• şiirin tamamı şöyledir:

    tarihi bir olmaz akış gibi,
    oh sanki evrenin en son gecesini yaşadım
    sanki dinozorlar ve ben ve en hızlısı öbürlerinin
    bir ilkel eşitlikte buluştuk. (evrenin kendi kurduğu gecesini.)
    ben! çocukları sevdim yaşadım. dünyaya alışmadım
    kuru güller gibi yersiz ve inceydim biraz. hep
    bunu duydum. bunu yaşadım. pastanelerde şurda burda.
    oturdum emekli konsoloslarla iskambil oynadım.
    emekli konsoloslar, kutu yapımcıları büyük pastanelere,
    hamurkârlar, pabuççular, polis hafiyeleri, kesekağıtçılar
    saraçlar, kurşun dökücüler, muhasebeciler, su yolcuları
    şarkı düzenleyenler, saat tamircileri'..
    şimdi tarihte saat kaç?

    tarihi bir olmaz akış gibi,
    tarihin yanlışı olmazdı biliyorum. olsaydı!
    yanlışı olmaz gecikir. ancak. bir yapma incelik gecesinde
    danteller ve tüllerle ve krizantemle ve
    belki de bir maktupla lady montague'den
    ve bayram şenlikleriyle. oysa ben, kış geldi
    dağlara filan gittim. gözlükleri sevdim,
    coin de feu'lü bankerler kullansın diye. incil'i ve
    aquinolu thomas'ı okurken. ve titrek yaşlı kadınlar,
    la dame aux camelias'yı dinlenme yurtlarında.

    sırf bir haziran doğru çıksın diye,
    oturdum, bütün bir kış dikiş diktim.
    gözlükleri ve saatleri sevdim, okşar gibi sildim camlarını
    okşar gibi siliyorum, gözlükçüleri ve saatçileri
    saatime bakıyorum, hiç kızmıyorum, hiç kızmıyorum
    biraz geri kalmış, düzeltiyorum.

    tarihi yersiz bir akış gibi
    geçmişte ve akdenizde çalkalanan. onaltı toplu kalyonlarda
    hatalı bir sekstant gibi. kahramandır. başa çıkılmazdık. acırdık
    cerbe dolaylarında ve celali dağlarında ve oralarda.
    ve amasya'da. başının sözü edilirken şehzade mustafa'nın
    ve hacı bektaş kulları bunalırken ve
    mustafa kemal bunalırken amasya'da.
    halk içinde bir büyük imkanı kaçırdık. ama
    bütün cinselliğimle akdenizi avuçluyorum. bütün. şimdi
    akdeniz.
    ortak. öyle büyük ki zaten bütün uluslara yeter,
    tuzu ve karidesi ile -karides malum deniz tekesi-
    ve bütün cinsel isteğimle akdenizi avuçluyorum.
    hazırlanıyorum -hâlâ- yanılmışların ve hazırların gecesine
    ölmüş bütün babaları suçluyorum. babalarla
    ne zorum var aslında. ben ki ölmüş bütün biçimleri kullanıyorum.
    güneş vuruyor başıma artık. ortalıktayım
    güneş vuruyor
    güneş vuruyor
    seni ve
    göğüslerini ve
    akdenizi ve
    başıma vuran güneşi birlikte avuçluyorum

    saat, saat kaç hâlâ
    bilmem? ben güneş saati kullanıyorum.

    tarihi bir hazin balkıma gibi
    biliyorum kafiyeyi bozduğumu.
    başka şeyleri de bozduğumu. ve biliyorum ki
    hüzün varsa içinde, bozukluk bile hoşuna gider naci'nin
    biliyorum ki bozukluk bağışlanır, sevilir bile
    içinde bulunan herkesin ölmüş olduğu eski fotoğraflarda
    ve akdenize yelken basan kotralarda
    kuytu mağaralarında karadenizin
    sessizlik ve görülmezlik bir büyük bahanedir.
    adam, şarkısını söyler ve çeker gider
    bir büyük meydana çıkınca gözbebeği
    ve sıkıntısı bir oda sabahına. tatsız ve
    yanlış geçirilmiş bir geceden... ve
    kim bilebilir bir ufak pirinç tablete
    bozulmaz adımı yazdığımı.
    yani eramilden birinin mührüne
    yemenden yahut yunandan kalmış
    yani sonsuz girdi çıktısından mütarekenin
    kim bilebilir bir aldanışın sonunda adımı
    bir köprünün
    enikonu bir köprünün korkuluğuna kazdığımı
    ve bütün tüller, iskarpinler ve seçme şaraplar
    ve danteller ve röprödüksiyonlar ve
    kocaman çiçekli balkonlar ve bir tüylü şapka için
    soğuk denizlerde balina avlarını ve büyük kırımları
    şimdi saat kaç?
    yıldızlar evet diyor uzaklarda.
  • bir rehber şarkısı. klibi de var.

    her günün bi' akşamı, gecesi, sabahı sonrası var.
    girdiğim uzun yolda, çetrefilli kavga döngüsü var.
    son, gitmekle gelmiyor.
    ömrümle uzuyor.
    sarmaşık bilmece sordukça söylüyor.
    her kim suretiyle eşse, içinde cennetse...
    ceremesi burada, cehennemi de.

