• mescid-i nebevi'nin peygamber hayattayken 3.5 m yüksekliğinde olduğu gerçeği karşısında mantıklı sebep bulamadığım durumdur.
  • eskiden camiler etraftan gözüksün diye uzun minareler yapılırmış dolayısı ile uzun minare küçük yapı uyumsuz olacağı için camilerde büyük yapılırmış.tabi bu mantık günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.
  • dünyevî bağzı!!
    şeyler içündür.
  • israf. sonra içine girip fakirler için dua ederler.
    cuma hutbesinde de gösteriş haramdır derler.
  • eskiden görkemli büyük binalar bir güç simgesi olarak görülürdü. krallar, lordlar, ayrıcalıklı ruhban sınıfı, hepsi gücünü belli etmek için görkemli yapılar yaptırırlardı. aynı psikoloji ve o psikolojinin mimari etkisi islam dünyasına da yansımış olmalı zaman içerisinde.

    mısır'daki piramitler, avrupa'daki devasa katedraller, bizdeki camiler. hepsi aynı mantık. sonuç olarak avrupalı büyüklüğün, gücün simgesinin görkemli yapılar olmadığını anladı. büyüklükten ziyade estetiğe, teknolojiye ve işlevselliğe önem vermeye başladı.

    bizdekiler ise orta çağ zihniyetiyle, büyük olsun, görkemli olsun, içinde pahalı süsler olsun, altın olsun, işleme olsun diye düşünüyorlar hala. ne sanat, ne mimari, ne teknoloji, ne felsefe, ne bilim... hiçbir şeyde ilerleyemiyoruz.

    hiçbirinde ilerleyemiyorsak ortak bir sebebi olmalı. bu cehaletin keşfi olabilir.
  • camilerin boyutunda buyume olmaz, ibadethanelerin boyutunda buyume olabilir. kucuk ibadethaneler mescit olarak adlandirilir. mescitin buyugune cami denir.

    simdi ayni soruyu bu on bilgiyle tekrardan soruyorum: ıbadethanelerin boyu, (ki sanirim burada boy olarak yukseklik degil hacim soruluyor, obur turlu sadece uzun bir minare yapardik ve biterdi) neden buyuktur, daha dogrusu bir insan neden daha hacimli ibadethaneler yapma ihtiyaci duyar?

    buraya bir cok aciklama getirebiliriz ama ozetle benim fikrim daha genis bir kitle tarafindan kullanilmak istenmesidir.

    not: bu sorudaki karin agrisi surada: yazar kisi kafasinda standart bir cami boyutu belirliyor, sonra diyor ki bundan buyuk cami neden var, bizde bir de sapel kilise katedral gibi kucuk orta buyuk ebatli ibadethane gibi bir sey de yok: her sey ya cami ya mescit. tanimlamalar uzerinden goruneni aciklamaya calismanin boyle kisa dustugu yerler olabilir.
  • daha ufak boylusuna mescid dendiği için olabilir.
  • çüklerin küçük olaması
  • yüzyıllar öncesinde başlayan bir gelenektir. geçmişte hangi dine bağlı olursa olsun devletler dini temsilcilerin yönergeleri doğrultusunda, hatta dinlerin ilk çıktıkları dönemlerde bizzat dini temsilciler tarafından yönetilmişlerdir, ki savaşların pek çoğu da zaten toplumların kendi dinlerini ve kendi kültürlerini yaymak istemeleri amacıyla çıkmıştır. bugünse durum çok daha farklı, toplumlar artık kendi kendilerini yönetebiliyor ve hareket alanlarını dini yönergelere göre belirlemek zorunda hissetmiyor.(en azından gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelerde ise bu daha bireysel…)

