• pörtlek göz namına uygun bir balıktır.
    latince ismi periophthannus barbarus. (periophthannus: latince isteğe göre döndürülen gözler anlamına gelir.)
    açık kahverengi renkte vücut, çıkık* gözler.
    gözünü göz yuvasının içine çekerek nemlendirirler. görme duyusu aşmıştır. su dışında olduğunda solungaçlarını nemli tutmak için solungaç boşluklarına su depolar.beslendikten sonra kimi zaman kendiliğinden boşalan su rezervi bir an önce yeniden doldurulmalıdır.
    boyu 15 cm kadardır.
    bakımı kolay, zamanının büyük kısmını su dışında geçirir. bu yüzden kuru kayalara ya da yerine geçecek benzeri bir kara parçasına ihtiyaç duyacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
    canlı yem ve küçük balık parçaları ile beslenirler.
    üreme akvaryumda bilinmiyor. deliklerde yumurtladığı sanılıyor.yumurtaları dişi korur.
    alt seviyelerde yüzerler.
    sık sık sudan dışarı tırmanır.
    (spesifik bir akvaryuma ihtiyaç vardır haliyle.)
  • denizde ve karada yasayabilen bir tur balik. suda solungaclari ile, karada derisi ve bogazindaki cok sayida kilcal damarlari sayesinde oksijen ihtiyacini girerir. yuruyusunu arka yuzgecleri ile yaptigi icin saga sola yalpalayarak dengesini saglar. cogu zaman karada yakaladigi minik boceklerle karnini doyurur.
  • yuvalarını u şeklinde inşa ederler. yuvalarını toprağa oymak için taşı toprağı ağzına alır ve yuva dışına çıkıp onları tükürür. u'nun bir tarafında yumurtalarını bırakır ki bu taraf kapalıdır ve üst tarafında su yoktur. yumurtalar oksijensiz kalmasın diye zıpzıp dışarı çıkar ağzını havayla doldurur ve geri dönüp yumurtaların olduğu boşluğa hava üfler. ve bunu yüzlerce defa tekrarlarmış. "hayat" adlı belgeselde izlemiştim, gördüğüm ilginç hayvanatlardan.
  • kurbağa lan bu. çamurmuş zıpzıpmış balıkmış halkı kandırmayın.

    görüp görebileceğimiz en korkunç balıklardan ki kendisiyle karşılaşmamayı ümit ediyorum ömrüm boyunca. gece rüyama gircek lan, çok korkunçlar.
  • kendisinden anlaşıldığı üzere 2 milyon yıl sonraki amcamın oğlu olacak bu. şimdiden ayak yapmış kendisine. yakında elleri de çıkar.
  • evrilirken vazgeçmiş gibi duruyor, yüzgeciyle yürüyen balık.
  • 1 milyon yıl sonra neye evrileceğini çok merak ettim şu an için en yakın kurbağa görünüyor.
  • convergent evolution için güzel bir örnek. aslında bu kavrama çok fazla örnek var ama yabancı bir dünyadan diğerine, bizimkine ayak* bastığı için daha bir dikkat çekiyor:

    - diğer balıklarınkine benzeyen yüzgeçleri var. ama o balıklardan farklı olarak, yüzgeçleri çok basit bir eklemle ortadan ikiye bölünmüş durumda. bu sayede karada "dirseklerini" kullanarak ilerleyebiliyor.

    - ayrıca yine diğer balıklardan farklı olarak amfibik canlıların tarzında* hava soluyabiliyor. bunun için tek bir şart var, sürekli ıslak kalması.

    - gözleri diğer balıklardan farklı olarak, timsahlarınki gibi tepede. sanki göz değil, gözetleme kulesi.
    (gözleri tepede olan bir balık sınıfı daha var ama o önünü değil, koşulları gereği sadece yukarıyı görüyor)

    - burada da karaya çıkma yoluna gitmemiş kuzenlerinden birini görmek mümkün. aralarında görünüşte çok büyük farklar yok.

    bir zamanlar denizden kıyılara, kıyılardandan da karaya geçiş yapan canlıların da benzer aşamalardan geçtiklerini tahmin etmek zor değil. bir balık, eğer bu özelliklerden bazılarına ufak derecede de olsa sahipse kıyılarda başarılı olabilir. kıyılarda başarılı olduğunda da bu özelliklerini ileri nesillere aktarır.

    "neye evrileceği" ise cevabı tutturma şansımızın çok düşük olduğu bir soru. karşımıza binlerce nesil sonra amfibik özellikleri daha gelişmiş kurbağamsı bir canlı olarak çıkabileceği gibi, evrimsel bir baskı olmaması durumunda milyonlarca yıl bile bu şekilde kalabilir. yine evrimsel baskı sonucunda denize geri dönebileceği gibi, island dwarfism ya da island gigantism gibi yollara da sapabilir. ya da bir tsunami - msumani olur, çamur zıpzıplarının ufak bir kısmı karanın iyice içlerindeki bir gölete taşınır. derken bir gün bir de bakmışız ki yılansı fare ya da it horozu olmuş. evrimsel mukadderat.
  • alinip da beslenesi yaratik. minicik, kucucuk, sirin, yerim ben seni yaauuu! bu yaratiklar yumurta icindeki yavrulari icin o kadar cok didinip duruyorlar ki, izleyince "ahey ahey" diye nida atmadan duramiyorsunuz. yumurtalar suyun altinda oldugu icin, oksijen yetersiz kaliyor yavrular icin. babalari da gun icinde yuzlerce defa su yuzeyine cikip agzina hava aliyor, daliyor cocuklarina ufluyor. hayran kalmamak elde degil.
hesabın var mı? giriş yap