• kendilerini yine benzer şekilde tabiri caizse gore şarkı sözleriyle ünlü cannibal corpse ile karşılaştıracak olursak cannibal corpse dinlemeyi walking dead izlemeye carcass dinlemeyi ise cerrahpaşa tıp dergisi'nden herhangi bir makale okumaya benzetmek sanırım yanlış olmaz.
  • idolümüz phoebe buffay'in favorisi olup bir takım cerrahi müdahalelerde bulunmak için geri dönmek üzere olan grup. heyecanla bekliyoruz.
  • mike amott'ın yokluğu ile 2013 albümü ile ilgili olarak hem iyi hem kötü haberler veren grup.

    birincisi; mike amott yoksa bu carcass'ın swansong'a göre daha oldschool bir iş yapması demek. arch enemy'e ömürmde 10 dakika ayırmış ve orada müsadesini istemiş biri olarak bu nokta ok.

    ikincisi; bir necrotism istemiyor ve beklemiyorum (ama olursa çıldırırım o ayrı) fakat gerçekçi olarak elemanların "necrotism ile heartwork arası" birşey yapacağını düşünüyorum. burada ise mike amott'ın eksikliğini karşılıklı sololarda acı acı yaşayacağız malesef.

    cerrahi çelik. albüm adına gel m.k. muhteşem.
  • her zaman tam olarak gereken değeri ve saygıyı görmediğini düşünüyorum carcass'ın. tüm albümlerini dinlemiş olan biri gönül rahatlığıyla carcass'ın metal müzik tarihi içinde en ilham verici, diğer grupları en çok etkileyen gruplardan biri olduğunu söyleyebilir. ne yazık ki özellikte death metal özelinde hep death'in ne kadar influential bir grup olduğundan bahsedilir ama carcass'ın bu konuda hep hakkı yenilir genelde. şimdi bu adamların death metal ve grind janralarında nasıl öncü olduklarını ve nasıl yeni soluklar getirdiklerinden bahsedeceğim

    bu reyisler debut albümleri olan “reek of putrefaction”ı 1988'de yayınlıyorlar. grup sadece üç kişiden oluşuyor : basçı jeff walker, baterist ken owen ve napalm death'den ayrılan gitarist bill steer. üçü de dönüşümlü olarak vokal yapıyorlar ancak çoğunlukla jeff walker ve bill steer vokali paylaşıyor. jeff walker zaten vokal hakimiyetini bir sonraki albümle birlikte büyük ölçüde alıyor. bu albüm napalm death'in “scum” albümüyle birlikte yapılan ilk grind albümlerinden biri olma özelliği taşıyor. aralarında sadece 1 yıl vardı yanlış hatırlamiyorsam. yalnız şöyle bir durum var ki reek of putrefaction salt bir grind albümü değildi. evet grindcore temelli bir albümdü ama onu ayıran en büyük özelliği iğrenç prodüksiyon kalitesi ve ofansif aşırı gore içeren sözleriyle ilk goregrind albümü olmasıydı. tabiki bu rezalet prodüksiyon grubun seçimi değildi. ses mühendisi kayıdı apaçık batırmıştı ancak prodüksiyon olarak tam anlamiyla rezalet olan bu albüm daha sonra çok gruba ilham verecekti (örneğin exhumed, impaled, gorerotted, haemorrhage)

    bir yıl sonra 1989 yılında grup ikinci albümü olan “symphonies of sickness”i yayınladı. bu albümde prodüksiyon kalitesi ilk albüme göre çok büyük oranda artmıştı. bu albümde grup tarzını hafif değiştirmiş death metal ve grindcore karışımı bir sound yakalamıştı. bu türe deathgrind deniyordu ve döneminin ilk deathgrind albümüydü. albümdeki riffler ve sololar oldukça eziciydi (iyi anlamda lol). şarkı sözleri yine bir önceki albüm gibi şiddetli gore ögelerinden oluşuyordu. vokaller jeff walker ve bill steer arasında paylaşılıyordu ancak şarkıların büyük çoğunluğunda ana vokal jeff walker idi. scream vokalleri jeff walker, brutal vokalleri bill steer yapıyordu. bana göre bu dönem carcass'ın prime dönemiydi ve en keyif alarak dinlediğim carcass albümü buydu.

