• edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.

    "güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
    1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
    2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
    3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.

    bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
    -israyil dölü
    -ermeni dölü
    -fetöcü pezevenk
    -ilgi mi istiyorsun lan köpek..
    vs...

    arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
    röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
    şimdiden çok teşekkürler."

    adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.

    edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.
  • yazık lan adamın hala ülkeden umudu var.
  • türk bürokrasisinin ve akademisinin halini çok güzel özetlemiştir. fakat ne yazık ki kendisinin de dediği üzere, ironik bir biçimde, bu ülkede insanlar halinden memnun. dolayısıyla anlattığı sıkıntıları anlayabilecek kapasite yok karşı tarafta. sosyal bilimlerle ilgilenen biri olarak şunu söyleyebilirim. bu sıkıntılar tarihsel olarak çok gerilere sirayet ediyor. öyle akp'nin gelmesi ile başlamış bir durum değil. haliyle ülke insanının içine işlemiş bu tembellik ve vizyonsuzluk.

    ''araştırma projeleri ve toplantılar için türkiye'den geliyorlar tabi, fakat toplantıya katılmıyorlar. şehri gezip, fotoğraf çekip geri dönüyorlar.''

    ''türkiye'de ay başından ay başına maaşını almayı bekleyen memur zihniyetli bir akademi anlayışı var.''

    ne denir ki.
  • 14. dakikadayım içim şişti, üniversitelerden, hocalarından, devletin hantallığından silkeleyen bir konuşma.
    ---------------------------------
    hocaların kendi çabasıyla devletten maaş almadan dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek proje ödenekleri alıyor, bu parayla 30'a yakın doktora öğrencisi alıyor böylece bilimsel olarak ülkesine katkısı oluyor.

    bizim ülkemizde ne oluyor 1-2 öğrenci alıyor, rica minnet.onlarda maaşı devletten bekliyor. kendileri ellerini taşın altına sokup gideyim bir proje yapayım ödenek getireyim diye dertleri yok. bu tembellikten ve memurlaşmaktan oluyor.
  • (bkz: odtü)
  • mutlaka izlenmesi gereken bi röportaj.
  • 27 dakikalık dram çekmiş adam tek başına. trajikomik ya cidden. olacak o kadar skeci gibi. buraları okuyorsundur belki hocam; kendini bu açık hava tımarhanesinden kaçıp kurtardığına seviniyorum, elinden geleni yapmışsın ama biz dünya lideriyiz, duble duble yollarımız var. ilgilenmiyoruz böyle şeylerle, teşekkür ederiz. yolun açık olsun.
  • türkiye cumhuriyeti devletinin tüm kurumlarıyla iflas etmenin eşiğinde olduğunu gayet açık ve net bir şekilde gösteren sitem.

    türkiye'de hiç bir devlet kurumunda akıl ve çalışma adına hiç bir bok olmadığını gösterdiği gibi, türkiye'de üniversite adı altındaki kuruluşların ilkokul mantığında işletildiğini de kanıtlamaktadır.

    edit: sinan küfeoğlu'nun youtube üzerinden yaptığı açıklama:

    güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. ne yazık ki arkadaşlık isteklerinizi kabul edemeyeceğim. üzgünüm. gelen maillere de teker teker cevap vermeye çalışacağım ama bu aralar işler çok yoğun. bir iki şeye cevap vermek istiyorum: 1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. 2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz. 3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.4. türkiye ve türk milleti için çalışmaya devam edeceğim.
  • idealist bir akademisyenin dramını dile getirmesidir. fransız bir kişiyle tartışmasını çok güzel aktarmış ve oradan da milli eğitimin eğitim anlayışına çakmışır. "paranı finlandiyadan alıyorsun, neden türkiye için çalışma yapıyorsun? bu hiç profesyonelce değil." diyen fransıza refleks olarak "ben profesyonel değilim, türküm" demiş fakat peşine de "milli eğitim sistemimiz sağolsun bizi çok muhafazakar ve milliyetçi yetiştirdi, benim tercihim bu şekilde olmak değildi, buna da üzülüyorum" diyerek aslında verdiği refleks tepkinin de ne kadar manasız olduğunun farkında olduğunu anlatmıştır. doktora tezinden daha çok bizim bakanlıklara ve bürokratlara yazı yazmış. hep talep etmiş hep reddedilmiş. "dram nedir?"in cevabı olmuş.

    edit: red cevabı aldığını söylemişim fakat varanus gouldi sağolsun uyardı, red almamış cevap alamamış.
  • ulan bari bedava tatil ayağına amca oğlunuzu falan gönderseydiniz. aklında iki kelime kalsa kardır.

    siyasetçilerin halka hizmet etmediğini, halkın siyasetçilere hizmet ettiğini gösteren milyonlarca vakadan biri. hiçbir siyasetçi af edersiniz sikmediği eşeğe ot vermiyor. uzun vadeli planlamaların oy olarak geri dönüşü olmadığı için takan eden yok.

    kardeşler kıraathanesinin 1670. şubesinin açılışına giderek iki saat konuşma yapıp kendini şakşaklatan bakanlar bu akademisyene ayrılacak yarım saati çok görüyorlar.

    bizim mallar da reis, kılışdar diye birbirini boğazlıyor hala.
hesabın var mı? giriş yap