• yurtdışında çadır kamplarında çadırların arasında 30-40 metre kadar boşluk varken türkiye'de nedense çadırlar gecekondu gibi kıç kıça kuruluyor.
  • çingene hayatının aynısı. eziyet ve rezilliktir.

    doğada tek başına kampı demiyorum. ama sahile çadır atıp ,

    1-metrobüs gibi yanyana milletin osuruğu ile oturup,
    2- pislik yuvası tuvaletler ile
    3- ankaranın bağları eşliğinde çadır tatili yapıyorum diyenler siz bildiğiniz fakirlikten çingene hayatı yaşıyorsunuz. al adrasan kamp alanı fotosu

    otele gidenlere de kızıyorlar bir de :) ulan ya
  • şehir merkezindeki çadır kampları dışında, doğanın içinde orman ya da göl kenarında yapılan kamplar konusunda epey bir tecrübeliyim ve bundan sonsuz bir şekilde zevk alıyorum buna rağmen ne zaman tatil beldesinde ucuza kaçmak için çadır kursam eziyet çekiyorum, dayanamıyorum o nedenle kişisel tavsiyem tatile değil doğa ile başbaşa kalmaya gidiyorsanız çadır tatiline çıkın.

    `gelelim doğada kendi çapında survivor yaşamak isteyenler için gerekenlere`

    çadır

    çadır alırken ilk önceliğiniz yapacağınız kamp türü olmalı, yaz için standart hipermarketlerde satılan çadırlar yeterli olurken özellikle sonbahar ve ilkbahar tatillerinde biraz daha kaliteli çadırlar işinizi görecektir.

    bunun dışında eğer x kişi iseniz x+1 kişilik yazan çadırları almaya özen gösterin.

    mat-uyku tulumu

    yazın bile, mat+uyku tulumunuzu götürmeyi unutmayın, uyku tulumunuzun 12-13 derece olması kafidir sizi soğuktan koruyacaktır.

    yiyecek-içecek

    doğaya çıkıyorsunuz dolayısıyla büyük ihtimalle elektrik gibi imkanlardan uzaksınız, beyaz etlerin 7-8 kırmızı etlerin 14-18 ısıl işlem görmüş ürünlerin (sucuk sosis vb.) 30-32 saat sonunda bozulacağını varsayarak alışverişinizi yapın. bol bol patates alın, ateş başında pişebilen yiyecekler işinizi görecektir.

    kamp yeriniz ne olursa olsun, su kaynağına erişiminizin olması gerekir, onu da hesaba katarak içme suyunuzu günlük kişi başı 5 litre olarak hesaplayabilirsiniz.

    diğer eşya ekipman vs.

    doğaya çıkıyorsanız yanınızda muhakkak
    *ufak bir testere (devrilmiş ağaçtan dal vb. kesmek için)
    *ufak bir balta (kurumuş ağaç kesmek, kütük yarmak vb.)
    *ufak bir keser/çekiç
    *ilkyardım çantası
    *bıçak,çakı
    *kaliteli kok kömürü (mangal ve yemek için, odunlar genelde ıslak veya çok zahmetli olur)
    *çok maksatlı ip
    *ufak bir mangal/ızgara/saç tava
    *eğer merakınız varsa küçük bir olta ve takım seti
    *portatif sandalye, masa
    *naylon,gora-tex 2x2 tente vb.
    *kitap,mızıka,dergi,tuval,müzikçalar vb gibi hobi araçları
    *kafa feneri, el feneri, yedek piller
    *powerbank (acil durumda kaldığınızda şarjınızın olması gerek)
    *ufak bir bluetooth hoperlör
    *sinkov
    *3-4 adet çan- evet bildiğiniz çan
    *düdük
    *semaver veya ateşte su kaynatabileceğiniz bir kap/kacak

    gelelim çadır yeri seçimi ve kurulumundaki düzene

    1) çadır yeri için ilk ve en önemli etmen kaynak suyuna yakın bir lokasyon olması, su medeniyettir kelimesini gerçekten orada anlıyorsunuz.

    2) eğer bir kaynağın yakınlarındaysanız, kuru-düz zeminli ancak etrafında ağaçlar olan bir alanı tercih edin.
    çadırınızın en az iki tarafında ağaç,çalı, kaya vb. engel olması hem rüzgarı keser hem yalıtımınızı arttırır hem de nispeten ağaç dalları yağmurun hızını keser. ağaçların bir diğer artısı ise sabah güneşinin çadırınıza vurup sizi uyandırmasını kesmesi.

