• bir nil gün kitabı.
  • (bkz: loa)
  • new age gruplar ve ve the secret kitabının yazarları veya onların nil gün gibi yerli klonları tarafından sürekli sahte bilimsel şekilde sömürülen fizik yasaları. fizikte, iki kuvvet için çekim yasası tabiri kullanılır. bunlar, kütle çekim kuvveti ve elektrostatik çekim kuvvetidir. ilkine göre kütlesi olan her cisim kütlesi olan her diğer cismi çeker. ikincisine göre ise elektriksel yüklerine göre cisimler birbirlerini çeker veya iterler. (özdeş yükler iter, farklı yükler çekerler.) daha bunun evrene yollanan mesajı falan yoktur, kendimiz hiç bir şeyi çekmeyiz ve evren de ne düşündüğümüzü anlayacak bir idrak yeteneğine sahip olmayan cansız bir varlık olduğu için bu çekim yasaları falan da boştur.
  • rhonda byrne'dan arak hatta klon yapılıp nil gün tarafından yazılan kitap.can üstünuçar'la hemen hemen aynı görevi yapmıştır yazık...bi de çıkıp ben böyle yaptım böyle manyağım demesi yok mu...hatta.
  • saçmalıktır.

    "peki o zaman nasıl oluyor da işe yarıyor(?)?" diye soranlara kısaca şöyle kısacık bir açıklama yapmak isterim.

    evren (gerçeklik) insanlar için iki şekilde var olmaktadır. bir, evrenin kendi hali; iki, bizim onu algıladığımız hali.

    algıya geçmeden önce, duyularla ilgili kısa bir not düşeyim buraya. duyu organlarımızın ne kadar yetersiz olduğunu daha önce düşünmemiş olanlar için en bariz örnekler, ses ve ışık ile ilgili olarak verilebilir. şöyle ki, insan kulağı sadece belirli frekansların arasında kalan sesleri duyabilir (64 hz - 23 khz). mesela dünyanın kendi çevresinde dönerken yarattığı muazzam gürültüyü veya köpek düdüğünün sesini duymamamız bu nedendendir. aynı şekilde, örnek olarak morötesi ve kızılötesi göremediğimizi de düşünebiliriz. yani duyu organlarımız evrenin sadece belirli bir kısmını bize iletmektedir.

    algıya geçince ise olaylar çok daha karmaşık hale gelmektedir. çünkü aynı olaya şahit olan iki insanın algısı birbirinden çok (gerçekten çooook) farklı olabilir. bunun nedeni ise duyu organlarımızın yetersizliğinden de öte, algılamaya karışan zihinsel faktörlerdir. yani? yani, aynı maçı izleyen iki takımın taraftarı aynı pozisyonu (penaltı/devam) çok farklı şekillerde algılayabilir. ya da çıplak bir kadın heykeline bakan iki kişiden biri bir sanat eseri görürken, öteki cehennemlik bir günahla karşı karşıya kaldığını düşünüyor olabilir.

    yani, evrenin iki hali arasında bizim açımızdan büyük farklar vardır. gördüğümüz şey, gördüğümüz şey olmayabilir, daha da kötüsü gördüğümüzü sandığımız şey de olmayabilir.

    buradan da anlaşılacağı üzere eğitim, inançlar, tercihler, ailevi faktörler, çevre, tecrübeler ve benzeri bir sürü değişik şey algımızı etkilime potansiyeline sahiptir. başka etkenler yok mu? var elbette. diyelim ki bir dövme yaptırmayı düşünüyorsunuz. internette modellere bakıyorsunuz, dövmecilere gidip katalog inceliyorsunuz, sürekli ne dövmesi yaptıracağınızı düşünüyorsunuz, vs... işte tam da bu zamanlarda, bir anda televizyonda sık sık dövmeyle ilgili programlara rastlamaya başlıyorsunuz, gazetelerde haberler çıkıyor karşınıza, her tarafta dövme yaptırmış insanlar görüyorsunuz.

    ee, ne oldu peki? dövmeye olan ilgimiz nedeniyle insanları mı etkiledik? bizim ilgimiz sayesinde evrenin durumu mu değişti, dövmeli insanları yakınımıza "çeker" olduk? yoksa bu tamamen kendi algımızla mı ilgili? daha önce önem vermediğimiz ve bu yüzden gözümüzden kaçan, dikkatimizi çekmeyen bir durumun, konuyla ilgilenmeye başladığımız zaman sürekli karşımıza çıkması o kadar da karışık bir açıklamaya gerek duymuyor. köpeklerden deli gibi korkan bir insanı düşünün. uzaktan duyulan bir havlama bile onu korkutmaya yetiyorsa, köpeklere normal bir insanın fark ettiğinden çok daha fazla miktarda "maruz kalıyordur". bu, korkan kişinin, kötü bir çekim etkisiyle köpekleri kendine çekmesinden değil, etraftaki uyaranlara daha açık olmasındandır. ishal olmaktan korkan birisi daha sık ishal olmaz, sadece ishal olduğunda normal bir insanın fazla takmayacağı bu olay onun için travma yaratabilir.

    aynı şeyi iyi şeyler için de düşünmek mümkündür. hayatınızdaki olumsuzluklar yerine, başınıza gelen iyi şeylere odaklandığınızda, iyi şeyleri daha sık fark etmeye başlamanız kaçınılmazdır. değişiklik evrenin birinci halinde değil, bizim onu algıladığımız "ikinci" halindedir.

    son söz olarak: #10929123

    ilgili saçmalıklar için bkz: what the bleep do we know(bunun eşi benzeri yok, traji-komik bir çalışma), the secret
  • konuyla ilgili kitaplardan öğrendiğim tek bir şey var ki çekim yasasının en temel kuralı da budur bence o da şudur; eğer bu tür kitapları okuyorsan istediğin şeyleri çekmekle ilgili problemin var demektir. madem çekim yasası olmasını istemediğin değil istediğin şeylere odaklanacaksın diyor o zaman bu konuyla ilgili hiçbir şey okumayacaksın böyle şeylere kafa yormayacaksın. yoksa ki yazarlar kazanmaya devam ederken sen kaybetmeye, debelenmeye devam edersin. çekim yasası budur.
  • ilkokuldayken tenefüste falan dalga geçerdik topu birinin üzerine atıp top topu çeker eki eki eki diye. 10 yaşındaki velet bile inanmazdı buna. şimdi ise temeli bu olan (benzerler birbirini çeker) bir teori? yasa? yada her ne boksa yok satıyor ve koca koca insanlar tarafından ciddi ciddi okunup uygulanıyor. vay aq ne günlere kaldık.
hesabın var mı? giriş yap