    hayat sürerken ördün.
    zamanı günle böldün.
    gerekli miydi gördüğün,
    karanlık işte.
    yaşam olurken buydu.
    (or'da günlerin isimleri yok)
    elinde gerçek oldu.
    (vaad edilmiş hayatlar bur'da yok)
    sebepsiz gece oldu gün doğarken.
    (durduğum yer düşler...)
    seninle doğdu ömrün.
    (yazdığım sonun esamesi yok)
    hesap yaparken söndün.
    (içtiğim suyun semeresi yok)
    gün dönümüyle öldün.
    (durduğum yer düşler...)
    bitti işte...
  • oldukça başarılı bir rehber şarkısı. müzikal anlamda bir radiohead tadı bıraktı bende. söz yapıları da tabi ki turgut uyar tadında.
  • adana'nın simgesi olan 1881 de yapımına başlanmış olan saat kulesi.

    eski adana havasını hala soluyabileceğiniz bir yerdedir. yakınlarda ayakkabıcılar esnafının yoğun olduğu arasta, bakırcılar, marangozlar çarşısı gibi içiçe geçmiş ve artık bir avuç zanaatkar esnafı olduğu bir yerdedir. yakınlarında bir külliye, tarihi bir hamam vardır.

    yine bu çarşının ortasında bulunan adını kazancılar esnafından aldığını düşündüğüm 2 tane büyük kebapçısı vardır. bahar aylarından itibaren bu kebapçılarda masalar trafiğe kapalı sokaklara çıkartılır ve inanılmaz lezzetli ve eğlenceli geceler başlar.

    7,8 kişilik romanlardan oluşan bir grup masa masa gezerek size bütün gece tsm'den tutun orhan gencebay'a, ibrahim tatlıses'e kadar istediğiniz şarkıları masanızda söylerler. tabi masanızda ne kadar kalacakları ve istediğiniz kaç tane şarkıyı söyleyecekleri zurnaya sıkıştıracağınız paraların büyüklüğüne bağlı olur.

    adana'ya dışardan gelen ve hem lezzet hem de eğlence isteyen misafirlerimi götürmeyi tercih ettiğim yegane yerdir kazancılar.
  • bağımlılık yaratan bir rehber şarkısı.
  • leyla ile mecnun'da göğe bakma durağı şiiri yavuz tarafından okunarak müthiş bir alıntı yapılan kitap.
  • yurtdışında kaldığım dönemde yanıma aldığım tek kitap. çeşitli nedenler yüzünden yanıma tek kitap almış olmam tam bi skandal elbet, ancak o tek kitabın büyük saat olmasıyla paçayı kurtarıyorum(sanırım). 'tüm eserleri', 'toplu şiirleri', 'bütün yazıları' formatını pek sevmem. çünkü genel bütünlük içerisine dahil olan kısımların, böyle bir durumda kendi başlarına yaşatabilecekleri salt hazzı kaybedeceklerini, genel içerisinde çeşni hissiyatı dışına çıkamayaklarını düşünürüm. yine de bu birleşim şekli, parçaların lezzetini düşürse de kullanım kolaylığı açısından yararlı denilebilir. neyse entel kuntel laflar işte. o değil de turgut uyar, gereğinden fazla popülerleşti ya. beş sene önce böyle değildi. dutluk idi. özdemir asaf/can yücel paylaşıcılarının, ona da sulanmasına ramak kaldı gibi geliyor bana. *

    yer alan kitaplar/bölümler:

    - arz-ı hal
    - türkiyem
    - dünyanın en güzel arabistanı *
    - tütünler ıslak
    - her pazartesi
    - divan
    - toplandılar
    - kayayı delen incir
    - dün yok mu
    - son şiirler
  • harikulade bir rehber şarkısıdır efendim.

    bunu dinlerken ben,huzurla karışık hüzünlü bir hale bürünüyorum. bu kadar içselleştiremem başka bir şarkıyı sanırım. gözlerimi kapatıp,şarkıyı göğsümün tam ortasına yerleştiriyorum. orada çalınıp söyleniyor. aslında kendi kendimize konuştuğumuz/sorguladığımız zamanların melodiye dökülmüş hali gibi. her gece yatmadan evvel muhakkak dinlemeye çalışıyorum. günün eksikliğini bir şarkıyla tamamlıyorum kendimce.

    turgut uyar mevzusuna daha sonra değiniriz. o başlı başına bir değerlendirmeyi hak ediyor.
  • değer verdiğiniz biri tarafından size "ben sevdiğim yerleri işaretlemiştim, sen de notlar alsana üstüne" diyerek verildiğinde daha bir özenle okunan büyük eser.
  • leyla ile mecnun'da osman sonant'ın bu kitabı gördüğü sahne vardır. kitabı usulca çantadan çıkartışı, kedi yavrusu gibi avuçlarına alışı.

    böyledir işte büyük saat. çok ağırdır aslında. içinde neler vardır neler. çok dayak yemişsindir içindeki bir sürü mısradan. üstelik o mısralar sana vurmadan. çok başka bir şeydir aslında sana vuran.

    hani diyor ya turgut uyar, göğe bakma durağında

    "şimdi otobüs gelir biner gideriz / dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç"

    işte o otobüse binerken tek lazım olan büyük saat'tir.

    (bkz: #32153812)
hesabın var mı? giriş yap