    3) çadırınızı kuracağınız alanın zeminindeki yabani otları getirdiğiniz balta yardımıyla temizleyin, kaya-taş vb gibi elinize gelen şeyleri 5 dakika da olsa toplayın. emin olun o 15 dakika 2-3 gününüzü rahat geçirmenizdeki en büyük yardımcılardan birisi.eğer yağmur ormanlarına falan gitmiyorsanız getirdiğiniz bandayı çadırı kuracağınız alanın altına serin, eğer normal düzeyde yağmur yağsa bile zeminden su almanızı engelleyecektir.

    4)çadırınızı kurduktan sonra yapacağınız ilk şey ateş yakmak olmalı, hava ne kadar sıcak ya da soğuk olursa olsun farketmez çevredeki haşereyi, sineği ve böceği uzak tutan yegane şey ateş ve dumandır, ateşi yaktıktan sonra rahat rahat diğer işleri yapabilirsiniz. yanınıza kesinlikle şekerli artığı olan yiyecek ve içecekler almayın, sinek böcek, haşereden duramazsınız. (karpuz, şeftali,kola vb.)

    5)sinek,fare,sincap ve diğer haşereleri misafir etmek istemiyorsanız asla ama asla yiyeceklerinizi, yiyecek artıklarınızı açıkta bırakmayın, yerlere atmayın. yiyecek artıklarınızı anında toplayın ve kamp alanınızdan ayrı bir alanda çöplerinizle birlikte yakın.

    6) geceleri doğada ortalama sıcaklık 2 kat düşebilir, o nedenle yalıtım doğa kamplarında çok ama çok önemlidir, korkmayın çok basit çözümlerlerle kendinize basit bir set yapabilirsiniz, yapmanız gereken iki adet 1 metre civarındaki dalı kazık şeklinde toprağa çaktıktan sonra ip ile ikisini bağlamak. ondan sonra kestiğiniz yeşil dalları da o ipe takarak gece boyu huzurlu bir uyku çekebilirisiniz.

    çadırınızın üstü için de çadırınızın en üst noktasından 5-10 cm üzerinden çadırınızı kurduğunuz iki ağacın arasına ip gerdikten sonra iplerin arasına yeşil dalları geçirebilirsiniz. farkı göreceksiniz.

    7)ateş konusuna değinmiştik, ateş çok önemli bir koruma ve güven unsuru doğada o nedenle çevreye çıktığınızda kuruyan dalları, devrilmiş kurumuş ağaçları bularak kampınıza getirin. özellikle geceleri çevrede hiç bir ışık kaynağı olmayacağından gece odun bulmanı çok da olası ve güvenli olmayacaktır. o nedenle her gecelik odununuzu sabahtan hazır etmiş olun.
    özellikle geceleri ateşiniz hem ışık hem ısınma kaynağınız gecenin sonunda da çadırınızın çevresindeki güvenliğinizden birisi. ateş yakın, her daim ateş yansın. gece de en azından gün aydınlanana kadar közü,ısısı kalabilecek ancak sıçrayıp size ve doğaya zarar vermeyecek bir şekilde bırakın ateşinizi.

    8) çan demiştik, çevredeki dallara geldiğiniz gün o çanları asın, o çanlar sizi yaban hayvanlarından, gereksiz misafirlerden koruyacak. o nedenle unutmayın. ne kadar çan o kadar koruma.

    9) doğadaki bir diğer koruma ve güven hissi de sıcak bir şey yiyip içmektir, o nedenle semaver ya da su kaynatıp hazırlayabileceğiniz herhangi bir sıcak içecek sizin hem keyfinizi hem de kamptan aldığınız tadı çok daha yükseğe çıkartacaktır. unutmayın.

    bütün bunlardan sonra doğa ile başbaşa kalabilirsiniz, getirdiğiniz olta ile göl kıyısında balık tutabilir, doğada yürüyüş yapabilir, mızıka çalabilir, dergi,kitap okurken közde pişirdiğiniz çayınızı yudumlayabilirsiniz. gece olduğunda da ateşin başında hiç bir ışık kaynağı tarafından yanıltılmamış yıldızları sevdiğiniz kadının yanında izleyebilirsiniz.

