• artık ismi sadece canan'dır:

    "1970 yılında, türk medeni kanunu'nun 321. maddesinin ''çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır'' kanununa gore babamın soyadını alarak canan şahin olarak doğdum.

    1987 de marmara üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi işletme bölümüne canan şahin olarak girip, 1992 yılında canan şenol olarak mezun oldum.

    1991 yılında evlendim 743 sayılı medenî kanun’nun 153. maddesinin “evlenen kadın kocasının soyadını taşır” kanununa gore kocamın soyadını alarak ismim “canan şenol” olarak değiştirildi.

    1997 de medeni kanun’nun 153 maddesine ilaveyle kadına kocasının soyadı önünde önceki soyadını taşıma imkanı tanındı.. böylece, aile adı olarak kocanın soyadı kabul edilmekle beraber, kadına da tercihine göre bekarlık veya dul ise sona eren evlilikte edindiği soyadını ya da evlat edinilmişse evlat edinenin soyadını, kocasının soyadının önünde kullanma imkanı tanınmış oldu.

    1994 de marmara üniversitesi güzel sanatlar fakültesi resim bölümüne canan şenol olarak girip canan şenol olarak mezun oldum. ve profesyonel sanat hayatında canan şenol olarak sanatsal üretimlerimi gerçekleştirdim.

    yıl 2010, eşimden ayrılmaya karar verdim. yirmi yıla yakın bu isimle yaşamaya alıştığım için boşanmaya karar verdiğimde ilk önceleri şenol soyadını değiştirme niyetinde değildim. bu isimle tanınıyordum, bu isimle birçok sanatsal yapıtı imzaladım, birçok kitapta ismim canan şenol olarak geçti. ta ki soyadı konusunda yasaları öğrenene kadar:

    4721 sayılı türk medeni kanununun ikinci kitabında düzenlenen 173. maddesinde “boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hakim, kocasının soyadını taşımasına izin verir. koca, koşulların değişmesi halinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir” hükmü yer almaktadır.

    bu kanun devlet “baba”nın, oğlu olan “koca”ya yaptığı kıyaktır. kocanın ve devletin iznine bağlı olan bu soyadını kullanmayı reddediyorum. bu izni almayı reddediyorum. hayatımın her alanının izinlere ve dayatmalara tabii olmasından bıktım, usandım. evlenirken devletin dayatması ile kullandığım soyadı, boşanırken karşıma devletin izni, kocanın lütfu olarak çıkıyor. soyadlarının bana getireceği “menfaatlerden” feragat ediyorum, soyadlarından feragat ediyorum.

    bugünden itibaren ismim yalnızca “canan” olarak kayıt edilsin. bu yıl 8 mart dünya emekçi kadınlar gününün 100. yılını kutlarken yalnızca canan olabilmenin mücadelesini veriyorum. "

    http://www.cananxcanan.blogspot.com/
  • ''canan şenol / ressam: biz kadınlar olarak kürtaj hakkımızı tartışmıyoruz. siyasilerin bedenimizden ellerini çekmesini istiyoruz. siyasiler kürtajı cinayet olarak nitelendirmek yerine, istenmeyen gebelikleri önleme konusunda bilgiyi ve ücretsiz malzemeyi ulaşılabilir hale getirsinler. kadın bedeni üzerinde söz ve tasarruf hakkı sadece kadına aittir.''

    http://t24.com.tr/haber/yazarlar/205210
  • fountain isimli eseriyle 11inci biyenale damgasını vurmuştur. bence. ve evet tahayyülümüzdeki en güzel deneysel animyasyon örneği de ondan çıkmadır (ibretnüma) ve anlattığı hikayeler, konular, pek şenliklidir:

    mesela "dök asidi haydar"
  • çeşitli çalışmalarında bedenini çekinmeden sergileyen performans tabanlı çalışmaları ile yurt içi ve yurtdışındaki birçok sergi ve bienallere katılan marmara resim mezunu bir genç sanatçımız
  • 2003 yılında yaptığı görmedim, duymadım, bilmiyorum adlı entalasyon çalışmasının hikayesini öğrendiğimde çokça etkilendiğim sanatçı. kendi açıklaması;

    "yıllar önce mor çatı’ya gittiğimde genç bir kadınla karşılaştım. beni güler yüzle içeri davet etmişti. minicik, küçücük bir kadındı bu. havadan sudan sohbet ederken konu nasıl oraya geldi bilmiyorum, babasının yıllar boyunca kendisine nasıl defalarca tecavüz ettiğinden bahsetti. başına gelenler babasının tecavüzü ile kalmamış, erkek kardeşi babasının yaptıklarını görünce aynı şeyi de uygulamıştı bu genç kadına. o zamanlar küçücük bir kız olan bu genç kadın, yıllar boyunca bu eziyeti çektikten sonra, babasının zoruyla zalim bir adamla evlendirilmiş, evlendiği adam, babası ve kardeşinden de kötü çıkmıştı.

    yatağa bağlayıp bilumum aletlerle işkence yaparak karısına tecavüz eden bir adamdı bu. sonunda bir çocukları olmuş, nasıl olmuşsa bu adamdan bir şekilde ayrılmış kendini mor çatının şefkatli kollarına atıp, hayatını orda çalışarak kazanmaya başlamıştı. bana hikayesi gerçek gibi gelmemişti. yaşadıkları öyle absürd ve inanılmaz gibi gözüküyordu ki anlatırken herhangi bir acı ifadesi olmadan gülümseyerek anlatması durumu gerçek dışı kılıp olanlardan acı duymamamı sağlıyordu.

    daha sonra çok yakın bir akrabamızın oğluna tecavüz ettiğini annemden öğrendim. üstelik bu durumu karısı görmüş ve sesini çıkartmamıştı. ayrıca annem tarafından bunun bana anlatılması, tüm akrabalar tarafından bilinip görmezlikten gelinmesi aslında bu tür olayların aile içinde nasıl örtbas edildiğinin, aile denilen kurumun ne yaşanırsa yaşansın korunmaya çalışılmasının bir göstergesiydi: bir sistem vardı ve aile; devlet, toplum, din gibi iktidar odakları tarafından kutsanmış, belli bir sistem içine oturtulmuştu. hiçbir koşul ve durumda o sistemin bozulmaması gerekiyordu. ekonomi, politika, din, devlet ve toplum, özel hayati kıskacı içine alarak varlığını devam ettirebilir çünkü."
  • irvin cemil schick post-modernizm, minyatür sanatı ve canan şenol başlıklı bir yazı kaleme almış:

    [http://t24.com.tr/…yatur-sanati-ve-canan-senol,1182 http://t24.com.tr/…yatur-sanati-ve-canan-senol,1182]
  • 26 mayıs 2017 itibariyle kaybolduğuna dair haberler vardır. http://www.milliyetsanat.com/…n-senol-kayboldu/7957
  • haftasonu antik a.ş. tarafından gerçekleştirilecek olan çağdaş sanat eserleri müzayedesinde ibret-i numa isimli 27 dakikalık video çalışması satışa sunulacak olan sanatçı. türkiye'de satışa sunulan ilk video art'ı olacak.
hesabın var mı? giriş yap