• esasında bir eğitim metodu olup, tek kelam ingilizce bilmeseniz dahi direk konuşarak başlıyoruz çocuklar modunda verilen bir sisteme dayalıdır. çok pahalıdır orası ayrı. lakin kendilerinin "genel basari oraninin %70 oldugu bu sinavlarda callan metodu kullanan okullara bakacak olursak basari oraninin %95 oldugunu görürüz" ve "metodun iddialarina süpheyle bakanlara sonuç aldikça ödeme yapma imkani sunmaktadirlar" gibi iddiaları kafa karıştırmaktadır. daha yoğun bilgi için http://www.callan.co.uk/ linki mevcuttur.
  • "dörtte bir zamanda ingilizce" sloganına sahip ingilizce kursu.dersler sürekli soru cevap seklinde konusarak geciyor dediklerine gore gramer bilgisi, ev odevi, ek calısma gibi hic bir aktivite yok.yeni dogmus bir cocugun ana dilini ogrenmesi gibi ingilizce ogretiyorlarmıs.
  • derslerinde çok eğlendiğim bir method dersleri kesinlikle ders işliyormuşsunuz gibi değil, daha çok tenis oynar gibi geçiyor.düşünmeye fırsatınız olmuyor.dil öğrenmeyi çok sıkıcı bulanları için biçilmiş kaftan
    en iyi verim için öğretmenlerinin ana dili mutlaka ingilizce olmalıdır ve türkçe bilmemelidirler. ana dili ingilizce olan herhangi biri elinde callan metodun öğretmen kitabıyla çok rahat öğretmenlik yapabilir. çünkü tek yapması gereken soruları ve cavapları metoda uygun biçimde okumaktır.
    eğitim verilen yerlede eğitim cd leride satılmaktadır. eğitim cd lerinde aynı sınıftaymışsınız gibi sorular ve cevaplar size okunuyor.
    bence kursa sıfırdan başlamak yerine orta seviye grammar ve kelime bilgisiyle başlamak daha mantıklı olacaktır. böylece konuları daha iyi kavrıyorsunuz ve kafanızda önceden oturmayan kısımlar tam olarak oturuyor, kendimden biliyorum. sınavları sadece sözlüdür, hızlı bir şekilde uzun cevap vermeniz beklenir. toplam 12 seviyeden oluşuyor 6. dan başlarım diyenlerin %95 en iyi 2. seviyeden başlıyorlar.
    metod geleneksel yöntemlerle (o ne demekse artık) 350 saatte hazırlanılan cambridge preliminary sınavına bu methodla sadece 80 saatin yeterli olduğunu söylüyor doğrumu o sınava girmediğim için bilmiyorum.
  • ingilizce öğrenip, öğrendiği şeyleri kullanmak isteyenler için ideal bi yöntem. grammer öğretme açısından yetersiz kalması nedeniyle 2 kurdan itibaren öğrencide isteksizlik yaratmaya başlar. gerekli takviyeler yapıldığında 4/1 zamanda ingilizce öğrenmek gerçekten de hayal değilir.
  • giden hiç kimsenin hakkında yorum yapmadığı
    "ben gittim şakır şakır ingilizce konuşuyorum" ya da "anormal akıcı bir ingilizceye sıfırdan başlayarak öğrendim" ya da "ben gittim bir bok öğrenemedim tık yok" diye bir yorumda bulunmadığı ingilizce eğitim sistemi.
    ortalıkta yorum yapıp kötüleyenlerin tamamı sistemi dışardan duymuş kendileri klasik sistemle ingilizce öğrenmiş olan insanlar, övenler ise bu işi pazarlayan ya da eğitimini veren kişiler.
    öğrencilere herhalde bu konuda konuşmamaları konusunda bir anlaşma imzalatıyorlar diye düşünüyorum.

    first rule of callan method is "you do not talk about callan method"
    second rule of callan method, is "you do not talk about callan method!"
  • ne işe yarandığını öğrenmek için sitesini ziyaret ettiğim fakat ingilizce olduğu için hiçbir şey anlamadığım için kapattığım metod. ben anlamadım bu işi.
  • aslında method oldukça basit. yeni doğan bir bebeği düşünün. dil bilmez. gel dersin gelemez anlamaz. zamanla eylemleri ve sesleri ayırt etmeye başlar ve dili öğrenmeye çalışır.

