• lise yıllarında elimden düşürmüyordum ben bunların we stroke the flames: best of camouflage isimli, polygram etiketli albümlerini.. sabahın köründe çocuk parkına gidip salıncakta sallanırken saatlerce "love is a shield to hide behind, love is a field to grow inside, and when i sometimes close my eyes my mind starts spinning round" diyerekten eşlik ediyordum marcus meyn bey'e.. sonra bu camouflage ilgisi dallanıp budaklanmadı nedense, hani yani gidip başka albümlerini filan arayıp sormadım, almadım etmedim.. sonra ocak ayında roxy'ye geleceklerini duydum, heyecanlandım, gidip dinleyemedim amma ve lâkin.. bundan tam üç gün önce, 16 aralık 2004 perşembe gecesi ise yeniden istanbul'a geleceklerini öğrendim, istanbul.com'dan gelen haftalık bir mail sayesinde.. önce açmadan direk silecektim mail'i.. sonra ne olur olmaz açayım, bakayım, belki bir etkinlik, konser neyin vardır dedim.. ve bir baktım ki camouflage'ın 17 aralıkta istanbul, indigo'da sahne alacağı yazıyor.. kendi deyişiyle nickim ne olsa kardeşimizi "itekleyerek", onu ve +2 arkadaşını indigo'ya götürdüm, camouflage'ı dinlemeye.. camouflage sahne almadan evvel ziyadesiyle baydık, fenalık geçirdik (tabii abidik gubidik salınımlarıyla gecemize renk, neşe ve kahkaha katan, ancak tolgahan ve dans grubu'nun yandan yemişi olarak nitelendirebileceğim, gaydırıguppak dans kumpanyasının da katkısı azımsanamaz bunda).. saat yarıma yaklaşırken nickim ne olsa gidip dj'e bunun bir şaka olup olmadığını, konserin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bile sordu, o derece bezdik yani.. ama ama ama ve ve ve geceyarısından sonra oliver kreyssig, heiko maile, doğumgünü çocuğu baterist jochen* veee marcus meyn'in sahneye teşrif etmeleriyle şenlendi gönüllerimiz.. ses sisteminin berbatlığından ötürü marcus meyn'in sesinin adam gibi duyulmaması bile bozamadı moralimizi.. ulan bu kadar mı samimi, bu kadar mı içten, bu kadar mı sevimli olunur, çıkışta iki tek atalım be abi diyesim geldi adamlara.. ki camouflage o güne kadar benim için gayet dumanlı, "karanlık" bir gruptu.. belki de zıplayıp hoplamayı, şakalaşmayı, kıvırtmayı (evet, marcus bey resmen kıvırttı sahnede, ama yakışmıyor da değil adamıma*) abarttılar biraz, hafiften teenager moduna bile girdiler heyecanlı davranışları ve haddini bilmez doğallıklarıyla.. sonra ne mi oldu sayın seyirciler? bendeniz delirdim, evet ben bizzat kendim* delirdim, tarifi namümkün bir heyecana, helezonik bir sarhoşluğa, kamufle edilemez bir delilik nöbetine kapıldım, vuruldum hatta.. iki gündür deli gibi suspicious love'larla, one fine day'lerle, sensor'la, me and you ile, you turn ile yatıp kalkmaktayım.. kafayı öyle bir bozmuşum ki, doğru düzgün yazdığımı sandığım her kelimeyi düzeltmek zorunda kalıyorum dönüp teker teker, zira adeta uçuşuyor parmaklarım klavyenin üstünde, harften harfe konuyor hızla.. aşık oldum ben bunlara.. böyle bu.. bitti.. ahanda "camouflage" hakkında verebileceğim yegâne tanım.. "it's me and you, revolutionary true, colours will fade, from night to day, to something new. it's me and you, revolutionary true, colours will fade, from night to day, to something new...!"

    ve ve ve "you make it real, the way i feel"

    "'cause if you're walking ahead, i'll follow behind..."
  • ing. kamuflaj
  • depeche mode'den once kurulmus ve depeche mode'yi etkilemis gruptur.
  • kariyerinin 30. yılı şerefine özel bir uvertür bestelemiş new wave efsanesi.

    camouglage
  • 21 mart cuma yine ilk türkiye konserlerinde olduğu gibi istanbul roxy'de sahne alacaklar..
  • yukarılarda yazıldığı gibi depeche mode'dan önce kurulmamıştır. bu düpedüz hatalı bir bilgidir.
    depeche mode'dan yaklaşık 3 sene sonra kurulmuş, ilk hit parçalarını seksenlerin ikinci yarısında çıkarabilmiş, ilk çıktığı zaman da “almanya'nın depeche mode'a cevabı” olarak lanse edilmişlerdir.
    “love is a shield” dışındaki tüm parçaları bana göre “ilkel depeche mode” türündedir. dinlemesi keyifli bir iki parçaları olsa da iz bırakmazlar.

    hatta dünyadaki en çakma grup hangisi diye sorsalar kuruluşundan beridir hakettiği bu ünvanı “i can't feel you” adlı şarkısıyla sağlamlaştıran bu grubun adını korkmadan söylerim.
  • 80 li yıllarda kurulan orta karar new wave üçlüsü. almanların depeche modeu. daha çok methods of silence albümleri bilinir galiba- love is a shield nedeniyle.
  • yıllar önce işe giderken deniz otobüsünde üst üste love is a shield ve one fine day attırarak hayran olduğum alman grup.

    bu arada, love is a shield'ın iki versiyonu var, ikincisinde sözlerini değiştirmişler ve daha ünlü olanı ikinci versiyon.

    "but nothing is still forever" cf. "but nothing is quite forever"
  • ilk defa dinlediğiniz zaman depeche mode'un böyle şarkısı var mıydı diye düşünmenize sebep olur. inanılmaz şekilde şarkıdaki ritimleri bile benzer. love is a shield baya güzel bir şarkıdır. sizi sararsa günde 10 kere bile dinlersiniz.
hesabın var mı? giriş yap