    hadi iyi tatiller.
  • entryleri okurken bile sivrisinek soktu.
  • kültür vs diye zırvalanan olay. insanların cebinde para kalmamış, iki gün huzur bulmak için tek alternatifleri çadır kurup bir yerlere gitmek, belki denize girmek. kalkmış biz çadırla tatil yapmıyoruz doğayla bütünleşiyoruz falan. yav tamam bu işi en iyi bilen sizsiniz, sizin gibi düşünmeyen kimse kamp yapmasın.

    yahu çevreye zarar vermeyip, etrafı rahatsız etmedikten sonra o adam tüpüyle bilmem nesiyle gidip çadır kursa biraz “tatil” yapsa kime ne zararı var? parası olsa gider otele değil mi? ama yok, napsın evinden bile çıkmasın mı? her şey sizin tekelinizde değil, biraz etraflıca düşünün, uzayda mı yaşıyorsunuz da günümüz gerçekliğinden bu kadar uzaksınız anlamıyorum ki.
  • bu sıcaklarda yapılmaz.

    ücretli kamp yerlerinde yapılmaz. çoğusu kümesten hallice, 2 metre yanına başka bir çadır kuruyorlar, yellensen, horlasan herkes duyar. herkesinkini de sen duyarsın.

    yine ücretli kamp yerlerinin banyo ve tuvaletleri gerçekten leş gibi. oraya yapacağına dağa taşa yap çok daha sterildir.

    kamp alanında çöp bırakılmaz.

    riskli yerlerde ateş yakilmaz. yakıyorsan da dikkatli ol ve bol suyla mutlaka söndür.

    kamp alanında gürültü yapma, kimse senin boktan muhabbetini ve boktan müziklerini dinlemek zorunda değil.

    çöp konusunu tekrar ediyorum, çöp birakma. nasıl şehirden oraya getirdiysen onları, geri de götür.
  • çok kötü ya öfff yapış yapış sıcak, rahatsız, sürekli bir tedirginlik, bitince de toplanması dert. çadırı toplayıp bir yerde yakmak lazım.
  • yılda en az 30 kamp yapan ve taze kamptan gelmiş biri olarak,

    amaç eğer kamp yapmaksa bu mükemmeldir.
    ama otel yerine cadırda tatil yapayım diyorsan ve çadırı bir konaklama aracı olarak görüyorsan bu sefalettir.
  • gözlemlediğim kadarıyla tam bir ahmaklıktı. hemen kollektif çadır kampıyla bireysel çadır kampını ayrıştıralım lütfen. toplu çadır kampı rezilliktir sefalettir varoşluktur.

    yedigöllerde çadır kampında geçirdiğim bir gece müzik sesinden bağırışlar çağırışlardan uyuyamamıştım. tam katliam yapmalık. kusura bakmayın da bu barzouluktur. bu müziği açanlar da görsen marjinal profil he. yani eminim çoğu belli bir entellektüel seviyede, çoğu liberal feminist vegan özgürlükçü vb. birçok marjinal özellikte insandır.ama çadır atınca ayılaşır bu tipler.

    aklı olan insan çadır kampında kalmaz. akıl karı değil. konfor sıfır. sevişme ihtimaliyle yaşayan gözleri dönmüş erkek kadın ergenlerin şovuna ortak olmak istemiyorsanız kalmayın derim.
  • amerikalı zengin iş adamının yosemite'de yaptığı kampla senin çükübikler bungalow ve kamp alanı'nda yapacağın kamp aynı değil. abd'de kamp yapmak, doğaya saygılı olmak ayrı bir kültürdür.

    türkiye'de dağ başına gider kamp kurarsın, akşam içip içip havaya silah sıkan köylüler gelir. cumartesi kamp alanına girer gece 10'da yatarsın, gece 12'de günübirlikçiler gelir avazları çıktığınca bağırarak etrafta odun arar. wild camp yapmayalım, azıcık da olsa komfor olsun der kampinge gidersin, açgözlü kampingci 1 metre arayla çadırları tıklım tıkış doldurmuş olur, sanki woodstock'tasındır. bunlar hep yaşadığım gerçek hikayeler.

    yani türkiye'deysen ve etrafında başka insanlar varsa, öyle çilesine değen bir eylem değil. yattığın yerin konforsuzluğu, çadırda giyinip soyunurken çektiğin sıkıntıları, kamp dönüşü eşya toplamanın belalığını saymıyorum bile.

    ha zorlu bir yol yürüyüp, hiç kimsenin olmadığı bi koyda çadır atabilmişsen; işte o zaman bütün perişanlığa değer. hiçbir otel tatili de bunun verdiği keyfi veremez.
hesabın var mı? giriş yap