    bu method aşağı yukarı bu şekilde. öğrenim sırasında tamamen yabancı dil konuşup, pelin batu'nun da dediği gibi ingilizce düşünüp ingilizce konuşuyorsunuz (ya da hangi yabancı dili öğreniyorsanız). soru sorulduğunda ya da konuşmanız gerektiğinde çeviri yapmıyor, haliyle de zaman kaybetme ve gereksiz yere zihinsel sarfiyat ortaya çıkmıyor (zaten çeviri yapmaya kalkarsan chicken translate esprileri ortaya çıkıyor. "kakaolu milk" lafını duymuşluğum var)

    bu düşünsel süreç cidden yorucu olduğu kadar da verimli. 2-3 saatlik zorlu testleri çözmüş kadar yorulduğunuzu anlıyorsunuz ders bitiminde.

    bir köpeğe bile dil öğretebilmek mümkünken aynı mantıkta insanın da bilinçaltından öğrenme çaba ve başarısı takdire şayan.

    artıları:
    +konuşma ve pratik açısından oldukça etkin ve verimli. pratik ve tekrarlar yapıldıkça bu method ile teknik olmayan birçok şey öğretilir. yemek yapmayı bile bu methodla öğrenebilirsiniz. netice olarak karşınızda tekniki olmayan bir işi gerçekleştiren var ve onun hal ve hareketlerine bakarak işi çözmeniz mümkün.
    +pratikler yapıldıkça öğrenim methodunun kavranma tarzı kolay olduğundan konuyu hızlı bir şekilde kavrama.

    eksileri:
    -teknik altyapısı. kısaca yds gibi özel sınavlarda teknik bilgi gerektirdiğinden bu konuda eksiklik ortaya çıkabilir. şöyle düşünün; bir türk, türkçe dersinden tam not alamadığına göre bir ingiliz gibi amerikan gibi de konuşsanız gramer gibi özel kurallı teknik konularda eksiklik ortaya çıkabilir.

    ayrıca bu methodu merak edenler duolingo programını da bulup yüklesinler. ilaç niyetine.
  • (bkz: callan cort)
  • robin callan tarafından oluşturulan, anadilinizi öğrendiğiniz şekilde duyarak ve tekrar ederek ingilizce ögretme odaklı methoddur.

    şöyle ki, türkçeyi öğrenirken birileri önünüze dilbilgisi kitabı koyup ağır grammer bilgisi vermedi, kelime öğreteceği zaman mümkünse hareketleriyle gösterdi, anlayabildiğiniz ölçüde türkçe anlattı ama anlamadıysanız sizin bildiğiniz bir dille açıklamadı. peki nasıl öğrendiniz? sürekli o kelimeleri ve cümleleri duyup tekrar ettiniz böylece bir süre sonra hem kelimeleri öğrenip hem cümle kurmayı öğrendiniz. sonrasında ise düşünmeden akıcı bir şekilde konuşmaya başladınız, cümlenin başına bu gelecek sonuna bu gelecek, bana bir kelime sordu anlamı buydu o zaman böyle cevaplanır diye düşünmüyorsunuz.

    işte bu metod da bu mantıkta dil öğretiyor. kalem kağıt yok, neredeyse hiç türkçe konuşmak yok, tahta yok. karşınızda bir hoca önce kelimeleri tekrar ediyor ve siz hemen ardından tekrar ediyorsunuz. anlatabilirse elleriyle ya da etrafındaki materyallerle anlatıyor. ardından kelimelerle alakalı sorular soruyor ve çok kısa bir düşünme süresinden sonra cevap veremezseniz hemen sizle beraber cevap verip size tekrar ettiriyor. cevaplar olabildiği kadar uzun. bir derste işlenen kısım sonraki derslerde bikaç defa daha tekrar edildiği için ilk seferde anlamasanız da 2. 3. derste artık anlamaya konuşmaya başlıyorsunuz. tıpkı anadilinizi öğrendiğiniz gibi, bir yerden sonra cevaplar refleksle ağzınızdan çıkıyor.

    anlayacağınız üzere sizi hiç konuşturmayan, işin taktiğini öğreten sınav ağırlıklı teknikler gibi değil anlayıp konuşmanız üzerine odaklanmış bir teknik. türkiye'de örnek ders bulamadım, zaten gizlilik sözleşmesi imzalıyoruz hocaların methodu dışarıya öğretmesi yasak ancak başka bir ülkede şöyle bir örnek var merak edenler için: https://youtu.be/h28vamfm4as

    ankara'da bu eğitimi veren tek yer netacademy oxford global ancak diğer illerde de var ama malesef o kursları bilmiyorum
hesabın var mı? giriş yap