• türkiye'nin ilk ''asri'' mezarlığıdır. anadolu'da bulunan geleneksel mezarlıkların aksine hiyerarşi'yi tamamen reddeder (bugün kullanılan karşıyaka mezarlığı'nda bile hiyerarşi vardır mesela yeni caminin aşağısındaki daha pahalı ve geniş mezar alanları ve yolları olan kısım ve gecekondulara yakın olan yamaçlardaki sıkışık kısım daha ucuzdur). cumhuriyet'in ilk yıllarında ankara'nın imar planı yapılırken şehrin tarihi kısmının çeperindeki pek çok mezarlık istimlak edilip imara açıldığından (ulus meydanının olduğu yerde bulunan mezarlık ve etnografya müzesinin olduğu yerde bulunan ermeni mezarlığı gibi) ciddi bir mezarlık ihtiyacı doğmuştur. cebeci köyü dolaylarında yapılması planlanan mezarlık için 1935 yılında uluslararası bir yarışma açılmış ve daha sonra yapılacak olan ulus'daki sümerbank binasının da mimarı olan martin elsaesser yarışmayı kazanmıştır. mezarlıkta belirlenen mezar alanları birbirlerine eşittir. yaya dolaşımı için yeşil akslar ve bu aksların kesişimlerinde ise dairesel meydanlar tanımlanmıştır. mezarlık türkiye'de nadiren görülan bir şekilde hristiyan ve musevi bölümlerine de sahiptir. 3 dinin de defin ve ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak donatılara sahiptir ve hatta uzun yıllardır belediye kullanımına izin vermese de bir krematoryum'u bile vardır.
  • zamanindan once gocen sakinlerinin hayli kalabalik oldugu anlasilan mezarlik.
  • her şeyin boş olduğunu, bütün bu boşluğun, yalnızlığın, acının elbet dineceğini hatırlatan mekan. yıllar boyu babamla birlikte gittiğim mezarlık. her gittiğimizde babam, dedemle babannemin yanındaki mezarın boş olduğunu söylerdi. acaba hiç aklına gelir miydi kendisini oraya koyacaklarını?
  • yeşili bol mezarlık.

    keşke daha fazla arazi ayrılsaymıs.

    etrafı gecekondu mahalleleriyle doluydu. çinçin, gülveren... şimdi kentsel (rantsal) dönüşüm sonucu pek çok katlı binalarla az yeşilli bir bölge halinde.

    hale bak: yeşil alan için mezarlıktan medet umar hale geldik.

    hamiş: ölülerimiz yeşili bizden daha iyi koruyor.
  • atatürk'ün kardeşi makbule atadan'ın mezarı da buradadır.
  • alman mimar martin elsaesser'in zarif planıdır.

    1935 yılında açılan bu güzel mezarlık yalnızca içinden dere aktığı için zarif değildir.

    gelin buradan mezarlığın şekline bakalım. neye benziyor?

    elsaesser, yerleşimini bir fil ayağı şeklinde tasarlamış. zira insanlar dışında ölülerini ziyaret eden tek canlı fildir.
  • bu mezarlığa üç metre uzaklıktaki bir evde büyüdüm. birilerinin çinçinli çocuklar dediği çocuklardanım ve hayatımda burada bahsedilen (yok para isteniyormuş, yok ziyaretçileri rahat bırakmıyor muşuz, çam ağaçlarını çalıyor muşuz) bir tane bile olaya denk gelmedim o mezarlıkta.
    bakın şunu çok açık ve net söylüyorum, o mezarlıkta çok su sattım. (biz öyle derdik, görmüşsünüzdür, mezara su döken çocukları) bu bir kültürdü. bize öğretilen en büyük şey mezar sahiplerinin rahatsız edilmemesiydi. ziyaretçinin demiyorum bakın mezar sahibinin diyorum. ölüye saygıyı bize büyüklerimiz en ufakken öğrettiler. o yüzden biz mezar aralarında gezinen ziyaretçilere bizi izleyin, adımlarımızı takip edin derdik. ziyarete gelen insanlar bilmeden başka mezarlara basmasın diye. ama bazı yazarlar öyle entryler yazmışlar ki biz ölülere bile rahat vermiyormuşuz gibi bir varsayım sunmuşlar ortaya. üzüldüm açıkçası ve bu entry yazma gereği duydum.

    evet çinçinli çocuklar hırsızdır, çalmak zorunda bırakılıyordur. evet çinçinli çocuklar acımasızdır, çünkü hiçbir çocuğun baş edemeyeceği acılarla büyürler. evet çinçinli çocuklar uyuşturucu kullanırlar, satarlar, çünkü çinçinli bir çocuğa kimse iş vermez, kızlar yüz vermez, toplum saygı göstermez. çinçinli çocuk da adamda mecburdur hayatını idame ettirmeye. kimseye zorla birşey yapmaz, satmaz. sevdiği terk eder, kendine zarar verir. çinçinde kadın cinayeti yoktur, tecavüz olmamıştır. (araştırın bir tane bulamazsınız) yasal bir hayat sunmaz devlet. gayrimeşruyu okuma yazmadan önce öğrenmek zorunda bırakılır çinçinli çocuklar.

    ama çinçinli her çocuk ölüye saygıyı bilir. çünkü hem devlet hem de toplum tarafından yok edilmesi gereken bir mikrop olarak görülür. yaşam süreleri ankara' nın herhangi bir mahallesinde yaşayan bir çocuktan kısadır. her türlü şiddeti görür. erken öldürülür, büyüyüp adam olmaya çalışanları dışlanır.

