşeyi korumaya ve o köşeyi yaşamaya başlar. herkes bir burçta köşesini kapar ve kendisini tam anlamıyla yönetmektense kaptığı köşedeki tanımıyla duygularını tanımlar. oh baba ne keyif ya.

    hacı bende istiyorum baba parası yemek ya. kendi halinde bir anne. valla lan. bende burcum aslan deyip kibirli kibirli 'naber? özledim seni' diyene amına koyumm babuş demek, en bilindik yazarları falan okuyup çok önemli birşey yapıyormuş gibi konuşma aralarına oralardan pasajlar dizmek, ukalalık yapmak istiyorum. kendimi birşey sanıp o sandığım şeymiş gibi yaşamak istiyorum. bir hikayenin içinde gibi hissetmek istiyorum. bir köşem olsun orda annemin babamın koltuk takımlarındaki yastıklarla kendi evimi yapıp arada sırada hayata ce-e yapan sevimli çocuk gibi yaşamak istiyorum. valla lan. ne harika ya. birisi bana sorunca da niye kibirlisin böyle diye 'çünkü aslan burcuyum bennn nabeerrrr :)))' demek istiyorum.

    yazdıkça düzen kayıyor. bu kadar.
  • benim bu konu ile ilgili bir takım rahatsızlıklarım var. şu an sahip olduğum, düzenbaz, manipülatif, titiz, aşırı özgüvenli, sadist, riyakar, etkileyici, yüksek ikna kabiliyetli, sonuç odaklı, dengesiz, saplantılı, nalet karakterimi bu hale getirmek için çok uzun süre uğraştım. bu amaç uğrunda harcanmış, zaman, efor, emek, sindirim sistemi... yani çok ciddi bir mesai var. sora biri ile tanışıyorum, biraz sohbet ediyoruz. etkileniyor tabi hemen ama, burcumu bilmeden nasıl etkilendiğini anlayamıyor. burcumu soruyor hali ile, uyduruyorum o an bişi, "terazi".

    - hah bak işte, tamam, terazi dengesiz olur.

    çok büyük terbiyesizlik bu.

    bi sefer, burcu zaten uydurdum, hadi onu geçtim, uydurmasaydım bile, büyük zorluklarla edinilmiş bir şeyi ne büyük konforla doğum tarihine yüklemek o öle ya? ben bi 20-30 yıldır etrafa bakıyorum, benle aynı ayda doğan kimsede bendeki ışık yok. doğum günü benimle aynı olup, dürüst ve güvenilir olan arkadaşım var be. adam bildiğin iyi.
hesabın var mı? giriş yap