• tam tamına gaius valerius catullus. tee miladın başlarında roma'yı mesken tutmuş bir nahif şiirbaz. yunan şiirinden, özellikle de sappho'dan etkilenen meşrebi, fincanın dibine hapsolmuş bu hayata 30'una dek dayanabilmiştir. italyan şiirinin belki de babasıdır, hadi o olmadı süt anasıdır. çağımızda (daha doğrusu artık eski olmuş çağımızda) ezra pound ve thomas wolf gibi şairleri de kendisine meftun eylemiştir catullus beyefendi.

    türkçe'de catullus'un pek alengirli bir serüveni vardır efendim. ilk kez, 1978'de kültür bakanlığı bünyesinde türkçe söylenen şiirleri, çevirmeni güngör varınlıoğlu'nun da deyişiyle basılır basılmaz sansürlenmiştir. ikinci basımı yine kültür bakanlığı'nca yapılmış, lakin bu sefer paçayı sansürden güç bela kurtarmıştır bu şiirler. kurtarmıştır ya bu kez de, yazın camiasında bir vaveyladır kopup gitmiştir. hatta dönemin kültür bakanı ahmet t. kışlalı bile bu şiirlerin yayınlanmasını hayretle karşılamış, kitaba ayraç olarak cesaretin bedeli madalyası bastırmıştır. peki nedir bu denli nümayişe neden olan hadise, hemen anlatacağım efendim:

    catullus, hayatı boyunca tek bir kadına aşık olarak kalmıştır: lesbia, ki şiirlerinde en çok adını andığı da bu kadındır. lakin bizimki kimi şiirlerinde, aslında gey olduğuna ve yağız oğlanlara bayıldığına dair ifşaatta bulunmuştur. yine ilginçtir, catullus bey sevmediği zatları, şiirlerinde açıkça "ibne" diye çağırıp aşağılamıştır da öte yandan. aslında, -üstelik 78'in karışık ortamında- kültür bakanlığı'nın bu şiirleri basması alamet-i farikadan sayılabilecek bir hadisedir. catullus'un şiirleri, geçtiğimiz yıllarda yky, kazım taşkent'ten yeniden yayımlanmıştır.
  • "yitirdigimiz dostlarin anisi,
    cok eski bir sarabin aciligi gibi,
    mayhos olmalar gibi hosumuza gider."

    sozunun sahibi sairi.
  • ibne olmasına rağmen* kadınlar üzerine yerinde bir analiz yapmıştır:

    nulli se dicit mulier mea nubere malle
    quam mihi, non si se iuppiter ipse petat.
    dicit: sed mulier cupido quod dicit amanti,
    in vento et rapida scribere oportet aqua.

    yani:

    senden başka kimseye varmam
    diyor, sevdiğim, jüpiter bile olsa.
    diyor ki: ama bir kadının ateşli aşığına söylediğini
    rüzgara ve akan suya yazmalı.
  • latinceye basium (öpücük) kelimesini kazandıran da kendisidir.
  • lesbia'ya yazdığı şiirlerden biri; kendisinden iki bin yıl kadar sonra yaşayan bir adam tarafından *bir vakitler sevdiği kadın için şöyle çevrilmiş:

    "ah lesbia, sorarsın bana,
    kaç kez öpersem doyarım da bıkarım seni öpücüklerinden,
    kızgın jüpiter kâhinlerinin yaşadığı ammon’dan,
    battiades’in kutsal kabrinin ve sakız ağaçlarının vatanı cyrene kentine dek uzanan,
    uçsuz bucaksız libya topraklarında yetişmiş her bir buğday tanesi kadar öpücük gerek,
    şu divane cattulus’un bıkması ve doyması için seni öpmelere,
    ya da,
    durgun bir gecede gökyüzünde salınıp,
    âdemoğullarının gizli arzularını seyreyleyen her bir yıldız kadar çok,
    yahut o denli çok ki,
    ne bir casusun gücü yetsin onları saymaya,
    ne de bir kem söz yetişebilsin arkalarından."
  • açık sözlü, kara sevdalı, romalı şair.