    cebeci asri mezarlığı dünyanın en güzel mezarlığıdır. yazar kişisinin hayatı burada geçmiştir, ziyaretçi değil mezar sahibidir. cebeci asri mezarlığına kavuşmak için ölümü beklemektedir.

    not: hayatında bir kaç kez mezar ziyareti için (muhtemelen zorunluluktan) bu mezarlığa gelen ve entryleri ile bir zümrenin tamamını hedef alan yazarlara kulak asmayınız. bu mezarlık ile ilgili her şeyi (ada parsel söyleyin mezar yerini anlatırım) lütfen burada büyümüş çinçinli bir çocuk olan bana danışın.
  • 2016 yılına kadar bir allan kulu mezarlığın tasarımınının fil ayağı şeklinde olduğunu yazmamış.
    2016 yılında ölü doğanlar diye bir kitap yazılmış ve bu şekilden bahsedilmiş. ondan sonra, sağda solda ne hikmetse kaynak gösterilmeden bu bilgi paylaşılır olmuş.
    ulan bir kişi de, "bu fil ayağı mevzusunu şu kitaptan öğrendim" diye yazmamış. ciğerinizi biliyorum olm, sizi gidi sosyal medya bebeleri sizi.
  • el altından ranta açılmış. bunu görmek insanın kanını donduruyor. sürekli annemi ve yakınlarımı ziyarete gittiğimden mezarlığa aşinayım. annemi, iki yıl evvel büyük dedesinin mezarına defnetmiştik. orada yeni mezar yeri bulamazsınız. son iki yıldır dikkatimi çeken bir durum var. boş yer yoktu. akraba olanlar aynı mezara gömülüyor. oralardan yer bulmak imkansız hale geliyordu. yakınlarımın mezar komşularının bazılarının mezar taşlarını kırılmış gördüm. belki mezarı yaptırıyorlardır diye düşündüm. 6 ay boyunca öyle kalmaları garibime gitti. sonra gittim ki o mezarlar boş satışa hazır halde. sonra üşenmeden mezarlığı gezdim. aynı duruma denk geldim. ara ara boşluklar var.

    oralarda mezar bakıcıları var. ücret veriyorsunuz mezarınızın bakımını yapıyorlar. onlara sordum" burası niye boşaldı böyle"diye. verdiği cevap ürkütücüydü. "sahipsiz mezarlar boşaltılıyor, ihale ile alıp satıyorlar 7 mezar yerini 1 milyona yeni sattılar" dedi. "hadi len" diyemedim." e peki sahipsiz olduğunu nasıl anlıyorlar?((çünkü definden sonra en geç 5 yıl içinde mezarı yaptırmak zorundasınız) ziyaretçisi olmayan mezarlar belli oluyor" dedi . ba ba ba çakallığa bak. önce mezar taşları kırılıyor bir sene bekleniyor. e otomatikman iki bayram geçiyor. gelip giden olmayınca, kim kırdı bu taşları diye soran olmayınca sahipsiz diye kaldırılıyor.
    ya belki adamın soyu kuru kurudu? belki yakınları başka şehirde, başka ülkede, belki kimsesi yok. bu nasıl ranttır? mezar bakıcısının söylediğine göre öyle ihalelere falan büyük adamlar girermiş.
    mezarlıklar müdürlüğünü arayıp bu soruma cevap aradım. yok öyle bir şey dedi yetkili bir abi. var öyle bir şey olduğuna inanıyorum.
  • mezarlıklardan korkarım.
    ilk olarak ömrümde karşıyaka mezarlığı'nı gördüğüm için belki, mezarlık bende korkunç bir mermer yığını, ölülerin konması için önceden kazılıp hazırlanmış onlarca çukur, hiç ağacı olmayan ve dibi görünmeyen bir ölüler şehri gibi tanımlı.

    geçtiğimiz aysa, cebeci asri mezarlığı'na gitmek hasıl oldu. bir teyzemizi sonsuz yolculuğuna uğurlarken, mezarlıklar arasında gezindim. hristiyan mezarlarının olduğu bölümde idi teyzemizin gömüleceği mezarlık ve yazılanları okudum... mezar taşlarını inceledim. bir mezarlıkta olması gereken şey var sanırım burada; huzur... elbette insanı üzüyor, hayatlarını merak ediyor insan orada yatan mevtaların ve yine düşüncelere gark oluyorsun. ama değişik bir huzuru var. kuşlar cıvıldıyor, köpekler, cenaze törenine katılanların yanına gelip, acılarını paylaşır gibi gözlerinin içine bakıyor oradaki insanların. sessiz bir şey var...

    karşıyaka ise kafanızdaki mezarlık, tanımı kafanızdan silin.

    cebeci asri mezarlığı gerçekten ayrı bir dünya. insan bazen hayattan uzaklaşıp, biraz düşünmek için bile gidebilir.

    güvenlik görevlileri var, sanırım musallat olan o çinçin çocukları artık yok.

    bir de not edelim, bu mezarlıkta tek bir yer kalmamış.

    teyzemizi eşi ile aynı mezara gömdüler zaten.

    her ölen için belediye, o mezarın yanına bir ağaç diktirse, ağaçlar içinde mezarlıklar olurdu aslında seneler sonra. oysa karşıyaka'da, mermerin bitimi, bir başka mermere denk geliyor.

    tanım: ankara'da, kanımca huzurun var olduğu tek mezarlık...
hesabın var mı? giriş yap