    yıllar 1991'i gösterdiğinde grup üçüncü albümü olan “necroticism - descanting the insalubrious”ı yayınladı. grubun sound olarak ilk büyük değişimi bu albümde oldu. grup bu albümüyle grindcore karakterinden yavaş yavaş sıyrılıp teknik death metal sounduna geçiş yapmıştı. bu dönemde carcass'a yeni üye olarak carnage grubundan isveçli gitarist michael amott katılmıştı. grubun orjinal triosu ilk olarak bu albümde bozulmuştu. michael amott carcass'a kendi yöresinden isveçten yeni melodiler getirmişti lol. bizim bildiğimiz carcass'ın melodik olmakla uzaktan yakından alakası yoktu ama dediğim gibi bu albümde değişimler yavaştan başlamıştı. necroticism teknik olarak yapılmış en iyi death metal albümlerindendi. carcass'ın ikili vokal kullandığı (uzun bir süre boyunca) son albümdü. jeff walker ana vokaldi ama brutallerde hala bill steer böğürüyordu. şarkı sözleri önceki iki albüm gibi gore ögeleri iiçeriyordu ve çoğunluğu cesetleri ekonomik olarak yok etmek ve değerlendirmek üzerineydi. en sevdiğim değil ama carcass'ın yaptığı en iyi albüm necroticism diyebilirim. carcass denince aklıma gelen sound bu albümün soundu. goregrind/deathgrind dönemlerinde kalmış ancak törpülenmiş bir vahşilik ve çok baskın olmasada kendini gösteren harmoniler ve melodiler. tabi bu melodi olayı bir sonraki albümde peak yapacaktı

    1993 yılında carcass dördüncü albümü olan “heartwork”ü yayınlandı. bu albüm yapılan ilk melodik death metal albümlerinden biriydi. hatta ilki de olabilir çünkü bu konuda tartışmalar hala sürüyor. yanlış hatırlamıyorsam dark tranquillity skydancer'i 1-2 ay önce yayınlamıştı. at the gates ve amorphis de 1 yıl önce albüm yayınlamışlardı ancak hiçbiri profesyonel bir albüm olarak heartwork seviyesinde değildi. bu yüzden heartwork'ü ilk melodeath albümü olarak kabul edenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çok. carcass bu albümde değişimin kralını yaşamıştı. grindcore namına hiçbir şey kalmamış, grup eski zamanlarına göre oldukça durulmuş ve yumuşamıştı. necroticism kadrosu aynen devam ediyordu bu albümde de. bu albümdeki riffler, harmoniler ve melodiler muazzamdı. bill steer yine sololarda döktürmüştü. grup kendileriyle özdeşleşmiş ekstrem gore ve anatomik terimler içeren şarkı sözlerini bırakmış daha protest ve politik şarkı sözleri yazmıştı. vokal tamamen jeff walker'ın hakimiyetine geçmiş, bill steer'in o yırtıcı vahşi böğürmeleri tarihe karışmıştı. çoğunluğa göre heartwork carcass'ın ustalık eseridir ve yapmış olduğu en iyi albümdür. carcass bu albüm ile underground bir grup olmaktan çıkmış adını duyurmuştur. tabii onlar da metallica ile aynı kaderi paylaşmış, yaşadıkları bu derin değişimden dolayı grindcore ve sert death metalci tayfa tarafından davayı satmakla suçlanmışlardı (o dönem ben yaşasam ben de bu güruha dahil olurdum kesin lol)

    takvimler 1996 yılını gösterdiğinde carcass “swansong” albümünü yayınlamıştı. albümün isminden belliydi zaten bu carcass'ın son albümü olacaktı. çoğu grupta olduğu gibi carcassda da grup içi çatışmalar ve anlaşmazlıklar baş göstermişti. michael amott gruptan ayrılmıştı. bu albüm carcass'ın sıkılarak efor sarf etmeyerek sırf imzaladıkları anlaşmaya uymak için çıkardıkları bir albüm olacaktı. bu bataklıkta bile abiler yeni şeyler denemekten bıkmamışlar ve yine tarzlarını değiştirerek bir death n roll albümü çıkarmışlardı. yeni şeyler denemek carcass için bir fetiş olmuştu artık. adamlar cowbell bile kullandılar bu albümde (bkz: keep on rotting in the free world). şarkı sözlerinin temaları yine çoğunlukla politik eleştiriydi. şu an hatrı sayılır derecede seveni olsada bu albüm zamanında carcass fanları için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. zaten bu albüm yayınlandıktan sonra carcass dağılacaktı ve tekrar birleşmeleri 12 yıl kadar sürecekti.

    2008'de grup tekrar birleşti ve çeşitli festivallerde çaldılar. bu birleşmeden önce baterist ken owen beyin kanamasi geçirdi ve aldığı hasarlardan sonra grup için çalmayı bırakmak zorunda kaldı. yerine daniel wilding getirildi. 2013 yılına geldiğimizde carcass büyük geri dönüşünü gerçekleştirdi ve tam 17 yıl sonra yeni albümleri olan “surgical steel”i yayınladı. gerçekten metal tarihinin en büyük geri dönüşlerinden biriydi. bu albümün grubun dağılmasından önceki son albüm olan swansong ile alakası dahi yoktu. carcass heartwork günlerine geri dönmüştü adeta. carcass gore temali sözlerine geri dönmüştü biz daha bitmedik yeğen demişti herkese. 2021 yılında carcass şimdilik son albümü olan “torn arteries”i yayınladı. heartwork ve necroticism mixi gibi bir soundu olan bu albüm de yine başarılıydı. bill steer ufaktan da olsa vokallere geri dönmüştü. kaliteli, güzel bir albümdü her ne kadar benim en iyi 3 carcass albümün arasında olmasada.

    carcass neredeyse her albümde inovatifliğini ve kreatifliğini göstermiş olan cesur bir grup bence. bazen bu değişimler fanlarını mutlu etmedi ama hiç denemekten çekinmediler. dile kolay bu adamlar ilk iki grindcore albümünden birini ve ilk goregrind albümünü , ilk deathgrind albümünü ve ilk melodeath albümünü çıkardılar. aradaki uçuruma alınan yola bakın sayın romalılar. sözün kısası carcass gelmiş geçmiş en atipik ve kendine özgün gruplardan biridir ve kesinlikle daha çok saygıyı hak etmektedir.

    iyiki varsınız dedeler her zaman en sevdiğim grup olarak kalacaksınız. keşke sizi bir kere bile olsa canlı izleyebilsem :(
  • deathten sonra, death metalin başına gelen en güzel şeydi.
  • “noncompliance to astm f899-12 standard” diye şarkıları var adamların. yani daha ne kadar teknik metal müzik yapılabilir bilmiyorum.
  • 17 yıl sonunda yayınlayacakları albümleri surgical steel'ın ilk tadımlığı nuclear blast tarafından yayınlanmıştır. büyrun; http://youtu.be/hjvhn1ilk5c
  • eğer death metal' e gönül vermiş biriyseniz, yüzünüzde her daim gülümseme ile dinlersiniz bunları. yahu hem death metal diyorsun hem de gülümsemek diyorsun dostum dediğinizi duyar gibiyim ama işin asıl kısmını anladınız.* heartwork diye bir şey var ki, babalar gerçekten kalplerinin sesini dinlemişler.
  • headbangers weekend 2015 posterindeki yerini almıştır.
  • albümleri spotify'a sonunda yüklenmiştir.
    benim dinlemeye başladığım dönemde heartwork ve surgical steel albümleri vardı. heartwork albümü kaldırıldıktan sonra dinlemeye ara vermiştim. bütün diskografisini tekrardan ameliyat ediyorum artık.
hesabın var mı? giriş yap