    dini yapılar ise devletlerin gücünü, hangi devletlerin dinlerine daha çok önem verip daha çok ön planda tuttuğunu ve devlet adamlarının gücünü simgeliyordu. bu yüzden de aslında camisi olsun, kilisesi olsun pek çok dini yapı devlet adamları tarafından yaptırılmıştır, yani aslında dini yapılar mevkidaşlar arasında da bir rekabet unsuruydu(bir düşünün bakalım: fatih’te neden adımbaşı bir paşanın camisi var?). dolayısıyla bir devletin başına geçen bir liderin reform planlarının ilk parçası da genelde dev bir ibadethane olurdu; halkının ibadet edip şükretmesi, yoksullara bağışların yapılıp doyurulması ve halkın başlarında kendilerine sahip çıkan ne kadar güçlü bir liderlerinin olduğunu bilmesi ve liderlerini sevmesi için…

    osmanlı mimarisinde camilerin bu kadar büyük olmasının sebebi ise, camilerin “allah’ın evi” olarak görülmesi ve hiçbir “kul”un evinin, allah’ın evinden daha yüksek olmaması gerektiği düşüncesinin hakim olmasıydı. dolayısıyla bizim şatafat meraklısı sultanlar da hem saraylarını daha da daha da daha da büyüttüler, hem de o şatafatlı saraylarını büyütebilmek için o saraylardan daha yüksek camiler inşa ettirdiler. ve bugün bile bazı kimselerin hem saray hem de altı minareli cami inşa ettirmesinin sebebi de budur.

    bugün istanbul’daki pek çok camiyi ve sarayı gezdiğinizde, ki bir beşiktaş ve bir sultanahmet turu bunun için yeterlidir, camilerin saraylardan daha büyük olup olmadığıyla ilgili kafanızda belki soru işaretleri kalabilir ama kesin olan bir şey vardır: camiler her zaman saraylardan yüksektir. çünkü bu düşünce yapısına göre allah’ın evinden yüksek bir evde yaşamak şirktir.

    bu camilerin her şeyden yüksek olması konusu geleneksel sanatlarımızda da hakimdir, örneğin islam ülkelerine ait minyatürlerden(ki minyatür zaten islam ülkelerine ait bir sanattır) hiçbirinde hiçbir şeyin camilerden ya da padişahlardan daha büyük resmedilmediğini görürsünüz. camiler her zaman büyüktür, padişahlar ve mevki sahibi kimseler ise mevkilerince büyüklüklerde resmedilir.

    ayasofya konusuna gelecek olursak, ayasofya da aslında imparator konstantin’in yepyeni ve dev bir şehir inşa etme hayallerinin bir parçasıydı. yukarıda bahsettiğim düşünce yapısına göre, her şeyiyle mükemmel, dünyanın başkenti olabilecek nitelikte dev bir şehre en çok yakışacak şey ise tabii ki dev bir kilise idi. çünkü doğu roma imparatorluğu hıristiyanlığın kalesiydi ve bunu dünyanın en büyük kilisesiyle taçlandırmalıydı. bu dev kilisenin de tamamlanmasıyla dünyanın ilk metropolü ve dünyanın merkezi, yepyeni ve harika bir şehir ortaya çıktı: konstantinopolis.

    daha sonrasında islamiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte islamiyetin daha güncel, daha yüce ve daha iyi bir din olduğunun gösterilmesi amaçlı büyük ve gösterişli camilerin yapımında her zaman ayasofya ile yarışıldı. gerek teknik anlamda, gerek mimari konusunda, gerekse de ince işçilik konusunda nasıl ki imparator konstantin dünyanın her yerinden en iyi zanaatkarları ve en iyi malzemeleri topladıysa müslüman devlet adamları da aynı şekilde bulabildikleri en yetenekli mimarları, en becerikli sanatçıları ve en pahalı malzemeleri o camilerin inşaasında kullandılar.

    işte bu sebeple camiler hem büyüktür, hem şatafatlıdır, hem süslüdür, hem de yüksektir. ayrıca bu yükseklikleri sayesinde adres tarifi için de idealdir.
  • işlevi değil, boyu önemli diye düşünüyorlarsa artık.
hesabın var mı? giriş yap