    "bir zamanlar, lesbia, biricik catullus'un olduğumu,
    beni juppiter'e bile değişmeyeceğini söylerdin.
    o zaman seni sıradan bir aşık gibi değil,
    bir babanın oğullarını ve damatlarını sevdiği gibi sevmiştim.
    artık seni tanıyorum; senin için daha çok yanıp tutuşuyorsam da,
    gözümde çok daha basit ve hoppa bir kadınsın.
    nasıl olur diye soracaksın. çünkü böyle bir haksızlık
    bir aşığın aşkını şiddetlendirir, ama dostluğunu azaltır."

    diyerek tespitin **ına koymuştur. hakikaten ihanet, sevgiyi azaltır da bağlılığı çoğaltır. egon challencela ezilmiştir de kaybetmeyi kabullenememek hırslandırıp girdaba sürükler insanı. yıllardır neden böyle oldu diye düşündüğüm ilişkimin sırrını zamanın ötesinden catullus çözdü. adamımsın catullus.

    peşin not: catullus'un şiirlerinde lesbia adını taktığı clodia karısı bir devlet adamıyla evli, hafif meşrep bir kadınmış. catullus'la beraber başka erkeklerle de takılırmış. hatta bu erkeklerden biri de catullus'un en yakın arkadaşıymış. bunu öğrenip kalbi iyice kırılan catullus lesbia'ya kötü sözler sıraladığı şiirleri ondan sonra yazmış.

    en sevdiğim satırları da şunlardır:

    soles occidere et redire possunt
    nobis cum semel occidit breuis lux
    nox est perpetua una dormienda

    "batabilir güneşler yeniden doğabilir
    bir kere sönmeyegörsün kısa ışığı hayatımızın
    kala kala uyunacak sonsuz bir gece kalır"
  • hangi yıldız daha sevimlidir senden,
    ey akşam yıldızı, gökte ışık veren?
    sen ki onaylarsın aydınlığında
    ilkin babaların söz verdiği,
    anaların söz verdiği nışanı,
    birleştirmediler onları bak,
    senin canlı ışığın çıkmadan.
    bu mutlu saattan daha iyi ne verilir tanrılar katında?
  • "..senin istediğin,istemem demediği kızın da
    fakat ey iradesiz o istemiyor sen de isteme
    kaçanı kovalama zavallı olma
    katlan, dayan, boyun eğme
    güle güle sevgilim
    sağlam catullus'un iradesi istemiyor kendisini
    istemiyeni.."
  • http://www.latince.net/catullicarmina.html adresinden tüm şiirlerine ulaşabileceğimiz biseksüel şair. bir ara juventus isimli erkekcağıza aşık olmuş, sevişmişler vs.

    ayrıca bu şairin julius caesar ile barışıp barışmadığı (ki neden küstüler bilmiyorum; catullus 'un cumhuriyetçi olduğu bile şaibelidir.) kesin değildir.
  • roma cumhuriyet çağının son yıllarında yaşamış ve edebiyat yönünden pek verimli bir çağda, lucretius , cicero ve varro gibi büyük isimlerle çağdaş olabilmiş büyük romalı şairdir.

    araştırmacılar, genelde onun yaşadığı çağa, "cicero çağı" adını verirler. siyasi manada katlanılan baskıların,zamanın demokratik eğilimlerinin ve kuşkusuz iskenderiye akımında kendini büyük bir güçle hissettiren grek kültürünün etkisiyle bu dönemde güçlü ve çok çeşitli edebi etkinlikler söz konusuydu. değişik şiir türleri de ortaya çıkmıştı; epik, lirik, didaktik ve pastoral gibi. hitabet alanında da benzer bir çeşitlililk vardı. felsefe alanında ise değişik düşünce sistemlerinin çatışması göze çarpar. edebi eserlerde eskilere göre daha büyük bir bağımsızlık, kişisel, nitelik, içtenlik ve canlılık egemendir. okumaya, öğrnemeye ve her türlü bilime karşı ilgi artmıştır.

    bu dönemde, bir yandan italyan kavimleriyle yapılan savaşlar, bir yandan sulla ve marius 'un çatışmaları yüzünden çıkan iç savaşlar ve bunlarla ilgili olarak soylular [patricii ile plebs] arasında bitmeyen mücadeleler roma 'yı iyice sarsmıştı. doğuda mithidates, ispanya 'da sertorius, italya 'da spartacus isyanı, derken catilina 'nın hükümet darbesi girişimi birbirini kovaladı.

    bu dönemin kahraman romalılarından; pompeius, doğuda mithridates 'i, marcus tullius cicero, hükümet darbesi girişiminde catilina 'yı, yine pompeius, sertorius 'u, crassus da julius caesar ile pompeius la birleşerek roma tarihinin ilk triumviri 'sini kurarak bu dönemdeki infialin büyümesine engel oldular bir nevi.

    sanatçıların sanat eserlerine yaşadıkları çağlar damgasını vurur, bu çok açık. catullus 'un da şiirleri arasındaki önemli bir kısımı oluşturan taşlamaları da bu dönemin yaşanmışlıklarını gösterir. [genelde ahlak düşüklükleri]

    catullus 'un açtığı bu yolda daha sonra horatius, martialis ve juvenalis de geçmiştir. (bkz: satura)

    catullus 'un, böyle ahlaki çöküntü ve siyasi bunalımlar yaşayan roma 'da gerçekten hangi siyasi tarafı tuttuğunu bilmek zordur; zira bir çok yorumcu birçok fikri ortaya atmıştır; kimisi catullus 'un -tüm romalı entellektüel çevreler gibi- caesar 'ın siyasetine ve çevresine düşmanlık duyduğunu, kimisi catullus 'un siyasete ilgi duymadığını, kimisi de caesar ve mamurra 'ya karşı düşmanlığının sebebinin, kıskançlık olduğunu ve daha sonra da zaten caesar 'dan özür dileyip, ondan övgülü ve saygılı bir şekilde söz ettiğini söyler.

    suat sinanoğlu hocamız; tercüme dergisi 'nde, "verona'lı catullus" başlıklı makalesinde catullus 'un bu kıskançlığını, j. caesar ve yanındaki devlet adamları ciddi işlerle, devletin sorunlarıyla, savaşlarla ilgilenirken, catullus 'un hayat kadını lesbia 'ya olan ilgisini ve aklının tamamiyle onda olmasıyla açıklamıştır. çok ince ve hoş bir tespittir bu.

    birçok eski değerlerin kaybolduğu böyle bir çağda eski romalılar için sorgusuzca kabul edilen gelenekler ve görenekler de kaybolmuş, eskiden herşeye egemen olan toplumsal bağlılıklar giderek çözülmeye, parçalanmaya başlamıştır. eskiden romalının ayrılmaz bir parçası, en önemli özelliği olan aileye, devlete, hatta tanrılara bağlılık önemini ve gücünü yitirmiştir. [bu yitiriş, augustus dönemine kadar devam eder.] bunların yerine bireysellik [individualizm] önem kazanmıştır. tıpkı bugün bizdeki bunalımlara da aynı sebep gösterileceği gibi, romalılar için de bu bireysellik akımı dışarıdan gelmekteydi; roma 'nın doğudaki fetihleri sonucu doğrudan doğruya yunan aleminde o sırada egemen olan hellenistik etkilerle temasa geçmiş olmasının bireyin ve kişiselliğin önem kazanmasındaki rolü çok büyük olmuştur. [eisenhut werner, catull, s.217]

    hellenistik çağda insanın, insanca duyguların ve kişiliğin ilgi merkezi oluşu ve bu olgunun edebiyata yansıması mühimdir. latin şiiri için gelenek zaten her zaman hellen geleneğiydi. ama latin şiirinin yakaladığı başarı tamamiyle kendisine özgüydü, karakteri kendine aitti.
hesabın var mı? giriş yap