• mimarisiyle devlet otoritesini şak diye hissettiren, ankara da bir korku filmi çekilecekse kesinlikle set olarak tercih edilmesi gereken, devasa demir direklerle çevrili göğe eren tribünleri ve merdivenle çıkıp tribünlerin tam ortasından girdiğinizde yemyeşil sahayı tepeden görebildiğiniz, çocukken 1.lig maçları bu stadda oynanırken stadın yakınında oturduğumuzdan gol atıldığında önce sesi tribünden sonra radyodan duyduğum şimdilerde ise yanından geçtiğinizde sizi hüzne boğan tarihi stad.
  • hiç gitmedim ama mimari açıdan türkiye'nin en ilginç stadlarından biri olduğunu düşünüyorum. zira bu stadda oynanan maçların özet görüntülerinden yüzlerce izledim. özellikle de 1980'lerde. sanki o zamanlar bu stadda daha fazla maç oynanırdı. ya da oynan maç sayısı hala aynı ama televizyona yansıyan özet görüntü oranında bir mesele var. ya da bana denk gelmiyor her ne haltsa. nedir bu stadın görebildiğimiz kadarıyla özelliği? üst kattan alt kata inen merdivenler. öyle kabaca yapılmış üst geçit merdiveni gibi merdivenler de değildir bunlar, kendine hastır. görebildiğim başka bir özelliği yok gerçi ama bu bile birbirinin tıpatıp aynısı stadyumlar görmüş izleyiciye farklı bir manzara yaşatabiliyor. güzeldir o yüzden.
  • fenerbahçe'mizi ilk kez seyrettiğim, çocukluğumun geçtiği semtin bilinmeyen, unutulmuş, harap stadı.

    genelde 2. lig ve 3. lig maçları oynanıyor.

    gerçek bir fenerbahçeli olarak; eğer 2. lige düşersek, elime bayrağımı alıp, fenerimizi desteklemeye gideceğim.

    isterse 3. lige düşsün bu sevgi bitmez.
  • evimizin dibi olmasından dolayı bir futbol maçını canlı canlı izlediğim ilk stadyumdur. petrol ofisi, yozgat karşısındaydı da kazanmıştı. taraftarı olduğum takım maçlarını 19 mayıs'ta yapsa da elim ayağım hiç kesilmedi bu stadyumdan. ankara demirspor, bir dönem tarım kredispor,en önemlisi şekerspor için defalarca geldim bu stadyuma.

    sonra bizim takımın ufaklığı ortaya çıktı. önce gençlerbirliği asaş dediler, sonra gençlerbirliği oftaş oldu lakin hepsinin şampiyonlukları burada oldu. gökhan gönül'ler, giray kaçar'lar başarılarını hep bu virane haldeki stadyumda yaşadı. en son haliyle hacettepespor için hala daha giderim bu stadyuma ara sıra da ankara demirspor için.

    stadyumun hali berbat. bakımsız, duvarlar dökülüyor. eski koltukların vidaları düşmüş. zemin dersen toprak sahadan hallice. tuvaletler leş ama istediği yıkılmak değil bu stadyumun, yıkılırsa hep bir şeyler eksik kalır. zaten dargın, bakım yapılmadığı gibi bir kaç sene önce içinde bir amcanın yaşadığı skorbord'u teknolojik dijital rakamlarla gösterilen bir şeye dönüştü. oysa o amcanın gizemi bile bir tuhaftı benim için, kimdi? oraya nasıl giriyordu? maçı nerden takip ediyordu? gol haberini nerden alıyordu?

    bu stadyuma bakmak, şöyle bir güzel yenilemek yada en kötüsü yıkıp yerine kutu gibi şirin bir stadyum inşa etmek yerine avm yapmak için zemin hazırlanmış. bu stadyumda sadece ankara takımlarının da hatırası yok üstelik, eskişehirsporlulara bir sorun cebeci inönü'yü. tarih avm'leri yazmayacak ama çok takımın tarihinde cebeci inönü stadı hep yazacak. okuyan yetkililer varsa bunu akıllarından çıkarmasınlar.
  • arabayla onunden gecerken polis tarafindan durdurulup ust aramasina maruz birakilabileceginiz yer. cingene mahallelerinden yapilan malum alisverislerin modern yasama donus yollarindan biri oldugundan olsa gerek...
  • maalesef yıkımı başladı.

    tüm çocukluğum, anılarım hepsi yıkılıyormuş gibi hissettim.

    çok üzgünüm.

    ben orada, selçuk yula'yı, fatih terim'i, şenol güneş'i seyrettim.

    bir beşiktaş maçında hakemin gol attığına şahit oldum.

    iğrenç tükürük koftelerinden, bayat simitlerinden yedim.

    komik derecede yüksek maraton tribününden maç izledim.

    çok üzgünüm.
  • bulunduğu semtle birlikte ankara'da üvey evlat muamelesi yapıldığına inandığım stadyum. bu kadar bakımsızlık aslında ankara'nın geri kalanında olayın bir göz boyamadan ibaret olduğunun kanıtı gibi. türkiye'nin ikinci büyük şehirinde yalnızca iki stadyum var ve bir tanesi bakımsızlıktan dökülüyor. aslında bu bir nevi futbol sevgimizin gerçek yüzünü de ortaya çıkarıyor .
  • çocukluğum bu stadın yanındaki mahallede* geçtiği için, çok iyi bildiğim bir staddır.

    bir tarafı (sonra kapalı tribün oldu) gökdelen gibi yüksektir. çocukluğumuzda maçlara girer, bu en üst kısma çıkar, çekirdek çitler, maçları oradan izlerdik. oyuncular minicik gözükürdü ama çocukluk işte; yüksekten maç izlemenin keyfi başkaydı. o zamanlar da çok bakımsız ve pis bir yerdi.

    şimdi arasıra yanından geçiyorum yine bakımsız, yine pis.

    ayrıca : (bkz: 21 eylul 1986 ankaragucu besiktas maci)
  • cocuklugumun hatiralarinin bir kismina ev sahipligi yapan stadyum. ortaokulda okudugum yillarda, satmak icin aldigim cekirdeklerin cogunu yerken ikinci lig maclarini seyrettigim stadyum. lisede beles maca girmek isterken ezilme tehlikesi atlattigim stadyum. tarihini hatirlamadigim bir besiktas-ankaragucu macinda ust uste iki gol atmamiz uzerine gaza gelip, ankaragucu kalecisine 'koyduk mu' diye bagirinca kalecinin bu lafi duyup, 'oraya gelirsem seni kabak gibi oyarim' bakisi attigi stadyum. beles diye girdigim bir ankaragucu sezon acilisinda taraftarin 'bagirmayan taraftar siktirsin gitsin' demesi uzerine siktirolup gittigim stadyum.
  • yazık oldu. şehrin ortasında, mimarisiyle tek, anılarıyla çok önemli bir staddı. hiç de hafife alınmaması gereken bir seyirci kapasitesi vardı üstelik. ayaş falan gibi nevşehir'den konya'dan hallice yerlere stat yapana kadar burayı biraz derleyip toparlamak çok daha uygundu.
    ama ne melih, ne de melih'i başımıza musallat edenlerin ankara'yla, tarihle, gelenekle, anıyla falan işi yok. binicem üstüne vurucam kırbacı diyen şişko nuri'nin namaz kılan versiyonu hepsi.
hesabın var mı? giriş yap