cahit sıtkı tarancı
-
ne doğan güne hükmüm geçer,
ne halden anlayan bulunur;
ah aklımdan ölümüm geçer -
zaman zaman geriye dönüp baktığımda "acaba?" dediğim duygularda ve hislerde her zaman bana dizeleriyle seslenen şairdir:
"sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde;
vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler..." -
doğan güne hükmü geçmeyen insan. etrafındaki kimse de halinden anlamamıştır. aklından hep ölümü geçen bu yazar bu süreçte yakınındaki bahçelere, çiçeklere kuslara bakar olmuş. çok bunaldığında rabbine yakarır:
"korkmuyorum verdiğin elemden, her sıkıntıyı kabul ederim yeter ki güneş çekilmesin penceremden" diyerek isyanını da ifade etmiş bir yazardır.
toprağı bol olsun severiz kendisini -
"kimbilir nerede, nasıl, kaç yaşında
bir namazlık saltanâtın olacak
taht misali o musalla taşında."
ölüm daha güzel nasıl anlatılabilir bilmiyorum. -
sen her gün başka bir güzel olsan
ben her gün başka bir aşık
her göz göze gelişimizde
yıldırımla vurulmuş gibi olsak
yepyeni bir aşk olsa aramızdaki
her seferinde
ne harika olurdu yaşamak
hele evlilik
sen her gün başka bir güzel olsan
cahit sıtkı tarancı'dan
uzun ilişkilerin sırrına dair..
(bkz: uzun süreli ilişkinin sırrı) -
diyarbakır'ın en güzel konağında yaşamış rahmetli edip. ahmet arif ve ziya gökalp'in evleri de hala korunuyor ama bir tarancı konağı kalitesinde değil.
-
bu gece ilk defa ağladım
bekar odamın penceresinde
hani ev bark? çoluk çocuk
elime ne geçti bu hayattan
kerhanesinde meyhanesinde
yatağım her gece böyle soğuk
saadet bu ömrün neresinde?
cahit sıtkı tarancı -
haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalp ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi baştan. -
"ne doğan güne hükmüm geçer,
ne halden anlayan bulunur;
ah aklımdan ölümüm geçer;
sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
ve gönül tanrısına der ki:
- pervam yok verdiğin elemden;
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden!"
gün eksilmesin penceremden -
çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna. uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana..
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap