• slav dillerinde ''çarın şehri'' anlamına gelen kelimedir. rusça haritalarda istanbul'un adı tsarigrad ya da carigrad yani ''çarlara layık şehir'' olarak yer almaktadır.

    tarihte roma imparatorluğu'nun halefi, mirasçısı olma çekişmesi çokça yaşanmıştır. bir hükümdar için roma imparatoru ve caesar unvanlarına sahip olmak oldukça prestij sağlayan bir durumdu. batı roma imparatorluğu'nun çöküşüyle bu mirasın tek hakimi uzunca bir süre doğu roma imparatorluğu olmuştu. ilk defa 8. asırda bu mirasa güçlü bir rakip çıkmıştı. charlemagne papalık tarafından roma imparatoru ilan edilmişti. bunu doğu roma yönetimi hoş karşılamamış, çeşitli tartışmalar doğmuş, bir vakit sonra da yapılan anlaşmayla charlemagne roma imparatoru unvanını bırakıp, sadece imparator unvanını kullanmıştı. 10. asırda da bu sefer otto der grosse papalık tarafından kutsal roma imparatoru ilan edilmişti. böylelikle doğu roma imparatorluğu ile batı dünyası arasında roma'nın mirasçısı tartışmaları yine peyda olmuştu.

    imparatorluk ve caesarlık iddiasında bulunan bir başka kişi de, 14. asrın güçlü hükümdarlarından stefan duşan olmuştur. doğu roma'nın iyice güçten düştüğü dönemde imparatorluğunu ilan eden sırp lider, doğu roma'nın balkan topraklarını hakimiyetine almayı başarıp, konstantinopolis'e gözünü dikmişti. fakat bu hedefini gerçekleştiremeden hayatını kaybetmişti.

    neticede 15. asırda osmanlılar konstantinopolis'i ele geçirip, doğu roma imparatorluğu'nun varlığına son vererek, roma mirasının hakimi olma, doğu roma'nın halefi olma rolünü üstlenmişti. konstantin'in şehrini ülkenin payitahtı ilan eden osmanlı hükümdarları da kayser (caesar) unvanını benimseyip, bu unvana sahip çıkmışlardı. bir islam ülkesinin bu denli güçlenip, roma'nın mirasının hakimi olması, pek çok yerdeki hristiyan ahalinin islam hükümdarı tarafından yönetilmesi, hristiyan dünyası için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu.

    ayrıca uzun soluklu osmanlı-habsburg savaşları'nın en önemli nedenlerinden biri de hükümdarların imparatorluk iddiası ve cihangirlik ihtirası olmuştur.

    ruslara gelecek olursak, 10. yüzyılda tarih sahnesine çıkmaya başlamışlardı. kiev knezliği'nin ve daha sonra da moskova knezliği'nin kurucusu ve yöneticisi olan rurik hanedanı, daha 10. asırda doğu roma'nın yönetimini elinde tutan makedon hanedanı ile akrabalık kurup, hristiyanlığı benimsemişlerdi. doğu roma imparatorluğu'nun çöküşünden sonra da; gittikçe palazlanmaya başlayan moskova knezliği'nin farkında olan papa, tahttaki iii. ivan'ı doğu roma'nın son yönetici ailesi paleologos hanedanından bir prensesle evlendirdi. bundan sonra rus hükümdarları çar (caesar) unvanına sahip çıkmaya başlayarak, doğu roma imparatorluğu'nun meşru halefi, ortodoksluğun yegane hamisi olma fikirlerini benimsediler. böylelikle (papanın istediği gibi) osmanlı imparatorluğu'nun da rakibi oldular.

    17. asır itibariyle osmanlı'yla ruslar sık sık karşı karşıya gelmeye başladılar. ruslar kutsal ittifak savaşları'nda osmanlı'ya karşı cephe aldılar. 17. asrın sonlarında büyük petro iktidarının başlamasıyla da güneye inmek için yoğun faaliyet göstermeye başladılar ve 18. yüzyıl itibariyle azak kalesi'nin hakimi olmayı başardılar. 1780'lere gelindiğinde rus çarlığı'nın kırım'ı ilhak ederek karadeniz sahillerine ulaşmasıyla istanbul, rus rüyasına dönüştü. çünkü boğazlar, rusya'nın sıcak denizlere, akdeniz'e gidebilecekleri geçidin tek kapısını oluşturuyordu. bu dönemde rus tahtında olan ikinci katerina osmanlı'ya karşı kazandığı zaferler sonucunda osmanlı topraklarında kendisine bağlı, istanbul merkezli, büyük bir helen devleti kurma projesini tasarladı. bu devletin başına da constantin ismini verdiği torununu yerleştirecekti. (bkz: grek projesi)

    1800'lü yıllara girilirken napoleon savaşları biraz olsun osmanlı-rus rekabetini arka plana atmıştı. napoleon bonaparte'ın bertarafından sonra rusya, osmanlı'yı parçalamak için tekrar faaliyetlerini başlattı. rusların istanbul'u ele geçirip akdeniz'e inme ihtimali avrupa'nın büyük devletlerini de, osmanlı devleti kadar telaşlandırıyordu. bu nedenle sanayi devrimi sonrası dönemin önemli savaşlarından biri olan kırım savaşı'nda ingilizler ve fransızlar osmanlı'nın yanında yer alarak, kendi ülkelerini savunurcasına, osmanlı devleti'nin yanında savaştılar. rusya'yı durdular.

    kırım savaşı'ndan 20 küsur yıl sonra patlak veren 93 harbi'nde ise ruslar karadeniz'in doğusunda kafkaslar üzerinden erzurum'a ulaştıktan sonra, karadeniz'in batısında romanya ve bulgaristan'ı aşıp ayastefanos-yeşilköy'e kadar gelerek istanbul'un büyük bir bölümünü işgal etmeyi başardılar. hatta florya-şenlikköy'e ayastefanos rus abidesi'ni dahi diktiler. fakat bu sefer de berlin kongresi'nde almanya rusya'yı istanbul'dan çıkarmayı başardı.

    nitekim -çarigrad- rus hükümdarlarının düşlerinde kalmış, ne kadar uğraştılarsa da bunu gerçeğe dönüştürememişlerdir.

    edit:

    istanbul tarihine dair diğer entryler için:
    (bkz: bizantion/@ncpzbsn)
    (bkz: 1. constantinus/@ncpzbsn)
    (bkz: konstantinopolis/@braga)
    (bkz: kostantiniye/@ncpzbsn)
    (bkz: miklagard/@ncpzbsn)
  • rusların istanbula verdiği isim. unutulmaması gereken bir ayrıntıdır.
  • rusça'daki çar (tsar) sözcüğü, sezar'ın aynısıdır, dolayısıyla imparatora karşılık gelir.
    sonuç olarak tsarigrad, imparator şehri anlamına gelen bileşik bir kelimedir.
  • slavcada istanbul, en azından eskiden öyle deyollarmış. çok istiyorlar çok, hele dostoyevski öyle böyle değil.
  • (bkz: tsarigrad)
  • istanbul'un slav dillerindeki ismidir. çar rus krallarina denir. grad ise slav sehirlerinin isimlerinin sonunda vardir(bkz: petrograd). ıngilizcesi: tsargrad
hesabın var mı? giriş yap